Hergün acı ve gözyaşıyla, bölücü terörün yarattığı kan denizinden haberleri izlerken Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünün altını kalın bir çizgiyle bir kez daha çiziyorum. Şehit haberleri her gün manşetlerde yer alırken anaların gözyaşları sel olurken 2002’de sıfırlanmış olan terörün bugün geldiği noktayı iyi değerlendirmek lazım. Sürekli Amerika’yı yeniden keşfetmek zorunda mıyız? PKK saldırılarının planı, projesi, hedefi belli. Kimse de gizlemiyor zaten. Peki ya biz, Balkan Savaşı’ndaki gibi uyumak zorunda mıyız? Osmanlı Devleti, 1912’lerde Avrupa basınında savaş hazırlıkları yer aldığı halde zamanın büyük devletleriyle eski teba devletleri olan Bulgaristan-Yunanistan-Sırbistan-Karadağ tarafından Balkanlarda Osmanlı’ya karşı savaş olmayacağına inandırılmıştı. Bunu mecliste söyleyen zamanın Dışişleri Bakanı Noradunkyan Efendi Osmanlı meclisinde alkışlanıyordu… İran, Suriye, Irak ve Lübnan’daki uzantılarıyla mezhep üzerinden birleştirerek Akdeniz kıyılarına uzanan Şii Hilali coğrafyasında siyasi egemenlik kurmak amacıyla Suriye’de Baas rejimiyle askeri ve siyasi ittifak halinde. İran’ın dostluğuna ve bazı saf ve iyi niyetli arkadaşların efendim orada Türkler var, tarihte bizi birbirimize kırdırlar sözlerine aldanmayın. Eğer Türkseler ve dostsalar takiyecilik yapmayıp düşmanlık etmeyecekler. Vatikan arşivlerindeki, İran şahlarının Papa’ya gönderdiği “Siz Batı’dan, biz Doğu’dan Osmanlı Devleti’ni iki ateş arasına alıp ortadan kaldıralım” mektuplarındaki tarihsel gerçeği ve bugün İran tarafındaki PKK kamplarını ve teröristlere verdikleri desteği unutmayalım. İran’ın 100 ajanını Türkiye’ye sızdırdığı, elçilik görevlisi ya da gazeteci kimliğiyle dolaşan İranlı ajanların MİT’in takibine alındığı gazetelerde yer alıyor. El Kaide benzeri yapıları dahi desteklediği, zaman zaman Türkiye’deki fail-i meçhul cinayetlerin ipuçlarının İran sınırına kadar gidip, sınırda kaybolduğu bilinen bir gerçektir. Kandil Dağı’ndaki bazı sığınakları bile zamanında İran inşa ettiği, İran tarafındaki bazı karakolların PKK militanlarının denetimine bırakıldığı, son dönemde İran’ın askeri eğitim verdiği militan sayısının 400’den fazla olduğu tahmin ediliyor.
FÜZE KALKANI
Taha Akyol’un yazısında belirttiği; “İran’ın kendisi nükleer güç haline gelmeye çalışırken, NATO üyesi ve Batı yönelişli Türkiye’nin “füze kalkanı”nı kabul etmesi anlaşılabilir bir güvenlik arayışıdır. Türkiye’nin Ortadoğu’da ittifaklar ve ticari ilişkiler yoluyla etkinliğini artırması ve Batılı ülkelerle birlikte hareket etmesi İran’ı rahatsız ediyor. Fakat Türkiye’nin bu politikası, bugün bazı gerilimlere yol açsa da, hem tarihe hem geleceğe uygundur.” Düşüncesi haksız mı? Bu arada İsrail’in sinsi planlarını da göz ardı edemeyiz. Gizli servisinin PKK ilişkileri, Hatay ve Adana’da görülen iki insansız hava aracı (İHA) ve PKK’nın Suriye’deki etkinliğinin artmasını ve “anlık bilgileri” terör örgütüne ilettiği ve PKK’ya yaptığı yardım haberleri basında yer almıştı. Yakalanan teröristlerin nifadesinde İsrail’den bir öğrenci derneği tarafından İnsani yardım adı altında PKK/KCK’ya 400 kamyon yardım gönderildiği, Lojistik yardımın yanı sıra PKK/KCK’ya ait TV ve radyolara İsrail’in para yardımı yaptığı da belirtiliyor.
Prof.Dr.Ümit Özdağ’ın Yeniçağ gazetesindeki köşe yazısında ele aldığı bir yazı bugüne ışık tutuyor. Mayıs 1978’de çıkan “Yıllar Boyu adlı Yakın Tarih” dergisinde, “Ortadoğu’ya Yeni Bir Harita mı?” başlığıyla Princeton-ABD’de yapılacak bir konferansla ilgili yazıdaki İsrail planına göre, hemen hemen Ortadoğu’daki her mezhebin bir vatanı olacak artık. Maruniler Lübnan’da, Kürtler Suriye ve Irak’ta, Şiiler Güney Irak ve İran’ın bir kısmında, Sünniler Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’de sınırları belli yurt sahibi olacaklar. Bu ülkelerin hepsi sonunda bir federasyon veya konfederasyonda birleşecekler. Toplantıyı idare edenin, Siyonizmin belli başlı taraftarlarından Profesör Bernard Lewis olduğuna göre başarıya ulaşma şansına hayır diyemeyiz diyor, Sn. Hocamız. Burada sadece iki kaynağı ele aldık. Devlet terörün arkasındaki destekçilerin kimler olduğunu, neler yaptıklarını çok daha fazlasıyla biliyordur. Bu arada Büyük Ortadoğu Projesi adım adım ilerliyor. Arap baharı, şii hilali derken faturayı Türk milletine ödetmek isteyenlere karşı dikkatli olmalıyız. Dünyanın en güzel coğrafyasında yer alan vatanımızın huzur, güven ve istikrar adası olarak 21. yüzyılın yıldızı olmasının engellenmemesi bu ülkede yaşayan herkesin menfaatinedir.
HABERLER
21 saat önceHABERLER
21 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce