Ne ilginçtir ki, Suriye’de şiddetin dozunun artışına paralel olarak, PKK terör örgütünün Türkiye içindeki eylemlerinde de gözle görülür bir artış başladı. Otuz senedir devam eden PKK terörü, varlığının gerekçesi olduğunu iddia ettiği Kürt vatandaşlarımıza yönelik son on yılda yapılan önemli reformlara rağmen, en gözü dönmüş ve acımasız eylemlerini bu günlerde sergileyerek Türkiye’nin Suriye konusundaki etkin siyasetini kendine hedef seçmiş görünüyor. Bugüne dek iç güvenlik meselesi olarak masadaki yerini alan terör ve onun eli kanlı aktörü PKK, birde baktık ki, dış siyaset muhataplarımızın verdiği vazifeyi yerine getirmek için canla başla mücadeleye girişmiş. Son yıllarda, eskiye nazaran daha aktif bir dış politika çizgisi benimseyen Türkiye, eskinin oyunun parçası olan kişiliğinden uzaklaşarak, oyun kurucu olmak adına adımlar atmaya başladı. Bu bağlamda Türkiye, tarihsel sorumlulukla, Balkanlar’dan Ortadoğu ve Ortaasya’ya kadar uzanan bir coğrafyada tek tek hamlelerini yapmaya başladı. Komşuları ile ticareti tarihinde hiç görülmemiş seviyelere çıkaran dış ticaret politikaları köprülerin kurulmasında ilk aşamayı oluşturdu. Diğer taraftan “Arap baharını” yaşayan ülke toplumlarına da demokratik yapısı ile model olması, bu coğrafyalarla etkileşimin bir başka boyutunu oluşturdu. İşte bu aşamadan sonra, bu gidişten rahatsız olan kesimler Türkiye’nin bölgede rahat hareket etmesini engelleyecek yollar aramaya başladılar. Aynı zamanda kendi halkına zulüm eden Suriye yönetimi, işlediği insanlık suçuna başkalarını da ortak etme çabasına düştü ve çıkarları Türkiye düşmanlığında çakışan bu güçler, Türkiye düşmanlığı konusunda ihtisas yapmış terör örgütüne yeni siparişler vermeye başladılar. İşte bu aşamadan sonra Türk dış siyasetinin yolu PKK ile kesişti. İşverenleri başta Suriye ve İran sayesinde Dışişleri Bakanımız Davutoğlu, bugün PKK’nın en büyük düşmanı oluverdi.
SİPARİŞ ÜZERİNE EYLEM
Ortaya çıkan bu durum bir kez daha gösterdi ki, PKK bugün sipariş üzerine eylem düzenleyen bir taşeron şirket durumuna gelmiştir. Ürettiği Türkiye düşmanlığını Türkiye ile sorunu olan ülkelere pazarlayarak varlığını sürdürmektedir. Yine gelinen durum göstermiştir ki, yıllardır etnik değerlerini sömürerek eylem yapan bu örgütün Kürt varlığı menfaatine yaptığı hiçbir icraatı olmamıştır. Bilakis, Suriye olayı turnusol kâğıdı etkisi yapmış, örgütün, adına Kürt mücadelesi dediği eylemlerin içeriğinde kan ve şiddetten başka bir şeyi olmadığı anlaşılmıştır. Hatta sözde mücadelenin neresinde durduğu ve onu asıl kimlerin kullandığı net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ayrıca, demokrasinin bir nimeti olarak kendilerine sunulan TBMM kürsüsünden ve işgal ettikleri koltuklarında BDP milletvekillerinin temsil ettikleri Kürt vatandaşlarımız adına bugüne kadar hiçbir faaliyetinin bulunmadığı ve partinin örgütün sözcülüğünden başka bir varlık nedeni olmadığı gün yüzüne çıkmıştır. Bana göre bugünlerde Türkiye olarak zor bir sınav ortamında bulunuyoruz. Çok değil bundan birkaç yıl önce darbe girişimleri ve kapatma davaları gibi girişimlerle memleketin istikrarını bozmak isteyen güçler, Türkiye’nin o dönemlerden demokratik kazanımlarla çıkmasıyla, başarısız olmuşlardı. Türkiye’deki değişimin her anlamda önüne geçmek isteyen güçler bu kez de, Suriye sınavı ile gücümüzü sınamaktadırlar. Türkiye bu oyunlara kolay gelmeyecek sağduyulu ve güçlü bir ülkedir. Ayrıca Türkiye, gerek Türk olsun, gerek Kürt kökenli olsun, bu topraklarda ortak menfaatleri korumanın esas olduğunu yıllardır bilen bir halka sahiptir. Özellikle tarih bilincimiz ve demokrasi alanındaki kazanımlar bu yolda en büyük güvencemiz olacaktır.
Saygılarımla
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce