Günümüzde Dünya ülkelerinin bir çoğunun ana lisanları İngilizce, Fransızca, İspanyolca ve hatta Portekizce olmamasına rağmen, ülke genelinde bu lisanlar resmi dil olarak kabul görmekte. Bugün Cezayir’de resmi olarak Fransızca konuşulmaya devam ediliyor. Hindistan’da ve Pakistan’da ise ikinci resmi dil İngilizcedir. Afrika ülkelerinin neredeyse geneli Fransızca ile İngilizce konuşuyorlar. Bunun yanı sıra Amerika kıtası Avrupa’nın birkaç dilini konuşmaya devam ediyor.
Sömürgecilik dönemi, insanoğlunun en acımasız süreçlerinden birisi olarak tarihe geçmiş, sömürge ülkeleri ise kendilerini empoze etmek için adeta soykırım uygulamışlar. Bunun neticesinde de sömüren ülkeler, her şeyden önce dillerini konuşmaya zorlamak üzere sistemi yeniden düzenlemeye çalışmışlar.
Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında sömürgeler ve yaptıkları akıllarda acımasız izler bırakıyor.
Tüm bu gelişmelere karşın, altı yüz yıldan fazla üç kıtaya hükmeden Osmanlının ele geçirdiği topraklara ve medeniyetlere, yıkm ve kölelik değil, tam tersine kardeşlik ve medeniyet götürdüğü herkes tarafından bilinmektedir.
Osmanlı dönemi, tarihin barış ve hoş görü zamanı olarak rahatlıkla değerlendirilebilir. Kendi topraklarında yaşayan halk, rahatlıkla anadillerini kullanmış ve mensup oldukları dinlerinde ibadetlerini yerine getirmişlerdir.
Bugünkü sınırlar içinde yaşayan “BULGAR” halkını ise Bizans tarafından eritilmek üzere iken Osmanlı kurtarmıştır. Böylece yok olma eşiğinden kurtarılan Bulgar Türklerine Manastırlar inşa edilmiş, bir kısmı İstanbul’da eğitim almışlardır. Rila Manastırı da işte bunlardan birisidir. Medeniyetin günümüzdeki izlerinde ise halihazırda Türk Hükümeti tarafından bugün İstanbul’daki “Sveti Stefan” demir kilisesini restorasyon izni verilmesi olmuştur..
Ne yazık ki saf Bulgar halkı birilerinin kurbanı olmaya devam ediyor ve farkında olmadan kullanılıyor. Bugün “aşırı milliyetçiler” olarak tabir edilen kesim, Osmanlı döneminde tarihin akışı içerisinde yaşananları asılsız şekilde abartmak ve suni gündem maddesi oluşturmak suretiyle “Bulgarlara Soykırım” yapıldığı gerekçesiyle hak talep etme arayışı içerisine giriyorlar. Bulgaristan’da halklar arasındaki kardeşlik ve dayanışmanın yanı sıra demokratik gelişimin küçük de olsa bir göstergesi olan Bulgar resmi televizyonu “BNT”de yer alan on beş dakikalık Türkçe haber yayınının kaldırılmasını istiyorlar ve imza kampanyaları düzenliyorlar.
Başbakan Boyko Borisov’un, Bulgar halkının geleceğini düşünerek, bu saçmalıklara kulak vermeyeceğini, ve komşularıyla seviyeli bir siyaset yürüteceğini ümit ediyorum.
KÖŞE YAZARLARI
3 gün önceKÖŞE YAZARLARI
8 gün önceKÖŞE YAZARLARI
14 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
22 gün önceKÖŞE YAZARLARI
23 gün önce