Ak Parti İstanbul Milletvekili, KEİPA Türk Grup Başkanı ve Dışişleri Komisyon Üyesi Dr. İsmail Safi:”Balkanlar’ın merkezi İstanbul’dur”
KEİPA’ya 12 ülke var. Burada sadece Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler yok. Karadeniz havzanın aidiyeti olan ülkelerde var. Mesela Azerbaycan, Ermenistan, Arnavutluk, Yunanistan, Sırbistan.
Başkent Gündemi’nin bu haftaki konuğu Ak Parti İstanbul Milletvekili, KEİPA Türk Grup Başkanı ve Dışişleri Komisyon Üyesi Dr. İsmail Safi. Safi; bizleri TBMM’de bulunan makamında kabul etti ve sorularımızı cevapladı…
Öncelikle KEİPA’nın yani Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi’nin faaliyetlerinden, çalışmalarından bahsedebilir misiniz?
KEİPA yani Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi, daha çok ekonomik alanda etkili olmakla birlikte sosyal, kültürel ve daha birçok alanda çalışmaları vardır.1992 yılında kuruldu örgütümüz. Sovyetler dağıldıktan sonra oluşan o boşluğu gören bizim devler adamlarımız başta Turgut Özal olmak üzere ileriyi gören, büyük vizyona sahip devlet adamalarımız, o bölgede, bölgesel bir örgüt kurulmasını uygun buldular ve bunu hemen faaliyete geçirdiler. KEİPA, Türkiye’nin öncülüğünde 12 bölgesel devletin oluşturduğu bir örgüt. KEİPA’nın iki özelliği var. Birincisi bu bölgenin yani Karadeniz bölgesinin tek bölgesel örgütü. İkincisi bu örgütün merkezinin Türkiye olmasıdır. KEİPA, Karadeniz ve çevre havzasında Türkiye’nin bir güç olduğunun da kanıtıdır.
KEİPA’ya sadece Karadeniz’e kıyı olan ülkeler mi üye olabiliyor?
Örgütte 12 ülke var. Burada sadece Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler yok. Karadeniz havzanın aidiyeti olan ülkelerde var. Mesela Azerbaycan, Ermenistan, Arnavutluk, Yunanistan, Sırbistan. Bu ülkeler her ne kadar Karadeniz kıyısı olmasa da, o ortak havza ile ekonomik, sosyal, kültürel ilişkileri olduğu için onları da bu ortak havzaya dâhil ediyoruz.
12 ülke içerisinde KEİPA’ya üye Balkan ülkeleri var mı?
Mesela Bulgaristan üye Balkan ülkemiz ama aynı zamanda Karadeniz’e kıyısı olan bir ülkedir. Romanya Balkanların bittiği bir bölge ama bir Balkan ülkesi ve önemli bir üyemizdir. Yunanistan, Sırbistan ve Arnavutluk doğrudan Karadeniz’e kıyıları yok ama Balkan ülkeleri ve örgütümüzün üyeleridir.
Balkanlarla bizim geçmişten gelen bir aidiyetliğimiz var biraz buna değinebilir miyiz…
Aslında Balkanların merkezi İstanbul’dur. Bu Osmanlı tarihinde de böyleydi. Nasıl Anadolu’nun merkezi İstanbul idiyse, Balkanların merkezide İstanbul idi. Bunu günümüz içinde söylemek mümkün. Tarihsel ilişkinin, tarihsel bağın devam ettiğine şahit oluyoruz. Hem kültürel olarak hem tarihsel olarak Türkiye bir cazibe merkezi. Bunun yanında Türkiye ekonomik olarak belirleyici olurken kültürel olarak ta ön planda. Bunun yanında Türk olmayan unsurlar içinde önemli. Örneğin Arnavutluk için; Arnavutlar Türk değil ama Müslüman (Yüzde 75) geçmişten gelen bir bağ. Sırpların dahi çekim merkezi bana göre kendilerinden olan Moskova değil İstanbul’dur. Moskova gerek tarihsel gerekse de kültürel olarak onlar için bir çekim merkezi değil. İstanbul, Müslüman bir toplumun-kültürün merkezidir onlar için merkezdir hatta Ortodoksluğu’nda dahi merkezidir İstanbul. Yani Balkanların, soydaşlarımızın döndükleri yön İstanbul’dur. Bu hem dinsel olarak hem ekonomik hem de kültürel olarak böyledir. Bundan dolayı Balkan toplumlarının gelecek olarak gördükleri yön İstanbul’dur, Türkiye’dir. Bir dönem bu Avrupa mı? Türkiye’mi? bocalaması olmuştur ama bunun Türkiye olduğu kısa sürede görülmüştür. Bulgaristan gibi Yunanistan gibi AB’ye bir girelim, kapağı atalım diyen Balkan ülkeleri şu an perişan haldeler. Onun için Yunanistan’da Türkiye ile ekonomik işbirliği konusunda gayri-resmi de olsa konuşmalar yapılıyor. Gerçek olan budur. Gerçek olan İstanbul’un merkez olduğudur. KEİPA’da resmi bölgesel yegane örgütüdür.
KIYISI OLMAYAN ÜLKELERİ DE ÜYE YAPTIK
KEİPA’nın Balkanlara yönelik faaliyetleri nelerdir?
Arnavutluk, Yunanistan, Sırbistan… Biz bu 3 ülkeyi üye yaptık. Tabi bunun yeterli olmadığını düşünüyoruz. Bu bölgedeki diğer ülkeleri de başta Bosna-Hersek’i, mümkünse Hırvatistan’ı üye yapmak istiyoruz ama özelikle Bosna Hersek. Çünkü Hırvatistan kendisini biraz daha Avrupa’ya yakın hissediyor. Geleceğini orada görüyor. Birazda batıda ama Bosna Hersek’in böyle bir şansı yok gibi gözüküyor. Ne tam Avrupalı olabiliyor ne tam kendi olabiliyor. Balkanların ortasında küçük bir devlet olarak kalmış. Gelecek beklentisi pek yok bunu da Türkiye gibi bir güçle ayakta tutabilir. Biz KEİPA Türkiye olarak başta Bosna Hersek, daha sonra BM’ye tam üyelik konusu çözülürse Kosova sonra Makedonya’yı üye yapmak istiyoruz. Makedonya’nın Kosova gibi bir sorunu yok tek sorunu Yunanistan’la. Oda neredeyse çözüme kavuştu gibi. Ve Karadağ, herhangi bir sorunu yok. biz KEİPA Türk gurubu olarak bu Osmanlı ülkelerini, ilk fırsatta KEİPA ailesine almış olacağız ama bu aşama da dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü bu yöndeki çalışmalardan rahatsız olan ülkeler var. Şunu da belirtmek gerekiyor KEİPA ailesi içinde Türkiye’nin etkisi çok büyüktür. Türkiyenin olduğu her yerde bu bahsettiğimiz Osmanlı ülkeleri kazanır, onların olduğu yerde de bizim etkimiz artar. En kısa zamanda zamanında bizim eyaletimiz olan bu yerlerin, KEİPA ailesi içinde olması hem bizim hem de onlar için büyük kazanç olacaktır.
Ziyaret ettiğiniz, etmek istediğiniz ya da güzel olarak nitelendirdiğiniz bir Balkan ülkesi var mı?
Balkan ülkelerinin her tarafı bizim için güzeldir, özeldir ve her zamanda önceliğimizdir. KEİPA’nın amacı olmayabilir ama Türkiye’nin, TürkKEİPA’nın önceliği Balkanlardır. Daha geçtiğimiz Eylül ayında çok güzel bir organizasyon yaptık. İçinde KEİPA’nın, sivil toplum kuruluşlarının, Avrasya Ekonomik İşbirliği Derneği’nin, Rize Ticaret Borsası’nın ve Çaykur’un olduğu bir organizasyon yaptık. Her şey bir selamla, bir tebessümle başlıyor. Oralara şimdiye kadar oraya doğru düzgün bir selam gitmemiş. Bizler gidip bir selam verelim dedik. Türklerde çok önemli bir söz vardır – bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Gerçekten güleryüz bir selam ve bir kahve ikramı yaptığınız zaman gönülleri fethediyorsunuz. Bizde Makedonya’ya bir dost selamı adı altında Karadeniz’in, Türkiyemizin bir ürünü olan Türk çayını seçtik-götürdük. Makedonya’da Türk çayı pek bilinmiyor. Ama Türklere karşı ilgi var. Ziyaretimizde ekonomik olarak bir çıkar sağlayalım amacında olmadı. Türkiye’nin buna çok ihtiyacı da yok. Ama oradaki dostluğa sıcaklığa çok çok ihtiyacımız var. Bizde milletvekili ve iş adamı arkadaşlarımız başta olmak üzere belediye başkanlarımızla, sivil toplum kuruluşlarıyla gittik 3-4 gün boyunca Makedonya’nın her tarafını dolaştık. Meydanlarda bayrağımızı astık insanlara çay ikram ettik. Müziğimizi dinlettik. Ayrıca bu organizasyonun Balkan savaşlarının 100. yılına denk getirdik. Zaten Dışişleri Bakanımız Sayın Davutoğlu’nunda çabalarıyla bakanlığın çalışmaları oluyor. Balkan savaşlarının 100. yılında barışa yönelik bir girişim var ve bu gezimizde buna yönelik bir organizasyon oldu. Bir barış elçisi görevi üstlendik. Osmanlı coğrafyasındaki insanlarımızda selamlaştık, dertleştik, çayımızı içtik.
HERHANGİ BİR TİCARİ KAYGI OLMADAN
Bu dost selamını Makedonya’nın dışında götürdüğünüz başka Balkan ülkesi var mı?
Dost selamını götürdüğümüz bir başka ülke var. Bir Balkan ülkesi değil ama bizim için önemli olan yavru vatan Kıbrıs a götürdük. Orası bizim için bebek ülke. Yine oraya bahsettiğim arkadaşlarla gittik. Ziyaretimizde herhangi bir ticari kaygı olmadan. Muhakkak ekonomik hesaplarda Türkiye tarafından yapılmalı ama bunlar daha sonraki meseleler. Şunun altını çizelim ekonomik aklımız her zaman olmalı. Kıbrıs Türkiye’den gelecek bir selama bir dostluğa güler yüze, uzanacak ele her zaman ihtiyaç duyuyor. Makedonya’ya yapmış olduğumuz ziyaretin aynını yavru vatan Kıbrıs’a yaptık. Yine çayımızı götürdük, ikramda bulunduk, horon teptik, müziğimizi dinlettik, Kıbrıslılarla muhabbet ettik. Kıbrıs’ın bir sorunu Filistin’in farklı bir versiyonu. Yani Filistin İsrail tarafından nasıl bir açık hava hapishanesine getirildiyse, Rum tarafından da Kıbrıs aynı şekildedir. AB tarafından da aynı kaderi paylaşmaktadır. En azından biz bir psikolojik destek olmak amacıyla orada bulunduk. Bu tür organizasyonlara Balkanlarda, Kafkaslarda devam edeceğiz. En yakın zamanda planımızda Bosna-Hersek, Azerbaycan, Karadağ var.
Balkanlardaki milliyetçilik akımına değinelim biraz dilerseniz… TBMM’ de Balkanlardaki vatandaşlarımızı temsil eden bir komisyon var mı?
Bizde dostluk grupları var. Bu anlamda bu işi bir nevi hallediyorlar. Ama yine KEİPA olarak bakarsak biz KEİPA örgütü olarak ta benzer şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ama mecliste de Balkanlar Asamblesi kurulması gibi bir çalışma, bir düşünce sanırım var. Somut olarak şuan için yok. Ama Balkanlar Türkiye için çok önemli. Oraya barış gelmesini çok istiyoruz daha yakın geçmişte 15-20 yıl önce sadece Bosna Hersek’te değil bütün bütün Yugoslavya’da Hırvatistan’ da büyük bir katliam yaşandı. Bunlar Avrupa’nın ortasında Avrupa’nın ve tüm dünyanın gözü önünde yaşandı. Yine benzer şeyler Kosova’da oldu. Makedonya’da benzer şeyler oldu. Yunanlılarla Arnavutlar-Makedonlar arasında bu tür bir gerilim alanı var. Bu tür şeylerin olmaması adına bir Balkan Paktı Asamblesi gibi bir organizasyonun kurulmasını şahsım olarak önemsiyorum. Ama bundan önce bu tür tatsız olayların yaşanmaması için Türkiye öncü olmalı. Türkiye bu anlamda Ahmet Davutoğlu önderliğinde güzel şeyler başarıyor. Yunanistan’da yaşayan Türk vatandaşlarımız var. Bulgaristan’da aynı şekilde Romanya’da Makedonya’da da. Biz sadece bu Türkler üzerinden hareket etmiyoruz bu çok önemli. İkincisi; bizim orda Müslüman vatandaşlarımız var. Biz bunlar üzerinden politika yapmıyoruz, tam tersine Sırplarla ortaklık yapıyoruz. Kalıcı barış buradan geliyor. ABD’nin de etkisiyle savaş ortamından sonra orada geçici bir barış ortamı oldu ama kalıcı olmasında Türk diplomasisinin çok büyük etkisi olmuştur. Özellikle Sırbistan bağlamında Türkiye’nin çok iyi bir dostluk kurması oradaki ateşi de büyük oranda düşürmüştür. Türkiye burada Balkanlar bağlamında büyük düşünüyor.
Geçtiğimiz günlerde ABD’de başkanlık seçimi oldu… Sizde orada gözlemci idiniz. ABD’de de 1,5 milyon Balkan vatandaşı yaşıyor… Bunları seçimlere etkisi sizce ne oldu?
Öncelikle şunu belirteyim orada yaşayan Balkan kökenli soydaşlarımızın Obama’ya ya da Romney’e oy verdiği yönünde bir çalışma duymadık fakat benim tahminim bu 1,5 milyonun yüzde 80-90’ının Obama’ya oy verdiğini söyleyebilirim. Çünkü Romney daha çok beyaz Amerika, yerleşik Amerikalılar üzerinden siyaset yapan bir figür. Obama ise daha çok mülteciler, dışarıdan gelen tam vatandaş olamamış veya rengiyle beyaz gri arasında kalanlar ya da siyahlar üzerinden siyaset yapıyordu. Yani bu saymış olduğum mülteci, tam vatandaş olamamış, siyahi, gri vatandaşlar için iyileştirici çalışmaları yapan Obama’ydı. Obama dile getiriyordu. Bundan dolayı bu insanların büyük çoğunluğu oyunu Obama’ya verdiler.
Gazetemiz 2008 yılında Uluslararası en iyi Balkan Gazetesi seçildi. Bunun yanında Türkiye dışında Kosova’da Türkçe olarak yayın yapıyor. Yunus Emre Enstitüleri’nde okuyucusuyla buluşuyor. Önümüzdeki günlerde THY ile yapılan bir çalışma ile havaalanlarında dağıtılacak…. Sizlerinde bildiği gibi TBMM’de de dağıtılıyor… Gazetemiz ile ilgili değerlendirmeniz nedir?
Gazetenizi takdirle karşılıyorum. Gerçekten çok önemli bir ihtiyacı gideriyor. Röportajımızda, Balkanların Anadolu coğrafyası için Türkiye için öneminden bahsettim. Ama bunları anlatacak, kamuoyuna duyuracak olan gazetedir. Peki kaç gazete yapıyor bu işi. Benim bildiğim Balkan Günlüğü’nün dışında bu işi üstlenen gazete yok. Onun için başta İzmir Milletvekilimiz Rıfat Sait olmak üzere sizlere teşekkür borçluyuz. Çünkü bu çalışmalar bir emek bir maliyet ve zaman ister ve bunları yapmak takdire şayan bir durum. Bizde gazetenizi keyifle okuyoruz…
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce