DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

147 okunma

İlkel ve saldırgan

ABONE OL
03/10/2010 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Tophane’de  bir süredir   “sanat galerileri”  gibi, kültüre, yaşama, yaşam sevincine dönük faaliyetler yoğunlaştığı için o mahallede  yaşayan insanlar rahatsız olmuşlar ve bir sanat galerisinin “açılış kokteylini” bahane eden bir güruh orayı basmış ve taşla, sopayla, bıçakla katılımcılara saldırmış. Yetmezmiş gibi medyaya onları burada barındırmayacaklarına dair demeç veriyorlar. Sanki  dağ başında eşkıya bunlar. Bir grup sanatçı ve aydın  Tophane’de yaşanan saldırıyı kınadı. Açıklamada yaşananların Sivas katliamını hatırlattığı belirtilirken sanatçı Bedri Baykam, “Bu suçlular hüküm giymezse, bundan güç alarak tehlikeli heveslerini tekrarlama girişiminde bulunabilecektir”dedi. Sanat Galerileri Derneği Başkanı Doğan Paksoy ise “İstanbul’un  Kültür Başkenti olduğu bir dönemde bunların yaşanması çok manidar” diye konuştu. Kültür Bakanı Günay,  “Bu tür yakışıksız olaylarla İstanbul’un imajının gölgelenmesine izin veremeyiz, kimsenin bir Anadolu kasabasında yaşadığı hayat tarzını İstanbul’a dayatmaya hakkı yoktur” demiş. Aynı şekilde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da saldırıları kınayarak bu konudaki  tepkisini dile getirmiş. Hükümet ve muhalefet yetkililerinin  konuya duyarlı yaklaşımı  görevini savsaklama eğiliminde olan mahalli görevlilere ve tekrar aynı suçu işleme hevesinde olanlara gerekli uyarıcı etkiyi yapmıştır tahmin ediyorum.

HER ORTAMDA HOŞGÖRÜ

Her ortamda hoşgörü lafı ağzımızdan düşmüyor ama hayata baktığımızda gerçekle ne derece örtüştüğünü takdirlerinize sunuyorum. Bir yanda terörist başıyla pazarlıklar yürütülüyor, DTP’lilerin  hakarete varan ve tehdit içeren sözlerine tahammül ediliyor,  cemaati dahi olmıyan kiliseler yeniden ihya ediliyor, Sümela’da Pontus haritalı tişortlarla Yunanistan ve başka ülkelerden gelen Rumlar  ve Akdamar’da Kanada’dan, Amerika’dan gelen Ermeniler ayin yapıyor, bazıları Ayasofya’da Hıristiyan ayini yapmayı hayal ediyor, öte yanda İstanbul’un göbeğinde bir sanat galerisinin açılışı içki içiliyor diye taşlı sopalı saldırıya uğruyor. İnsanlar dövülüyor, yaralanıyor öldürülmekten  zor kurtuluyor. Ama biz hoşgörülü bir millet olmaktan bahsederek övünüyoruz. Nurullah Ataç’ın  “Cahillere kızmam ama mütecaviz cahillere çok kızarım” dediğini yazmıştı geçen gün Mehmet Barlas. Bu olayın üstüne  cuk oturdu. Bir kısım Dangalaklar kendini hakim-savcı yerine koyar, kimi Allah adına fetva verip ahkam keser, kimi kanun  deyip kraldan çok kralcı olur, kimi de polis yerine mahallede racon keser her işe maydanoz olur. Bu tip saldırganların kendileri  her haltı karıştıran, ama kendi yaptıklarını unutup, sudan bahanelerle insanlara saldıran tiplerdir. Yaptıkları hiç bir şekilde mazur görülemez, kabul edilemez. Cahilliğin, barbarlığın, ötekini kabul edemezliğin, aşağılık kompleksinin ve  kıskançlığın bir dışavurumundan başka bir şey değildir.  Ortaçağ bağnazlığında yaşayan bu tiplerin iç dünyalarının ne kadar karanlık olduğunu unutmayalım.

“Hoşgörü”yü ,  “ifade özgürlüğü”nü,  “sanata saygı”yı  hepimiz çok savunuruz da  ne kadar  gerçeği  ifade ettiğini de düşünsek iyi olur…Bazıları sürekli her konuda devleti  suçlamakta, seçkinci rejimden bahsetmekteyken insan yapımızın bu konudaki kodlarının yüzyılların birikimiyle nasıl şartlanmış olduğunu görmezden geldiğini artık idrak edelim. 1920’lerin tüm olumsuz koşulları ve bin bir türlü zorluklarla  Mustafa Kemal  Atatürk’ün önderliğinde oluşturulan  Türkiye Cumhuriyet rejiminin  ne kadar önemli  ve  büyük bir aşama olduğunu  anlayın artık

 

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP