İsrail,Güney Kıbrıs ve Yunanistan üçlü Çetesi

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Birkaç gün önce, Güney Kıbrıs’a günübirlik ziyarette bulunan, İsrail
Başbakanı Benjamin Netanyahu, Kıbrıs Rum basınına ilginç açıklamalar yaptı. Sigma TV Kanalı’nda yaptığı söyleşide şöyle dedi: “Kıbrıs – İsrail işbirliği doğal olarak ortak değerlere ve ortak çıkarlara dayanıyor. Pek çok ortak çıkarımız var, ortak çıkarlarımız tamamen su yüzüne çıktı ve şimdi bunları sudan alıp piyasalara ihraç etmemiz gerekiyor.”. Netanyahu devamla “Güney Kıbrıs ve İsrail’in bulacakları yönteme bağlı olarak Avrupa’ya ve belki Asya’ya; belki her iki kıtaya da doğal gaz sağlayabilecekleri görüşünü belirtti.”. Netanyahu
sözlerine devamla Yunanistan’la da dostluk tazelediklerini, Yunanistan’ın da bu oyunun içerisinde olacağını belirtti. Netanyahu “Yunanistan ziyaretimin ardından Yunanistan’da İsrailli turist sayısı arttı, aynı şeyin Güney Kıbrıs’ta da olmasını dilerim” dedi. Netanyahu’ya söyleşi sırasında, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler halen bıçak sırtında mı olduğu soruldu. “İlişkilerimiz
güçsüzleşti ancak bu bizim tercihimiz değildi. Biz, kendi açımızdan Türkiye ile iyi ilişkilerimiz olsun isterdik. Bizim tercihimiz değildi, Türkiye’nin tercihiydi.” ifadesini kullandı. Bu arada İsrail ile Güney Kıbrıs arasında bazı ikili antlaşmalara da imza konuldu. Kıbrıs’ta bulunmaya başlanan hidrokarbon yatakları ve onun getireceği ekonomik ve siyasi getirilerden dolayı, daha şimdiden Rusya’nın, Fransa’nın ve Batı dünyasının salyaları akmaya başlamıştır.
Peki, halen biz KKTC ve Anavatan Türkiye olarak ne yapıyoruz??? Yetkililerin yaptıkları açıklamalara göre, KKTC’nin topraklarında ve denizlerinde, sondaj ve sismik aramalar ha yapıyoruz de yapıyoruz, ama fiilen henüz ya bir şey ya yapmıyoruz ya da yapamıyoruz. Eğer, kararlılıkla bu sondaj aramalarına başlamazsak, hiç şaşmayın bu üçlü çete gün gelip bizim karasularımızda, denizlerimizde de petrol aramaya kalkışırlarsa.

TÜRK MİLLETİ’NİN ZAAFLARI

Biz Türk Milleti olarak bazı zaaflarımız vardır; inisiyatif almakta, zamanlamada geç kalmaktayız. Neden Rum’un İsrail’in ve Yunan’ın burnumuzun dibinde petrol aramasına seyirci kalıyoruz? Adamlar daha denizden gaz çıkarmadan, ortak buluyorlar, kredi buluyorlar ve daha da önemlisi siyasi destek buluyorlar. Batı’nın ve buna eklenen İsrail’in, Türkiye’ye ve KKTC’ye karşı takındığı olumsuz tutumları giderek bir tehdit halinle gelmektedir. Ne bunların politikacılarında, ne de medyalarında, bir Allah’ın kulu çıkıp da doğruyu söyleyemiyor, Türklerin de haklı olduğunu savunmuyorlar. Bunların, üzerlerindeki peçe gibi örtülü şalı kaldırdığınızda, o melânetli suratlarını hemen görürsünüz. Bunların hedefleri 18. 19. ve 20. yüzyıllardaki ne idiyse 21. yüzyılda da ayni oyunu güdüyorlar. Osmanlı Devleti’nin yıkılması son bulmamış, sırada KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti’ni her sahada alt etmek için yeniden senaryolar hazırlıyorlar. KKTC ve Türkiye olarak (Türklük) ne yapmalıyız??? Türk Milleti ve Devleti’nin büyüklüğünü, gücünü, öncelikle kendimiz bilmeliyiz. Bu doğrultuda ortaya yeni stratejiler ve inisiyatifler koymalıyız. Ne yapacaksak onu hemen uygulamaya koymalıyız. Yapacaklarımız hakkında, Batı’dan ve ötekilerden icazet alacak değiliz; çünkü o güç büyük Önderimiz Atatürk’ün dediği gibi
damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Daha dün itibarı ile İran donanması Süveyş Kanalı’nı geçerek Akdeniz’de Suriye rejimine destek vermek için boy gösteriyor. İran nere, Akdeniz nere, ama mesele o değil, mesele İran’ın ortaya koyduğu strateji, inisiyatif ve kararlılıktır. Demek istediğimiz şudur; Ulusal çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa gecikmeden hemen ortaya koymalıyız. Onun bunun aba altından sopa göstermelerine ve/veya blöf yapmalarına kulak asmadan, ama icabı halinde biz de elimizdeki sopaları havaya kaldırıp, sallayıp ve kararlılıkla yolumuza devam etmeliyiz. Her zaman dediğim gibi Türk’ün dostu Türk’tür.