DOLAR 32,9642 0.23%
EURO 35,3383 0.08%
ALTIN 2.456,370,20
BITCOIN 20396280.78875%
İzmir
32°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

89 okunma

ALİYA İZZETBEGOVİÇ

ABONE OL
17/10/2012 22:00
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bugün bu gazeteyi eline alan herkes 19 Ekim tarihini hüzünle anmış olacak. Çünkü bu tarih Boşnak devlet adamı Aliya İzzetbegoviç’in aramızdan ayrılışının yıldönümü. Bağımsız Bosna-Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı, doğup büyüdüğü topraklara ve halkına âşık Boşnak devlet adımı 9 yıldır aramızda yok. Adını öylesine duyanlar için bu hafta Aliya İzzetbegoviç’ten bahsedeceğim.

MÜSLÜMAN GENÇLER KULÜBÜ

1925’te Bosna-Hersek’in kuzeybatısında bulunan Bosanski Šamac kasabasında dünyaya gelen Aliya, âşık olduğu bu topraklara 1992–1996 yılları arasında hizmet etti. Lise yıllarında üstün kabiliyetleriyle ve İslami konulara ilgisiyle öne çıkan Aliya, o dönemde bazı arkadaşlarıyla birlikte dinî konuları tartışmak amacıyla Mladi Muslimani (Müslüman Gençler Kulübü) adını verdikleri bir kulüp kurdu. Bu kulübü kurduğunda henüz 16 yaşındaydı, fakat oldukça etkin ve üretken bir düşünce kabiliyetine sahipti. Bu yüzden kurduğu kulüp bir düşünce kulübü olmaktan çıkarak aktivite kulübüne dönüştü. Dolayısıyla birtakım eğitim ve hayır faaliyetlerine öncülük etmeye başladı. Ayrıca genç kızlar için de ayrı bir birim oluşturdu. İkinci Dünya Savaşı esnasında da ihtiyaç sahiplerine yardım etti. Aliya, hayatını Boşnak halkının bağımsızlığına adayan bilge bir kraldı. Mücadelesi ve siyasi kararlılığı nedeniyle tüm Müslümanların kalbinde taht kurdu. Sırp katliamında halkı için yaptığı fedakârlıklar ve mütevazı yaşamı ile tam anlamıyla bir örnek şahsiyet olduğunu dünyaya kanıtlayan Aliya, Bosna halkı tarafından “Baba” olarak da isimlendiriliyordu. Bosna-Hersek 20. yüzyılın sonuna yaklaşırken Avrupa’nın göbeğinde unutulmaz bir vahşete tanıklık etmişti. İzzetbegoviç, savaşın ardından, Bosna-Hersek’in Yugoslavya’dan bağımsızlığını kazanmasında büyük bir rol üstlenmiş ve Batı dünyası ile İslam ülkelerinin desteğini kazanmıştı. Kasım 1990’da ikinci tur seçimlerde yüzde 44 oyla Bosna-Hersek’in ilk devlet başkanı seçilen İzzetbegoviç, bu görevi 2000 yılındaki üçlü devlet başkanlığı dönemine kadar sürdürdü. İzzetbegoviç daha önce yaptığı açıklamalarda istifa gerekçesinin sadece sağlık sorunları olmadığını, Avrupa’nın kurduğu Bosna yönetiminin Müslümanlara baskı uyguladığını ve kabul edilemeyecekleri tavizlere zorladığını dile getirmişti.

ANILARDA KALDI

Yeni Şafak yazarı Mehmet Koçak Aliya İzzetbegoviç’ın ölümü üzerine köşesinden onun ile ilgili anısını şöyle anlatmıştı. “Onunla tanışmayı, fikirlerinden yararlanmayı çok istediğim halde bir türlü gerçekleştirememiştim. Bosna-Hersek’in dağılan Yugoslavya’dan ayrılmasından sonra Sırp canileri tarafından tarihte eşine zor rastlanan soykırımı hareketinin başlatıldığı sıralarda, 4 Aralık 1993’te tüm zorlukları aşarak kuşatma altındaki Saraybosna’ya İgman Dağı üzerinden girmeyi başardım. Cumhurbaşkanı İzzetbegoviç’in Başdanışmanı Osman Brka’ya Viyana’da, Saraybosna’ya geleceğimi söylediğimde inanmamış olmalı ki, Saraybosna’da beni karşısında bulduğunda şaşırmıştı. Osman Brka, Aliya İzzetbegoviç’e benden bahsetmiş, Bosna ile ilgili çalışmalarımı anlatmış. İzzetbegoviç de, “Biz ateş çemberi içinde yaşarken, bizi hatırlayıp bunca zorlukları göze alarak geldiğine göre, mutlaka görüşelim” demiş. Şehri çevreleyen tepelere yerleşen Sırplar, Saraybosna’yı sürekli bombalıyorlardı. Günde takriben 300 top mermesi şehir merkezine düşüyordu. Cumhurbaşkanlığı binası, seçilen hedeflerin başında geliyordu. Buna rağmen İzzetbegoviç, Başbakan Haris Silayiç ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Eyüp Ganiç başta olmak üzere Müslüman Boşnak halkının siyasi öncüleri bu binada çalışmalarını sürdürüyorlardı. Osman Brka ile Cumhurbaşkanlığı sarayındayız. Çalışma odasının girişinde Aliya İzzetbegoviç’in oğlu Bakir İzzetbegoviç bizi karşıladı. Onunla Viyana ve Cenevre de önceden görüştüğüm için, tanışıklığımız vardı.. Nihayet kapılar açıldı ve Aliya İzzetbegoviç bizi ayakta karşıladı ve kucakladı. Karşımdaki insan, içinde bulunduğu çetin mücadele-savaş şartlarına ve ilerleyen yaşına rağmen dimdik ayakta ve kararlıydı. Dışarıda çatışma sesleri hiç kesilmediği gibi zaman zaman yakınımıza top mermileri düşüyordu. Her an bir top mermisi başımıza da düşebilirdi.. Böyle bir ortamda süren sohbetimizde, dünyadaki değişimler ve Balkanlar’da meydana gelen olayları tartıştık. Onun olaylara bakışı, tarihi bilgisi ve gelişmeleri değerlendirme tarzı beni ciddi manada etkilemiştir. Onunla sonraki yıllarda defalarca bir araya geldim. Önemli konuları tartışıp fikirlerine başvurdum. Kıymetli fikirlerinden çokça istifade ettim.”

 

    En az 10 karakter gerekli