Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçilere Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde öğle yemeği verdi.
Yemekte bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelenekselleşen Büyükelçiler Konferansı’nın hariciye teşkilatıyla beraber diğer kurumlar için de geniş bir istişare zemini sunduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, “Balkanlarda istikrarı, refahı ve Avrupa Atlantik kurumlarıyla bütünleşme sürecini de kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Dünyamız, Diplomaside de Büyük Bir Dönüşüm Sürecinden Geçiyor”
Dünyanın, teknolojik yenilikler yanında, diplomaside de büyük bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ 20-30 yıl öncesinin dinamikleriyle, eski dönemin kalıplarıyla günümüzü değerlendirmek artık mümkün değildir. Bireylerle, şirketlerle, toplumlarla beraber devletlerin de zamanın ruhunu iyi okuması, politikalarını da buna göre belirlemesi gerekiyor” dedi.
Yeni dönemde uluslararası sistemin çok merkezli bir yapıya doğru evrildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Bu değişim öngörülemezliği artırmakta, karar alıcılar bakımından yeni riskleri beraberinde getirmektedir. Siyasi ve ekonomik kırılganlıkları dikkate aldığımızda, aslında sistemden ziyade ‘sistemsizlikle’ karşı karşıya kaldığımızı söylemek durumundayız.”
“Suriye’de, Myanmar’da, Libya’da, Yemen’de çocuklar ölmeye devam ediyorsa burada gerçekten bir sistem sorunu var demektir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsana sadece ve sadece insan olduğu için değer vermeyen bir anlayışın, küresel güvenliği ve huzuru sağlaması söz konusu olamaz” değerlendirmesinde bulundu.
“Milli Menfaatlerimizi Mutlaka Savunacağız”
Türkiye’nin sadece kendi geleceği için değil, bölgesinin barış ve huzuru için de inisiyatif almak zorunda olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Son dönemde Suriye’de yaşadıklarımız bize, ‘sahada olmadan, masada olunmayacağını’ bir kez daha göstermiştir. Gerektiğinde diyalogla, gerektiğinde yumuşak güç unsurlarıyla, gerektiğinde “zorlayıcı diplomasi” araçlarıyla, gerektiğinde de fiili güç kullanarak millî menfaatlerimizi mutlaka savunacağız.”“Türkiye’nin güvenliği, NATO’nun ve tüm bölgemizin güvenliği demektir. S-400’lerin NATO’ya ve F-35’lere zarar vereceğine dair hiçbir somut veri yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce NATO ve AB üyesi birçok ülkenin, Rusya’dan benzer hava savunma sistemleri satın aldığına dikkat çekerek, “Bu ülkeler için sorun olmayan bir konunun, Türkiye için kriz hâline dönüştürülmesini iyi niyetli görmüyoruz. Hele hele S-400’ler üzerinden Türkiye’nin Batıyla olan ilişkilerinin sorgulanması kesinlikle yanlıştır. S-400’ler meselesinde Türkiye, güvenliğiyle ilgili ‘stratejik’ değil, tamamen ‘ticari’ bir tercihte bulunmuştur” şeklinde konuştu.
“İlk Kıblemiz, Göz Bebeğimiz Kudüs’ü İşgalcilerin İnsafına Asla Terk Etmeyeceğiz”
Türkiye’nin Filistin meselesinde sonuna kadar adalet ve hakkaniyeti savunmaya devam edeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “İlk kıblemiz, göz bebeğimiz Kudüs’ü işgalcilerin insafına asla terk etmeyeceğiz. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’nın güvenliği için Doğu Akdeniz’in istikrarı da önemlidir. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de istikrar, ancak Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve çıkarlarının gözetilmesiyle mümkündür.”
Kaynak: yenibalkan
ARAŞTIRMA-İNCELEME
21 saat önceBALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önce