22 Aralık 2024 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
İnsanlık tarihi boyunca devletler birlikleri oluştururken,
oluşturacakları birlikleri belli bir anlayışın üzerine kurmuşlar ve bu
geliştirdikleri anlayışı, oluşturdukları birliğin birleştirici harcı
olarak konumlamışlardır. İşte bugün dünya bu temel birleştirici harcı
yinelemekte ve yenilemektedir. Tarihte bu harç bazen şahıslar, bazen
din, bazen güvenlik, bazen ideoloji bazen de askeri olmuştur. Son
zamanlarda devletlerin üzerine inşa etmeye çalıştıkları birlik modeli
ekonomik modeldir. Günümüz dünyasında devletler, birlikleri ekonomi
üzerine kurmaktadır ki bunun en popüler örneği Avrupa da yaklaşık yarım
asırdır oluşturulmaya çalışılan ekonomik birlik modeldir. Bu birlik
sebebi ile Avrupa devletleri 1940’lı yılların yıkımından bu birliğin
kazanımları sayesinde hızla uzaklaşmaktadır.
Kazanç birliğinin getirileri, devletlerin yüzyıllardır aralarında var
olan ve uzun yıllar boyunca aşamadıkları sorunlarını, ötelemelerine
veya arka plana atıp zamana yayarak çözüme kavuşturmak için politikalar
geliştirmelerine sebep olmaktadır. Bu yeni anlayış, daha birkaç yıl
öncesine kadar sorunlar yumağı olan Balkan ülkelerinin aralarındaki
sorunları, kesin bir çözüme kavuşturmak için önüne konulmuş büyük bir
fırsattır.
Balkan ülkeleri, tarihinin son 200 yılını bir ayrışma süreci olarak
yaşamış ve bu ayrışma sürecini de bir diğer balkan ülkesine karşı
gerçekleştirmiştir. Ancak bugün son 600 yılını birlikte yaşamış bir
ülkeler topluluğundan bahsediyoruz ki bu da birbirlerini 600 yıldır
tanıyan halkların varlığını göstermektedir. Bu tanışıklık, ekonomik
birliğin temelinde insan unsurunun öne çıkması demek olur. Balkanlar ve
balkan halkları birbirlerini ailelerini tanıdıkları gibi tanırlar.
Tanıdıkla alış veriş yapmanın kolaylığı ise aşikârdır.
Türkiye balkan ülkeleri ile ticaretini artırmak yolunda önemli
mesafeler almıştır. Ancak bugün gelinen noktada bu yeterli değildir.
Balkan ülkelerinin 80 milyar dolarlık ticaret hacmi oluğu göz önünde
tutulduğunda Türk girişimcilerinin yapması gereken daha çok iş olduğu
açıktır. Unutulmamalıdır ki Türk girişimcisi balkanların hiçbir
ülkesinde gurbette değil tam tersine kendi ülkesinde gibidir. Bugün
balkan ülkeleriyle Türkiye arasındaki toplam ticaret hacmi 16 milyar
dolar düzeyindedir. 16 milyar dolar toplam ticaret hacminin %87,5 ini
yani 14 milyar dolarını balkanların A.B üyesi üç ülkesi olan
Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ile yapmaktadır. Bundan sonra artık
Türk girişimcisi gözünü kendilerine A.B perspektifi verilmiş balkan
ülkelerine ciddi olarak çevirmeli bu ülkelere hizmet ve üretim alanında
yatırımlar yapıp o ülkelerin bir yerlisi olarak bölge, Avrupa ve dünya
ticaretinde ön almalıdır.
Nasrettin hocanın “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR” nüktesi ile biten
fıkrasının içinde günümüz için sakladığı, üzerinde düşünülmesi gereken
bir nüktesi daha vardır ki o da “DÜDÜĞÜ ÜRETEN PARAYI ALIR” bu
değişmez kural olan arz ve talep dengesi Türk girişimcisini balkanlarda
yatırım yapmaya daha istekli hale getirmelidir. Çünkü balkan ülkeleri,
özellikle Türk sermayesini ülkelerine çekebilmek için birçok fırsatları
ülkemiz müteşebbisine sunmaktadır.
Unutulmaması gereken krizler geçicidir. Kalıcı olan hep düdüğü çalan ile düdüğü satandır.