Bundan tam 14 yıl önce bir milletvekili halkın iradesi hiçe sayılarak TBMM Genel Kurulu’ndan yuhalamalar ve alkışlar arasında dışarı çıkarılmıştı. Dönemin başbakanı da bunu önlemek yerine, Nazlı Ilıcak’ın köşesinde başlatmış olduğu “Meclis’te türban olur mu?” polemiğine ortak olmuş ve Fazilet Partisi’nin İstanbul Vekili Merve Kavakçı’nın kürsüde konuşmasına ve and içmesine izin verilmemişti. Ve 14 yıl sonra… Yine aynı meclis… Kadın milletvekilleri başörtüsüyle Meclis Genel Kurulu’ndaki yerini aldı. Ve yine tepkiler geldi ama bu defa tepkilerin içeriği farklıydı… Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepkisi; “Bugün çok mutluyum” şeklinde oldu. Başbakan da Ulusa Sesleniş konuşmasında başörtüsü konusuna değindi ve “Başı açık olan da, başı örtülü olan da, bu ülkenin vatandaşıdır, bu cumhuriyetin sahibidir, bu ülke üzerinde eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Birini diğerine tercih etmek, eşitlik ve adalet ilkesine tamamen terstir. Birini makbul vatandaş olarak görüp, diğerini horlamak, en başta vicdana, en başta insani değerlere aykırıdır…” dedi. MHP lideri Bahçeli’nin başörtüsü tepkisi de; “Başörtülü milletvekillerine tavır alınmasının gerilim yanlısı politika acizliğidir” şeklinde oldu.
ANADOLU’DA OY KAYBETMEMEK
CHP, yerel seçimler öncesi Anadolu kültürünün hala batı batılılaşmaya henüz yenilmediği Anadolu’da oy kaybetmemek amacıyla tepki göstermedi. Ancak; bu tepki göstermeyeceği anlamına gelmiyor. CHP, burada MHP’nin gösterdiği duyarlılığı göstermeyecektir. İlerleyen zamanlarda bu konuyu yargıya taşıyacaktır. Şimdi; burada görmemiz gereken detaylar neler? Bir İranlaşıyor muyuz? Kesinlikle hayır. Bu güne kadar özgürlükleri savunduğunu söyleyenler, başörtüsü ile insanları okula sokmadı, meclise sokmadı, kamu kurumuna sokmadı, üniversite bahçesinde serbestçe oturmasına izin vermedi, copladı, yuhaladı, irtica ile suçladı. Dinimizin gereğini yerine getirdiği için, Anadolu kültürünü batı kültürüne karşı yaşadığı için hep dışlandı, ayrım yapıldı. Kimler tarafından, özgürlüğü savunanlar (!) tarafından. Kimler tarafından sokaklarda panzerlerin önüne geçip biz özgürlüğü savunuyoruz diyenler tarafından. Bence olay bu yıllar sonra gelen bir iade-i itibardır.
PEKİ MERVE KAVAKÇI NE DEDİ?
Kavakçı’nın ilk söylemi; “Türkiye’de başörtüsü sorunu açısından Hak gelmiş, batıl zail olmuştur” oldu ve devamında Kavakçı; “On yıllardır yasaklı durumunda olan insanların, aslında son derece doğal olarak bir insan hakkını kullanmaları yani başörtüleriyle meclise girmeleri sonucunda hiç kimse bir şey kaybetmedi ancak toplum olarak çok şeyi tekrar kazandık. Ancak Türkiye’nin insan hakları sorunu bununla bitmemiştir. Diğer alanlarda da hızlı adımlar atılmalı ve herkesin inandığı gibi yaşamasını güvence altına alacak bir anayasa ve mevzuat değişikliği hızla sağlanmalıdır…. Atılan bu büyük ve çok olumlu adım, başörtüsü sorununun yargı, Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyette de çözümünü hızlandırmalıdır. Başörtüsü, insanlara bakışımızda, bir değişken olmaktan çıkana dek bu tutum sürdürülmelidir. Bu konuda büyük emekleri geçen Şule Yüksel Şenler gibi büyüklerimiz ve çocuk yaşta bu işin mücadelesini yapmak zorunda bırakılan evlatlarımızdan çok şey öğrendik. Bu hakkımızı titizce koruyacağız” dedi.
OSMANLI TORUNUYUZ
Biz Anadolu kültürüyle yoğrulmuş, hepimizin evinde annemizin ya da bacımızın kapalı olduğu yoksa anneannemizin kapalı olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Durum bu iken, başörtüsü bizi neden bu kadar rahatsız ediyor. Evet siyasi bir simge olarak kullanılıyor hatta açıklardan daha çok kendisini ifşa eden kapalılar yok mu? Evet var. Ak Parti’ye yaranmak için kapananlar var mı? Var. Aile baskısı ile örtünenler var mı? Var. Bunları reddedemeyiz ama bunlar var diye de kültürümüzü, dinimizin bir gereğini kamu kurumunda yasaklayamayız. Biz Osmanlı torunuyuz. Atatürk’ü Osmanlı yetiştirmiş. Önümüzde böylesine bir örnek varken; neden korkuyoruz Osmanlılaşmaktan.
TSK VE NECDET ÖZEL
Balyoz davası ile ilgili kendisine yöneltilen eleştirilere Özel, “Ben silahlı kuvvetleri siyasallaştırmamak için çabalıyorum. Her türlü siyasi akımdan uzak tutmaya çalışıyorum. Ben buraya elimi taşın altına sokarak geldim. Çok zor bir dönemde geldim” şeklinde bir cevap verdi. Bir Genel Kurmay Başkanı düşünün ki; darbeler yapıyor, sokaklarda tanklar yürütüyor. Diğer tarafta da böyle bir Genel Kurmay Başkanı. Burada benim analizim, siyasi otorite güçlü olduğunda, herkes hiyerarşideki yerini biliyor.
ARAŞTIRMA-İNCELEME
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
5 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
5 gün önceHABERLER
8 gün önceHABERLER
12 gün önce