İSTANBUL (AA) – Topçu Binbaşı Mustafa Sabri Bey ile Nöber Hanım’ın oğlu olan sanatçı, kimi kaynaklara göre 1914 kimine göre ise 1915’in 7 Ocak tarihinde dünyaya geldi.
Sanatçı, Üsküdar Sokullu Mehmet Paşa İlkokulunu bitirdiği 1926’da babasını kaybetti. Ardından ortaöğrenimine Darüşşafaka Lisesinde devam etti. Henüz Darüşşafaka’dayken 1930’da tiyatro çalışmalarına başlayan Devrim, 1932’de Üsküdar’da, arkadaşlarıyla kurduğu Gençler Mahfili’nde tiyatroya devam etti.
Devrim, bir röportajında tiyatroyla tanışmasını şu sözlerle anlatmıştı:
“Daha okuldayken, Üsküdar Gençler Mahfeli diye amatör bir tiyatro topluluğu kurduk. Böylelikle Darüşşafakalı ve Üsküdarlı arkadaşlarımla beraber piyesler hazırlamaya başladık. Üsküdar parkının karşısında Cumhuriyet Halk Partisinin (CHP) binası vardı ve CHP salonunu bize verdi. Cumartesi, pazar günleri o salonda temsiller vermeye başladık. Üsküdar halkı bizi kucakladı.”
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine başlayan Devrim, 3. sınıfta okuldan ayrıldı. Sanatçı, Bakırköy Halkevine girdi ve bir yandan eğitim alırken diğer yandan sahneye çıkmaya başladı.
İhsan Devrim, 1951’de İstanbul Şehir Tiyatrolarına girerek, Muhsin Ertuğrul’un da aralarında bulunduğu önemli sanatçılarla aynı sahneyi paylaştı ve uzun süre İstanbul Şehir Tiyatrosunun yaşayan en yaşlı sanatçısı olma rekorunu elinde bulundurdu.
1930’lu yıllarda edebiyata ilgisi başladı
Edebiyata ve yazmaya da ilgisi olan sanatçı, lise yıllarında hikayeler kaleme aldı. Öykü, deneme ve şiirleri Varlık ve Yücel’de, 1936’da çıkarmaya başladığı Gündüz dergisi ise Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlandı.
Devrim, edebiyata merakını bir röportajında şöyle dile getirmişti:
“1930’lu yıllarda edebiyata merak saldım. O yıllarda Resimli Ay diye bir mecmua çıkıyordu. Bir de Küçük Hikayeler Koleksiyonu adlı yine bir ilave mecmua yayımlanıyordu. Bunlar, bir hikaye müsabakası açtı. Yedinci sınıftayım. Benim Darüşşafaka’daki numaram 918, bir de yanımda arkadaşım var, 919 Rüştü. İki hikaye yazmışım, ikisini de müsabakaya sokmak istiyorum. Bir hikayemi Rüştü’nün adına soktum ve o hikaye müsabakayı kazandı. Resimli Ay Matbaası Rüştü’ye on, on beş cilt kitap ve mecmua hediye etti. Yarışmayı kazandıktan sonra Varlık dergisine abone oldum, hikayelerim Varlık’ta çıkmaya başladı. 1934 senesinde imzam iyice meşhur olmuştu, Sait Faik, İhsan Devrim ve Ümran Nazif…”
ABC ve Devrim kitapevlerini kurdu
Kendi ismi dışında İhsan Naim, İhsan Aygün, Enis Bülent Yedek, Aşık Devrim, Öksüz Memet imzalarını da kullanan Devrim’in çeşitli gazete ve dergilerde “manzumelerim” dediği şiirleri yayımlandı. Öykülerinin bir bölümü Rusça, Yunanca ve Fransızcaya çevrildi. “Bir Martı Gibi” adlı şiiri Mustafa Şükrü, “Gözü Bende Kaldı” şiiri Bora Ayanoğlu tarafından bestelendi.
Sanatçı, 1943’te Salah Birsel ve Burhan Arpad ile ABC Kitabevini, 1944’te ise Devrim Kitabevini kurdu.
Yayımladığı bir eserin yasaklanması sonucu, yayınevi kapatılan Devrim, bir röportajında bu konu hakkında, “Devrim Kitapevi uzun yıllar devam ederdi, fakat Rıfat Ilgaz’ın ‘Sınıf’ kitabını ben bastım.” ifadelerini kullandı.
1940’ta eşi İlhan hanımla evlendi
İhsan Devrim, 1940’ta İlhan Hanım ile evlendi. 1951’de oyuncu olarak başladığı İstanbul Şehir Tiyatrolarında bir dönem yöneticilik de yaptı ve 1973’te emekli oldu.
Usta sanatçı, Şehir Tiyatrolarına başlama hikayesini anlattığı bir açıklamasında, şunları aktarmıştı:
“Evlendim, Bakırköy’e yerleştim. Bakırköy Halkevi’nde çalışmaya başladım. Tam amatör bir tiyatroculuk hayatımız vardı. İyi bir oyuncu olan Turhan Göker de halkevinde bizimle çalışıyordu. Aynı zamanda Şehir Tiyatrosunda da vazifeliydi. Israrla benim Şehir Tiyatrolarına müracaat etmemi istiyordu. 1950 veya 1951 yılında Şehir Tiyatrolarından bir mektup aldım. Tepebaşı’ndaki Şehir Tiyatrolarında Yönetmen Mahmut Moralı’yı görmem isteniyordu. Meğer Turhan Göker benim adıma Şehir Tiyatrolarına müracaatta bulunmuş.”
“Seyircinin beğenisine layık olmaya çalıştım”
Tiyatronun yanı sıra sinema çalışmalarına da katılan İhsan Devrim, 30 kadar filmde rol aldı.
“Yuva”, “Belene”, “Dönemeç”, “Süper Baba”, “Yeni Hayat”, “Zeybek Ateşi” ve “Baba Evi” adlı televizyon dizi ve filmlerinde oynayan Devrim, “Süper Baba” dizisindeki Yakup dede karakteriyle hafızalarda yer etti.
Oynadığı Sürmeneli Yakup dede rolünün kendisini en fazla heyecanlandıran rol olduğunu söyleyen Devrim, “Dizi beş sene devam etti. Onun arkasından ‘Baba Evi’ geldi. Seyirci beni beğendi. Ben de o beğeniye layık olmaya çalıştım.” ifadelerini kullanmıştı.
“Evimiz”, “Hatıralar” ve “Yemen Türküsü” adlı yayımlanmış üç kitabı da bulunan usta sanatçı, 6 Ocak 2010’da hayatını kaybetti. Devrim’in cenazesi Rumelihisarı Aşiyan Mezarlığı’na defnedildi.
Muhabir: Fatih Türkyılmaz
AA
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce