DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 3400783-0.41577%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

12:55

ÖĞLEYE KALAN SÜRE

136 okunma

Demokrasi serüveni ve Demokrasinin Bizcesi – 6

ABONE OL
30/11/2015 20:41
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bizim medeniyetimiz mevcut Avrupa medeniyetini birebir kabul etmez. Çünkü söz konusu medeniyet, bizim medeniyetimizce kabul görmeyen beş esas üzerine bina edilmiştir. Öncelikle medeniyetimize ters düşen bu esasları açıklığa kavuşturayım.

1.ESAS KUVVETTİR.

 

Avrupa medeniyetinin temeli, medeniyetlerinin dayanak noktası KUVVETTİR. Kuvvet hakkın bir gösterisidir. Yani, hak, her anlamda güçlü olanındır. Güçlü olanın sözü daima geçer akçedir. Güçsüzler ve zayıflarsa ezilmeye mahkûmdur. Söz hakları asla yoktur. Aynen önceki devirlerde olduğu gibi… İşte örneği; Bosna-Hersek ve Srebrenitsa bunlardan sadece birkaçıdır. Binlerce masum insan dünyanın gözleri önünde yok edildi soykırıma uğratıldı. Onlara göre her zaman büyük balık küçük balığı yutar. Yutulmamak için de büyük balık olmak lazımdır.

2.ESAS MİLLİYETÇİLİKTİR.

 

Avrupa medeniyetinin rabıta ve iletişim kuralları, IRKÇILIK ve MENFİ MİLLİYETÇİLİĞE dayandırılmıştır. Sıkıntı, “böylesi bir inanış ne kadar çok ortaya atılırsa o kadar çok medenileşme ve çağdaşlık sürecinde yol alınır” yanlış düşüncesindedir. Fransız ihtilali değil midir ki, bu medeniyetin fantezisi. Sömürgeleştirdikleri yapılarda ortaya atılmazken, kontrolleri dışındaki büyük devletlerin yutulabilmesi ve hal edilebilmesi için, hep pişirilip pişirilip o milletleri oluşturan unsurların önüne sunulan fazilet reçetesidir Milliyetçilik. Böylece tüm milletler sözüm ona özgürlüklerini elde ederek insanca yaşama haklarına kavuşmuş olacaklardır. Etnik kökenleri çok olan ülkeler de milliyetçilik kavramı bölüp parçalamak için kullanılan bir tuzak aracı olmuştur yıllarca. Osmanlı‘nın yıkılışı bunun en önemli göstergesidir. Menfi milliyetçilik hareketleri Avrupalı medeniler içinde bile istenmeyen savaşlara sebep olmuştur.

 

3. ESAS CİDALDİR.

 

Avrupa Medeniyeti’nin hayatta kalabilmesinin esası CİDALDİR(kavga ve çekişmedir). Uzun yıllar, yutmak istedikleri ülkelerde oynanan oyunların temeli bu esasa bağlıdır. Ayakta kalabilmeleri için kendileri dışındaki ülkelerde devam ettirilen böl, parçala, yut veya yönet prensibiyle birçok sınırlar değiştirilmiştir.

Cidal esasının uygulamasına özellikle İslam coğrafyasın da acımasızca devam etmektedirler. Her halükarda kavga etmeden işlerin sulh ile çözülmeyeceğini düşünen bu medeniyet ne yapıp eder sulhu bozucu tedbirleri mutlaka icra eder. Nitekim Ortadoğu’ da olanlar iddiamızı destekler mahiyette. Bu medeniyet kendi aralarında bile süren yüz yıllık savaşlar çıkarmaktan da geri durmamıştır.

 

4.ESAS MENFAATLERDİR.

 

Tüm bu savaşların hedefi MENFAATLERDİR. Yani bu medeniyet menfaatler ekseni etrafında yapılandırılmıştır. Menfaat ve çıkar uğruna yıllarca en değerli namuslar bile feda edilmiştir. Roma bu konuda meşhurdur. CNBC-e’ de gösterilen sezon-sezon takip edilen Spartacus dizisi sizce neyi anlatıyor dersiniz?

5.ESAS HEVA ve HEVESLERİN TATMİNİ.

 

Bu medeniyetin en cazibedar hizmetleri, medeniyete tabi olanlarının HEVA ve HEVESLERİNİN TATMİN edilmesi için her türlü isteklerine imkân sağlamasıdır. Bu istekler zamanla medeniyet fantezileri içinde sunulmuş ve olmazsa olmaz kavramlar içerisinde herkese kabul ettirilmiştir. Heva ve hevesleri tahrik edici giyim kuşam moda adı altında teşvik edilmiştir. Evlilik ve aile müesseseleri ensest ilişkiler ve eşler arasındaki aldatmalarla çözülmüştür. Her türlü fıtrat dışı ilişkiler kolaylaştırılmıştır. Aynı cinsten olanların evliliklerinin kolaylaştırılmış olması ilk akla gelendir. Manevi değerler, kimi dönemlerde aforoz etme baskısıyla, günümüzde ise laiklik elden gidiyor kavramları içinde reddedilmiştir. Heva ve heveslerin alenen işlenmesiyle de bu medeniyetin tabisi olan insanlık gerçek insaniyetten çıkartılıp, meleklik derecesinden aksi derecelere indirgenmiştir. Şehvetinin esiri olan kişi, bu medeniyette suretten insan görünümünde olsa da, manen içyapısı itibariyle dört ayaklılar seviyesine düşürülmüştür. Demokrasinin bizcesin de tarifini bulacak olan gelecek medeniyetimiz, ithal medeniyet ve çağdaşlık kavramını uygulandığı biçimiyle asla kabul etmez. Aynı esastan ortaya çıkartılmış, adeta ikiz kardeş gibi olan, Roma ve Yunan felsefesinin ürünü bu medeniyet İnsanların yüzde seksenini meşakkate, zorluğa, bedbahtlığa, talihsizliğe itmiştir. Yüzde onu, hayali bir saadet ve mutluluk içinde yüzdürülmüştür. Diğer yüzde onu ise adeta ortada bırakılmış kendi haline itilerek uyuşturucu ve madde bağımlılığına terk edilmiştir. “Saadet ya da mutluluk denilen şey odur ki, ekser çoğunluğa saadet ya da mutluluk ola“ darbı meselinde üzerinde durulan temel kavramlar medenilik için şart olan esasları ifade eder. 19, 20 ve 21. yy’larda ortaya konulan çağdaş Medeniyet ve demokrasi kavramları insanlara gerçek mutluluğu getirememiştir. Reddedilen kölelik sistemi, 21. yy’da da tumturaklı kelimeler içinde insanlara sunulmuş. Resmi kölelik sistemi insanı insana köle yapmıştır. Bu medeniyette serbest bırakılan heva ve heveslerin etkisi altında yönlendirilen insanların zaruri olmayan ihtiyaçları zaruri ihtiyaçlar hükmüne taşınmıştır. Bedevilikte dört ya da beş şeye muhtaç olan bir insan, medeniyette yüz şeye muhtaç olmuş ve fakir düşürülmüştür. Çalışarak kazanılanlar, harcamalara yetmediğinden, insanlar hileye, aldatmaya, harama sevk edilmişlerdir. Bu sevkle fert ve toplum ahlakının esaslarını yok edilmiş, gerçekte ahlaksızlık olan anlayışları toplumlara ahlak diye sunmuştur. Toplumlar, devletler ya da ticari kuruluşlar zenginleşirken fertler, işçiler fakirleştirilmiştir. İnsanlar adeta kavga ve mücadeleye sürüklenerek birbirlerinin hak ve hukuklarını çiğneme noktasına getirilmiştir. İlk çağlara ait bütün vahşetleri, bu medeniyet bir defada kusmuştur. Medeni olamadığı iddia edilen Alem-i İslam ise şu türlü bir medeniyete karşı çekimser kalmış ve soğuk davranmıştır. Medeni ve çağdaş olmayı bu şartlar altında kabulde zorlanmıştır. Yunan felsefesinin dehasıyla sunulan mimsiz medeniyet, insanlara insaniyete ait faziletleri ve değer yargılarını sunamamıştır. Aynı kökten gelen Roma felsefesi ve dehaları medeniyeti ve Hıristiyanlığı mezcederek (ayrılmaz bir bütün kabul ederek ) insanlığa sunmaya çalışmış, sunmuş gibi görünerek bugüne kadar varlığını sürdürebilmiştir; ama asla iki farklı kavram bir araya getirilememiştir. Fıtri insanlık da o karanlık medeniyetin esası ve kurucusu olan Roma dehasıyla hiçbir zaman bir araya getirilip yutulamaz ve yutulamayacaktır.  İşte şimdilerde bu mimsiz medeniyet ortadan kaldırılarak yerine faziletler medeniyeti konacaktır. Mevsimi geldiğinde insanlık fıtri olan bu medeniyete doğru gidecektir. Çıkarılacak kanunlar ve yönetmelikler ile bir anda kendisini bunun içinde bulacaktır. Sağlıcakla kalın. BİTTİ

    En az 10 karakter gerekli


    HIZLI YORUM YAP