DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3406464-0.3934%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

152 okunma

Meleklerin Ailesi

ABONE OL
03/09/2020 00:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“Evet, biz Kıbrıs Türk’ü, hiç şüphe yoktur ki dinimize ve mensup olduğumuz millete bağlı, sadık kimseleriz. Anavatan’ın yarattığı bütün inkılaplara ayak uydurmuş, Onun izinden yürümeyi vazife saymış bir halkız. Bu hareketimizi hiçbir kimsenin ne tenkit etmeye ve ne de bunun yerli hükümete karşı bir isyan mahiyeti taşıdığını iddia etmeye hakkı ve salahiyeti yoktur” 1953

 

Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Yaşlı Avrupa anakarasında yaşanan gelişmeler, AB’nin geleceğini hızla tehdit eder boyutlara ulaşıyor. Özellikle Yunanistan’da yapılan seçimler öncesinde yapılan değerlendirmeler de Euro’nun kaderinin oylanacağı görüşü öne çıkarılıyordu. Aslında oylanacak olan Euro’dan öte AB’nin geleceği gerçeği idi. Ülkesi bankacılık açmazı ile boğuşan İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia  Margallo, Yunanistan’daki seçim sonuçlarından duyduğu endişeyi, “Eğer Titanik batarsa beraberinde yolcuları da götürecek, birinci sınıf yolcular da dahil” diye değerlendiriyordu. Albaylar cuntasının Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında devrildi. Kısa süre sonra da demokrasiye geçildi. Demokrasinin gereği olarak sıra ile hükümet olan partiler şimdilerde ortaklık hükümeti kurmayı başarmış görünüyorlar. Yeni Demokrasi Partisi ile Pan Helenik Sosyalist Hareket Partisi 1974 yılından bu yana geçen dönemlerde sıra ile hükümet ettiler. Son dönemde Yunanistan’ın ekonomik açmaz içine düşmesinin de mimarlarıdırlar. Geride kalan bu dönemde Türklere ve Türkiye’ye hangi parti fazladan saldırırsa seçimleri kazanıyordu. Bu kazanım sonrasında ekonomik önlemleri de almadıkları biliniyor. Nasıl olsa AB’nin şımarık çocuğuyuz her istediğimizi yerine getirirler yaklaşımı genel kabul görüyordu. Son yapılan seçimler bir gerçeğin daha ortalık yerlere çıkmasını sağladı. Bugüne değin yukarıda adı geçen partiler de adeta hanedanlık oluşturan bazı hanedanlıkların yıkılmasına da neden oldu. Karamanlis ile Papandreu ailelerinin Yunan siyasetindeki etkinlikleri de tarihin kendilerine ayırdığı yerlere gönderildiler.

AB’nin de Türkiye’ye bakışının şaşı olduğu ve Yunanistan’ı da kendi amaçları doğrultusunda kullandığı gerçeğini de bir kez daha kaydetmek istiyoruz. Mendil büyüklüğündeki ülkeyi de uluslararası hukuk kurallarını katlederek birliğin içine bu amaçla aldılar. Bu ülke şimdilerde dönem başkanı olmaya hazırlanırken tehditlerini Türkiye’ye karşı ortalık yerlere bırakmıyor,  saldırarak kendilerince yoluna devam ediyor. Önümüzdeki yıl yapılacak olan başkanlığa aday olmayacağını açıklamış bulunan Bay Dimitris Hristofyas,  Türkiye’nin limanlarını açması ve en az 100 bin Rumun evlerine geri dönmesi türküsünü yeniden  çığırmaya başladı. Ne zaman unuttu ki dediğinizi de duyar gibiyiz. Kosva’yı Yunanistan’la birlikte tanımayan ve ısrarla tanınmasının söz konusu olmadığını yineleyen Bay Dimitris, Sırbistan’ın AB üyeliğini bütün organlarda savunacağını söylüyor.

 

BİRLİĞİN GELECEĞİ

 

Sırbistan da mendil büyüklüğündeki ülkenin dönem başkanlığını dört gözle beklerken Bay Dimitris “AB’yi melekler ailesi değildir” diye tanımlıyordu. Şimdi doğru oturup doğru konuşmamız gerekirse birileri çıkıp melekler ailesi olmayan bu kuruluşta ne işimizin olduğunu açıklaması gerekiyor. Bu açıklamayı yaparken güçlü olduğu söylenen Türkiye’nin birlik içinde kendine yer aramaması gerekiyor. Buna karşın yapılan açıklamalarda,  Merkez Bankaları sallanan ve acil modunda olan Birliğin geleceğinin de iyi bir noktada olmadığının bilinmesini istiyoruz. Büyük bir krizin de kapının dışında beklemekte olduğu gerçeğinin de unutulmaması gerektiğini kaydetmek istiyoruz. Dünyanın ekonomisine yön vermeye çalışan, bu açmazın sorumluları oldukları kuşku götürmeye G20 toplantıları, sona erdi. Yapılan açıklamalarda farenin dağ doğurduğu noktasında olduğumuzu gösteriyor. AB içindeki bankacılık sisteminin masaya yatırılmasına AB’nin en önde gideni Lose Manuel Barroso; “Buraya kimseden akıl almak için gelmedik” diyerek tepkisini ortalık yerlere bırakıyordu. Bizler ekonomist değiliz. Buna karşın sıkılan kemerlerle açmazın aşılamayacağını kocaman kocaman adamların bilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kemerleri sıkmadan üretime zam yapsınlar affedersiniz üretimi artırsınlar… Mendil büyüklüğündeki bu ülkenin gerdeğe girecek gelin gibi dönem başkanlığına sayılı günler kaldı. Bu nedenle adada bulunacak olan bir çözümün yalnız Kıbrıs Türkleri ile Türkiye’nin iyi niyetli duruşları ile olası olmadığının da artık kabul edilmesi gerekiyor mu ne…

 

Sevgi ile kalınız.

 

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP