Aslında bu yazının, Balkan Günlüğü’ndeki ilk köşe yazım olması gerekiyordu ama olmadı. En iyisi, olana bakmak. Uzun zamandır, Türkçe yazılmış, genelde Balkan ve özelde Arnavutluk, Arnavutlar ve Arnavutçayla ilgili kitaplara ulaşmaya, bunları çok dikkatli olarak okumaya, özellikle Arnavutluk ve Arnavutlarla ilgili bölümleri bir yerlere not etmeye çalışıyorum. Balkanlar ve Arnavutluk’la ilgili bir kitaba bazen kolayca ulaşmanın ve onu tekrar tekrar okumanın sevincini, bazen de ne yapıp edip o kitaba ulaşamamanın sıkıntısını yaşıyorum. Balkan Günlüğü’nden yazma teklifi geldiğinde de aklıma ilk gelen, Arnavutluk ve Arnavutlar ağırlıklı Balkan kitaplarıyla ilgili düşüncelerimi, hem Türkiye’deki Balkanlılarla hem de Balkanlardaki kardeşlerimiz ve dostlarımızla paylaşmayı düşündüm. Bu köşede daha önce yazdığım yazıları okumuş olanlar da fark etmişlerdir ki, köşeme konuk ettiğim kitaplar, Arnavutluk ve Arnavutlarla ilgili oldu. (Sonraki yazılarımda sıra, Balkanlarla ilgili diğer kitaplara gelecek.) Bu kitapların çoğu da 1990 öncesi Arnavutluk’la ilgili olarak yazılmış kitaplar. Arnavut kökenli biri olarak bu kitaplardaki olumsuzlukları okurken içim sıkıldı, içim burkuldu, Arnavut kardeşlerim adına üzüldüm. Onlar adına yapılan olumlu her şey için de onlar kadar sevindim, mutlu oldum. Onların bir an önce toparlanarak güzel günlere ulaşacaklarını düşündüm, düşünüyorum. (Arnavutluk’un Avrupa Birliğine üyelik yolunun çok uzun olmadığını, Arnavutluk’un çok yakın bir gelecekte Avrupa Birliği üyesi olacağına inanıyorum. Bunu sadece bir temenni olarak değil, yapılanlara bakarak da söylüyorum.)
ÜZÜCÜ GÖRÜNTÜLER
2006 yılında, babamla birlikte Arnavutluk’a gittik. Orada bir hafta kaldık. (Bu bir haftalık Arnavutluk gezisini, yakın bir zamanda kitap olarak da yayımlayacağım.) Uçaktan indiğim andan itibaren duyargalarımı sürekli ve her şeye, her yana, her söylenene açık tutmaya, Arnavutluk’u gözlemeye, o zamana kadar okuduğum kitaplarda anlatılanlarla karşılaştırmaya çalıştım. İskender Bey Meydanı’ndaki kaldırımları kırık dökük, pejmürde görünce hayal kırıklığına uğradım mesela. Bizim yıllarca üzerinde dolaşmayı hayal ettiğimiz yeri böyle görmek, beni de babamı da ziyadesiyle üzdü, ama gerçek buydu. Arnavutluk’taki gelişmeye açıklığı ve isteği görmek, Arnavut kardeşlerimizin kaybettikleri zamanı yakalamak istercesine çalışıp çabaladıklarını gözlemlemek ise mutlu etti beni. Arnavutluk’un geleceğiyle ilgili olarak iyimser şeyler düşünmemi sağladı. Elbette bir ülkede her şey, insanların ve insanların temsilcisi olan yöneticilerin istediği gibi gitmiyor her zaman. Olumsuzluklar, inişler çıkışlar yaşanıyor ve yaşanacak. Önemli olan, geçmişten alınan derslerle geleceğe daha sağlam ve kararlı adımlarla yürümektir. Arnavutluk’u gelecekte çok güzel ve mutlu günlerin beklediğine inanıyorum. Arnavutluk’un ve Arnavutların mutluluğu, bizi de burada mutlu ediyor. Bunu bilmelerini isterim.
HABERLER
1 gün önceHABERLER
1 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce