2025 yılı asgari ücretinin belirlenmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun dördüncü toplantısı, bu hafta perşembe ya da cuma günü yapılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin bu hafta içinde netleşeceğini açıkladı.
Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, işçilerin taleplerini açıklayarak, mevcut asgari ücrete yüzde 45 oranında enflasyon zammı ve yüzde 20 refah payı eklenmesini istedi. Şimdi gözler işverenin teklifine çevrildi.
Asgari ücret, işçi, işveren ve hükümetten 5’er temsilciden oluşan komisyon tarafından belirleniyor. Karar, oy çokluğuyla alınırken, eşitlik durumunda başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlıyor.
Bakan Işıkhan açıkladı: Asgari ücret zammı bu hafta yapılacak toplantı sonrası duyurulacak
Osmanlı döneminde Bektâşî tekkeleri tasavvufi bir tarikat olarak Anadolu, Balkanlar ve daha geniş bir coğrafyada dini ve sosyal hayatta önemli rol oynamış hatta yeniçeri ocağının insan kaynağı görevini üstlenmişti. Ancak 2. Mahmud döneminde yeniçeri ocağının ortadan kalkması ile Müslüman Osmanlı toplumun çoğunluğu tarafından dışlanmış muhalif ve marjinal bir yapı konumuna düşmüştü. Almanya ve Avusturya’da İslam’dan farklı bir din olarak tescil edilen Aleviliğin bir parçasına dönüşen Bektâşîliğin, Müslümanlar arasında fitne üretme amacıyla kullanılacağı apaçık bellidir. Söz konusu uydurma devletin başına geçirileceği açıklanan ve hangi dine mensup olduğu bile şüpheli Mondi Baba isimli kişinin karanlık geçmişi çok şeyi açıklamaya yeterlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 10-11 Ekim günlerinde Arnavutluk ve Sırbistan’ın başkentleri Tiran ile Belgrad’a resmi seyahatler gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki ülke ile bir dizi anlaşmaların imzalanmasına eşlik etti ve bazı açılışlara katıldı. Bunlar arasında en fazla dikkat çekeni, başkent Tiran’ın merkezinde Müslümanların ibadetine açılan tarihî Namazgâh Camii oldu. Osmanlı eseri olan bu büyük cami, komünist rejim zamanında yerle bir edilmişti. Arnavutluk’un birçok yerinden çok sayıda Müslüman bu muhteşem caminin açılışı için Tiran’a geldi.
Bilindiği üzere Arnavutluk başbakanı Edi Rama, New York’ta toplanan BM zirvesinde ülkesinde Vatikan tipi sözde bir Bektâşî devleti oluşumundan bahisle kamuoyunun dikkatini çekti. Bu sürpriz açıklama, global güçlerin Türkiye’nin Balkanlardaki etkisini engellemek için atılmış teopolitik bir hamle olarak yorumlandı.
Sözde Bektâşî devletinin ihdası ile ilgili açıklamanın, Balkanların en büyük camilerinden birinin açılışı öncesine rastlamasının tesadüf olmadığı ortada. Büyük güçlerin desteği ve talebi ile kurulacağı açıklanan bu sözde devletçik, Balkanların dış baskılara ne kadar açık olduğunun tipik bir örneği.
Soğuk savaş yıllarında Arnavutluk diktatörü Enver Hoca önce Yugoslavya lideri Tito ile anlaşmazlığa düşmüş ve Stalin ile birlikte yürümeye devam etmişti. Stalin sonrasında Moskova ile de ters düşen Enver Hoca, Komünist Çin lideri Mao Tse Tung ile ittifak yaparak bir ilki gerçekleştirmişti. 70’li yıllarda Komünist ideolojinin Maoist versiyonunu dünyadaki sadece Enver Hoca temsil ediyordu. Yakın geçmişten verdiğimiz bu misal, Balkanların ve özellikle Arnavutluk’un çarpık, absürd kararlar alma konusunda sınır tanımadığına işaret ediyor. Uydurma Bektâşî devleti ile ilgili açıklama bize Enver Hoca’nın akıl almaz uygulamalarını hatırlatıyor.
40 yıl boyunca baskıcı komünist tek parti rejimi eliyle halkını sefalet ve yokluğa mahkûm eden bir diktatöre yakışan bir politik sapkınlığı hatırlatmış olduk.
Osmanlı döneminde Bektâşî tekkeleri tasavvufi bir tarikat olarak Anadolu, Balkanlar ve daha geniş bir coğrafyada dinî ve sosyal hayatta önemli rol oynamış hatta yeniçeri ocağının insan kaynağı görevini üstlenmişti. Ancak 2. Mahmud döneminde yeniçeri ocağının ortadan kalkması ile Müslüman Osmanlı toplumun çoğunluğu tarafından dışlanmış muhalif ve marjinal bir yapı konumuna düşmüştü.
Almanya ve Avusturya’da İslam’dan farklı bir din olarak tescil edilen Aleviliğin bir parçasına dönüşen Bektâşîliğin, Müslümanlar arasında fitne üretme amacıyla kullanılacağı apaçık belli. Söz konusu uydurma devletin başına geçirileceği açıklanan ve hangi dine mensup olduğu bile şüpheli Mondi Baba isimli kişinin karanlık geçmişi çok şeyi açıklamaya yeterlidir.
Türkiye-Sırbistan ilişkilerine Belgrad’dan bir bakış
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tiran’daki programını bitirdikten sonra 10 Ekim Perşembe akşamı Belgrad’a geçti. Nikola Tesla havaalanından şehir merkezine kadar geçiş yollarının tümünün Türkiye-Sırbistan bayrakları ile sürpriz bir şekilde donatıldığına şahit olduk. İç kamuoyunda Lityum madeni işletilmesi konusunda zor günler yaşayan Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç, son bir ayın tamamını ülke dışında geçirdi. New York’taki BM zirvesinden sonra Prag, Hamburg, Tivat ve son olarak Dubrovnik’te Güneydoğu Avrupa zirvesine katılması, kendi iç kamuoyundan uzaklaşmak şeklinde yorumlanıyor.
BM toplantıları esnasında Rusya’nın BM nezdindeki büyükelçisinden madalya kabul eden Vuçiç, kısa bir zaman sonra Dubrovnik’teki Güneydoğu Avrupa ülkeleri zirvesinde, Rusya’yı işgalci ilan eden bildiriye imza atmasıyla şaşkınlık yarattı.
Şu günlerde Belgrad kamuoyunda tartışılan konu Vuçiç’in, Putin’in BRİCS zirvesi davetine ne cevap vereceği üzerine yoğunlaşmış bulunuyor. Putin’in davetine olumlu cevap vererek BRİCS zirvesine gitmesi halinde batının tepkisinden korkan Vuçiç zor bir tercih ile karşı karşıya. Eğer Kazan’daki BRICS zirvesine gitmezse hem Rusya hem de Çin ile ilişkilerinin zarar görmesi endişesi yaşamakta. Batı dünyası ile Brics ülkelerinin çekişmesi, Ukrayna’dan sonra Belgrad üzerinden devam ediyor.
Parti başkanlığını şimdiki başbakan Vuçeviç’e devreden Vuçiç’in siyasi geleceği üzerine son günlerde spekülasyonlarda artış gözlenmekte. 12 yıldan beri Vuçiç yönetimi altında siyasi istikrarını sürdüren Sırbistanı, Vuçiç iktidarının sona ermesiyle nelerin beklediği cevabı aranan bir soru.
K.Makedonya’da yayımlanan bir gazetede, DEİK (Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu) Kuzey Makedonya İş Konseyi Başkanı Vedat Ergünbaş hakkında yer alan karalayıcı haberler, üzüntü ile karşılanmıştır.
Vedat Ergünbaş, göreve başladığı günden bu yana, Kuzey Makedonya ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin güçlendirilmesi için çaba göstermekte ve iki ülke arasında bir ticaret elçisi gibi çalışmaktadır. Seçildiği günden bugüne 10 ayda, DEİK Kuzey Makedonya İş Konseyi’nin faaliyetleri etkin dönemini yaşamıştır.
Ancak Ergünbaş’ın bu başarıları ve ticari ilişkilerdeki etkin rolü, bazı çevreler tarafından asılsız iddialar ve karalama kampanyalarıyla hedef alınmaktadır. Türkiye’de Yüksek Seçim Kurulu denetiminde ve tamamen yasal süreçlerle gerçekleştirilen İş Konseyi seçiminde en fazla oyu alarak başkan seçilen Ergünbaş, bu durumu hazmedemeyen bazı kişilerce önce seçimlere itirazlarla, ardından dayanaksız iddialarla ve şimdi de kamuoyunda yanıltıcı haberlerle yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Bu karalama kampanyası, yalnızca Ergünbaş’ın itibarını zedeleme girişimi değil, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olan DEİK’e karşı da büyük bir saygısızlık teşkil etmektedir.
Edinilen bilgilere göre, Ergünbaş, hem bu iftiraları atanlar hem de yanıltıcı haberleri yayımlayanlar hakkında hukuki yollara başvuracağını belirtmiştir. Ayrıca, sahte belgelerle açılan davaların sonuçlanmasıyla birlikte, resmi olarak haklılığının kanıtlanacağını ve konuyu derinlemesine incelemeden bu tür haberleri yayımlayan gazetecilerin o zaman mahcup olacaklarını ifade etmiştir.
Gazetecilik mesleğinin temel ilkelerinden biri olan doğruluk ve tarafsızlık prensiplerine bağlı kalmanın önemini bir kez daha vurguluyor; kamuoyunu yanıltıcı ve kişilerin itibarını zedeleyici haberlerden kaçınılması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı ve toplantı sonrasında Erdoğan önemli açıklamalarda bulundu. 2024 yılının son kabine toplantısında dış politika, ekonomi, sanayi, teknoloji ve göç yönetimi gibi çeşitli konular ele alındı.
Erdoğan, konuşmasına Muğla’da ambulans helikopter kazasında hayatını kaybeden 2 pilot, bir hekim ve sağlık personeline rahmet dileyerek başladı. Ayrıca, Sarıkamış Harekatı’nın 110. yıl dönümünde Sarıkamış şehitlerini andı.
Erdoğan, kabineye yapılan sunumların ardından, 2025 yılına dair hedefler doğrultusunda ilerleyeceklerini belirtti. Cumhurbaşkanı, partilerinin son bütçesinin Gazi Meclis’ten onay aldığını ve bu bütçenin ülke için yatırımları ve sosyal refahı önceliklendiren bir yaklaşımı benimseyeceğini ifade etti.
Erdoğan, 2025’te dezenflasyon sürecinin devam edeceğini, enflasyonu körükleyen fırsatçılara karşı daha kararlı bir mücadele verileceğini açıkladı. Deprem bölgesine yapılan yatırımlara da değinen Erdoğan, 2025 yılı için 584 milyar lira ayrıldığını belirtti. Ayrıca, sosyal devlet anlayışına özel önem verdiklerini ve sosyal yardımlar için 651 milyar lira kaynak ayırdıklarını söyledi.
Emeklileri enflasyona ezdirmeyeceğiz diyen Erdoğan, “Meydanlarda bol keseden söz verip göreve gelince unutanlardan değiliz” diyerek muhalefeti eleştirdi. Erdoğan ayrıca yaşanan sıkıntı ve serzenişlerin farkında olduklarını belirtti.Eroğan ayrıca TCMB’nin rezervindeki artışa parmak basarak “Merkez Bankamızın brüt rezervi geçen hafta 163,5 milyar dolara çıktı ve şimdiye kadarki en yüksek seviyeyi gördü.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı, 2002’den bu yana elektrik ve doğalgazda vatandaşlara sağlanan destekleri vurgulayarak, su faturalarının yüksekliğine dikkat çekti. Merkez Bankası rezervlerinin artışını da paylaşan Erdoğan, 2025 yılı için istihdam ve üretim alanlarına büyük yatırımlar yapılacağını belirtti.
Son olarak, muhalefete eleştirilerde bulunan Erdoğan, Türkiye’nin ve dünyanın değiştiği bir dönemde muhalefetin kendini yenilemediğini ifade etti. Suriye’ye dair açıklamalarda da bulunan Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısını koruma kararlılığını yineledi.
“AMAÇ KÜLTÜR TURİZMİ KAPSAMINDA 80 İLİ ANKARA’YA DOĞRU HAREKETE GEÇİRMEK”
Ankara Kent Konseyi (AKK) Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, “2025’te bu kentin hedefi, Cumhuriyet Turları ile kültür turizmi kapsamında 80 ili Ankara’ya doğru harekete geçirmek olacak. Çünkü, Ankara’ya gelmek demek Cumhuriyet’le barış içinde olmak demek. Anadolu’daki her öğrencinin ‘Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i hissetmek’ için Ankara’ya seyahat etmesi gerekiyor” dedi.
AKK Başkanı Halil İbrahim Yılmaz, Bilkent Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde düzenlenen 13. Bilkent Turizm Forumu’na katıldı.
“Bir Barış Gücü Olarak Turizm” temasıyla gerçekleşen forumda AKK Başkanı Yılmaz, 2025 yılı için bir turizm vizyonu ortaya koydu. Konuşmasında Ankara’nın tarihi ve kültürel potansiyelini Paris örneğiyle kıyaslayan Yılmaz, “Başkent Ankara’ya yapılan en acımasız eleştirilerden biri de ‘Denizsiz Ankara’ söylemi. Fransa’nın başkenti Paris’te deniz mi var? Peki Paris her yıl nasıl ziyaretçi rekoru kırıyor? Sadece Eyfel Kulesi’ni geçen yıl 6,3 milyon kişi ziyaret etmiş. Paris sadece Eyfel Kulesi ile dünyayı ayağına getiriyor” ifadelerini kullandı.
81 İLE CUMHURİYET TURLARI’NIN ÖNEMİ ANLATILACAK
2025 yılında Cumhuriyet Turları’yla 80 ili Ankara’ya doğru harekete geçirmeyi hedeflediklerini söyleyen Halil İbrahim Yılmaz projenin detaylarına ilişkin şunları paylaştı:
“Ankara; 23 üniversitesi, 50 bin doktoralı bireyi, 400 bin üniversite öğrencisi ve beşeri sermayesi ile güçlü bir kent. 2025’te bu kentin hedefi, Cumhuriyet Turları ile kültür turizmi kapsamında 80 ili Ankara’ya doğru harekete geçirmek olacak. Çünkü, Ankara’ya gelmek demek Cumhuriyet’le barış içinde olmak demek. Anadolu’daki her öğrencinin ‘Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i hissetmek’ için Ankara’ya seyahat etmesi gerekiyor. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş da bu konuyla ilgili bir irade koydu. 81 ilimizdeki tüm belediyelere yazı yazarak, Cumhuriyet Turları’nın önemini anlatacağız.”
“TURİSTİK, KÜLTÜREL VE KİŞİSEL AMAÇLARLA DA GELMELİLER”
Verilerle Ankara’nın turizm profilinden de bahseden Yılmaz şöyle konuştu:
“Ankara, 500’ün üzerinde turizm tesisi, 30 bin oda ve 60 bin yatak kapasitesiyle hizmet sunuyor. Ancak geçen yıl doluluk oranı yalnızca yüzde 42,8 olarak gerçekleşti. Yerli ziyaretçilerimiz toplamda 4,9 milyon geceleme yaparken, yabancı misafirlerimiz 1,1 milyon geceleme yapmış. Dikkati çeken bir veri daha paylaşmak istiyorum. Hemen hemen 500 bin civarındaki yabancı misafirimiz ortalama 2,2 gün konakladıktan sonra şehrimizi terk ediyor. Sizce Ankara’da sadece 2 gece konaklayarak şehrimizin tüm güzelliklerini keşfetmek mümkün mü? Yerli ziyaretçilerin geçirdiği gece sayısı daha da düşük. Gelen ziyaretçi profilinin değişmesini sağlamalıyız. Misafirlerimiz Ankara’ya sadece bürokratik işlerini görüşmek için değil, turistik, kültürel ve kişisel amaçlarla da gelmeli. Başkentimiz, sağlık turizmi açısından önemli bir konuma gelmiştir. Şehrimizde 82 müze bulunmaktadır. 2024’ün ilk yarısında müze ziyaretçi sayısı 4,3 milyon olarak kaydedildi. Bu veriler Ankara’nın müzecilikte nasıl yerleşik bir kültürünün olduğunun en açık göstergesidir. Şehrimize yeni müzeler kazandırmalı, mevcutların fiziki imkânlarını iyileştirmeliyiz. Gordion Antik Kenti ve Aslanhane Camii, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde; Hacı Bayram Camii ve Beypazarı Tarihi Kenti UNESCO Geçici Dünya Mirası Listesi’nde yer almaya devam etmektedir. Ankara’da toplamda 2 bin 200’ün üzerinde tescilli taşınmaz kültürel varlık bulunmaktadır.
“ANKARA, TÜRKİYE TURİZMİNDE YÜKSELEN YILDIZ OLMAYA ADAY”
Tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri koruyarak, modern turizm anlayışını hayata geçirmenin önemini vurgulayan Yılmaz, “Ankara, Cumhuriyetimizin başkenti olmanın yanı sıra, Türkiye’nin turizmde yükselen yıldızı olmaya da adaydır. Hep birlikte çalışarak bu hedefe ulaşacağımıza inanıyorum” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.