Çağımızın en başarılı ekonomik bütünleşme projesi olarak kabul edilen Avrupa Birliği, yaklaşık on yıldır ara dönem yaşamaktadır. Günümüzde hem üye hem de sırada bekleyen devletlerde, Avrupa projesine duyulan güven ve geleceğine yönelik olumlu düşünceler ortadan kalkmış, yerini kaygı ve belirsizlik almıştır. Özellikle dünyayı derinden etkileyen küresel ekonomik krizin, AB ekonomilerini derinden etkilemesi ve sistem içerisinde yaşayan insanlar üzerindeki olumsuz yansımaları, ümitsizlik meydana getirmiştir. Kuşkusuz Avrupa bütünleşmesinde duraklamada rol oynayan başka faktörlerde vardır. Uluslararası siyasal sistemin değişmesi, Batı Avrupa’nın güç kaybetmesi, Asya kıtasının güçlenmesi gibi etkenlerin yanında üye ülkelerde refah kaybı ve nüfus azalmasını da dikkate almak yerinde olacaktır. 2030 yılında nasıl bir AB ile karşı karşıya kalacağımız hususu pek çok değişkenin dikkate alınmasını gerektirmektedir. Başta uluslararası siyasal sistemde meydana gelebilecek değişiklikler, başka ülkeleri olduğu kadar AB’yi derinden etkileyecektir. Her türlü olumsuzluklara rağmen, AB genişlemesi devam edecektir. Batı Balkanlarda Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya gibi devletlerin tam üye olarak AB’ye katılacaklarını öngörmek mümkündür.
AB DIŞINDA KALMA TERCİHİ
Tam üyelik müzakerelerinde sıkıntı yaşayan Türkiye’nin gelecek 15 yıl içerisinde AB konusundaki görüşlerinin daha da netleşeceği ve AB dışında kalma tercihini de gözden geçireceği düşüncesindeyim. Bunun yanı sıra, nüfus artış hızının düşmesi veya geriye gitmesi nedeniyle, AB bünyesinde gelecekte işgücü açığının daha da artacağı ve çözüm olarak Türkiye gibi ülke vatandaşlarına tam üye olmadan serbest dolaşım hakkı tanınacağı güçlü bir ihtimal olarak varlığını korumaktadır. Ayrıca, olağanüstü bir gelişme olmazsa geleceğin AB’sinde askeri ve güvenlik konularında NATO dışı konvansiyonel bir yapılanmanın gerçekleşmesi beklenmemektedir. Avrupa bütünleşmesi senaryoları arasında yer alan, federasyon veya Birleşik Devletler şeklinde yeni bir siyasi yapılanmaya gidilip gidilmeyeceği de mümkün görülmemektedir. En güçlü ihtimal, mevcut yapılanmanın kısmi değişikliklerle devam etmesi şeklindedir. AB’nin ileri dönük perspektifinde, Türkiye’nin aile fotoğrafı içerisinde yer alıp almaması önemli gözükmemektedir. Önemli olan AB uyum yasalarının, Türk halkının dünya medeniyet seviyesine taşınmasında dikkate alınmasıdır. Bu azim gayret ve fedakârlık başta Türkiye’yi yöneten başarılı yöneticiler olmak üzere, Türkiye’nin her kurumunda mevcuttur. Hepinize hayırlı bir yıl dileklerimle…
ARAŞTIRMA-İNCELEME
1 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
3 gün önceHABERLER
6 gün önceHABERLER
10 gün önce