İngiliz edebiyatının efsanevi kahramanı Robin Hood’u hepimiz biliriz. Sherwood ormanında yaşamak zorunda kalan Robin Hood, eylemleriyle, zenginden alıp fakire vererek barondan intikamını almış böylece halk nazarında da kahramanlaşarak destek bulmuştur. İşte kahramanımız Robin, haber bültenlerine bakılırsa son günlerde tekrar iş başına geçmiş görünüyor. Bu kez mekânı ise Sherwood ormanı değil, süpermarketler. Evet, yanlış okumadınız süpermarketler. İspanyanın Endülüs bölgesinde Robin Hood misali, yağmaladıkları süpermarketlerden çaldıkları gıda maddelerini halka dağıtan bir çete haber bültenlerinin gündemine oturdu. Çeteyi asıl ilginç kılan ise çete liderinin olayların geçtiği Marinaleda Kasabası’nın Belediye Başkanı Juan Manuel Sanchez Gordillo olması. Yağmalama olaylarını bizzat organize eden Gordillo açıklamasında; saldırıların birer sembol olduğunu bu eylemlerle kendilerinin bir anlamda temel gıda maddelerini istimlâk ederek evlerinde yiyecek hiçbir şeyi olmayan insanların bir tas sıcak çorba içmelerini sağladıklarını ifade etti.
DİNİMİZİN BÜNYEMİZE ZERKETTİĞİ
Bugüne dek bu köşede küresel ekonomik kriz ve etkileri üzerine birçok yazı kaleme aldım. Özellikle krizin boyutunu ifade edebilmek için çeşitli Avrupa ülkelerinde geçen bazı toplumsal olaylardan örneklemeler de yaptım. Yukarıda verdiğim haber bu bağlamda değerlendirildiğinde “ilginç” olmasının ötesinde bir anlam yüklenemez belki. Ancak, haberi idrak ettiğimiz mübarek Ramazan Ayı’nın manevi atmosferinde okuduğumda, Ramazan’ın gerçek manasını ve toplumsal etkisini hissettiğim bir ürperti hissettim içimde. Marketlerde ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere hazırlanan boy boy erzak kolileri, daha büyük organizasyonlarla on binlerce kişiye ulaştırılmak üzere hazırlanan yardım paketleri, yardımları yerlerine vaktinde ulaştırmak için koşuşturan gönüllüler, binlerce insanı her akşam aynı sofra etrafında buluşturmak için çalışan görevliler ve camileri doldurup doldurup boşaltan insanımız geldi gözümün önüne. Birde, yaz sıcağının bütün zorlaştırıcı etkisine rağmen iftarın serinleten manevi esintisinin yüzlere yerleştirdiği ferahlıkla oruç açan insanlar geldi geçti bir anda. Dinimizin bünyemize zerkettiği bu yönümüz nedeniyle, Avrupa Birliği’ne uyum sürecini hiçbir zaman tamamlayamayacağımızı düşündüm birde. Yurtdışındaki din kardeşlerimiz için muhteşem ramazan programları hazırlayan büyük belediyelerimiz İspanya kasabalarına da el atarlarsa bilemem tabi. Belki o zaman daha iyi kaynaşırız AB ile. Ne dersiniz? Bir de ne düşündüm biliyor musunuz? Krizi tam ortasından vurduğu Avrupa ekonomilerinin verilerine bakarak, krizin Türkiye’nin neresinden geçeceği üzerine felaket tellallığı yapanların, cari açık, işsizlik, ihracat ithalat rasyoları, bütçe dengesi, makro mikro veriler, vs.vs. ile hazırladıkları tablolarında, yukarıda sözünü ettiğim manevi tabloya nasıl yer bulacaklarını merak ediyorum. Böyle bir gayretleri olduğunu sanmıyorum ama krizi bizim adımıza yorumlarken bu pencereden de baksalar iyi olur. Ramazanın maddi manevi bereketinin tüm seneye yayılarak sürmesini diler, bu vesile ile ülkemizin ve tüm İslam âleminin Ramazan Bayramını kutlarım.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce