3 Nisan 2022’de Macaristan’da parlamento seçimleri, Sırbistan’da ise aynı anda cumhurbaşkanlığı, parlamento ve mahalli idareler seçimleri gerçekleştirildi. Macaristan’da Başbakan Viktor Orban, Sırbistan’da ise Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic seçimlerde rakiplerini geride bıraktı. Şimdi ise şu sorular yanıt bekliyor: Batı Balkanlar’ın önde gelen devletlerinden Sırbistan için seçimleri nasıl yorumlamak gerekir? Benzer şekilde bir Vişegrad ülkesi olan Macaristan’da halk Viktor Orban’ı dördüncü kez başbakan seçerek hangi mesajı vermiş oldu? Seçim sonuçları bu ülkelerde milliyetçiliğin güçlendiğini mi gösteriyor? Sırbistan ve Macaristan seçimlerinin bölgesel ve uluslararası düzeyde yansımaları nasıl olacak ve ilgili ülkelerin AB ve Rusya ile ilişkilerini nasıl etkileyecek?
Macaristan’da iktidardaki Fidesz (Macar Yurttaş Birliği)-Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) İttifakı, 199 sandalyeli parlamentodan 135 milletvekili kazandı. Bir başka ifadeyle Viktor Orban, üçte iki oranında parlamento çoğunluğunu korumayı başardı. Altı siyasi partiden oluşan muhalefet ittifakının oy oranı ise münferiden katıldıkları seçimlerdeki oy oranı toplamının da altında kaldı. Macaristan seçimlerinde muhalefet ittifakı 56 sandalye kazandı. Orban, sonuçların belli olmasından sonra yaptığı açıklamada, “çok büyük bir zafer” kazandıklarını ve “seçim sonuçlarının aydan bile göründüğünü, AB’nin de bu durumu net olarak gördüğünü” söyledi.
Sırbistan seçimlerinde ise 2017’den beri cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Aleksandar Vucic güven tazeledi. Eski Genelkurmay Başkanı Zdravko Ponus’a karşı yarışan Vucic, seçimlerin birinci turunda yüzde 60 oy oranı ile sandıktan zaferle çıktı. Parlamento ve mahalli idare seçimlerinde de Vucic’in Sırp İlerleme Partisi (SNS) büyük başarı kazandı. “Birlikte Her Şeyi Yapabiliriz” grubu ile ittifak kuran SNS, 250 kişilik Parlamento’da 121 sandalye kazandı. Bu sonuçlar SNS’nin Parlamento’da 67 sandalye kaybetmesi anlamına geliyor. Muhalefet boykot ettiği için 2020 yılında yapılan Parlamento seçimlerinde SNS üçte iki çoğunluk sağlamıştı. Öte yandan seçimlere katılım oranının yüksek olması da önemli. Sırbistan’da siyasal katılım yüzde 54 ile önceki iki seçimden daha yüksek bir oranda gerçekleşti.
Sırbistan’da, aşırı sağ eğilimli Sırp Radikal Partisi içerisinden kopan bir grup tarafından kurulan Sırbistan İlerleme Partisi, milliyetçiliği ve pragmatizmi bir arada yürütme çabasının bir ürünü. Zoran Dincic’in 2003 yılında öldürülmesinden sonra parti başkanlığı görevine getirilen Vucic, bugüne kadar katıldığı tüm seçimleri kazanan bir lider. Önceden savunma bakanlığı ve başbakanlık görevlerini yürüten Vucic, 2017 yılında cumhurbaşkanı seçildi. Sırbistan’da demokrasi ve otoriteryenlik karışımı hibrit bir rejim kuran Vucic, bir yandan Sırp milliyetçiliğini maceralardan uzak tutarken, öte yandan ülkede Batı değerleri ile çok da uyumlu olmayan tek adam idaresi tesis etti.
Macaristan’da ise 2010 yılından beri iktidarda olan Viktor Orban’ın uygulamaları, AB çevrelerinde biteviye tartışılıyor. 58 yaşındaki Orban, kendini “Macar ulusal çıkarlarının koruyucusu” olarak tanımlıyor. Basın özgürlüğü, hukuk devleti, aile değerlerinin korunması gibi konularda AB standartlarından uzaklaşmakla suçlanan Orban’ı muhalefet, seçim kampanyası esnasında “Macar bir Putin mi istiyorsunuz yoksa bir Avrupalı Macar lider mi?” ifadeleriyle sert biçimde eleştirdi.
Gerçekten de Orban’ın iktidarı boyunca yaptığı uygulamalar büyük tartışma yarattı. Muhalefet Orban’ın uygulamalarını “hukuk devleti ilkelerinden sapma” olarak değerlendirirken, Orban “ulusal egemenliği takviye ettiği” görüşünü savunuyordu. Hem Sırbistan’da hem de Macaristan’da işbaşındaki hükümetlerin, tartışmalı uygulamalara rağmen seçimlerden başarıyla çıkmalarını, halkın siyasi istikrar lehine ağırlık koyması olarak değerlendirmek gerekiyor.
Seçimlerin ortaya koyduğu bir başka gerçek de milliyetçiliğin Batı Balkanlar ve Vişegrad ülkelerinde hakim bir ideoloji olarak varlığını koruduğu gerçeğidir. Genel Başkanlığını Vojislav Şeşelj’in yaptığı Radikal Parti’den ayrılanlar tarafından kurulan Vucic’in Sırp İlerleme Partisi (SNS), günümüzde Sırbistan’da milliyetçiliği kontrol altında tutma işlevi görüyor. Bir dönem Miloseviç hükümetinde bakan olarak görev alan Vucic, milliyetçiliğin yayılmacılığa (irredentizme) yönelmesinin yaratacağı tehlikelerin farkında olan bir lider. Bu nedenle Bosnalı Sırpların birleşme taleplerine, Büyük Sırbistan düşüncesine mesafeli bir yaklaşım içerisinde. Öte yandan yayılmacılığın (irredentizmin) AB ile ilişkilerde sıkıntı yaratacağı görüşünde. Vucic, ehlileştirilmiş bir milliyetçilikten yana. Esasen, yarattığı tüm sıkıntılara rağmen AB, Vucic’i Batı Balkanlar’da siyasi istikrara sağladığı katkı nedeniyle kerhen destekliyor.
Macaristan’da Orban’ın seçimlerde ortaya koyduğu başarı da bu ülkede milliyetçiliğin başat konumda bulunduğuna karine teşkil ediyor. Orban iktidarı dönemindeki tüm uygulamalarını Macaristan ulusal çıkarları ile izah etme gayreti içerisinde. Orban idaresindeki Macaristan, AB ve NATO ülkesi olarak bir taraftan Rusya’nın saldırısı karşısında Ukrayna’ya askeri yardım yapılması görüşünü savunuyor. Öte yandan hava sahasından ve sınırları içerisinden yardımların intikalini engelliyor ve ilave olarak Rusya’ya uygulanan yaptırımlara katılmıyor. Orban, tutarlılıktan uzak görünen bu uygulamaları Macaristan’ın ulusal çıkarları ile izah ediyor. Orban’ın AB ile yıllardır hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü ve göç gibi önemli konularda fikir ayrılığının devam edeceği anlaşılıyor.
Macaristan, 2004 yılında AB’ye tam üye olarak katıldı. Sırbistan ise 2014 yılından beri AB ile katılım müzakereleri yürütüyor. Peki, 3 Nisan 2022’deki seçimler Macaristan ve Sırbistan’ın AB ile ilişkilerine nasıl yansıyacak?
Viktor Orban’ın iktidara geldiği 2010 yılından beri AB içerisinde ihtilaf yarattığı biliniyor. AB çevreleri, Orban idaresindeki Macaristan’ın birçok alanda Kopenhag Kriterleri olarak da bilinen üyelik ön koşullarının gerisine düştüğünü ifade etmekten kaçınmıyor. Macaristan konusunda yapılan eleştirilerde ayrıca yolsuzluklar, siyasi kayırma, ihalelerde şeffaflık olmaması, hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan uygulamalar eleştiriliyor. Orban’ın okullarda cinsel eğitim, LGBT hakları gibi konulardaki tutumu da Brüksel tarafından “AB değerlerinden sapma” şeklinde değerlendiriliyor. Bu nedenle seçimler, Macaristan’ın AB ile ilişkilerinde sıkıntıların devam edeceğini gösteriyor.
Sırbistan-AB ilişkilerinde ise yeni dönemde müzakerelerin tamamlanması ehemmiyet taşıyor. Vucic, Belgrad’ın AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerine zarar verebilecek gelişmelerden kaçınmaya çalışıyor. Bosnalı Sırpların ayrılıkçı taleplerine açıktan destek veren açıklamalardan uzak duran Vucic, öte yandan Rus yanlısı Sırbistan kamuoyunu kontrol altında tutmaya çalışıyor. AB’nin Vucic’e karşı pozitif yaklaşım ortaya koymasının gerisinde ise Batı Balkanlar’da siyasi istikrar düşüncesi rol oynuyor. Esasen Sırbistan’a tam üyelik için yeşil ışık yakılması ve müzakerelerin başlaması da AB’nin Batı Balkanlar stratejisinin doğal bir uzantısı olarak yorumlanabilir.
Türkiye uluslararası alanda halk iradesine ilkesel düzeyde önem veren bir ülkedir. Mısır’da Muhammed Mursi’nin darbe sonucunda devrilmesine Türkiye’nin verdiği tepkinin bir benzerini Batı dünyası ortaya koyamamış ve kendi çıkarlarına ağırlık vermiştir. Bu genel yaklaşımın bir doğal uzantısı olarak Macaristan’da dördüncü kez seçimlerden galip çıkan Orban’ın başarısı yeni iş birliği alanlarına kapılarını aralayacaktır. Orban idaresindeki Macaristan, 12 Kasım 2021’de faaliyetlerine başlayan Türk Devletleri Teşkilatına gözlemci üye olarak katılmıştı.
Vucic’in ikinci kez cumhurbaşkanı seçilmesi de Türkiye bakımından olumlu bir gelişmedir. Zira Vucic, radikal ve ütopik Sırp milliyetçiliği yerine reelpolitik perspektife önem veren bir lider olarak Türkiye’ye önem atfetmektedir. Türkiye’nin Novi Pazar’da konsolosluk açma teklifi Vucic tarafından olumlu değerlendirilmiştir. Öte yandan Bosna Sırp Cumhuriyeti’nin tahriklerine karşı ve Kosova’da gerilim dönemlerinde Vucic idaresi, Türkiye ile diyalog kurma ve danışmalarda bulunmaya ehemmiyet vermiştir.
Netice olarak, 3 Kasım 2022’de Sırbistan ve Macaristan’da yapılan seçimler Batı Balkanlar ve Orta Avrupa’da halkın öncelikleri sıralamasında siyasi istikrarın en başta yer aldığını bir kez daha ortaya koydu. Tüm eleştirilere rağmen ulusal çıkar vurgusu yapan ve milliyetçi perspektifi benimseyen liderler sandıkta oylarını artırdı. Vucic’in yeniden seçilmesi Batı Balkanlar’da milliyetçiliğin kontrol altında tutulması ve AB’nin Batı Balkanlar için kurguladığı istikrar politikası ile örtüşürken, Orban’ın siyasi desteğini artırarak yeniden Başbakan seçilmesi, AB içerisinde siyasi kutuplaşma ve gerilimin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği anlamına geliyor.
BALKAN YEMEKLERİ
15 saat önceHABERLER
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
19 gün önceHABERLER
05 Kasım 2024