6 Mayıs 2009 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM)
Azınlık Hakları Alt Komitesi üyesi İsviçreli parlamenter Andreas Gross
ile on dört üye tarafından “Rodos ve İstanköy’ de Türk Azınlığı’nın
durumu” konulu bir karar teklifi, konseye sunuldu.
Karar teklifini hazırlayanlar arasında AKPM Türk Delegasyonu üyeleri;
Mevlut Çavuşoğlu, Birgen Keleş, Haluk Koç, Tuğrul Türkeş, Özlem Türköne
ile AKPM Alman Delegasyonu üyesi Hakkı Keskin de bulunuyor. Karar
teklifinde, insan ve azınlık haklarının korunmasının
Avrupa Konseyi’nin temel çalışma alanı olduğu ifade edildi ve bu
bağlamda Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy adalarında yaşayan Türklerin
azınlık durumlarının incelenmesi gerektiği belirtildi.
Bu karar teklifinden Türkiye’ de yaşayan Rodos ve İstanköy Türklerinin
örgütlü gücü olan “Rodos, İstanköy ve 12 Ada Türkleri Kültür ve
Dayanışma Derneği” olarak büyük bir memnuniyet duyduk. Uzun çalışmalar
sonunda, Avrupa Konseyi’ne bu karar teklifini getiren başta Türk
Parlamenterlerimiz olmak üzere Avrupalı demokratlara teşekkür borçluyuz.
Bu karar teklifine mesnet olan Rodos ve İstanköy Türklüğü açısından önemli gördüğümüz sorunları özetlemekte yarar görüyoruz;
“Derneğimiz, Rodos, İstanköy ve Onikiadalar’dan göç ederek Türkiye’ye
yerleşen Türkler arasındaki dayanışmayı sağlama, ortak kültür ve
gelenekleri yaşatma ve adalardaki Osmanlı Türklerinden kalma eserler
ile Ada Türklerinin kültürel kimliklerinin korunmasına katkıda
bulunacak çalışmalar yapmak üzere kurulmuştur. Çalışmalarımızı
gerçekleştirirken amaçlarımızdan birinin de Türk ve Yunan Halkları
arasında dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesine yardımcı olma
olduğuna inanmaktayız.
Bu bağlamda her iki ülke arasında dostluğun sağlam temellere
oturtulmasının, öncelikle ilişkilerde sorun olan konuların çözümünden
geçtiğini görmeliyiz. Bu sorunlar çözülmeden, kalıcı ve sürekli bir
barışın kurulamayacağını herkesin bilmesinde yarar vardır.
Rodos ve İstanköy Türklüğü açısından çok önemli gördüğümüz bu sorunları şöyle sıralayabiliriz;
1. Osmanlı Türklerinden kalan kültür mirasımızın bakımı ve tamirlerine
izin verilmemekte, tamirler göstermelik olmakta ve eserler zamanın
tahribatına bırakılmaktadır.
Örneğin Rodos adasında ünlü Süleymaniye Medresesi yıkılmak
istenmektedir. Yunan hükümeti Süleymaniye Medresesi’nin altında bulunan
eski St. Jean Kilisesi’nin ortaya çıkartılmasını bahane ederek
medresenin temelini kazmaya başlamış ve bu okulu kapatmıştır. Aslında
bu medrese, Rodos Türklerinin kurmuş oldukları Evkaf Dairesi’ne aittir,
ancak daha sonra medreseye yasal bir kılıf bulunarak Yunanistan Kültür
Bakanlığı el koymuş bulunmaktadır. Süleymaniye Medresesi, Türk
çocuklarına ilk, orta ve lise eğitimi vermek üzere 1876 yılında inşa
edilmiş tarihi bir binadır. Öğrencilerinin yüzde sekseninin Türk
çocukları olması nedeniyle ilköğretim okulu işlevini sürdüren ve Türkçe
eğitim yapan Süleymaniye Medresesi, 1972 yılında Yunan hükümetince
gerekçesiz kapatılmıştır.
Rodos adasının en görkemli yerinde bulunan bu eğitim binasının yıkılmasına izin verilmemelidir.
Yunan hükümetinden Süleymaniye Medresesi’nin temelindeki kazıyı durdurarak yıkıma engel olmasını talep ediyoruz.
Uluslararası Topluluğa da Rodos ve İstanköy’deki Osmanlı Türklerinden
kalan eserlerin artık insanlığın kültürel mirası olarak kabul
etmelerini istiyoruz.
Türkiye’nin antik çağa ait kültürel mirasa sahip çıkması, koruması ve
bakımı ne kadar gerekli ve önemli ise Yunanistan’ın da Osmanlı
Türklerinden kalan kültürel mirasa sahip çıkması, koruması ve bakımı o
kadar gerekli ve önemlidir.
2. Süleymaniye Medresesi’nin yıkılmasına bağlı olarak bir önemli konuyu
da kamuoyuna ve uluslararası topluluğa bildirmekte yarar görmekteyiz.
Rodos ve İstanköy’de Osmanlı Türklerinden kalan kültür mirasının
korunması amacıyla kurulan Evkaf Dairesi vardır. Ancak Yunan
hükümetleri, Evkaf Dairesi’ne sürekli masraflar yaptırarak elindeki
arazileri ve malları sattırmakta, Evkaf Dairesi güçsüzleştirilmektedir.
Yunan Hükümetleri bu uygulamayı, ne yazık ki bazen kendilerine verilen
emanete ihanet eden kişileri Vakıf Yönetim kurullarına atayarak
gerçekleştirmektedir.
Sonuç olarak Osmanlı Türklerinden kalan camiler, okullar, türbeler,
imaretler, çeşmeler gibi eserler zamanın tahribatına bırakılarak
yıkılmaları istenmektedir. Bunlara ek olarak Süleymaniye Camisi de
örnek olarak verilebilir. Süleymaniye Camisi’ne göstermelik olarak
kurulan onarım iskeleti, camide restorasyon yapılıyor görüntüsünü
vermekte, ancak caminin diğer yüzü yıkılmaya bırakılmaktadır. Bu işlem
on yılı geçkin süredir devam etmektedir.
3. Rodos ve İstanköy’deki Türkçe eğitim yapan okullar başta Süleymaniye
Medresesi olmak üzere tamamen kapatılmış durumdadır, buna bağlı olarak
soydaşlarımız Yunan okullarında seçmeli ders olarak bile kendi
anadillerini öğrenmekten mahrumdurlar. İnsanların en doğal haklarından
biri olan anadilleriyle eğitim yapma hakkı Onikiadalardaki
soydaşlarımıza verilmemektedir.
Türklere anadilleriyle eğitim hakkı vermeyen Yunanistan, sadık bir
Yunan yurttaşı olan Türklerin kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini
de engellemektedir.
Bu sorunlar daha da arttırılarak sıralanabilir.
Türk-Yunan dostluğunun sürekli ve kalıcı olma durumu, Yunan
hükümetlerine bağlıdır. Ayakları sağlam yere basmayan dostluk
söylemleri kimseyi yanıltmamalıdır. Bir temel gerçeğin Yunan
hükümetlerince kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir. O da barışın
karşılıklı menfaat ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir.
Barışın bu temel gerçek üzerinde kurulması için Yunan hükümetlerinin
yapması gereken işler; Rodos ve İstanköy Türkleri açısından özetle
şunlar olmalıdır;
Birincisi, Rodos, İstanköy ve Onikiadalardaki kültürel eserlerin
korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetlerinin özen
göstermesidir. İvedilikle Süleymaniye Medresesi’nde yıkımı durdurmalı
ve Süleymaniye Camisi’nin onarımında göstermelik ve göz boyayıcı
davranışlardan kaçınmalıdır.
İkincisi, Rodos ve İstanköydeki soydaşlarımızın Türk kimlikleri kabul
edilmeli ve kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen
baskılara son verilmelidir. Şimdiki durumda bu adalarda yaşayan Türkler
salt Müslüman kimlikleriyle kabul edilmektedirler.
Üçüncüsü, Rodos ve İstanköyde yaşayan Türk çocuklarına en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe eğitim yapma hakkı sağlanmalıdır.”
Prof. Dr .Mustafa
Kaymakçı
mustafa.kaymakci@ege.edu.tr
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce