0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

İSTANBUL (AA) – Aslen Suriyeli olan 65 yaşındaki usta oyuncu, Mısırlı sinema eleştirmeni, programcı ve Memleketler arası Sinema Eleştirmenleri Federasyonunun (FIPRESCI) başkanı Ahmed Shawky moderatörlüğündeki söyleşide oyunculuk sanatını anlattı.

Sinema Feriye’de gerçekleştirilen programda Massoud, oyunculuğun bir meslek olarak yapılmamasını temenni ettiğini, hayallerin sanat yoluyla mesleksel olmadan daha rahat anlatılabileceğini söyledi.

Massoud, oyunculuk yaparken kendini daha özgür hissettiğini söz ederek, “‘Oyunculuk yapabilir miyim’ diye kuşkularım vardı. Ben kırsal kesimde yetişmiş biriyim. Münasebetiyle ortam oyunculuğa müsait değildi. Kırsalda yaşayan aileler, öncelikle çocuklarının çalışmalarını isterler. Kırsalda yaşayan şahıslar ile kentlerde yaşayanların amaçları farklıdır. Kimi aileler de dini açıdan oyunculuğu kabul etmez. Bu benim için de bir zorluktu. Lakin babam bu hususlara vakıftı ve beni anlayışla karşıladı.” dedi.

“Hayalimin peşinde koştum”

Öncelikle Arapça’yı çok uygun öğrenmeye çalıştığını anlatan Massoud, “Babam fıkıh alanında çalışmamı istiyordu. Onun bu isteğini de yerine getirdim ancak daha sonra kendi hayalimin peşinde koştum.” diye konuştu.

Usta oyuncu, bir sanatkarın birebir vakitte akademisyen olmasının gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti:

“Akademiden mezun değil, hasebiyle sanatçı olamaz üzere bir şey yok. Doğal akademisyen olunca sanatçılık farklı bir hal alır. Yetenek de kıymetli fakat yetenek tek başına yetmez. Yetenekle birlikte oyuncunun akademiye de yönelmesi, yani oyunculuğun teknik taraflarını de bilmesi gerekiyor. Yani oyuncunun siyaset, siyaset, kültürel olsun her alanda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Ben de bu formda düşünerek oyunculuğu okudum. Tarihi de gereğince okumak istedim. Bilgi de çok değerli. Hz. Ebubekir’in neler yaptığını bildim, Selahaddin Eyyubi’nin neler yaptığını bildim. Şayet onları bilmeseydim, oyunculukta kullanamazdım.”

Genç oyunculara da tavsiyelerde bulunan Ghassan Massoud, “Çok lakin çok çalışmak gerekir. Başaramam korkusuyla yaşamayın. Her vakit maksadınızı göz önünde bulundurun. Kendinize odaklanın. Birebir vakitte oyunculuk ve sanatın da tarihini okumanızı tavsiye ederim. Gece gündüz kesinlikle okumanız gerekiyor. Tarih de çok kıymetli. Böylelikle eskiyi ve şimdiki farklı görmüş olursunuz.” tabirlerini kullandı.

“Biraz ego olacak ancak Hollywood’da olacağımı hissederdim”

Massoud, televizyon ve tiyatronun farklarına da değinerek, şunları kaydetti:

“Tiyatro için ‘tam bir sanatçılık’ derdim. Kimileri bana kızardı. Televizyon için de ‘tiyatronun dörtte biridir, sanatın tamamı tiyatroda vardır’ derdim. Bunun sebebi şudur; tiyatroda sesinizi nasıl kullanacağınızı, nasıl hareket edeceğinizi öğrenirsiniz, size oyunculuk yaparken birçok şey kazandırır. Ancak televizyonda yalnızca sizin belirli bir konuşma alanınız vardır ve yüzü alırlar, konuşursunuz. Televizyon sizden birçok şeyi ister, ‘şöyle bu türlü yapmalısınız’ diye. Münasebetiyle istemediğiniz şeyi de size yaptırabilir. Ama bu tiyatroda olmaz. Oyuncu içindeki bütün yeteneklerini sahnede ortaya çıkarır. Sinemada ise durum büsbütün farklıdır. Muhakkak bir müddet içinde yeteneklerinizi sergilemeniz gerekir. Direktör uygunsa kısa müddette yeteneğinizi ortaya çıkarmayı sağlayabilir.”

Suriye’de başlayan oyunculuk serüveninin Hollywood’a kadar uzanmasına ait de Massoud, “Sahabeden kıymetli şahsiyetleri canlandırdım. Londra’da FOX stüdyolarında çalışan bir bayan vardı. Kendisinden bu karakterleri oynayacak birini aramalarını istemişler, o da beni aradı. 1500 aday ortasında beni de denemek istiyorlardı. Benim çok ümidim yoktu. Zira 1500 aday çok fazlaydı. Bir ay boyunca ısrar ettiler ve sonunda gittim. İngilizce olarak 2 satır okudum. Daha sonra ‘işte bu adamımı seçmemiz gerekiyor’ dediler. Benim için bu kadar kolay oldu. Bu türlü başladı, daha sonra İspanya’ya gittim. Tahminen biraz ego olacak lakin Hollywood’da olacağımı hissederdim.” diye konuştu.

“İnancıma karşı olduğu için terörist rolleri reddettim”

Massoud, Hollywood’da yaklaşık 15 sinemada terörist rolü oynaması için teklif aldığını, ama hiçbirini kabul etmediğini söyleyerek, şunları anlattı:

“Birçok sinemada Müslüman lakin terörist rolü oynamam istendi. Ben bunların hiçbirisini kabul etmedim. Daha sonra Selahaddin Eyyubi rolünü oynadım. Yaklaşık 20 sinemada oynadım. Hiçbir vakit hoş olmayan rollerde oynamak istemedim. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ta oynamıştım. Kadiri tarikatının bir piri olarak rol aldım. Gaziantep’te çekim oldu, benim için hoş bir roldü. Hasebiyle bu rolden sonra bir terörist rolü oynayamazdım. Bana ve bir Müslüman’a da yakışmazdı. İnancıma karşı olduğu için birçok rolü reddettim. Bu yüzden Hollywood’da yalnızca 5 sinemada yer aldım. Benim kırmızı çizgilerim var. Bunları kimse aşamaz. Ben belirli bir toplumdan geldim ve o toplumu temsil ediyorum. Bedenimi gösteren uygunsuz rollerde de oynamak istemedim. Ben sahabe rollerini oynadım, hasebiyle sonra deniz kenarında gidip kendimi gösterecek bir rolde oynayamazdım. Yaşlı olsam bile bunu kabul edemem.”

Hollywood’a başladığında 46 yaşında olduğunu ve o güne kadar oyunculuk manasında aşikâr bir deneyim kazandığını lisana getiren usta oyuncu, “Bütün teknik kusurlarımızı biliyordum. Hollywood biliyorsunuz sinemanın tepesi. Ben orada memnun olacak formda oynamam gerekiyordu. Los Angeles ile Şam’ı kıyaslamamam gerekiyordu. Hollywood’da oturduğunuz sandalyeler, karavanlar bütün her şey farklı. Bütün bunlar benim için göz kamaştırıcıydı ve her şey senin hizmetine veriliyor. Lakin Arap dünyasında tam karşıtı biz her şeye hizmet ediyoruz, yani biz kameramana hizmet ediyorduk. Çekim yerlerinde kamerayı bile biz taşıyorduk.” değerlendirmesini yaptı.

Massoud, oyunculuğun milletlerarası bir lisan olduğunu ve bir oyuncunun sanatını kendi içinde taşıdığına dikkati çekerek, oyunculuk serüvenine dair şu bilgileri verdi:

“Tiyatroyu öncelikle Şam’da üniversitede okudum. Daha sonra 5 yıl farklı farklı ülkelere gittim. 1980’li yılların sonlarında Suriye’nin Avrupa ülkeleriyle bağları çok hoştu. Almanya’da, Fransa’da oyunculuk üzerine eğitim aldım. Yüksek enstitüde tıpkı vakitte profesörlük yaptım. Bütün bunlar tiyatrodaki oyunculuğumla birlikte devam etti. Bu vakitlerde televizyonda değildim, vaktim yoktu. Tiyatroyu çok seviyordum ve Suriye’de tiyatroda hoş işler yaptım. Farklı kültürlerin sanatını öğrendim. Arap dünyasının ve Batı’nın sanat anlayışına dair bilgiler edinerek, kendi sanatımı harmanladım. Farklı alanlarda da yer aldım. Birçok farklı rol oynadım, direktörlük yaptım. Yaklaşık 16 yıl tiyatro üzerine eğitim verdim. Galiba çalışmayı çok seviyordum.”

Muhabir: Aişe Hümeyra Akgün