20 Haziran 2024 Perşembe
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
İzmir’in Buca ilçesinde yer alan Forbes Köşkü, yalnızca mimarisiyle değil, barındırdığı ilginç hikayeleriyle de dikkat çekiyor. Beşonsekiz Treni kitabının yazarı Tayfur Göçmenoğlu, köşkün bilinmeyen tarihine ışık tutuyor.
İzmir’in tarihine tanıklık eden Forbes Köşkü, sadece görkemli mimarisiyle değil, barındırdığı sırlarla da dikkat çekiyor. 1908 yılında İngiliz Forbes Ailesi tarafından inşa edilen bu köşk, zamanla yalnızca bir aile evi olmaktan çıkarak, birçok önemli olayın geçtiği bir merkez haline gelmiştir. Buca’nın simgesi haline gelen bu yapı, geçmişte şehrin kültürel ve sosyal dokusuna önemli katkılarda bulunmuştur.
Bugün kaderine terk edilmiş bir halde olan Forbes Köşkü, hala tarihin sessiz tanığı olarak ayakta duruyor. Ancak köşkün barındırdığı hikayeler ve onunla özdeşleşen Forbes Ailesi’nin etkileyici geçmişi, yeniden gün yüzüne çıkmayı bekliyor. İşte gazeteci ve yazar Tayfur Göçmen ile yaptığımız röportajda, bu tarihi yapının bilinmeyen hikayelerini ve dikkat çeken detaylarını keşfetme fırsatı bulduk. Bu değerli sanatçının yaptığı araştırmalar sonucunda Forbes Köşkü’nün bilinmeyen hikayelerini kendisinden dinleyelim…
Bence köşkün tarihindeki en ilginç olay, 1908 yılında inşa edildikten kısa bir süre sonra sahibinin metresi ve hizmetçisi tarafından kasıtlı olarak yakılmasıdır. Bu yangında büyük hasar gören köşk, 1910 yılında onarılmış ve eski ihtişamına yeniden kavuşmuştur.
Atatürk, ilk İzmir ziyaretini 2 Ocak 1924’te yapmıştır. Başyaveri Salih Bey’in 31 Ocak 1924’te tuttuğu notlara göre, bu ziyaretin amacı dinlenmekti. Atatürk, Forbes Ailesinin 1922’den sonra köşkü devrettiği Whittal Ailesi’nin de yaşadığı Forbes Köşkü’nde ağırlanmış, bu süreçte Whittall Ailesi geçici olarak köşkten ayrılmıştır. Gece ilerledikçe, Atatürk köşkte görevli bahçıvanın hareketlerinden şüphelenmiş ve bu konuda Başyaveri Salih Bey’i uyararak gerekli önlemlerin alınmasını istemiştir. Salih Bozok, Gazi’nin güvenliğini sağlamak amacıyla iki askeri görevlendirmiş, ardından birlikte geldikleri Latife Hanım’a ait Göztepe’deki köşke giderek durumu anlatmıştır. Atatürk, geceyi bu köşkte geçirme istediğini belirtmiştir. Sonrasında, Ankara’dan birlikte geldikleri Dr. Neşet Ömer Bey ile birlikte Forbes Köşkü’nden ayrılarak, Latife Hanım’ın ailesine ait köşke yerleşmiştir.
Forbes Köşkü, yalnızca Buca’nın değil, İzmir’in en güzel köşküdür ve şu anda sahiplenilmemiş bir tablo sunmaktadır. Konutlar, içinde insan olmadığı takdirde hızla yıpranır. Ancak Forbes Köşkü, 1952 yılında Agnes Whittal’dan satın alındıktan sonra kamulaştırılmış ve Buca SSK Hastanesinin sanatoryum hizmeti veren ek binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra lojman olarak hizmet vermiş ve bakımlı bir bina olarak kalmıştır. Son 30 yıldır ise köşk, bir bakanlıktan diğerine devredilerek adeta kaderine terk edilmiştir. İki yıl önce köşk, madde bağımlıları tarafından yağmalanıp tahrip edilmiştir. Ancak son sahibi olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, köşkü koruma altına almıştır. Köşkün bu hali, bütün Bucalıları derinden üzmektedir.
İngiliz Forbes Ailesi, meyankökü üretimi yaparak bu ürünü, Amerika’ya Coca Cola firmasına göndermiş, bu yolla çok para kazanmıştır. Coca Cola firması, Güney Amerika’da tröstlerin eline geçen meyankökü ticaretinden sonra Forbes Ailesi tarafından desteklenmiş ve uzun yıllar bu ünlü içecekte bu ailenin ürettiği meyan kökü kullanılmıştır.
1872 yılında Buca- Paradiso (Şirinyer) arasında döşenen demiryolu hattının, Forbes’in önünden geçen bölümünün köşke yaklaştırılarak yapımda bir ayrıcalık sunulduğu iddiası da gerçek çıkmamıştır.
David Forbes, o dönemlerde görkemli ve yukarıdan bakan tüm İzmiri gören bir köşk yaptırmak istemişti. O yüzden Bucadaki bu tepelik araziyi tercih etmiştir. Bazı söylemlere göre Forbes ailesinin kızının verem olduğu söylenmektedir. Güneş ışınları verem hastalığına iyi gelen bir faktör olduğu bilindiği için bu konumda güneş alan bir köşk yaptırdığı söylenmiştir. Bu konuma tren raylarını köşkün yanına kadar getirildiği söylenmiştir. Bunun nedeni ise yine verem hastası kızını hastaneye kolayca taşıyabilmek olarak bilinir.
Bucanın işlek ve bilinen caddesi olan Forbes caddesi ismi Forbes ailesine dayanmaktadır. Onların soyadlarına anı olarak bırakılan bir cadde ismidir.
Sayın Yazar Tayfur Göçmenoğlu ile yaptığımız bu görüşme ile birçok bilgi elde ettik.
SOY AĞACI
Başka kaynaklardan bulduğumuz soy ağacıyla bu aileyi derinlemesine incelemiş olduk.
Soy Ağacına göre William Forbes 1790 yılında İskoçya’da doğmuş. Eşi Isabel Barclay 1793 te İskoçya’da doğmuştur. Bu çiftin 5 çocuğu vardır. Çocuklarından biri olan Andrew Forbes 1818’ de doğmuştur. Eşi Magdlene Wıllocks ise 1847’ de doğmuştur. Andrew Forbes ve Magdlene Wıllocks çiftinin bir çocuğu olmuştur. Çocuklarının ismi David Forbes’tur. David Forbes 1868’de doğmuştur. 1868’de doğan Sarah Elizabeth Robinson ile evlenmiştir. Köşkü yaptıran kişi David Forbes olduğu için anlatımımızdaki esas kişi de odur.
William Forbes’la başlayan bu hikaye 1790 a kadar dayanmaktadır.İzmirin köklü tarihini taşıyan bu köşkün ne kadar değerli olduğunu bu verilerle anlayabilmekteyiz.
Asrın Zeynep SAİT
Gassal;
TRT’nin dijital platformu Tabii’de yayınlanan sıra dışı yeni dizisidir.
Komedyen bir aktör başrol oynar.
Yıllardır izletilen dizi konseptinin dışında bir yapımdır.
İzleyenleri, ölümle yaşam arasındaki çizgide derin bir yolculuğa çıkarır.
Bu derin yolculuk, izleyenleri sadece ölüm ve hayat arasındaki bir süreci değil, bir mesleğin kutsallığını ve insanın içsel dünyasını da sorgulamaya iter.
Diziyi izleyen herkes birilerine sorar:
Gassal’ı izledin mi?
Evet, Gassal’ı izledim…
***
Gassallık bir meslektir.
Gassal cenaze yıkayıcısıdır.
Ölenleri son yolculuğuna hazırlar.
Kutsal bir görevdir.
Gassal, sabırlı, sır saklamayı bilendir.
Bu dizide Gassal Baki’nin hikâyesi anlatılır.
Baki, küçük yaşta annesini kaybeder.
Ölümün soğuk yüzüyle çocuk yaşta tanışır.
Babası cezaevindedir.
Kendi başına, yalnız büyümüş bir çocuktur.
Büyüyünce gassal olur.
Mesleğine adanmış bir karakterdir.
Her cenazeyi yıkarken ritüelleri yerine getirir.
Gassal olarak en sevdiklerini de yıkar.
“Ölünce beni kim yıkayacak?” sorusuna cevap arar.
Her yıkamada derin bir yalnızlık içindedir.
Her yıkadığı bedende kendisiyle birlikte herkesi bir yolculuğa çıkarır.
Ölüm, insanın son şiiridir; gassal ise son dizeleri temize çekendir.
***
Ölümün ötesine dokunuştur.
Hem de senaryonun temeli “ölüm” olan bir dizidir.
Neden bizi bu kadar derinden etkiledi?
Duygusal fay hatlarımızı neden bu kadar harekete geçirdi?
Dizide yıkanan her beden ayrı bir hikâyedir.
Su bedenden akarken hikâyelerde akar.
Her damla, sanki yaşanmışlıkların tanıklarıdır.
Her ölüm, hayatın en derin hikâyeleridir.
Her hikâyede kendi içinde bir yarım kalmışlık vardır.
Bazen kaybedilmiş eş, anne, baba…
Her bölüm, “ölümün ötesine dokunuştur.”
Gassal kimi yıkamaktadır?
Dizide yıkanan her beden, zamanın akışında bir durak gibidir.
Her yıkama, ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide bir arınma süreci sunar.
Her sahne ise, farklı bir hikâyeyi yansıtan bir aynadır.
Bu aynada sorulması gereken soru:
Her bölümde yıkanan bedenler ama gerçekte yıkanan kim?
Gassal Baki, her yıkamada kendini mi yıkadı?
Kendi geçmişini, acılarını, çocukluğunu mu yıkadı?
Her yıkadığı beden, onun kendi içindeki ölümlerin bir yansıması mıdır?
Yoksa toplumu mu yıkadı?
Toplumun unuttuğu değerleri, erdemleri, kararmış vicdanları mı yıkadı?
Ölümün en adaletli terazi olduğunu mu gösterdi?
Gassal Baki acaba her sahnede benliğimizi mi yıkadı?
Kendi ruhlarımızda yolculuğa çıkararak, kendi ruhumuzda yankılanan hikâyelerimizi ve hikâyelerimizin sessiz tanıklarını mı sorgulattı?
Neleri temizleyip, neleri kirlettiğimizi, yaşadığımız yükleri, bırakmamız gereken yükleri mi sorgulattı?
Affetmenin ağırlığını taşırken, asıl yüklerin pişmanlıklarımız olduğunu mu fark ettirdi?
Öldükten sonra ne kadar kısa sürede unutulacağımızı hatırlattı?
İç hesaplaşmalarımızla; asıl temizliğin bedenden ziyade ruhumuzda olması gerektiğini hatırlatırken; kendimizi affetme sürecini mi başlattı?
Her sahnede Gassal’ın elinden dökülen sular ruhumuzu mu temizledi?
Gassal gerçekten kimi yıkadı?
Ölüleri mi, yaşayanları mı, yoksa bizi mi?
Belki de cevabı, kendi ruhlarımızda bulmamız gerekiyor.
Cevap, kendi ruhumuza ne kadar derin baktığımızla ilgilidir.
Yıkamaz.
Ancak bazı durumlar vardır ki arınma dahi mümkün değildir…
Gassallar;
Büyük günahkârların,
Vatana ihanet edenlerin,
Kâfirlerin ve münafıkların cenazelerini yıkamaz.
Yıkanmasına gerek yoktur.
Vatan için ölen şehitlerin cenazelerinin yıkanmasına gerek yoktur.
Onlar, en güzel şekilde ölümden sonraki yolculuklarına hazırdırlar.
Tüm şehitlerimizin bir kez daha mekânları cennet olsun.
Ölüm, yaşamın son fısıltısıdır.
Zaman akar, hayat akar ve zaman durur; ölüm gelir ve en son su akar.
Bir sonun huzurunu ve bir başlangıcın bilinmez güzelliğini taşır.
Ölüm bir son değil; sonsuzluğa açılan bir kapı, sessiz bir çağrıdır.
Hayatın içinde ne bıraktığımız, geride kalanlara anlattığımız hikâyedir.
İyi bir ölüm, yaşama iyi bir iz bırakmaktan geçer.
Arkada güzel hikâyeler bırakabilmeyi nasip etsin.
Ez cümle;
Ne güzel demiş Abdürrahim Karakoç:
“Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin…”
Teşekkür
Bu harika yapımda başrol oyuncusu Ahmet Kural olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Öneri
Bu yazıya istinaden Sinan Yağmur’un son eseri “Ben Neyzen” isimli muhteşem romanını herkese öneririm. “Hiçlik” üzerine kurulu Neyzen Tevfik’in hayatını anlatan harika bir çalışmadır.
Anlayana: Bizim kültürümüzde ölüleri fazla yıkamayın derler.
KARS-BHA
Kars İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince 25 anne ve anne adayına “En İyi Narkotik Polisi Anne” projesi kapsamında eğitim verildi.
Kars İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin “En İyi Narkotik Polisi Anne” projesi kapsamında eğitim seminerleri aralıksız sürüyor. Ekipler, Merkez Ataköy köyü ilkokulunda 25 anne ve anne adayına eğitim verdi.
ANTALYA-BHA
Kumluca Belediye Başkanı Mesut Avcıoğlu, Gazetecilerle 10 Ocak çalışan Gazeteciler günü nedeniyle yemekte buluştu.
Kumluca Belediye Başkanı Mesut Avcıoğlu, 10 Ocak Calışan Gazeteciler Günü dolayısıyla ilçede görev yapan gazetecilerle yemek etkinliğinde bir araya geldi. Başkan Avcıoğlu, basın mensuplarının bu özel gününü kutlayarak gazetecilik mesleğinin önemine vurgu yaptı.
Düzenlenen yemek ve hediye programında gazetecilerle bir araya gelen Başkan Avcıoğlu, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi:
“Kumluca Basınımızın değerli temsilcileri, hepiniz hoş geldiniz. Basın, demokrasinin olmazsa olmazlarından birisidir. Sizler, vatandaşımızın gözü ve kulağı olarak bizler ve vatandaşlarımız arasında bir köprü olmaktasınız. Bir ülkede demokrasinin şartlarından biri basın özgürlüğüdür. Başta Kumluca’daki gazetecilerimiz olmak üzere, gece gündüz çalışan ve tarafsızlıkla görevlerini yürüten tüm gazetecilerimizin 10 Ocak çalışan Gazeteciler
Günü’nü kutlarım.”
Başkan Avcıoğlu, yerel basının Kumluca’daki toplumsal bilinçlenmeye ve bilgilendirmeye olan katkılarını takdir ettiğini belirterek, gazetecilerin güncel olayları objektif ve tarafsız bir şekilde kamuoyuna aktarma görevlerinin toplumsal açıdan büyük önem taşıdığını dile getirdi. “Yerel basın, halkın sorunlarını ve taleplerini gündeme taşımada önemli bir köprü görevi üstleniyor. Sizlerle bu anlamlı günde bir araya gelmekten mutluluk duyuyorum. 10 Ocak çalışan Gazeteciler Günü’nüzü kutluyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum” dedi.
Gazeteciler ise Başkan Avcıoğlu’nun nazik daveti ve kutlama mesajı için teşekkür ederek, Kumluca’nın kalkınmasına yönelik haberlerini titizlikle sürdüreceklerini ifade ettiler.
Yemek ve Hediye Etkinliğine Ak Parti Kumluca ilçe Başkanı Bekir Paslıkılıç ve yönetim kurulu üyeleri MHP Kumluca ilçe Başkanı Ömer Tekin ve Yönetim kurul üyeleri Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tekdemir Genclik spor ilçe Müdürü Erol Koca Belediye Meclis Üyeleri, gazeteciler ve Başkan Avcıoğlu’nun sohbetiyle samimi bir atmosferde sona erdi. Başkan Avcıoğlu Gazeteciler ile hatıra fotoğrafı çektirdi.
KARS-BHA
Kars’ta kasten yaralama suçundan 4 yıl, 2 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahıs jandarma ekipleri tarafından yakalandı. Yakalanan şahıslar çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Kars İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından aranan şahısların yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalar kapsamında; kasten yaralama suçundan 4 yıl 2 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahıs Digor ilçesinde yakalandı.
Yakalanan şahıslar, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak Kars T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi.