Birinci aşamanın içine iki hedef koydu Samaras ve Anastasiadis.
Birincisi, Kıbrıs sorununun çözümünün müktesebatla uyumlaştırılması,
İkincisi ise AB’nin müzakere süreci içine bir özel temsilci ataması.
Bu yöntemle Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorununa ve müzakerelere derinden ve özlü müdahalesi AB’nin yeni Başbakanı (Komisyon Başkanı) Jean Claude Juncker aracılığıyla gerçekleştirilecek. Daha evvel AB böylesi bir girişimi yapmış ve Barroso başkanlığındaki eski Komisyon (AB Bakanlar Kurulu) , Kıbrıs Özel temsilcisinin rolünü yükseltmeye karar vermişti. Bu konu ile görevlendirilen Pieter van Nuffel, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının karşı çıkması nedeni ile müzakerelere müdahil olamamış, sadece izleyici statüsünde kalmıştı. İkinci aşamada belirledikleri strateji ise müzakere süreci içine ABD’yi fiilen sokmak veya da tam tersi olarak müzakere sürecini ABD’nin kanatları altına çekmek. Bu doğrultuda birlikte atmayı kararlaştırdıkları ilk adım, Yunanistan’ın fiilen AB, ABD ve Türkiye’ye yönelik olarak “Kıbrıs müzakerelerinde Türkiye’nin daha yapıcı bir tutum sergilemeye ikna edilmesi” yönünde bazı girişimler yapması oldu. Bunun devamı olarak da Yunanistan, üyesi olduğu NATO’nun 4-5 Eylül tarihlerinde İngiltere’nin Galler bölgesinde yapılacak ve ABD Başkanı Barak Obama ve Başkan Yardımcısı Joe Biden’in de katılacağı toplantıda Kıbrıs sorununu gündeme getirecek.
RUM YANLISI BİDEN
ABD Başkan yardımcısı Joe Biden zaten Kıbrıs konusunda Rumlara yardımcı olabilmek için çalmadan oynamakta. Seçimleri kazanmasını Helen Dernekleri Birliğine borçlu olduğundan, Yunan asıllı bir Amerikalı edasıyla Yunanistan’ın ve Rumların her konusunda kendilerine yardımcı olmakta. Joe Biden’i tanıyorsanız, geçmişini, ABD Senatosunda kimler için çalıştığını, hangi ülkenin lobiciliğini yaptığını ve hangi ülkeyi kayıtsız şartsız desteklediğini biliyorsanız, Yunanistan’ın bu girişimi sonrasında kimin yanında yer alacağını kolayca kestirebilirsiniz. Joe Biden, 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’ndan sonra 1975 yılında ABD’nin Türkiye’ye haksızca ve kalleşçe uyguladığı silah ambargosunun mimarlarından ve can siperane destekleyicilerinden birisi. John Brademas, Paul Sarbanes, Thomas Eagleton, Benjamin Rosenthal ve Joseph Biden 1975 yılında yaptıkları çalışma ve öneriyle ABD’nin Türkiye’ye ambargo uygulamasını sağlamışlardı. Andonis Samaras 5 Eylül’de İngiltere’de işte bu Joe Biden ile görüşecek ve ABD’nin Türkiye’ye Kıbrıs konusunda taviz vermesi yönünde baskı yapmasını isteyecek. Üçüncü aşama yapmak istedikleri ise BM’yi Kıbrıs Rum tarafına yönelik yaptırım veya karar almasına mani olmak. Tüm mücadeleye rağmen böylesi bir karar çıkarsa da Yunanistan ve Helenlerin dostları ile birlikte bu kararın yaptırımı reddetmek. Zaten bu tür kararların BM Güvenlik Konseyinden çıkarılmasını 4 Mart 1964 tarihinden beri başta Rusya olmak üzere, Fransa ve Çin’in desteği ile önlemeyi başardılar. Kofi Annan’ın 28 Nisan 2004 tarihli ve Kıbrıslı Türklerin üzerinden insanlık dışı ambargoların ve izolasyonların kaldırılmasına dair öneri içeren raporu halen daha Rusya’nın vetosu nedeni ile gündeme bile alınmış değil. Türkiye ve KKTC yöneticilerinin 28 Mart 1821 ile 18 Kasım 1983 tarihleri arasındaki Yunan tarihini ve Kıbrıs’ta yaşananları tekrardan gözden geçirip, kendine daha güvenilir bir blok bulmasının veya bu bloku yaratmasının zamanı gelmiştir. Dünyanın politik yaşamı ve dengeleri içinde yaşanan bazı krizleri aynen Yunanistan ve Rum ikilisinin yaptığı gibi kazanıma döndürmeye çalışması gerekmektedir.
Rusya ile AB ve ABD arasında yaşanan krizi dikkate alarak, Rusya’nın önde gelen düşünürlerinin Türkiye konusunda Başkan Putin’e yaptıkları önerinin geliştirilmesinde büyük fayda vardır. AB’den ve ABD’den, Kıbrıs konusunda Türk tarafına herhangi bir desteğin gelmesi beklemek “Olmayacak duaya amin demekten” öteye değildir… Zaman, yeni dostlar edinmenin veya yaratmanın zamanıdır.
HABERLER
16 saat önceHABERLER
16 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce