Bilindiği üzere Yunanlıların 1821’de Osmanlıya başlattıkları isyanın sonucunda, Avrupa devletlerinin de desteği ile, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasına neden olmuştur. Yunanlılar bu tarihten sonra ”Megali İdea -Büyük ülkü” fikri ile her zaman olduğu gibi Avrupalıları da yanlarına alarak Osmanlı ile kalleşce mücadeleye başladılar. Bu ”Megali idea – Büyük Ülkü”ye göre 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından feth edilen İstanbul ele geçirilecek Girit, Rodos, Kıbrıs, Anadolu’dan İskenderiye Mısır’a kadar olan topraklar işgal edilerek, bir Helen İmparatorluğu kurulacaktır. Yunanlılar 1830’dan bugüne kadar Mora yarımadasından başlayarak bu hedefe odaklaşarak topraklarını 8 kat artırarak yani Osmanlıdan kopararak bugünkü duruma gelmiştir. Ama zincirin son halkası Kıbrıs henüz tamamlanmamıştır. Bugün Kıbrıs’ta sahnelenen oyun ayni Girit’de oynanan oyunun kopyasıdır, oyunun yönetmeni de yine Avrupa Birliği denen melanet yuvasıdır. Kıbrıs’a gelince, Rumların 1830’lardan beri süregelmekte olan bazen örtülü, bazen aleni ENOSİS (Yunanistan’la Birleşme) mücadeleleri halen kesintisiz olarak devam etmektedir. Kıbrıs’ın 1878’de zoraki olarak Osmanlı tarafından İngilizlere kiralanması, Kıbrıslı Rumlar’ın Enosis iştahlarını daha da artırmıştır. Bu kötü durum 5 Kasım 1914’e kadar devam eder. 5 Kasım 1914’de Büyük Britanya İmparatorluğu Kıbrıs’ı tek taraflı olarak topraklarına kattığını ilan eder. Bu tarihten sonra Kıbrıslı Türkler daha da sıkıntılı ve bunalımlı süreç içerisine girerler. 24 Temmuz 1923’de Lozan antlaşması ile Kıbrıs Türkiye’nin resmen milli sınırları dışında kalır. Lozan antlaşmasının bir maddesine göre Kıbrıslı Türkler iki yıl içinde Anadoluya göç edebileceklerdi. Bu tarihler içerisinde (1923-1925 bu tarihler içerisinde ve sonrasında da) Kıbrıs’tan Anadolu’ya önemli sayılarda göçler olmuştur. Bu göçler Kıbrıs’taki nüfus dengesini Kıbrıslı Türkler aleyhine değiştirmiştir. Ayni tarihlerde ve sonraları özellikle 2’inci Dünya Savaşı yıllarında tersine olarak Yunanistan ve Ege adalarından çok sayıda Yunanlı Kıbrıs’a göç etmiştir, Kıbrıs’a gelen bu Yunanlı göçmenlerin büyük bir bölümü 2’inci dünya savaşı sonrası geldikleri yerlere yani Yunanistan’a dönmemişlerdir. Bu kalan Yunanlı göçmenler Rum Ortodoks Kilisesi marifeti ile Kıbrıs’ta hali olan yerlere iskan edilmişlerdir. Açıkça görüleceği gibi nüfus dengesi bilinenin ötesinde aleyhimize işlemiştir. 1940’lı yıllara gelindiğinde, Kıbrıslı Rumlar kiliseleri, işçi sendikaları öteki kurum ve kuruluşları ile alenen Enosis çığırtkanlıklarına başlamışlardır. Bu durum karşısında Kıbrıslı Tükler de hafif hafif toparlanma hareketlerine başlıyorlar. 28 Kasım 1948’deki Selimiye mitingi Kıbrıs Türklerinin tarihinde çok önemli bir kilometre taşıdır. Böyle bir büyük mitingin ilk defa düzenlenerek, Kıbrıslı Rumlar’a yıllardan beri sürdürdükleri Enosis isteklerini asla kabul etmeyeceklerini ve bir şekilde de İngilizlere duyurmuşlardır. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu dev selimiye mitingi 28 Kasım 1948’de yapılıyor. Hemen 17 gün sonra, 15 Aralık 1948’de Kıbrıs Türk Kültür Derneği Ankara’da kuruluyor. Bu bir raslantı değildir. Bu Kıbrıs Türkleri’nin mücadelesinin Anadolu’daki bir başka yönüdür. Düşünün ki o günlerde Ankara’daki hükümet yetkilileri bile ”Bizim Kıbrıs Davası diye bir davamız yoktur” diyebiliyorlardı. Bu mücadeleyi yani Kıbrıs davasını ta o yıllardan 1940’lı yılların sonundan bugüne kadar 62 yıldır Kıbrıs Türk Kültür Derneği, ayni ruh aynı inanç ve aynı inatla sürdürmektedir. Kıbrıs Türk Kültür Derneği 1950’li yılların başından 1960’lı yılların 2’inci yarısına kadar tüm Kıbrıslı öğrencilere istisnasız burs ve yurt hizmetleri sağlamıştır. Kıbrıs’tan gelen hastalara doktor ve hastane imkanları sağlamıştır. Kıbrıs Türk Kültür Derneği o dönemler içerisinde, bir Büyükelçilik gibi Kıbrıs’tan gelen her hemşerisinin, maddi manevi her konuda daima yanında olmuştur. Kıbrıs Türk Kültür Derneği aynı süreçte TMT’nin (Türk Mukavemet Teşkilatı) ve 1964’teki öğrencilerin Erenköy’e çıkarılışında daima öncü olarak Görev içerisinde bulunmuştur. Kıbrıs Türk Kultür Derneği önümüzdeki süreçte dünyadaki Kıbrıs Türk diaspora hareketini başlatacaktır. Kıbrıs Türk Diaspora Hareketi’nin amacı Kıbrıs Türkleri’nin haklarını Ankara, Londra, New York ve Lefkoşa üzerinden dünyaya ve ilgililere anlatmak olacaktır. Kıbrıs Sorunu ve görüşmeleri zor bir dönemeçten geçmektedir. Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nin olmazsa olmazları şunlardır:
1. Egemenlik
2. KKTC’nin bekası
3. İki devletlilik
4. Türkiye’nin etkin ve güçlü garantisidir.
Kıbrıs Türk Kültür Derneği olarak yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde görüşmelerde Cumhurbaşkanımız Dr. Derviş Eroğlu’na her zaman desteğini sürdürecektir.
Mehmet Aldemir
Balkan Günlüğü Kıbrıs Temsilcisi
ARAŞTIRMA-İNCELEME
24 saat önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce