Rahmetli Bülent Ecevit, meclis kürsüsünden söyle sesleniyordu; “…Bu hanıma haddini bildirin”. Evet hepinizin bildiği gibi bu sözleri başörtüsüyle meclisteki koltuğuna oturan Merve Kavakçı için sarf etmişti. Ve milletvekilleri dışarı dışarı nidalarıyla alkış tutarak Merve Kavakçı’nın dışarı çıkmasını istiyordu. O zamandan bu zamana birçok şey değişti. Bunu TBMM’nin yeni yasama yılında gördük. Cumhurbaşkanımızın eşi Hayrunisa Gül hanımefendi, başörtüsüyle Meclis Genel Kurulu’ndaki yerinin almıştı. Demokrasi nidaları atan bazı kesimleri bu rahatsız etse de, gerçek demokrasinin ne demek olduğunu anlayan akli selim kişilerde gayet normal karşılamıştı. Şimdi sorulması gereken bir şey var. Hepimiz Anadolu kültürüyle yetişmiş nesilleriz. Yüzde 90’ımızın annesi-bacısı örtülü. Durum bu iken nedendir bu başörtüsünü öcü gibi görmek. Ben kendimi bildim bileli hep bir şeriat söylentisi var. Ama şeriata doğru gittiğimizi bırakın daha Avrupalılaşıyoruz. Ama bazıları bunun hala ayrımını yapamıyor ya da yapmak istemiyor. 70’li-80’li yıllarda güzel ülkemizin güzel insanları, sağ-sol diye birbirini nasıl kırıp geçirdiyse durum yine örtülü-örtüsüz üzerinden devam ediyor.
NEFRET KUTUPLARI
Bu defa kırıp-geçirme yok ama daha kötüsü toplumda nefret kutupları oluşuyor. 2010 yılında; özgürlüklerin sembolü olan üniversitede sınıf arkadaşım başörtüsünden dolayı yine kendini demokrasi ve özgürlük abidesi gibi gören bir akademisyen hocamız tarafından dersten atıldı. YÖK kararı derse girebilir demesine rağmen. Burada bir kesim diğer kesimin giyim-kuşamına karışmıyorken diğer tarafın kapalı kesime dayatmada bulunması kabul edilebilir bir durum değildi. Demokratikleşme paketinin getirmiş olduğu bu özgürlüğün ülkemizin uzun zamandır beklediği bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ama bazı kendini bilmezlerin; bunu hala sorun edeceğini, özgürlük nidası atarken başka bireyin başörtüsünü çekeceğini biliyorum.
CHP’NİN TUTUMU
Cumhuriyet Halk Partisi içinde Atatürkçülüğü, Atatürk sevgisi rozetten ibaret olan bir kesim var. Ak Parti’nin içinde bulunan işimi yaptırasıya kadar Ak Parti’liyim, inşallah, maşallahçılar gibi. Demokratikleşme paketinin getirilerinden biriside, andımızın kaldırılması oldu. Çokta eleştirildi. Her sabah; Türk’üm, Doğruyum, Çalışkanım demekle bunlar oluyorsa milyonlarca defa söyleyelim ve hepimiz Türk, çalışkan, doğru olalım. Ama bunlar sembollerle olmuyor. Artık bunun farkına varmalıyız. Türküm demekle Türk olunmuyor. Emin olun ki; dağda Türk askerimize kurşun sıkanlarında hepsi biliyor o marşı. Önümüze koymuşlar bir uğraş sen Türksün Osmanlılaştırmaya çalışıyorlar, dikkat et. Velev ki Osmanlılaştık. Ben şahsen gurur duyarım. Bilmem kaç kıtaya hükmetmiş. Dünyanın dört bir yanından gelen ülke krallarını günlerce kapısında yatırmış bir güçten bahsediyoruz. Herkese dini inancında serbest bırakmış, ticarette ahlakı ön planda tutmuş, adaleti Hz. Ömer adaleti gibi sağlamaya çalışmış bir imparatorluktan bahsediyoruz. Ama bize bunlar anlatılmıyor. Anlatılanlar, hasta Osmanlı, hasta adam, harem, kardeş katli, ülkesini düşmanlara teslim eden kızıl sultan….uzayıp gidiyor. Bazıları hala farkında değil ama Türkiye’yi hala ayakta tutan Osmanlı ismidir. Dünyanın dört bir yanını cehenneme çeviren güçlerin Türkiye’den korktuğunu düşünecek kadar, dar görüşlü olduğunuzu düşünmüyorum.
ŞARTLANMIŞ DÜŞÜNCELER
Muhalefet kanadından Sayın Hamzaçebi, canlı yayında açıklama yaparken terörist başına sayın diye hitap etti. Sonradan yaptığı gafın farkına vardı ama iyi toparladı. Yakında bunu kullanacağız dedi. Evet diğer konularda olduğu gibi bu konuda da hükümeti eleştiri yağmuruna tutan muhalefet dahi bu konuda düşüncesini bu yönde şartlamış ki; söylemlerine dahi yansıyor. Durum bu iken; Öcalan çıkar mı? Çıkması ihtimal. Ama doğru mu? Milyonlarca hayır. Bu yapılmamalı. Bu yapılırsa ülkede milyonların adalet anlayışı bir anda ölecektir. Hükümetin böyle ağır bir topun altına gireceğini düşünmüyorum. Yoğurt tutmayabilir de.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
6 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce