Pandemi sonrasında tüm dünyada şehirlerin öneminin arttığına dikkat çeken İmamoğlu, İstanbul’da hayata geçirdikleri ‘dayanışmacı belediyecilik’ deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Askıda Fatura, tarımsal ve üretimsel destekler ile Halk Süt gibi uygulamaların detaylarını katılımcılarla paylaşan İmamoğlu, “Yerel yönetimlerin görevi, sadece hizmet sunmak değil, aynı zamanda vatandaşların kendilerini bağlı hissetmelerine, aidiyet duygusunu desteklemelerine ve birbirlerine destek olacak kadar bağlı hissetmelerine yardımcı olacak yollar bulmaktır. Bizim İstanbul’daki deneyimimiz budur. Aynı sorunlarla mücadele eden diğer şehirlerden de öğreneceğimiz çok şey var” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Yeşil Büyüme İçin Ortaklıklar (P4G) Konferansı Belediye Başkanları Paneli”nde konuştu. İnternet üzerinden gerçekleştirilen çevrimiçi toplantıya; Bogota Belediye Başkanı Claudia Lopez, Malmö Belediye Başkanı Katrin Stjernfeldt Jammeh, Montevideo Belediye Başkanı Carolina Cosse, Cuenca Belediye Başkanı Cristian Zamora, Santiago Metropolitan Bölgesi Valisi Chile Claudio Orrego ve Cape Town Enerjiden Sorumlu Belediye Başkanı Komitesi Üyesi Beverley van Reenen katıldı. Pandemi sürecinin şehirlerin modern dünyadaki yerini farklılaştırdığına dikkat çeken İmamoğlu, “İnsan yapılarının bu sürekli büyüyen oluşumları burada kalmaya devam edecek. Daha da ötesi, geleceğimizin belirleyici bir özelliği olmaya adaylar” dedi.
İstanbul gibi 16 milyonu aşan bir nüfusa sahip mega kentin Belediye Başkanı olarak, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılamamasının sonuçlarının farkında olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “İstikrarlı liderlik, iyi iletişim ve teknolojik ilerlemelerin atık yönetimi, su verimliliği ve diğer teknik sorunlarımızı çözebileceğine ve çözeceğine inanıyorum. Ancak, toplumlarımız kendilerini bakımsız ve ötekileştirilmiş hissederse nasıl sürdürülebilir şehirler inşa edebiliriz? İnsanları yaşadıkları şehre ait kılmada yerel yönetimlerin rolü nedir? Belediye başkanları bu topluluk fikrini nasıl beslemektedir? Gördüğüm kadarıyla, şehirlerin sürdürülemez olmasının temel nedeni, toplumsal bağların eksikliği, bir topluluğun parçası olma hissinin bozulmasıdır. Sürdürülebilir olmayan şehirler, kopuk ilişkilerimizin bir yansımasıdır” saptamalarında bulundu.
“Bu nedenle İBB olarak ‘dayanışmacı belediyecilik’ olarak adlandırdığımız bir kavram geliştirdik” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bunun temel amacı, üç ana kategoride dayanışmayı teşvik etmektir: Vatandaşlar arasında, kurumlar ve vatandaşlar arasında ve son olarak belediye ve vatandaşları arasında. Dayanışmayı artırmada oynadığımız ilk rol, vatandaşlar arasında kolaylaştırıcı olmaktır. Bu ne anlama geliyor? Pandemi sırasında iş kaybı ve devam eden istikrarsızlık nedeniyle, İstanbul’un düşük gelirli sakinlerinin çoğu elektrik faturalarını ödeyemez hale geldi. İlk dalga sırasında İBB olarak, ‘Askıda Fatura’ adında bir online bağış platformu oluşturduk. Belediye olarak görevimiz, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızı tespit etmek ve onları hayırsever bağışçılarla eşleştirmekti. Bugüne kadar 330 binden fazla elektrik faturası, vatandaşlar tarafından vatandaşlar için ödenmiştir. Toplumun sınırlarında yaşayan ve kendilerini önemsenmemiş hisseden vatandaşlar görüldü. En önemlisi de aynı şehri paylaştıkları vatandaşlar tarafından görüldüler ve önemsendiler.”
“İkinci katman ise, şirketler ve vatandaşlar arasında dayanışmanın sağlanmasıdır” diyen İmamoğlu, “Şirketlerin hizmetlerini, vatandaşların ihtiyaçlarına göre geliştirmelerine yardımcı olmaktır. Diğer belediye yapılarının aksine, İBB’nin İstanbulluya, İBB adına hizmet veren 32 şirketi var. Belediye hizmetlerini, özel sektörden daha ucuza sağlıyorlar. Kârdan ziyade, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını ön planda tutacak şekilde tasarlanmışlardır. İBB’nin iştiraklerinden biri olan İstanbul Halk Ekmek A.Ş., İstanbullulara kaliteli ve uygun fiyatlı ekmek sunuyor. İstanbul’daki çiftçilerden buğday satın alan şirket, İstanbul’daki 233 çiftçiden 8.300 ton buğday satın aldı. Kooperatiflere üretim, makine ve ekipman desteği de sağladık. Ayrıca kırılgan gruplardan biri olan kadın üreticilerimizin ürünlerini sergilemek ve üreticilerimize destek olmak amacıyla bir web sitesi (www.halkmarket.istanbul) ve online mağaza kurduk” bilgilerini paylaştı.
Belediye dayanışmasının üçüncü katmanının belediye ile vatandaşlar arasında olduğunun altını çizen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bu, vatandaşlara doğrudan hizmet götürmeyi amaçlamaktadır. Bu projelerden biri de Halk Süt projesidir. Silivri ve Çatalca’daki üreticilerden temin edilen sütler, ihtiyaç sahibi çocuklara ücretsiz olarak ulaştırılıyor. İBB olarak kullanılmayan bir serayı, ‘Fide Üretim Merkezi’ne dönüştürdük. Ürettiğimiz bu fideleri, 15 ilçe ve 166 mahalledeki çiftçilere bağışlıyoruz. Çiftçilik, hayvancılık ve balıkçılıkla uğraşan İstanbullulara sebze fidesi, ayçiçeği tohumu, buğday tohumu, mısır tohumu, hayvan yemi, gübre ve mazot desteği sağladık. Dünya; sellerin, orman yangınlarının ve diğer doğal afetlerin bir kereye mahsus değil, süregelen olaylar olduğu çoklu kriz dönemine girmiştir. Bu olağanüstü zamanlarda, ilk müdahaleci olmanın ötesinde en büyük zorluk, birliktelik duygusunu teşvik etmektir. Yerel yönetimlerin görevi, sadece hizmet sunmak değil, aynı zamanda vatandaşların kendilerini bağlı hissetmelerine, aidiyet duygusunu desteklemelerine ve birbirlerine destek olacak kadar bağlı hissetmelerine yardımcı olacak yollar bulmaktır. Bizim İstanbul’daki deneyimimiz budur. Aynı sorunlarla mücadele eden diğer şehirlerden de öğreneceğimiz çok şey var.”
KÖŞE YAZARLARI
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
7 gün önceKÖŞE YAZARLARI
13 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
21 gün önceKÖŞE YAZARLARI
22 gün önce