ENGİNAR
Kosovalı bir amcamız pazara gider. Enginar satan bir tezgahın önünde durur. Daha önce hiç görmediği bir sebze olan Enginar’ın ne olduğunu merak eder ve satıcıya sorar.
“Evladım, bunlara ne deysiniz?”
“Enginar”
Yaşlı amcamız pek bir anlam çıkarmaz. Bu kez pazarcı tarafından önceden soyulmuş ve limonlu suyun içinde satılan enginarları görünce yine sorar;
“Tabaktaki bu suyulmuşlara ne deysınız?”
Satıcı da yaşlı amcayı biraz saf görmüş! dalga geçmek istemiş.
“Amca onlara da “Müjde Ar” deriz! Hem tadı da çok daha lezzetlidir!
“Eee madam uyle deysın. Ver bakaym bir kılo Mujde Ar belki (h)anim beyenır!”
Kıssadan hisse: Müjde Ar’ın yemeği olsaydı Nuri Alço Türk filmlerinde gazoz içermiydi?
DURDURİ
Arnavut Hasan Aga kalabalığı görünce dalmış kalabalığın içine. O arada polisler onu da tutuklayıp içeri almışlar. Hiçbir şeyden haberi olmayan Hasan Aga onlar konuş dedikçe Arnavut inadı ya, devamlı susuyormuş. Onlar “Cevap ver konuş” cevap vermemekte direniyormuş. Bunun üzerine sinirlenen polislerden bir tanesi onu dövmeye başlar. Diğer polislerden bir tanesi ise “Yahu vurma dur belki suçu yoktur adamcağızın “ dese de polis yine dövmeye davam. Polisler yine dur vurma derken diğeri yine vurmaya devam ediyormuş. Daha sonra suçsuz olduğu kanaatine varılarak serbest bırakılmış. Dışarıda bekleyen Arnavut Hasan Aga’nın halini görünce: “ Ne oldu sana more ? elin yüzün darmadağinik. Yoksa dövdiler mi seni? “
“ More daha ne olsin? Eğer olmasaydi DURDURİ, öldürecekti beni VURVURİ”
Hasan Karakaş
SAKIN YEMİYESİN GİTMEYESİN
Balkanlı Hatice Aba, düğün hazırlıkları yaparken yerli komşusu Emine Hanım da ona yardım etmeye gelir. Yemeklere, bulaşıklara epey yardımda bulunur. İşi bitirince de gitmek için toparlanmaya başlar. Bunu gören Hatice Aba hemen Emine Hanımın yanına giderek “ Emine sakın yemiyesin, gitmeyesin “ der.
Emine Hanım bundan hiçbir anlam çıkaramaz. Ne diyor bu Hatice Aba diye.
“Hem yemiyesin hem gitmeyesin”
Hatice Aba’nın birkaç kez bu şekilde konuştuğunu gören yan komşusu:
“ Mori Hatice, soksun dilini eşek arisi. Kari anlamaz seni. Sen desene yemeden gitmeyin” diye.
Hatice aba komşuya dönerek “ Benda te üyle deym zaten. Ama o ne anlay ben bilmeym”
Havva Karakaş
TENGERELERİ PENGEREYE KOYDUM.
Arkadaşlarını eve yemeğe davet eden kız, Kosova Prizren ağzıyla konuşan annesinin şivesini, arkadaşları duymasın diye(Annesinin şivesinden utanıyormuş) “Anne sen yemekleri, börekleri yap ve iki saatliğine komşuya git “ demiş. Annesi “ Tamam kızçem, ben yemecikleri, bürecikleri yaparım. Sende sıcak sıcak arkadaşlarınla yemekleri yersin “ deyip yemekleri hazırlar ve komşuya gider. Komşuya giden annenin, biraz soğusun diye yemekleri pencerenin dış tarafına koyduğu aklına gelir. Şimdi benim kız yemecikleri bulamaz, gidip nereye koyduğumu haber vereyim” der. Kapıyı çalmış. Kızının şiveli konuşmasından rahatsız olduğunu bildiği için “ biraz kibar konuşayım da kızım utanmasın bari” demiş. Birazda heyecanla “ Kızım tengereleri pengereye koydum. Alasın ordan yiyesinız. Arkadaşlarına da bende selam süle demiş ama arkadaşları gittikten sonrada olanlar olmuş tabii!
Hasan Karakaş
BES-ŞEKER
Şeker hastası olan yaşlı bir hemşehrimiz semt kahvesine gider. Kahveci ne içeceğini sorar. Yaşlı amcamız; “ Bir çay ama açik olsin”
Az sonra garson elinde çay tepsisi ile masayı gelir çayı masasına bırakır. Şeker servisi yapmak için yaşlı hemşerimize dönerek;
Kaç şeker atayım amca?
Şeker hastası olan yaşlı amcamız “ (*)BES-ŞEKER “der.
Garson yaşlı amcamızın BES-ŞEKER istediğini duyunca içinden söylenecek gibi olmuş, ama yine de 5 tane ŞEKER’İ çay tabağının kenarına tam koyacak iken bizim yaşlı amcamız yerinden hışımla kalkarak “ Abe sen beni üldürecekmisin? Ben sana diyerım bes-şeker, sen atarsın beş şeker. İçmem ben bu çayı be ya…
(*)Bes şeker: Şekersiz
KAHVE Mİ HAYVANAT BAHÇESİ Mİ?
Çok yakın bir zamanda kaybettiğimiz kendisiyle barışık Manisa Rumeli camiasının renkli simalarından kahveci Bayram ağabeyimizin bir de lakabı vardı. Nam-ı diğer Ayı Bayram. Bir gün Bayram Ağabey sabah kahveyi açar. Kahveye önce İnek Şaban, üç-beş dakika sonra da Deve Recep ve Tilki Yılmaz girer. Aradan 10 dakika geçmez, bu kez Manisa Rumeli camiasının en neşeli insanlarından biri olan Kaymak Cevdet kahveye gelir. Kahvede oturanlara bir bakar ve şöyle der. “ Mübarek kahvehane değil, sanki hayvanat bahçesi!”
Kaymak Cevdet sözünü bitirir bitirmez bu kez kahvehane kapısından Kedi Sabo seslenir.
“Bayram ağabey dışarıya iki çay, biri açık olsun”
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önce