20 Haziran 2024 Perşembe
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Kanunla, Devlet Memurları Kanunu‘nda değişiklik yapılıyor. Buna göre, 8 yıl herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara verilen ilave bir kademe hakkından faydalanmasını sağlayan düzenleme, Devlet Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çerçevesinde sözleşmeli statüden memur kadrolarına geçenler için de geçerli olacak.
Yabancı memleketlerin resmi kurumları veya uluslararası kuruluşlar yanında söz konusu nitelikte olabilecek ve Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek uluslararası kuruluşlarda görev almak isteyen memurlara da aylıksız izin verilebilecek. Böylece herhangi bir mali ilave külfet oluşmadan kamu görevlilerinin ülkenin ulusal menfaatleri ve kamu yararı yanında kendi mesleki gelişimleri bakımından da yararlı olabilecek çalışmalara katılabilmesi imkanının genişletilmesine yönelik düzenleme yapılmış olacak.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili maddeleri kapsamında yer alan yönetici görevlerinden alınıp veya bu görevleri sona erip ilgili kadrolara ataması yapılan ya da anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici maddesi uyarınca ilgili kadrolara ataması yapılan veya atanmış sayılan ve bilahare bu kadrodayken bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten sonra memurluktan kendi istekleriyle çekilenlerden tekrar memurluğa dönmek isteyenler, haklarında güvenlik soruşturması yapılması ve 2 defadan fazla olmamak kaydıyla bu hükümde yer alan diğer şartlar aranmaksızın ve başkaca bir işleme gerek kalmaksızın ayrıldıkları kadrolarına, ayrılmadan önceki özlük hakları korunarak başvurmalarını takiben en geç 3 ay içinde atanacak. Bu hükme göre atananların kadroları başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilmiş ve kurumların kadro cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş, bu şekilde ihdas edilen kadrolar, herhangi bir şekilde boşalması halinde başka bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacak.
Bu düzenleme, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu’nda belirtilen bazı kadrolara atananlar veya atanmış sayılanlar ile 703 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 221’inci maddesinin ilgili hükümleri kapsamında TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatında “müşavir” ünvanlı kadrolara atananlar hakkında da uygulanacak.
Türkiye’nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşlarda çalışanlar ile kamu sermayeli kurum veya kuruluşların yurt dışı birimlerinde çalışanların ya da bu kurum ve kuruluşlarda çalışanlardan 6 aydan fazla yurt dışında görevlendirilenlerin memur olan eşlerine, bu durumun her yıl kuruma belgelendirilmesi kaydıyla 10 yılı aşmamak üzere bunların görev süresince aylıksız izin verilebilecek.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yapılan değişikliğe göre, uzman yardımcılığına atananlar, en az 3 yıl çalışmak ve istihdam edildikleri birimlerce belirlenecek konularda hazırlayacakları uzmanlık tezi, oluşturulacak tez jürisi tarafından kabul edilmek kaydıyla yeterlik sınavına girmeye hak kazanacak. Yeterlik sınavına girmeye hak kazananların sınavı en geç 6 ay içinde yapılacak.
Düzenleme değiştirilmeden önceki Kanun hükümleri kapsamında yeterlik sınavına girmeye hak kazanmış olup, bu hükmün yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla halen kurumlarınca ilk yeterlik sınavı yapılmamış olanlar bakımından söz konusu sınavın yapılması için öngörülen 6 aylık süre, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlayacak.
Sözleşmeli personel statüsünden memur kadrolarına atananlara, herhangi bir disiplin cezası almamaları kaydıyla ilave kademe verilmesini sağlayan düzenleme, daha önce söz konusu statü geçişini hükümde belirtilen kanunlar çerçevesinde yapanlara, geçmişe dönük faydalandırılmaksızın uygulanacak.
Kanunla, Vergi Usul Kanunu’nun “Mücbir Sebeplerde Gecikme” hükmünde değişikliğe gidiliyor. Buna göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı, mücbir sebep sayılan haller nedeniyle; bölge, il, ilçe, mahal, organize sanayi bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi, endüstri bölgesi, serbest bölgeler gibi bölgeler veya afete maruz kalanlar itibarıyla; mükellefiyet ve vergi türü, vergilendirme ve defter tutma usulü, faaliyet konusu, iş yerleri, sektörler, aktif toplamı, öz sermaye toplamı, satış hasılatı, çalıştırılan hizmet erbabı sayısını birlikte veya ayrı ayrı dikkate alarak mücbir sebep hali ilan etmeye; bu sürede vergi ödevlerinden yerine getirilemeyecek olanları; vergi türü ve vergilendirme dönemi itibarıyla bu hüküm kapsamında belirlenen kriterler ile faaliyete devam edilip edilmediğini birlikte veya ayrı ayrı dikkate alarak belirlemeye yetkili olacak.
Mücbir sebep hali ilan edilen yerlerde mücbir sebep, bu durumun oluştuğu tarihin rastladığı ayı izleyen üçüncü ayın son günü itibarıyla bitmiş sayılacak. Bakanlık, bu süreyi mücbir sebep halinin oluştuğu tarihin rastladığı ayı izleyen 18. ayın sonunu geçmemek kaydıyla uzatabilecek; bu yetkisini, vergi türleri ve iş yerleri itibarıyla beyannamelerin toplulaştırılması, yeni beyanname verme süreleri belirlenmesi ve beyanname verme zorunluluğunun kaldırılması şeklinde de kullanabilecek.
Vergi Usul Kanunu’na eklenen maddeyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı, 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler nedeniyle mücbir sebep hali ilan edilen Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Hatay illeri ile Gaziantep’in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde, deprem tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan ve 30 Kasım 2024’te mücbir sebep hali sona eren mükelleflerin mücbir sebep halini, 1 Aralık 2024 tarihinden itibaren her defasında 6 ayı geçmeyen süreler halinde bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.
– Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı
Kanunla, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına ilişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’da değişiklik yapılıyor. Buna göre, hakim ve savcı sınıfından olanların terfileri mümtazen başka bir işleme gerek kalmaksızın süresinde yapılacak. Kadrolu personelden hizmetine ihtiyaç kalmayanlar, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının durumlarına uygun kadrolarına atanacaklar. İlgili kuruluşlar atamaya ilişkin işlemleri genel hükümler çerçevesinde en kısa sürede yerine getirecekler. Bunların durumlarına uygun boş kadro bulunmaması halinde atama işlemiyle birlikte söz konusu kadrolar herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden ihdas edilmiş sayılacak. Bu kadroların herhangi bir nedenle boşalması halinde herhangi bir işleme gerek olmaksızın söz konusu kadrolar kendiliğinden iptal edilmiş sayılacak.
Süreli olarak görevlendirilen personelden hizmetine gerek kalmayanlar, süresinin bitiminden önce de kurumlarına geri gönderilebilecek veya görevlerine son verilebilecek. Süreli olarak görevlendirilen personelden isteyenler, süreleri bitmeden kurumlarına dönebilecek veya görevlerini bırakabilecek. Bunlardan 3 yıllık görev süresini tamamlayanlar, haklarında yeni bir işlem yapılıncaya kadar görevlerine devam edecek.
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında, Devlet Memurları Kanunu veya diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına dair hükümlerine bağlı kalınmaksızın sözleşmeli personel çalıştırılabilecek. Sözleşme yapmaya İdari İşler Başkanı yetkili olacak. Sözleşmeli personel hakkında Kanun’da ve sözleşmede yer almayan hususlarda Devlet Memurları Kanunu’na göre sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümler uygulanacak. Sözleşmeli olarak çalıştırılacaklara ödenecek ücret Kanun’un ilgili fıkrasına göre çalıştırılanlar için uygulanmakta olan sözleşme ücreti tavanının 3 katını geçmemek üzere görevin mahiyeti ve çalıştırılacak kişinin vasfı gibi kriterler gözetilerek İdari İşler Başkanı tarafından belirlenecek. Geçici olarak ve/veya haftanın belirli günlerinde ya da günün belirli saatlerinde sözleşmeli statüde çalıştırılanlara, çalıştırılan günlerle veya saatlerle orantılı olarak ödeme yapılacak.
Bu kapsamda istihdam edilecek sözleşmeli bilişim personeline ödenecek ücret tavanı, en fazla 10 kişi için, Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili fıkrasına göre çalıştırılanlar için uygulanan sözleşme ücreti tavanının 5 katına kadar belirlenebilecek. Bu şekilde istihdam edileceklerin; fakültelerin 4 yıllık bilgisayar mühendisliği, yazılım mühendisliği, elektrik mühendisliği, elektronik mühendisliği, elektrik ve elektronik mühendisliği ve endüstri mühendisliği bölümlerinden veya bunların dışında kalan 4 yıllık eğitim veren fakültelerin mühendislik bölümlerinden, fen edebiyat, eğitim ve eğitim bilimleri fakültelerinin, bilgisayar ve teknoloji üzerine eğitim veren bölümleri ile istatistik, matematik ve fizik bölümlerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulunca kabul edilmiş yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olması gerekecek. Ayrıca yazılım, yazılım tasarımı ve geliştirilmesi ile bu sürecin yönetimi konusunda veya büyük ölçekli ağ sistemlerinin kurulumu ve yönetimi konusunda en az 5 yıllık mesleki tecrübeye sahip bulunmaları; bilgisayar çevre birimlerinin donanımı ve kurulan ağ yönetimi güvenliği hakkında bilgi sahibi olmaları kaydıyla, güncel programlama dillerinden en az birini bilmesi zorunlu olacak.
Bu hükme göre istihdam edilen sözleşmeli personelden hizmetine ihtiyaç kalmayanlar uygun görülmesi halinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarında Kanun kapsamındaki durumlarına uygun pozisyonlara atanabilecek. Bunların atama teklifi İdari İşler Başkanlığınca yapılacak. Atama teklifi yapılan kurum veya kuruluşça personelin atama işlemleri 15 gün içinde sonuçlandırılacak. Bunlar, atama işlemi tamamlanıncaya kadar, mevcut pozisyonlarına ait sözleşme ücretleri ile diğer mali haklarını Cumhurbaşkanlığı bütçesinden almaya devam edecek.
Bu kapsamda atanacakların pozisyonları, atama teklifinde belirtilen ünvan, sayı, nitelik, sözleşme ücreti ve süreleri itibarıyla atama işleminin yapıldığı tarihte başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilmiş sayılacak. Doğum, evlat edinme veya askerlik sebebiyle hizmet sözleşmesi feshedilen sözleşmeli personelin pozisyonları hariç olmak üzere, bu hüküm kapsamında ihdas edilen pozisyonlar, herhangi bir şekilde boşalmaları halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacak. Bu kapsamda atananlara iş sonu tazminatı ödenmeyecek. Bu personelin önceden iş sonu tazminatı ödenmiş süreleri hariç, iş sonu tazminatına esas olan toplam hizmet süreleri, yeni pozisyonlarında iş sonu tazminatına esas toplam hizmet süresi ile ücret ve izin sürelerinin hesabında dikkate alınacak.
Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Raportörü ve Cumhurbaşkanlığı Raportör Yardımcısı ünvanlı kadrolarda, Devlet Memurları Kanunu’nun ilgili hükmünde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde personel istihdam edilebilecek.
Cumhurbaşkanlığı Raportörleri ve Cumhurbaşkanlığı Raportör Yardımcılarına, sırasıyla TBMM Yasama Uzmanı ve Yasama Uzman Yardımcılarına, mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali ve sosyal hak ve yardımlar ile diğer özlük hakları kapsamında yapılması öngörülen ödemeler aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenecek.
– Cumhurbaşkanlığı Raportörü ve Raportör Yardımcısı
Kanunla, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında kariyer meslek olarak düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Raportörü kadrolarına, halihazırda Başkanlıkta görev yapanların geçişine ilişkin usul ve esaslar da belirleniyor.
Buna göre, hakimler ve savcılar, kaymakamlar, yasama uzmanları ve belirli bir yetiştirme programı sonrası yeterlik sınavına tabi tutularak yeterliklerini almış olmak kaydıyla belirtilen merkez teşkilatı kadroları ile mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlikleri aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatı kadro veya pozisyonlarında bulunan veya bulunmuş olanlardan bu hükmün yayımı tarihinde Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında kadroya bağlı süreli personel statüsünde raportör ünvanıyla görev yapmakta olanlar, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığındaki toplam görev sürelerinin en az 3 yıl olması kaydıyla düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içinde başvurmaları ve uygun görülmeleri halinde başvuruyu takip eden bir ay içinde Cumhurbaşkanlığı Raportörü ünvanlı kadrolara atanabilecek. Bu fıkra kapsamındakilerden Başkanlıktaki toplam görev süreleri 3 yıldan az olanlar, bu süreyi tamamlamaları halinde aynı usul ve esaslar çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Raportörü kadrosuna atanabilecek.
Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen merkez teşkilatı kadrolarıyla mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlikleri aynı veya benzer nitelik arz eden merkez teşkilatı kadro veya pozisyonlarının yardımcıları ve stajyerlerinden bu hükmün yayımı tarihinde Başkanlıkta kadroya bağlı süreli personel statüsünde görev yapanlar, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde başvurmaları ve uygun görülmeleri kaydıyla başvuruyu takip eden bir ay içinde Cumhurbaşkanlığı Raportör Yardımcısı ünvanlı kadrolara atanabilecek.
Söz konusu kadro veya pozisyonlarda bulunmuş olup, bu hükmün yayımı tarihinde Cumhurbaşkanlığı merkez teşkilatında yönetici olarak görev yapanlardan görevi sona erenler, görevlerinin sona ermesinden itibaren 15 gün içinde başvurmaları kaydıyla başvuruyu takip eden bir ay içinde Cumhurbaşkanlığı Raportörü kadrolarına atanacak. Bu hükme göre, Cumhurbaşkanlığı Raportörü ve Cumhurbaşkanlığı Raportör Yardımcısı ünvanlı kadrolara atananların yöneticilik, adaylık, yardımcılık veya stajyerlik süreleri dahil ilgili fıkralar kapsamındaki kadro veya pozisyonlarda geçirdikleri ve/veya geçirmiş sayıldıkları süreler Cumhurbaşkanlığı Raportörü ve Cumhurbaşkanlığı Raportör Yardımcısı kadrolarında geçmiş sayılacak. Bu düzenlemeye göre atananların kadroları başka bir işleme gerek kalmaksızın ihdas edilmiş ve kadro cetvellerinin ilgili bölümlerine eklenmiş sayılacak.
Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda, malul ve engellilerin araç alımlarındaki istisnaya ilişkin değişiklik yapılıyor. Buna göre, Cumhurbaşkanı, bu istisnanın uygulanmasında, istisna kapsamına girecek araçları, yerli katkı oranı, motor silindir hacmi, emisyon türü ve değerine göre topluca veya ayrı ayrı belirlemeye yetkili olacak. Engelliler ÖTV’siz araç hakkından 10 yılda 1 yararlanabilecek, ayrıca alınacak araca da yüzde 20 yerlilik şartı getirildi.
Belediye Kanunu’nda yapılan değişiklikle, 8 yıl herhangi bir disiplin cezası almayan memurlara verilen ilave bir kademe hakkı düzenlemesi, Belediye Kanunu kapsamındakiler için de geçerli olacak. Bu hüküm, 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
Devlet memurlarına ilişkin düzenlemeleri de içeren Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a göre, yurt dışı teşkilatlarındaki daimi görevlere, bakan veya atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atama yapılacak.
Kanunla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca, Türkiye İstatistik Kanunu’nda değişiklik yapılıyor. Buna göre, Türkiye İstatistik Kurumunun gelirleri, genel bütçeden yapılacak Hazine yardımları, taşınır ve taşınmaz malların satışı, kiraya verilmesi ve işletilmesinden elde edilen gelirler, Kurumun tarafsızlığını ve bağımsızlığını etkilemeyecek her türlü bağış, yardım, vasiyet ve sair gelirler, proje ve araştırma gelirleri ile diğer gelirler olarak sıralandı.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne Dair Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de değişikliğe gidiliyor. Buna göre, Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün görevlerini yerine getirmesi amacıyla 150 milyon lira döner sermaye tahsis edilecek, gerektiğinde sermaye tutarı Cumhurbaşkanı tarafından 5 katına kadar artırılabilecek.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğünün döner sermayesi; Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekler ile Hazine’ce yapılacak ayni yardımlar, kıymetli madenlerin değerlemesinden doğan farklar, Genel Müdürlüğün çalışmalarından elde edilecek gelir ile yıllık kar, bağış ve yardımlardan oluşacak. Bağış ve yardımlar ile kıymetli madenlerin değerlemesinden doğan farklar, tahsis olunan sermaye ile sınırlı olmaksızın sermayeye ilave olunacak.
Döner sermayeden elde edilen ve her yıl sonunda kullanılmayan gelir, tahsis olunan sermayeye ulaşıncaya kadar döner sermayeye eklenecek.
Genel Müdürlüğün döner sermayesi tarafından kıymetli madenlerin değerlemesinden doğan farklardan Hazine ve Maliye Bakanı tarafından belirlenecek tutar, ilgili mevzuatı gereği hesaplanması gereken Hazine payı ve diğer kurum payları ile hesap dönemi sonunda aktarılacak tutarların hesabında dikkate alınmayacak. Ödenmiş sermaye tutarı tahsis edilen sermaye tutarına ulaşıncaya kadar elde edilen dönem sonu karları ödenmemiş sermayesine mahsup edilecek. Ödenmiş sermaye tutarı tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra elde edilen karlar hesap dönemini izleyen mayıs ayının sonuna kadar genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimine yatırılacak. Zamanında yatırılmayan karlar, ilgililerden Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilecek.
Genel Müdürlük, bu döner sermayeden görevlerin yerine getirilmesi amacıyla gerek duyacağı harcamaları yapmaya yetkili olacak. Ancak görevlerin yerine getirilmesi amacıyla gerek duyulacak yatırım projeleri, bina ve tesis yapımıyla ilgili olarak yapılacak harcamalar için Hazine ve Maliye Bakanlığından izin alınacak. Bu yolla edinilen gayrimenkuller döner sermayeye tahsis edilmek kaydıyla Hazine adına tescil edilecek.
Her mali yılın bitiminden itibaren 3 ay içinde hazırlanacak bilanço ve ekleriyle bütün gelir ve gider belgeleri denetim için Sayıştay Başkanlığına gönderilecek. Döner sermayenin işletilmesi ile ilgili her türlü mali ve idari işlemlerin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenecek.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğüne ilişkin hükümler, 15 Ocak 2023 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
– Ek gösterge
Kanunla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları uyarınca 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişikliğe gidiliyor. Buna göre, Kanun’un ekli (IV) sayılı cetvelinde sayılmayan kadro ünvanlarında veya hizmet sınıflarında görev yapanlar hakkında Devlet Memurları Kanunu’na ekli (I) sayılı cetvelde yer alan ek gösterge rakamları dikkate alınacak.
Bu hüküm, 15 Ocak 2023’ten geçerli olmak üzere düzenlemenin yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda yapılan değişiklikle, üst kademe kamu yöneticisi kadro, pozisyon ve görevlerine, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nde yer alan şartları taşımak kaydıyla Devlet Memurları Kanunu’nun atanma, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine ilişkin hükümleriyle bağlı olmaksızın atama yapılabilecek.
Ek gösterge bakımından bakanlık genel müdürü dengi ve daha yüksek tespit edilen kadro, pozisyon ve görevler ile il ve bölge müdürü kadro veya pozisyonları hariç, üst kademe kamu yöneticisi kadro, pozisyon ve görevlerine atananlar hakkında üçüncü fıkra hükümleri uygulanmayacak.
Bakanlık müşaviri, müşavir, danışman, idari uzman ve araştırmacı kadro ve pozisyonlarına atananların öncelikle bulundukları kurumda veya ihtiyaç duyan kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan dernek ve vakıflarda yürüteceği izleme, değerlendirme, araştırma, rehberlik, proje ve eğitim gibi görev ve hizmetler ile buna dair uygulamanın izlenmesine ve yönlendirilmesine dair usul ve esaslar Cumhurbaşkanlığınca belirlenecek.
TBMM Başkanlığı İdari Teşkilat Kanunu kapsamında ilgili kadrolara atananlar veya atanmış sayılanlar ile 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili hükümleri kapsamında TBMM İdari teşkilatında müşavir ünvanlı kadrolara atananların, bulundukları kurumda veya ihtiyaç duyan kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan dernek ve vakıflarda yürüteceği görev ve hizmetlerde, talepleri üzerine görevlendirilmelerine imkan tanınacak. Buna yönelik usul ve esasları belirlemeye TBMM Başkanlık Divanı yetkili olacak.
– Yurt dışı teşkilatında daimi görevlere atanma
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye, yurt dışı teşkilatında daimi göreve atanacaklarda aranacak şartlar ve diğer hususlara ilişkin madde eklenecek. Buna göre, yurt dışı teşkilatlarındaki daimi görevlere, bakan veya atamaya yetkili amirin teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca atama yapılacak.
Atamalarda, Devlet Memurları Kanunu’ndaki devlet memurluğuna alınacaklarda aranan genel ve özel şartları taşımak, en az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak, gerekli ve yeterli mesleki bilgiye sahip olmak, yabancı dil yeterlik belgesine sahip olmak, hizmetin gerektirdiği temsil yeteneğine sahip olmak, kamuda ve/veya sosyal güvenlik kurumlarına tabi olmak kaydıyla uluslararası kuruluşlar ile özel sektörde veya serbest olarak en az 5 yıl çalışmış olmak, son 5 yıl içinde aylıktan kesme cezasını veya son 10 yıl içinde kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını, Türk Silahlı Kuvvetleri personeli için kendi mevzuatında yurt dışı teşkilatındaki daimi görevlere atanmaya engel olarak belirlenen disiplin cezalarını almamış olmak şartları aranacak.
Adalet Bakanlığı yurt dışı teşkilatında yer alan yurt dışı daimi görev kadrolarına, birinci sınıfa ayrılmış olup birinci sınıfa ayrılma niteliklerini yitirmemiş hakim ve savcılar arasından muvafakatleri alınarak atama yapılacak.
Bu kişilerin yurt dışı daimi görev süresi 3 yıl olacak. Bu süre hizmetin gerektirdiği hallerde Adalet Bakanının onayıyla bir yıla kadar uzatılabilecek.
Görev süresi sona erenler, 2 yıldan az olmamak üzere yurt dışı daimi görev süresi kadar yurt içinde hizmet yapmış olması şartıyla en fazla bir kez daha atanabilecek. Yurt dışı daimi göreve atanan hakim ve savcılara, 657 sayılı Kanun kapsamında daimi görevle yurt dışı kadrolarında bulunanlara yapılan ödemeler, aynı usul ve esaslar çerçevesinde ödenecek. Bu kişiler hakkında, disiplin, sicil ve terfi hususlarında Adalet Bakanlığı merkez teşkilatında çalışan hakimlere ilişkin hükümler uygulanacak.
Bu kadrolara ilişkin hususlar, Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetmelikle düzenlenecek.
Milli Savunma Bakanlığı yurt dışı teşkilatına atanacak astsubaylar hakkında “en az 4 yıllık yükseköğrenim mezunu olmak” şartı aranmayacak.
Düzenlemenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Cumhurbaşkanınca yönetmelikle belirlenecek.
Kanunla, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatına ait bazı devlet memuru kadroları arasında herhangi bir farklılık olmaması amacıyla düzenleme yapılacak.
Bu hüküm, 15 Ocak 2023’ten geçerli olmak üzere düzenlemenin yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
– Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görev ve yetkileri
Anayasa Mahkemesinin diğer bir iptal kararı doğrultusunda 635 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapılıyor.
Buna göre, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görev ve yetkileri şöyle sıralanıyor:
“İlgili mevzuatta yer alan görevleri yapmak. Sanayi ürünlerine yönelik, bakanlığın görev alanına giren idari ve teknik düzenlemeleri hazırlamak, Türk standartlarından gerekli görülenleri zorunlu uygulamaya koymak, bunların uygulanmasını sağlamak, gerektiğinde denetlemek veya denetletmek. Görev ve yetkileri arasında yer alan destek programları ve projeleri ile ilgili görevlerini, belirleyeceği usul ve esaslar çerçevesinde bağlı ve ilgili kuruluşlarına yaptırmak. Sanayi işletmelerinin satın aldıkları sanayi ürünlerinin satış sonrası hizmetlerine yönelik ekonomik çıkarlarını koruyucu tedbirleri almak ve gerekli düzenlemeleri yapmak, bu düzenlemelere yönelik denetimleri yapmak ya da yaptırmak. Türkiye’de bilimsel ve teknolojik araştırma, geliştirme, tasarım ve yenilikçilik faaliyetlerini ve girişimlerini teşvik etmek; bu faaliyetler sonucu ortaya çıkan ürünlerin patenti, yatırımı ve pazarlanması konusunda gerçek ve tüzel kişilere destek vermek; bunlarla ilgili düzenlemeler yapmak, usul ve esasları belirlemek. Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerden işletmelere ait yatırım, üretim, teşvik, mali durum, AR-GE, fikri ve sınai mülkiyet hakları, dış ticaret, istihdam ve iş gücü, kurulu kapasite, fiili üretim, enerji giderleri, verimlilik, dijitalleşme ve benzeri muhtelif ekonomik ve kurumsal faaliyet bilgi ve verilerini, belirlenecek usul ve esaslar dahilinde almak, verilerin saklanması ve kullanılması için bilgi sistemi oluşturmak ve yönetmek. İşletmelerin rekabet edebilirliğini artırmak amacıyla, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, sektörel birlikler, sivil toplum kuruluşları ve firmalar arasında teknolojik gelişim odaklı işbirliğini teşvik etmek; kümelenme ve işbirliği mekanizmaları için destek programları hazırlamak, uygulamak ve izlemek; desteklere ilişkin usul ve esasları belirlemek. AR-GE ve yenilik faaliyetlerinin yaygın bir şekilde gelişmesini sağlamak üzere, arayüz veya platform tabanlı destek ve teşvik modelleri geliştirmek, bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemek ve uygulamak.”
– Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı döner sermayesi
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, döner sermaye işletmesi kurmaya yetkili olacak. Döner sermaye işletmesine 500 milyon lira sermaye tahsis edilecek, bu tutar Cumhurbaşkanı kararıyla 5 katına kadar artırılabilecek.
Döner sermaye; döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek karlardan, bağış ve yardımlardan oluşacak. Döner sermaye faaliyetlerinden elde edilen karlar, ödenmiş sermaye tahsis edilen tutara ulaşıncaya kadar sermayeye eklenecek.
Ödenmiş sermaye tutarı, tahsis edilen sermaye tutarına ulaştıktan sonra yıl sonu karı hesap dönemini izleyen nisan ayının sonuna kadar genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere ilgili muhasebe birimi hesabına yatırılacak. Bağış ve yardımlar, tahsis edilen sermaye miktarı ile sınırlı olmaksızın sermayeye ilave edilecek.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı döner sermayesi; sanayi ve teknoloji yatırımlarının, altyapı hizmetlerinin yürütülmesi, sanayi ve teknoloji yatırımlarına ilişkin destek sağlanması, AR-GE ve yenilik faaliyetleri, girişimcilik ekosisteminin geliştirilmesi, AB mevzuat ve uyum süreçleri, bilişim, teknoloji, siber güvenlik faaliyetleri, dijitalleşme, dijital dönüşüm faaliyetleri, kamulaştırma dahil kuruluş işlemlerinin sağlanması, altyapının planlanması, altyapı proje ve tesislerinin, ayrıca haritalandırma, danışmanlık ve benzeri işlerin yapılması/yaptırılması ile döner sermayenin işletilmesine ilişkin giderlerin karşılanması amacıyla kullanılacak.
