Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 14-15 Mayıs tarihlerinde borç kriziyle boğuşan Yunanistan’ı ziyaret edecek. İki ülke ortak ekonomik çıkar alanı yaratma hedefiyle ilişkileri yeni bir paradigmaya oturtmayı hedefliyor. Bunun için de Kıbrıs ve Ege sorunlarının aşılmasını sağlayacak adımların atılması hedefleniyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti’nin komşularıyla ilişkilerinde izlediği “Sıfır problem maksimum işbirliği” söyleminin Yunanistan ile ilişkilerde de başarıya ulaşması hedefleniyor. Ziyaretin “tarihi” bir nitelik kazanması ve iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatması için Ankara-Atina hattında yoğun bir diplomatik trafik yaşanıyor.
Papandreu farkı
Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) lideri Yorgo Papandreu’nun başbakan seçilmesi Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkilerin güçlenmesi için umutları da beraberinde getirdi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selim Yenel işte bu noktaya şu sözlerle vurgu yaptı: “Papandreu’nun Dışişleri Bakanlığı dönemindeki yapıcı tutumunu göz önünde tuttuğunuz takdirde biz bunun önümüzdeki dönemde de ilişkilerimizi daha ileri götüreceğine biz inanıyoruz.”
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Dışişleri Komisyonu Üyesi Suat Kınıklıoğlu, ikili ilişkileri şu sözlerle özetliyor: “Bir kere şunun iyi bilinmesi lazım: Yeni Yunan Başbakanı ile başbakanımız arasında çok iyi kişisel bir ilişki başladı ve biz yeni Yunan başbakanının Türkiye ile olumlu ve iyi ilişkiler kurma konusunda samimi olduğunu düşünüyoruz.“
Ankara’nın beklentileri
Peki bu çerçevede Ankara’nın Erdoğan’ın Atina ziyaretinden somut beklentileri neler? Bu soruyu Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Selim Yenel, şu sözlerle yanıtladı: “1999’dan beri Yunanistan ile ilişkilerimiz oldukça iyi bir seviyede yürüdü, bunun devamını diliyoruz. Biz Yunanistan ile her alanda ilişkilerimizi daha da iyi bir seviyeye getirmeyi amaçlıyoruz.”
Tarihi adım
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ankara’da ağırladığı Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Droutsas ile görüşmesinin ardından Türk-Yunan ilişkilerini yeni bir çerçeveye oturtmak amacıyla Erdoğan’ın 10 bakan eşliğinde Atina’ya yapacağı ziyaret sırasında ilk Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin toplanacağını ve bu mekanizma için öngörülen anlaşmanın imzalanacağını duyurmuştu.
Müsteşar Yardımıcı Selim Yenel de Erdoğan’a çok sayıda bakanın eşlik edeceğinin altını çizerek, “Çeşitli alanlarda, belki şimdiye kadar ele alınmamış alanlarda da işbirliği olanakları görüşülecek. İlk defa çeşitli bakanlarla bu ziyaret gerçekleştirilecek. Bu bir ilk olacaktır” dedi. Taraflar ikili, bölgesel ve küresel ilişkiler ile AB kapsamında işbirliği konusunda mutabık.
Erdoğan’ın teklifi
Başbakan Erdoğan’ın Papandreu ile telefon görüşmesinde borç kriziyle boğuşan Yunanistan’a ekonomik destek teklif ettiği, ancak AB ve IMF ile çetin kredi müzakerelerini yürüten Papandreu’nun bu teklifi şimdilik kabul etmediği belirtiliyor. Ancak Türkiye zor bir dönemden geçen Atina’ya ekonomik ve ticari alanlarda desteğe hazır.
Erdoğan’ın ekonomik krizle sarsılan Yunanistan’a ziyareti sırasında ortak iş forumu da düzenlenecek. Bu çerçevede özellikle turizm alanında işbirliğinin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Yunanistan’ın Türk vatandaşlarına uygulanan Schengen vizesi konusunda kolaylık sağlanması için AB Komisyonu’na girişim yapma sözü de önem taşıyor.
Hedef: Ortak ekonomik çıkar alanı
Davutoğlu, Türkiye ile Yunanistan’ın ortak ekonomik çıkar alanı oluşturarak, işbirliği refah ve istikrar alanını geliştirmenin temel hedef olduğunu vurgulamıştı.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Kınıklıoğlu da Erdoğan’ın ziyaretinin taşıdığı öneme şu sözlerle açıklık getirdi: “Sayın Başbakan Yunanistan ziyaretine büyük önem veriyor. Bundan önce de bir mektup teatisi oldu. Mektupla karşılıklı olarak ilişkilerimizin daha iyi bir noktaya kavuşmasıyla ilgili fikirler test edildi karşılıklı olarak. Bunun üzerine belki daha somut, belki savunma harcamalarında indirime gidilmesi, belki Ege’de bu it dalaşı işlerinin son bulması gibi konularda adımlar atılabilir.”
İt dalaşına son verilecek mi?
İki ülke ilişkilerinin en çetrefil sorunlarının başında Ege’deki kıta sahanlığı sorunu geliyor. Ekonomik krizle boğuşan Yunanistan savunma harcamalarının azaltılması kararını açıklamıştı. Konuyla ilgili açıklama yapan Davutoğlu da “tehdit algılamasına dayalı değil, ortak çıkara ve geleceğe dayalı bir vizyon arzu ettiklerini ve bunun gerçekleşmesi halinde savunmaya da ihtiyaç duyulmayacağını” belirtmişti.
Bu nedenle Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Ege’deki ihtilafın ele alındığı ve büyük bir gizlilikle yürütülen İstikşafi görüşmelere ağırlık verildi. Ziyaret sırasında bugüne kadar yürürlüğe sokulan güven arttırıcı önlemlere yenilerinin eklenmesi hedefleniyor. Bu çerçevede Ege’de savaş uçakları arasında “it dalaşına” son verilmesi yönünde ortak bir karar alınması da umut ediliyor.
Kıbrıs sancısı
Ege sorunu dışında iki ülke ilişkilerinde ağırlık taşıyan bir diğer konu da Kıbrıs. Büyükelçi Yenel, Türkiye’nin AB sürecini durma noktasına getiren bu konuda Yunanistan’ın da daha yapıcı bir tutum ortaya koymasını beklediklerini aktardı:
“Kıbrıs sorununu çözmezsek bizim AB sürecimiz bundan tabi menfi bir şekilde etkilenecektir” diyen Yenel sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin Kıbrıs sorununu çözme yönünde her zaman bir motivasyonu ve niyeti vardı. Ama bu isteği karşı tarafta hiçbir zaman göremedik. Karşı tarafta bu irade olmadığı sürece Kıbrıs sorunu böyle devam edecek. Bu kimsenin yararına değil. Ne AB’nin, ne BM’nin.”
“AB müzakereleri tıkandı”
Yenel, büyük ölçüde Kıbrıs sorunu nedeniyle gölgelenen Türkiye’nin AB müzakere sürecinin 35 fasıl üzerinden yürüdüğünü anımsattı ve “bu fasılların büyük bir kısmı siyasi nedenlerle, ya Fransa yüzünden yahut da Kıbrıs Rum kesimi nedeniyle tıkanmış durumda engellenmiş durumda” dedi.
Açılabilecek teknik nitelikte dört tane fasıl olduğuna dikkat çeken Yenel, Kıbrıs’ın bunları da engelleyebilecek bir konumda bulunduğunu söyledi ve “Eğer bu da olursa Kıbrıs AB sürecini tam olarak engellemiş olacaklar. Bu kimsenin yararına değil. Kıbrıslı Rumlar hiçbir zaman AB’yi kullanarak bizim üzerimizde baskı yapamaz. Bundan netice elde edemez” diye konuştu.
AB’ye çağrı
Dışişleri Müsteşar Yardımcısı, AB’nin de bu bağlamda üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi. Yenel, “Bu konuda AB’nin biraz daha uyanması gerekir. AB’nin birazcık daha Kıbrıslı Rumlar üzerinde baskıyı koyması gerekir. AB zaman zaman bu baskıyı koyabiliyor, bunu gördük. Artık zamanı gelmiştir, biz de o bakımdan AB’nin bu işi daha ciddiye almasını bekliyoruz” dedi.
BALKAN YEMEKLERİ
2 gün önceHABERLER
5 gün önceHABERLER
10 gün önceBALKAN YEMEKLERİ
18 gün önceHABERLER
27 gün önce