DOLAR 33,0480 0.15%
EURO 36,1032 0.19%
ALTIN 2.622,552,07
BITCOIN 21502112.55582%
İzmir
38°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

139 okunma

Kızışan Müşteriler

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Hiçbir zaman devrin adamı olmadık. Kişilerin istek ve arzularının esaretine girmekten uzak kalmaya çalıştık. Belki de bilmeyerek hatalarımız olmuştur. Ama bunlar hiçbir zaman toplum aleyhine kötü bir sonuç vermemiştir. Bazı şahıslar aksini iddia edebilirler ama öyle inanıyoruz ki tarih tek müdafiimiz ve şahidimiz olarak kalacaktır. Her şeyden önce vicdanınızdan aldığımız emirleri yerine getirmeye çalıştık. Geçmişin acılarının ne olduğunu bildiğimizden ve onları tattığımızdandır ki tekrar o günlere dönülmemesinin gayreti içine kendimizi hapsetmişizdir”. 14 Mart 1976

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Bazı gazetelerde köşe kapmaca oynarlarken bir yer edinebilenler, son günlerde, “Kıbrıs sorunu yine gündeme geldi” diyerek üzüldüklerini satır aralarında anlatmaya çalışıyorlar. Üzüntülerinin nedeni, unutturmayı başardıkları uyuşmazlığın petrol ve doğalgaz bulunması nedeniyle yeniden öne çıkmış olmasıdır. Adada yaşanmakta olan uyuşmazlığın belirli dönemlerde ortalık yerlere çıkarılıyor olması ise konunun özünün doğru olarak algılanmadığının da bir göstergesidir. 1969 yılında Beyrut’ta başlatılan çözüm görüşmelerinden olumlu bir sonuca ulaşamadığımız gerçeği ile yüzleşmiş bulunuyoruz. Yaşanmış olan sıkıntıları yinelemek istemiyoruz. O günlerden bu günlere gelirken köprülerin altlarından akan derelerin ırmağa dönüştüğü noktaya da gelmiş bulunuyoruz. Bu güne değin uyuşmazlığın konuşulmadık kısmının kaldığını hiç kimse söyleyemez. Görüşmecilerin sıklıkla değişmesine karşın konumlarında hiçbir değişiklik yaşanmıyor. Konumlarını ısrarla korumaktadırlar. Buna karşın Kıbrıs Türkleri adına görüşmelere katılanlar için benzer sözleri ne yazık ki söyleyemiyoruz. Bunun ötesinde görüşmelere katılanlar ısrarla uzlaşmaz kişi olarak dünya kamuoyuna tanıtılıyorlar. Garantör ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Türk liderlerini yönetip yönlendirdiği söylemleri öne çıkarılıyor. Bu yaklaşımı da suçlama olarak kabul ettiriyorlar. Yunanistan’la olan bütün ilişkilerini gözlerden kaçırmayı başarıyorlar. Son dönemde “Bizi kendimize bırakırsanız biz Türklerle anlaşırız” söylemlerini öne çıkararak oyun oynamayı yeğliyorlar. Bu sözlerin bütününün inandırıcılıktan uzak olduğunu kaydediyoruz. Bu güne değin ortalık yerlere koydukları uygulamaları bu yargımızın kanıtıdır.

 

KIBRIS MÜZAKERELERİ

 

Önümüzdeki 2012 yılının çözüm için bir umut olabilir mi sorusunun yanıtının da aranmakta olduğu günlerden geçtiğimiz yadsınamaz. Uluslararası toplumun başındakilerin Kıbrıs müzakerelerinden bıktığı ve çözüm olmazsa kuruluşun müzakerelerden çekileceği duyuruluyor. Böyle bir niyetleri varsa en uygun dönemin önümüzdeki Mart ayı olduğunu anımsatmak istiyoruz. Kedilerle de güzel dostluklar kurmuş olurlar. Gelinen bu aşamada uluslararası toplumun geri çekileceğini söylemek veya duyurmak müşteri kızıştırmakla koşut bir yaklaşım olacaktır. Aynı yıllarda Kıbrıs’la birlikte uluslararası toplumun gündemine gelen Filistin ve Keşmir sorunlarının hangi noktada olduğu biliniyor. Filistinlilerle İsrailliler arasındaki çatışmalar durmak bilmeden devam ediyor. Keşmir sorunu da yıllardan beridir küllenmeye bırakılmıştır. Konuya taraf olanlar bile arada bir suya tirit sözlerle konuyu gündeme taşımaya çalışıyorlar. Uluslararası toplum bu sorunlardan çekildi mi ki Kıbrıs uyuşmazlığından çekilsin. Bu yaklaşım, eline sopa almak değilse sizce ne olabilir…

 

UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜ

 

Kıbrıs uyuşmazlığının şu veya bu şekilde çözümünün Türkiye’nin AB üyeliğine ivme kazandıracağını söylemek bize pek inandırıcı gelmiyor. Aynı şekilde Türk – Yunan ilişkilerinde de düzelme olacağı beklentisinin zamanı boşa harcamaktan öte bir anlamı yoktur. Son dönemde ortalık yerlerde uygulamaya konulan komşu ülkelerle ‘sıfır sorun’ yaklaşımı bile ekonomik açmazlarına karşın Yunanistan’la olan sorunların çözümü konusunda her hangi bir yumuşamanın yaşandığını göstermiyor. O zaman umudu dağların arkasında bile bulamayacağız… Dünyada yaşanmakta olan uyuşmazlıklara çözüm bulmak veya üretmek konumunda olan uluslararası toplumun önde gidenlerinin sorumluluklarının olduğu yadsınamaz. Bu gerçeğe karşın uzak durmak gibi bir yükümlülükleri yoktur, olamazda… Son dönemde yaşanan olaylarda çözüm bulmak veya üretmek konusunda kısır olmak bir yana, hızla belirli güçlerin borazanı konumuna düşüyorlar.  Bu konumu ile güvenilirliğinin yeniden sorgulanması gerekiyor. Geldiğimiz noktada adı geçen kuruluşun yeniden yapılandırılması gerekiyor mu ne…

 

Sevgi ile kalınız…

 

 

 

    En az 10 karakter gerekli