Bakanlığın görev ve faaliyet alanları kapsamında, doğal afetler nedeniyle tahrip olan organize sanayi bölgesi, endüstri bölgesi, teknoloji geliştirme bölgesi ve sanayi sitelerinin ihyası veya yeniden inşası amacıyla veya üçüncü fıkrada belirtilen iş ve hizmetler ile sanayi ve teknoloji yatırımlarıyla doğrudan bağlantılı olmak kaydıyla yatırım projeleri ve bunların zorunlu altyapı hizmetlerinin yerine getirilmesi amacıyla döner sermaye bütçesinden Sanayi ve Teknoloji Bakanının onayıyla genel bütçeye kaynak aktarılabilecek.
Aktarılan bu tutarlar, genel bütçeye gelir ve söz konusu tutarlar karşılığı belirlenen işlerin yapımı amacıyla Bakanlık bütçesine ödenek kaydedilecek. Bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları aynı amaçlarla kullanılmak üzere ertesi yıla devretmeye Cumhurbaşkanı yetkili olacak. Kaydedilen bu ödeneklerden yatırım projeleriyle ilgili olanlar yılı yatırım programı ile ilişkilendirilecek.
İşletmenin faaliyet alanları, gelirleri, giderleri, işleyişi ve denetimi ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenecek.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına ilişkin hükümler, 21 Aralık 2024’ten itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girecek.
– 5 yeni madde ihdas edildi
Genel Kurulda kabul edilen AK Parti’nin önergeleriyle kanuna 5 yeni madde ihdas edildi.
İşsizlik Sigortası Kanunu’ndaki düzenlemeyle, Esnaf Ahilik Sandığı’nın 31 Aralık 2024 olan yürürlük tarihi 1 Ocak 2028 olarak değiştirilecek.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki değişiklikle, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki 12 aydaki; iş kazası ve meslek hastalığı halinde bağlanacak gelirin hesabına esas tutulacak günlük kazanç ise iş kazasının olduğu veya meslek hastalığında iş göremezliğin başladığı tarihten önceki 12 aydaki son 3 ay içinde, hesaplanacak prime esas kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim ödeme gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacak.
Ancak önceki 12 ay içinde 180 günden az kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olanların geçici iş göremezlik ödeneğine esas tutulacak günlük kazanç tutarı, iş göremezliğin başladığı tarihteki günlük prime esas kazanç alt sınırının 2 katını geçemeyecek.
GSS prim borçlarını ödeyemeyen sigortalılara yönelik kamuya olan borç yüklerini hafifletmek ve sağlık hizmetlerine erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla düzenlemeye gidiliyor. Hükme göre, 1 Ocak 2015 öncesine ait olup ödenmemiş GSS primleri ile gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilecek. Hükmün yayımlandığı tarihe kadar söz konusu süreler için ödenmiş olan primler iade ve mahsup edilmeyecek.
2024 yılında götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi yapılmış kamu üniversite sağlık hizmeti sunucularının, SGK’ye 31 Aralık 2024’e kadar bu sözleşme kapsamında verdikleri tedavi hizmetlerine ilişkin toplam tahakkuk tutarının götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması durumunda aradaki fark terkin edilecek. Terkin edilen tutar, Bakanlık bütçesine bu amaçla tahsis edilecek ödenekten karşılanacak.
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle, ÖSYM Başkanlığında soru hazırlamak üzere görevlendirilen yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim elemanları ile Milli Eğitim Bakanlığında görevli öğretmenlere yapılan aylık ek ödeme tarihi 31 Aralık 2026’ya uzatıldı.
Öte yandan, Devlet Denetleme Kurulu Başkan ve Üyelerine İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’a ilişkin çeşitli düzenlemeler içeren 10, 11. ve 12. maddeleri; Elektrik Piyasası Kanunu’nun, Elektrik Üretim Anonim Şirketinin hak ve yükümlülüklerini belirleyen hükmündeki değişikliğe ilişkin 18. maddesi; tazminat ödemelerine ilişkin 22. madde teklif metninden çıkarıldı.
– Görüşmelerden
DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “bazı şüpheli ve tutuklulara, emniyette ve cezaevlerinde çıplak arama yapıldığını” öne sürdü. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, Gergerlioğlu’na tepki gösterdi. Tartışma sırasında AK Parti ve DEM Parti milletvekilleri arasında laf atmalar yaşandı.
Tartışmanın sürmesi üzerine TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşime ara verdi. Aranın ardından birleşimi tekrar açan Bozdağ, yaşanan tartışma ve diyalogların Genel Kurulun mehabetine yakışmadığını ifade ederek, saygın bir dil kullanmaları konusunda milletvekillerini uyardı.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından yapılan oylamada, devlet memurlarına ilişkin düzenlemeleri de içeren Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi.
“MİLYONLAR SANA BOŞ TENCERE GÖSTERİP SEÇİM İSTİYOR”
“SEFALET ÜCRETİNİ REDDEDİYORUZ”
“ERDOĞAN SEN SARAYDASIN, BİZ SOKAKTA MÜCADELEDEYİZ”
“EN KÖTÜ SENDİKA, SENDİKASIZLIKTAN İYİDİR; ÖRGÜTLENİN”
“SENDİKALARI ÜRETİMDEN GELEN GÜÇLERİNİ KULLANMAYA VE İKTİDARA BU YILI DAR ETMEYE DAVET EDİYORUM”
“MİTİNG MEYDANLARI DOLARSA HAKKINIZI YİYENLER ORADA OTURAMAYACAK”
“MUTLAKA SANDIĞI GETİRECEĞİZ, BU İKTİDARI GÖNDERECEĞİZ”
Genel Başkan Özgür Özel, burada yaptığı konuşmada, “Ankaramızın bu kışında, bu soğuk havasında, sizin hatrınıza Ankara’nın kışa bir gün ara verdiği, müsaade ettiği bu güzel meydanda, alın teriyle hayat mücadelesi verip hakkı yenilince ‘Artık susmayacağım’ diyenler, ‘Hakkımı aramaya gidiyorum, hakkımı alacağım’ diyenler hepiniz hoş geldiniz. Beyaz, mavi, gri yakalı emekçiler…
Market personelleri, apartman görevlileri, temizlik işçileri, AVM’lerde çalışan tezgahtarlar, kasiyerler, güvenlik görevlisi kardeşlerim hepiniz hoş geldiniz. Günü siftahsız kapatan esnafımız, gün boyu iş arayıp eve boynu bükük dönen gençlerimiz, adalet arayanlar, eşitlik talep edenler, insanca bir yaşam isteyenler, evinizde oturup üzülmek, şikayet etmek yerine birleşip sesinizi duyurmak için buraya geldiniz. Hoş geldiniz” ifadesini kullandı. Özel, şunları söyledi:
“ASGARİ ÜCRETİN İLANIYLA SEL OLUP BU MEYDANI DOLDURDULAR”
“Bugün ülkeyi yöneten iktidar sizlerin yaşadığı zorlukları yarattı ama sizlerle ilgilenmiyor, sesinizi duymuyor. Sıkıntıları biliyor, bilmezden geliyor. Dertlerinize ne çare arıyor, ne çare üretiyor. Bunun için hiç şüphe yok ki bir ses yükseltmek lazımdı. Bunun için hepimiz sesimizi yükseltmeye, mücadeleyi yükseltmeye hazırdık. İşte böyle bir atmosferde, Yurttaş Birlikteliği ile hep beraber, önce 66’ydı ve sonra 69 ama asgari ücret ilanından sonra yağmur gibi tüm Türkiye’den katılımlarla bir sel oldular ve bu meydanı doldurdular. Yurttaş Birlikteliği’ne, bu alana katkı sağlayan konfederasyonlara, sendikalara, derneklere, vakıflara, bugün burada kim varsa onların temsilcilerine ve onlara güç vermeye, bu meydandan güç almaya gelen her birinize yürekten teşekkür ediyorum.”
“YETKİNİN GERÇEK SAHİBİNE, MİLLETE GİTME ZAMANIDIR”
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni 1920’de kurmuş partinin genel başkanı olarak, hiç şüphe yok ki Meclis’i çok önemsiyorum. Tüm milletvekillerimiz, tüm partimiz çok önemsiyor. Biz Meclis zemininde sizin, emeklilerin, emekçilerin, esnafların, çiftçilerin, emeklilikte yaşa takılanların, vergide adalet diye isyan edenlerin sesini duyurmak isteyen herkesin sesini o Meclis’e taşıyoruz. Konuşuyoruz, anlatıyoruz. Ama gördük ki o Meclis’te söylenenlere rağmen birileri bildiğini okumaya devam ediyor. O Meclis ki gücünü halktan alır, o Meclis ki gücünü milletten alır. O zaman yetkinin gerçek sahibine gitmenin, millete gitmenin zamanıdır. Biz TBMM’de asgari ücret ilanından sonraki oturuma katılmadık.
Dedik ki, ‘Madem beklentide yanıt yok. O zaman biz de burada yokuz.’ Ama bir başka meclise geldik, bugün burası gerçek bir meclistir. Güçlü demokrasilerde, millet vekaletini siyasetçilere verip beş yıl boyunca bir kenara çekilmez. Kendisiyle ilgili her konuda söz sahibi olmak ister. Siyasileri takip eder, tenkit eder, uyarır, gerekirse yetkiyi geri alır. Eğer iktidar, milyonlarca insanın sesini duymamakta inat ediyorsa; oy alırken yılda dört kere ayarlama yaparız dediği asgari ücretliyi bir yıl boyunca bir kuruş vermeden yoksulluğa mahkum ediyorsa; dünyanın en fedakar insanları olan bu millet için, bu devlet için, göz nuru akıtmış, dirsek çürütmüş emeklilerini sefalete mahkum ediyorsa; esnafı duymuyor, çiftçinin sorunlarını görmüyorsa o zaman gerçek Meclis burasıdır, meydanlardır, sizlerle birlikte olmaktır.”
“ERDOĞAN, SALON SİYASETÇİSİ OLMA, MEYDANLARDAN KORKMA”
“Tayyip Bey birazdan bir salonda kürsüye çıkacak. Kendi atadıklarına, il başkanına, ilçe başkanlarına, kendi mahalle delegelerine, kendi üyelerine kendini alkışlatacak. Buradan bir kez daha sesleniyorum: Sayın Erdoğan, salon siyasetçisi olma. Meydanlardan korkma. Çık dışarı. Gel buraya… Erdoğan, salonda kendini alkışlatan Erdoğan, ‘Gördünüz mü zafer kazandım Suriye’de?’ diye ‘Suriye’ye sevinin. Açlığı, yoksulluğu, işsizliği, güvencesizliği görmeyin, hissetmeyin’ diyen Erdoğan, bu meydan yoksullarla, bu meydan hakkını yediklerinle dolu ve sana sesleniyorlar. Çık oradan gel buraya, hesap ver, hesap ver, hesap ver… Bak Bursa’da, Balıkesir’de il kongrelerinde sana ‘Şam’ın Fatih’i’ diye bağırıyorlarmış. Şam’ı fethetmek, başka ülkenin toprağına göz dikmek, şehrine plaka koymak, başka işler… Sen fethedeceksen, bu emeklinin, emekçinin gönlünü fethet. Ama yapamazsın, çünkü onların gönlünden de düştün, gözünden de düştün. Sana orada ‘Fetih, fetih’ diye bağıranlara bakma. Bak bu meydanda yüz binler sana ‘İstifa, istifa’ diye sesleniyor.”
“GEÇİM YOKSA SEÇİM VAR”
“Eğer bir ülkede, başkentte, başkentin en önemli meydanına yüz binler sel olup akmışsa, hakkını arıyorsa, ülkeyi yönetene ‘İstifa’ diye sesleniyorsa, sandıktan kaçamazsın, seçimden kaçamazsın. Milyonlara söz verdin ama geçinemiyorlar. Geçim yoksa, seçim var. Erdoğan Ankara’da, başkentte milyonlar sana boş tencere gösteriyorlar. Milyonlar senden seçim istiyor, sandık istiyorlar. Bu iktidar döneminde bütün kurumlar ve kurallar yerle yeksan oldu. Her şey bir kişinin iki dudağının arasına sıkıştı. Milyonlarca emekçinin hayatını etkileyecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu bile mevcut antidemokratik yapısıyla bile dışlandı, emrivakilere zorlandı. Son komisyon toplantısı işçilerden kaçırıldı. Hükümet işverenle bir araya gelip, bir akşam vakti apar topar asgari ücreti AK Parti’nin grup toplantısına yetiştirdiler. 9 milyon asgari ücretli, maaşı asgari ücrete bağlı olan milyonlar büyük bir hayal kırıklığı ve öfke içindeler. Çünkü 22 bin 104 liralık ücret, asgari ücret değildir; bir sefalet ücretidir. Biz bu ücreti reddediyoruz. Bu antidemokratik uygulamadan sonra 50 yıldır komisyon masasında oturan işçiler, o masadan bir daha oturmamak üzere kalktılar. Türk-İş masadan tamamen çekildi. DİSK ve Hak-İş de aynı görüşte. Bu komisyon, bu iktidar döneminde tamamen meşruiyetini yitirdi. Bu adaletsizliğe, bu haksızlığa karşı ortak bir söylemde bulunan, karşı çıkan, isyan eden üç konfederasyonu da bugün buraya verdikleri katkı için ve bundan sonraki onurlu mücadeleleri için tebrik ediyorum. Yürekten mücadelelerinde destek veriyorum.”
“ASGARİ ÜCRETLİ ZAM BEKLERKEN TARİHTE İLK KEZ CEBİNDEN 2 BİN LİRASINI ALDILAR”
“Açıklanan asgari ücret, 2024 başında eleştirdiğimiz 17 bin 2 liralık ücretin de çok gerisindedir. 11 ayda 17 bin lira bütün alım gücünü yitirmiş, 7 bin liranın üzerinde erimiş, 10 bin liranın 1 Ocak’taki satın alma gücünün gerisine düşmüştür. Bu iktidar, 7 bin lira zayıflayan asgari ücrete 5 bin lira zam yaparak, asgari ücretli zam beklerken tarihte ilk kez cebinden 2 bin lirasını çekip almıştır. Asgari ücret, dünyanın dört bir yanında emekçilerin ilk başta bir yıllık kıdem boyunca aldıkları, sonra hızla uzaklaştıkları bir ücrettir. Ama maalesef bu ülkede asgari ücret artık temel ücret olmuştur. Yıllar önce; çalışanların yüzde 28-30’u asgari ücret alırken, bunu eleştiriyor, geriletilmesini vaat ediyorlardı. 22 yıllık AKP iktidarında asgari ücret bir canavar gibi her geçen gün daha fazla emekçiyi yutmuştur. Bugün ücretlilerin yüzde 57’sinin aldığı bir temel ücrete dönüşmüştür. Buradan, Tandoğan’dan bir kez daha kayda geçirmek isterim ki Avrupa Birliği’nde ücretlilerin sadece yüzde 9’u, örneğin Almanya’da ücretlilerin sadece yüzde 6’sı asgari ücret almakta, geri kalanı bunun üzerinde ve çok üzerinde maaşlar almaktadır. Hal böyle olunca asgari ücretlinin milli gelirden aldığı pay, OECD ülkelerinde yüzde 55 ve Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 60-70 arasındayken, bu meydanın; ücretlilerin milli gelirden aldıkları pay sadece yüzde 25’tir.”
“AND OLSUN Kİ BİZ KAZANACAĞIZ”
“Almanya’da sosyal demokratlar yüzde 70’e itiraz edip, ‘Bütün varlığın yüzde 70’ini hepimiz, yüzde 30’unu nasıl zenginler alır?’ derken, Türkiye’de yüzde 25’ini bütün ahali, yüzde 75’ini zengin mahallenin çocukları tüketmektedir. Bu haksızlığa isyan ediyorum. 100 liralık milli gelirin her 4 lirasının 3 lirasını milli gelirin zenginlere veren, patronlara veren, yandaş müteahhitlerine veren, yarattığı yeni zenginlere veren ama hepimizi açlığa terk eden bu mesele, dünyadaki eşitsizliklere benzer ama dünyada hiçbir gelişmiş ülkede ya da Türkiye’ye emsal hiçbir ülkede olmayan bir eşitsizlik bu topraklarda vardır. Buna itirazı en üst perdeden yapmak, bugünkü iktidarı koruduğunda kolladığı kesimlerin zenginler olduğunu görmek, bu iktidar değişmeden bu değişim – paylaşım hikayesinin değişmeyeceğini bilmek, onların patronların tarafında, bizlerin ise hep beraber halkın tarafında olduğunu bilmek mücadelenin en büyüğüdür, en onurlusudur. Tarafımız burasıdır. Sayın Erdoğan biz bu meydandayız, sen saraydasın. Biz sokaktayız, sen sırça köşklerdesin. Biz yoksulun, garibanın yanında kol kola onunla mücadelenin içindeyiz, sen bu sömürü düzenini sürdürmenin peşindesin. Ama sana and olsun ki biz kazanacağız, biz kazanacağız.”
“TÜİK ENFLASYON HESABINI ERDOĞAN’I ÜZMEMEK ÜZERİNE KURAR”
“Bu sene asgari ücret tartışmaları başladığında net tavrımızı koyduk. Dediler ki ‘TÜİK yüzde 50 çıkarıyor enflasyonu.’ TÜİK, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumunun baş harflerinden oluşan bir kurum. Onun verdiği rakam, senin cebinden para çalan bir rakamdır. Çünkü TÜİK enflasyon hesabını Tayyip Erdoğan’ı üzmemek üzerine kurar. Bu sene hesapladı, kitapladı, yüzde 47 enflasyon buldu. Biz baktık, asgari ücretlinin enflasyonu nedir diye. Asgari ücretli maaşını alınca ne yapar? Kira verir. Ne yapar? Elektrik, su, telefon faturalarını öder. Ne yapar? Mutfak masraflarını görür. Eğer imkan kalsa belki çocuğuna bir çorap, bir önlük, bir kapşonlu alır. Asgari ücretli kendi kararını kendi verebilen, parasını özgürce harcayabilen değil, paranın nereye gideceği maaş gelmeden belli olan insandır. Biz bu asgari ücretlinin enflasyonuna baktık, bir yılda tam yüzde 80. Fazlası mümkün, aşağısı mümkün değil. Öyle ya, kira belli, beyaz peynir belli, zeytin belli, ayçiçek yağı belli, telefona gelen zam belli, elektrik faturası belli. TÜİK nasıl yapıyorsa bu hesabı yüzde 47’ye getiriyor. Döndük baktık, bunu eleştirirken de şöyle söyledim. Yıllardır biliriz ki TÜİK’in sepeti, asgari ücretlinin sepeti değildir. Dedim ki geçenlerde ‘Ey TÜİK bu asgari ücretliye yüzde 50 hesaplamışsın, ne yapacak, pinpon topu mu yiyecek?’ Bu TÜİK yememiş içmemiş, size yedirmiyor içirmiyor, kendi de yememiş içmemiş, açıklama yapmış. Diyor ki, ‘Hesap sepetimizde pinpon topu yok.’ Sordum arkadaşlara ‘Birkaç sene öncesine kadar vardı, çıkardılar’ dediler. Dedim ‘Aferin.’ Ne varmış? Pinpon topu yok diye övünüyor ya futbol topu varmış, davlumbaz varmış, otel ücretleri varmış. TÜİK bak, buradaki emekliler parayı ne lüks otellere, ne senin hesapladığın şans oyunlarına, ne davlumbaza, ne futbol topuna, buradaki emekliler, buradaki emekçiler aldıkları maaşı ancak borçlara, kredi kartı borçlarına, eşe dosta yapılan borçlara ödüyorlar.”
“ASGARİ ÜCRETLİYİ İNİM İNİM İNLETTİLER”
“Bak karşıdan boş tencere çalıyorlar, boş tencere çalıyorlar. TÜİK’in yüzde 50’si yeterince cebinizden para çalmıyormuş gibi bir de tuttular dediler ki ‘Biz gerçekleşen enflasyona göre zam vermeyelim, hedeflediğimiz enflasyona göre verelim.’ Yani diyor ki ‘Ben ekonomiyi yönetemedim, enflasyonu düşüremedim, hayat pahalılığını gideremedim ama beceriksizliğimin faturasını ben ödemeyeyim, Tandoğan Meydanı ödesin. Emekliler ödesin, emekçiler ödesin.’ Bunu duyduğumuz gün, hesabı kitabı yaptık yüzde 78 asgari ücretlinin enflasyonunu hesaba kattık ve dedik ki, ‘Asgari ücret olmalıdır 30, bunun altında yokuz’ dedik. Ama maalesef bizim bütün uyarılarımıza rağmen, zammı asgari ücretlinin enflasyonuna göre değil, TÜİK‘in enflasyonuna göre bile değil, kendi hesapladıkları ve beceremedikleri hedef enflasyona göre verdiler. Öyle olunca da asgari ücretliyi 22 bin 104 liralık bir sefalet ücretine mahkum ettiler. Şimdi bütün emekliler aynı endişede. Biliyorsunuz, geçen sene ocak ayında 10 bin lira verdi, enflasyon yüzde 65’lerdeydi. Temmuzda sadece yüzde 25 zam verdi. Ve 12 bin 500 liralık yapmış olduğu zamla hem emekliyi hem de 17 bin liralık asgari ücretle asgari ücretliyi bir yıl boyunca inim inim inlettiler. Canlarına okudular, canlarını çıkardılar. O gün ‘Emekliye bir asgari ücret ver’ diyorduk, 10 bin lirayı 12 bin 500 lira yaptın, ‘30 milyarı zor buldum, 66 milyar param yok’ diyordu. Bir gördük ki, geçen sene tam 660 milyar lira emekliye asgari ücret vermek için lazım olan paranın on katını, zengin müteahhitlerin, ödemeleri gereken kurumlar vergisini affederek vazgeçmişler. Yani emekli Memduh Amca’nın, emekli Sakine Teyze’nin, emekli Ayşe Ablamın, Hanife Yengemin, Mehmet Kardeşimin maaşını asgari ücret yapmak için lazım olan paranın 10 katını emekli Mehmet’e vermeyen Mehmet Cengiz’e vermiş, Kadir Abime vermeyen Kalyon İnşaat’a vermiş.”
“CHP’NİN TARAFI TANDOĞAN MEYDANI, ERDOĞAN’IN TARAFI ZENGİNLERİN SOFRASI”
“Artık kaçacak yerleri yoktur. Artık her şey gün gibi ortadadır. Siyaset tarafını belli etme ve siyaset taraf olma sanatıdır. İşte Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarafı Tandoğan Meydanı’dır. Recep Tayyip Erdoğan’ın tarafı zenginlerin sofrasıdır. Ayrıca bu sene bütçe yaparken 701 milyar lira vazgeçilecek, bir daha söylüyorum vazgeçilecek kurumlar vergisi tutarı 701 milyar lira. Bunu buldular, bütçeye koydular. Ama emekliye vermek için parayı bütçeye koymadılar, emekçilerin hakkını vermek için lazım olanı bütçeye koymadılar. Ürünü tarlada kalan çiftçiye vermeleri gereken desteklemeyi bütçeye koymadılar. Ama Kur Korumalı Mevduat’a ödenecek trilyonları, zenginlere çekilecek peşkeşleri baştan bulup bütçeye koydular. O zaman Tandoğan sizi görmeyen, sizi düşünmeyen, sizin için kaynak bulmayan, bütçeye koymayan bu iktidara hep birlikte sesleniyoruz. Buradan sonra bu bütçeyle geçim olmaz. Geçim yoksa, seçim var. Geçim yoksa, seçim var. Geçim yoksa, seçim var. Buradan kaçmaları mümkün değildir. Ve seçim olduğunda hiç öyle kaynak derdiniz yok. Erdoğan parayı kime verdiyse, para oradadır, o kaynak oradadır. Aynı paradır, para vardır, sadece verileceği yer değişecektir. Kalyon İnşaat’a değil, emekli Kadir Abi’ye gidecektir, Mehmet Cengiz’e değil asgari ücretli Mehmet Kardeşime gidecektir.”
“EN CILIZ KALABALIK, YALNIZLIKTAN İYİDİR”
“Buradan içimizdeki asgari ücretli kardeşlerime, asgari ücretli emekçi kardeşlerime el sallıyorum. Buradan sendikalı olmayan herkese sesleniyorum. En kötü sendika, sendikasızlıktan iyidir. En kötü örgütlenme, örgütsüzlükten iyidir. En cılız kalabalık, yalnızlıktan iyidir. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin… Hepinizi sendikalı olmaya, sendikal mücadele ile hak aramaya davet ediyorum. Türkiye tarihinde, sendikalar tarihinde ömür vermiş, can vermiş tüm büyüklerimizi saygıyla, minnetle anıyor, bütün emekçi kardeşlerimi sendikalaşmaya davet ediyorum. İstifaya davet ettiğiniz hükümet, asgari ücreti sendikalarla konuşuyor. Oysa sendikalı işçide asgari ücret söz konusu olmaz. Toplu İş Sözleşmesi, asgari ücretin üzerinde bağıtlanır, üzerinde imzalanır. Ama 1970’lerde işçilerin yüzde 75’i, dört işçiden üçü sendikalıyken bugün maalesef bu rakam fiilen yüzde 14,75 durumundadır. Bu, resmi ve gerçek rakamdır. Ancak yarısı kamuda çalışan işçilere ait. Yani özel sektör sendikalı işçilerin yüzde 7’sidir. Türkiye’de işçilerin yüzde 14,5’i sendikalıyken, grevli ve toplu sözleşme hakkından yararlanan sadece yüzde 9’dur. Bunun da yarısı özel sektördür. Yani Türkiye’de 100 işçiden sadece 4,5 tanesi grevli ve toplu sözleşmeli sendika hakkına sahipken, grevli toplu sözleşme yapabiliyorken, yüzde 95’i bu haktan mahrumdur. İşte bizim esas sorunumuz, bu iktidarın esas hoşuna giden de budur. Buradan bir kez daha işçilere sendikalara üye olmaları çağrısında bulunurken, sendikalara da üretimden gelen güçlerini kullanma bu iktidara bu yılı dar etmeye davet ediyorum.”
“İLK GÜNDEN ASGARİ ÜCRETTE 2 BİN LİRA KAYIP VAR”
“Sözün sonuna gelirken, dün bir kez daha Sayın Erdoğan çıkmış şöyle söylüyor: ‘Biz asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik.’ Erdoğan, hangi enflasyona ezdirmediniz? TÜİK’in enflasyonu dahi yüzde 50, verdiğiniz zam yüzde 30. Diyorlar ki, ‘Asgari ücrete zam yaparsak enflasyon artar.’ Bu koca bir yalan. Koca 2024 yılı boyunca asgari ücrete bir kuruş zam yapmadın, yine yüzde 50 enflasyon yaptın. O da senin kendi hesabına göre… Bakın 2002 yılında bu iktidar geldiğinde, bir asgari ücret yedi çeyrek altın alıyordu. Hesap ortada: Asgari ücret 184 liraydı, çeyrek altın 27 liraydı ve yedi çeyrek altın alıyordu. Geçen sene ocak ayında verdiği 17 bin 2 lira asgari ücret beş çeyrek altın alıyordu ve o verdiği asgari ücret, bu ay aralık ayında ancak üç çeyrek altın alabiliyor. Yani AKP iktidarı boyunca yedi çeyrek altından üç çeyrek altına gerilemiş durumdayız. İlan edilen asgari ücret; 22 bin lira, ocak ayının sonunda alınacak. O zaman kim bilir altın kaç lira olacak? Ama hiç değişmese bugün verdiği maaş, bugünkü altın fiyatıyla 4,5 çeyrek altın. Geçen seneki beğenmediğimiz 17 bin lira, beş çeyrek altın alıyorken bugün verdiği asgari ücret, şimdiki altın fiyatıyla bile 4,5’ta. Şimdiden, bir ay öncesinden yarım çeyrek altın cebinizden çekip alınmış. Yani 2 bin 500 lira. Aynen demin söylediğim gibi… 7 bin lira alımda kayıp, 5 bin lira zam, 2 bin lira ilk günden kayıp var. Bir yıl boyunca da bunu sürdürmeye çalışacaklar.”
“NİYE ALTIN HESABI YAPIYORSUN?’ DİYENE DAHA KÖTÜ HESAP ORTADA…”
“Erdoğan, çeyrek altın hesabına kızıyor, ‘Altınla mı hesaplanıyor? Altın mı yiyorlar?’ diyor. Yiyemiyorlar ama bir dönüp bakmak lazım… Ocak 2024’te verilen 17 bin 2 lira, kilosu 300 lira olan dana kıymadan 57 kilo alıyordu. Bugün verdiği para, 37 kilo dana kıyma alabiliyor. Dana kıymanın kilosu 590 lira. Bunu söylediğimde itiraz eden de oluyor. 650 lira diyen var, 700 lira diyen var. Geçen sene 57 kilo dana kıyma, bugün 37 kilo dana kıyma. Yani ‘Altın mı yiyorlar?’ diyene, ‘Niye altın hesabı yapıyorsun?’ diyene çok daha kötü dana kıyma hesabı ortada. Ayrıca Ocak 2024’te 17 bin lira, bin 700 tane simit alırken bugün verdiği asgari ücret, bin 470 tane simit alıyor. Biz asgari ücrete yüzde 76-77 zamla 30 bin lira önerirken bile utandık, yüzümüz kızardı. ‘Evet, makuliyeti kaçırmayalım ama 30 bin lira ile geçim mi olur?’ dedik ama Erdoğan 22 bin lirayı sizlere layık gördü. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sadece asgari ücrete zammı değil, küçük esnafı bu artıştan koruyacak 8 bin lira işçi başına desteği, KOBİ’leri bu artıştan koruyacak 5 bin lira işçi başına desteği de birlikte önermiştik. Ama iktidar at gözlüğü takmış, öyle bakıyor. Sadece zengine bakıyor, sadece parası olana bakıyor. Garibana, işsize, çalışana, emekliye, öğrenciye hayatı dar ediyor. Bu nedenle de halkın karşısına çıkamıyor.”
“ARTIK GÖLGE ETME, SANDIĞA GEL, HESAP VER”
“Buradan Tandoğan Meydanı’na soruyorum: Erdoğan çarşıya çıkabiliyor mu? Pazara gidebiliyor mu? Sokakta yürüyebiliyor mu? Orada asgari ücreti savunabiliyor mu? Emekliye gelip de ‘Geçinebiliyor musun?’ diye sorabiliyor mu? Ama ne diyor, ‘Şam’ı fethettim’ diyor. Erdoğan, Şam’ı fethetmeyi bırak, yurda dön. Emeklinin ve emekçinin fethedebiliyorsan gönlünü fethet. Ama sen o gönülden çoktan düştün, vatandaşın gözünden çoktan düştün. Erdoğan kendi Türkiye sınırlarında ama aklı maalesef Suriye’de. Artık Türkiye’nin gerçeklerine dönmesi lazım ama ‘Dön’ diyemiyorum. Bu sorunlara çözüm bulması lazım. Asla ona ‘Bunları çöz’ demiyorum. Çünkü o, bu meydandan taraf olmadığını gösterdi. Ona ‘Kendine gel’ demiyorum. Çünkü kendisi o tarafta olduğunu gösterdi. Ona sadece ‘Yoldan çekil, önümüzden çekil. Bu emeklinin, bu asgari ücretlinin hayatını karartıyorsun, artık gölge etme ve çekil. Artık buraya gel, sandığa gel, karşımıza gel, bu millete hesap ver’ diyorum.”
“ERDOĞAN SORUNLARI ÇÖZEMEYECEK”
“Erdoğan’a ‘Sorunu çöz’ demiyoruz. Çözmüyor, çözemiyor, çözemeyecek. Ama çözüm burada, çözüm meydanda, çözüm hak aramakta. Çözüm hakkımızı hep beraber almakta. Millet burada, işçi burada, emekli burada, esnaf burada, memur burada. Ve bu meydandan Türkiye’ye sesleniyoruz, böyle olursa, Tandoğan‘lar dolarsa, şehirlerde miting meydanları dolarsa, 10 binler 100 binlere, 100 binler milyonlara çıkarsa, sizin hakkınızı yiyenler orada oturamayacaklar. Bundan sonra meydan meydan dolmaya, hep birlikte taşmaya, hakkımızı almaya var mıyız? Var mısınız? Tayyip Bey ‘Muhalefetin sırtında küfe yok’ diyor. Doğru. Millet maalesef o onurlu küfeyi taşıma yükünü sana verdi. Ama yapamadın, yapmadın, milleti yük gördün. Onların sorununu çözmedin. Oy alırken onlara gittin, seçimden sonra sırtını döndün. Öyle olunca artık bu milletin senden bir umudu kalmamıştır. Ama biz hem Cumhuriyet Halk Partisi olarak, tek başımıza değil bütün muhalefeti hep birlikte kucaklayarak, biz bu küfeyi sırtlanmaya ve bu sorunu çözmeye, işte bu yüzleri güldürmeye varız. Erdoğan’ı göndermeye, halkın iktidarını kurmaya var mısınız? Var mısınız? Hep beraber başaracağız, söz veriyorum, başaracağız.”
“HEP BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”
“Sizler buradaki 10 binleri görüyor musunuz? Bir kuvvetli alkış yapalım, meydanlara sığmayanlara. Hep beraber hakkımızı almaya, hak yiyenleri yollamaya, hakkımızın vereceklere omuz vermeye var mısınız? Hep birlikte başaracağız. Meydan Tandoğan, bu tarafta meydanlara sığmayanları görüyor musunuz? Onlara da yürekten bir alkış yapalım. Yürekten bir alkış. Değerli tertip komitesi, ‘Yurttaş sesleniyor, hakkımızı alacağız’ dediniz, sesinizi duyanları, 100 binler olanları, bu meydanları dolduranları görüyor musunuz? Bu komite 2025 yılının büyük mücadelesinin ilk fişeğini ateşleyen komitedir. Hepsine yürekten teşekkür ediyoruz. Bundan sonra asla yalnız yürümeyeceğiz, her zaman evden çıkarken bir komşuyu, işçi servisinde bir emekçiyi, sendikada bir yoldaşı, kahvede bir arkadaşı, tarlada bir komşuyu ikna edeceğiz. Gelirken onlarla birlikte geleceğiz. Sel olup akacağız, bu haksız rejimi değiştireceğiz, mutlaka sandığı getireceğiz, mutlaka bu iktidarı göndereceğiz.”
“100 BİNLER BÜTÇEYE ‘HAYIR’ DİYOR”
“Kendisine açıkça söylemiştim. ‘Eğer bu sesi duyarsan geçim olur’ demiştim. Duymadı, geçim olmadı. 2025 yılı geçim yılı olmayacağı şimdiden belli. 2025’te bu emekli maaşıyla, bu asgari ücretle, yüzde 12-16 zam yapacakları emekli, memur emeklisinin, işçi emeklisinin maaşlarıyla 12 bin 500 lirayı yapmayı düşündükleri 14 bin lirayla 2025’te geçim olur mu, geçim olur mu? ‘Geçinemem’ diyenler, hükümetin bu bütçesine ‘hayır’ oyu verenler elini kaldırsın. Erdoğan sen bütçeyi Bahçeli ile geçirdin, ama bak 100 binler bu bütçeye ‘hayır’ diyor, ‘hayır’ diyor, ‘hayır’ diyor. İşte bu güzel evler halkın iktidarına kalkacak. Bu güzel eller halkın iktidarını kuracak. Bu güzel eller hakkını söke söke alacak. Hepinizi saygıyla selamlıyorum, kendinizi coşkuyla alkışlayın. Türkiye’nin kurtuluşu bu alkıştadır. Duyun bu sesi. Bu alkış, bir iktidarı gönderen, halkın iktidarını kuran alkıştır. Daha yüksek, daha, daha, daha. Hep birlikte iktidara, iktidara, iktidara. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”
Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından üniversite öğrenci topluluklarına destek sağlamak amacıyla hayata geçirilen Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES), 2. dönemde 998 başvuru alarak rekor kırdı.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, projeye olan ilginin kendilerini mutlu ettiğini belirterek, başvuruların hızla değerlendirileceğini ve gençlerin projelerini hayata geçirmelerine destek olacaklarını söyledi.
Üniversite öğrenci topluluklarının projelerini hayata geçirmelerine kolaylık sağlanması amacıyla uygulanan Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES), gençlerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ÜNİDES, ikinci döneminde 998 başvuru alarak rekor kırdı.
Proje kapsamında yapılan başvuruların 362’si ulusal projelerden oluşurken, 636’sı yerel düzeydeki projeler olarak kaydedildi. En fazla başvuru yapılan iller; İstanbul, İzmir ve Bayburt oldu.
Gençlerin İlgi Alanları: Kişisel Gelişim ve Teknoloji Öne Çıkıyor
Başvuruların odaklandığı projeler arasında en popüler üç başlık şu şekilde oluştu;
1. Kişisel ve Sosyal Gelişim
2. Bilim ve Teknoloji
3. Mesleki Gelişim Faaliyetleri
Öne çıkan başlıklar, gençlerin bireysel gelişim, yenilikçi çalışmalar ve kariyer hedeflerine yönelik konulara büyük bir ilgi gösterdiğini ortaya koyması bakımından dikkat çekti.
Bakan Bak: “ÜNİDES’e olan ilgi gün geçtikçe artıyor”
ÜNİDES projesine gösterilen yoğun ilgiden dolayı memnuniyetini dile getiren Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Osman Aşkın Bak, “ÜNİDES’e olan ilgi gün geçtikçe artıyor, bunu görmekten dolayı mutluluk duyuyoruz. Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ndeki uzman arkadaşlarımız, projelerin değerlendirmelerini yapmaya başladılar. Elimizden gelen en kısa sürede tüm başvuruları değerlendirip gençlerimizin projelerini bir an önce hayata geçirmelerini sağlayacağız.” dedi.
Bakan Bak, gençlerin proje üretme konusundaki heves ve katılımlarının ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
ÜNİDES 3. Dönem Başvuruları Şubat 2025’te yapılabilecek
ÜNİDES’in üçüncü dönem başvuruları, 03-27 Şubat 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Gençler, projelerini hayata geçirmek için başvurularını yapabilecek.
ÜNİDES ile birçok farklı alanda faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri, sunulan destek ve fırsatlardan yararlanabilecek. Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından yerel projelerde 50.000 TL’ye kadar, ulusal projelerde ise 100.000 TL’ye kadar ayni destek sağlanacak.
Yaşar TONBAK / ANKARA-BHA
Serginin açılışı Belediye başkanı Dr. Özer Kasap, Vakıf 19 Çorumlular vakfı Yönetim kurulu başkanı Alper Bilan ve sanatseverlerin katılımıyla saat16.30 da açıldı.
Serginin açılışında Konuşan, Vakıf 19 Çorumlular Vakfı Yönetim kurulu başkanı Alper Bilan, şunları kaydetti:
“Sayın belediye başkanının sanat ve sanatçıya verdiği adımlarla buradayız. Sayın belediye başkanı Dr. Özer Kasap, beye teşekkür ediyorum, Burada sanatın ve sanatçının daha önemsendiği günler olması dolayısıyla. Bu sergi, Anadolu medeniyetlerinden Hititlerle ilgili bir sergi. Bu sergide, barışı, sevgiyi, her yere yaymak istiyoruz. Çünkü zamanında, Hititlerin, Kadeş barış antlaşması imzalanmış. Anadolu’da, imzalanan ilk yazılı anlaşma. Sevginin her yere hakim olması, sanatla da, bütün sanatseverlere ulaşmaya çalışıyoruz. Teşekkür ediyorum.”
Belediye başkanı Dr. Özer Kasap’ta açılış kurdelesinin kesiminin akabinde, yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi.
“Ülkemizin değerli sanatçılarının değerli eserlerinin burada, Beypazarı’nda sergilenmesi bizi gerçekten butlu etti. Sayın hocalarımın da ifade ettiği gibi bu başlangıç olur. Bundan sonraki süreçte de, güzel eserlerin sergilenmesi noktasında da, sizlerinde desteğiyle hep beraber açacağımıza inanıyorum.”
70 dolayında eserin bulunduğu sergi, 04 Ocak 2025 Gününe kadar sanatseverlerin görmesi tarihi Suluhan kervansarayı içinde açık kalacak:
Sergide, resimleri bulunan sanatçılar, sergiyi gezenlere Resimleri konusunda bilgilendirmede bulunurken, Gazi Üniversitesi Resim İş Eğitim Bölümü Öğretim üyesi Doç.Dr. kerim Laçinbay, da sergide çalışmalarıyla yer aldı ve serginin açık kalacağı sürelerde, tarihi hanın içinde ilgi göreceğini beklediklerini kaydetti.
Ayrıca, sergide resimleri yer alan Dr. Ali Düzgün’de şu ifadelerde bulundu:
“Bu resim, kadınlarımızın bir diyaloğ halinde, sohbet halinde resmini yaptım. Akrilik boya tekniğinde çalıştım. 3 bir kompozisyon olarak resim yaptım. Benim 55 yıllık sanat hayatımda, daha çok figüratif çalışmalar yapıyordum. Daha çok Anadolu kadınlarını ve kent kadınlarını işlemeye çalışıyorum. Türk resim sanatında kadın konusunu işleyen ressamlardan birisiyim.”
Muhabir: Yaşar TONBAK
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa’da “Ekonomiye Değer Katanlar Ödül Töreni”nde konuştu.
Erdoğan,üretim ve istihdamı korumak için İstihdamı Koruma Programı’nın 2025 yılı ocak ayında başlatılacağını duyurdu.
Erdoğan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücünü sürdürmeyi hedeflediklerini belirterek, şöyle devam etti:
“Yıllık 37 milyar dolar ihracatımız olan, 1 milyon 200 binden fazla çalışana istihdam sağlayan konfeksiyon, tekstil, deri ve mobilya sektörlerinde rekabet gücümüzü sürdürmeyi önemsiyoruz. Üretim ve istihdamı korumak için 2025 yılı ocak ayında KOSGEB eliyle İstihdamı Koruma Programı başlatıyoruz. Bu sektörlerde 2024 yılının son aylarındaki istihdam düzeyini 2025 yılında koruyan KOBİ’lere çalışan başına aylık 2 bin 500 liraya kadar destek ödemesi gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Hayırlı uğurlu olsun diyorum”.
Erdoğan, Türkiye ekonomisinin son 22 yılda ortalama yüzde 5,3 büyüdüğünü, asgari ücretteki reel artışın ise yıllık ortalama yüzde 5,6 ile büyümenin üstünde olduğunu söyledi.
Bugün Türkiye’de 630 doları bulan asgari ücretin, gelişmekte olan pek çok ülkeden daha yüksek seviyede olduğunu belirten Erdoğan, “Enflasyon hedeflerimiz inşallah tek tek gerçekleştikçe vatandaşlarımız alım güçlerindeki artışı daha net görebilecek. 2025 yılı için bu konuda da umutluyuz” diye konuştu.
Erdoğan, muhalefete eleştirilerini dile getirerek, “Mesela Suriye krizinde eski rejimin devrilmesinin üzerinden tam 3 hafta geçti ama bunlar meseleyi hala tam olarak kavrayamadılar.” ifadesini kullandı.
Muhalefet temsilcilerinin gün aşırı konuştuklarını ama cümlelerinde derinlik ve tutarlılık olmadığını kaydeden Erdoğan, “Amerika’da başkanlık seçimleri sonrasında yeni bir yönetim şekilleniyor, yine bakıyorsunuz muhalefet Türkiye’ye dair kurulan her müspet cümleye iç siyaset zaviyesinden yaklaşıyor. Rakipleri dahil tüm dünya Türkiye’nin jeopolitik gücünün ve artan etkisinin farkında fakat bunu bizim muhalefete bir türlü anlatamıyorlar. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Gazze krizine kadar her meselede benzer bir atalet, umursamazlık ve tembellik söz konusu. Bu tablo siyasi iktidar açısından avantajlı gibi gözükse de esasen sorunlu bir durumdur.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar 25 milyar lira yatırım yapılan TEKNOSAB’ın, Türkiye’nin yüksek teknolojili üretime geçişinin simgelerinden olacağını vurgulayarak, “Biliyorsunuz kısa süre önce ülkemizi bu hedefe daha hızlı götürecek HIT-30 programını kamuoyumuzun takdirine sunduk. 5 ay gibi kısa sürede elektrikli araç, güneş hücresi, pil hücresi, rüzgar türbini gibi stratejik konularda toplam büyüklüğü 7 milyar doları aşan yatırımları ülkemize kazandırma noktasına geldik. İnşallah daha güzel sonuçlar elde edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan,her yıl düzenlenen TEKNOFEST’lerin önemine vurgu yaparak, “Yapay zeka ve insansız sistemler meselesinin ülkemizde halen yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum. Hükümet olarak gerek TEKNOKENT’ler gerek TEKNOFEST’ler gerek AR-GE yatırımları gerekse farklı teşvik ve destek paketleriyle bu yeni dünyaya Türkiye’yi hazırlamaya çalışıyoruz” dedi.
Kaynak: BHA