22 Aralık 2024 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Bu haftaki yazıma siz değerli Balkan Günlüğü okuyucularına merhaba diyerek başlamak istiyorum. Köşeyi okuyan okuyucularımızın yazarı tanımak istediğini düşünerek, eğitimci olduğumu dolayısıyla bu köşede daha çok aile eğitimi, çocuk eğitimi ve kişisel gelişim ile ilgili yazı ve hikayeler yazarak bilgi ve birikimlerimi paylaşacağımı belirtiyor, özellikle yurtdışına gittiğim aile seminerlerinde, iki kültür arasında kalmış ailelerin, çocukların ve gençlerin yaşadığı ikilemi görünce bu yönde paylaşımlarda bulunmayı kendime görev ediniyorum. Okuyucularımıza bu yönde bir faydam olursa bu mutluluğun ölçüsü yok. Ülkemiz dışında yaşayan gurbetçilerimiz yıllar geçmesine rağmen ne tam olarak kendi kültürünü yaşayabilmiş ne de diğer kültüre entegre olabilmiştir. Hani derler ya Almanya’da yabancı Türkiye’de Almancı. Daha çok hikayelerle değerlerimize ailemize vurgular yapacağım. Okuduğunuz hikayeleri belki önceden duymuş da olabilirsiniz. Ama unutmayalım ki, çekicin çiviye defalarca vurması tekrar değil, daha sağlam tutması içindir. Bakın biraz önce yurtdışında yaşayan soydaşlarımızın kültürümüz noktasında çektikleri sıkıntıdan bahsetmiştim. Başımdan geçen bir olayı paylaşayım. Geçen yıl tamamı Türk ailelere Almanya’da “aile eğitimi” için seminere gitmiştik. Seminerin bir bölümünde sahneye bir Nasreddin Hoca fıkrasını anlatmak için yaşları 8 ile 14 arasında değişen 4 çocuk çıkardım. O da ne! Nasrettin Hoca’yı herkesin tanıyacağını sanarak giriş yaptım ama sadece 4. sınıfa gittiğini söyleyen Dilara isimli kız “Galiba geçmişte yaşayan komik bir adam” olarak tanıdığını diğerlerinin ise tanımadığını hayretle gördüm. 7. sınıfa gittiğini söyleyen bir öğrencinin sesli düşünürken sarfettiği cümle her şeyi açıklıyordu.”Nasrettin Hoca? Şeyy! Milli Takım antrenörü değil o Fatih hocaydı. Neyse fikrim yok” demesi size de fikir veriyor sanırım.
Sevgili okurlar hayatın yüzde 10’u sizin başınıza gelen olaylardan oluşur. Hayatın diğer yüzde 90’ı ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla gelişir.
Ailenizle kahvaltı yapıyorsunuz. Kızınız çay fincanına çarpıyor ve bir fincan çay gömleğinize dökülüyor. Biraz önce olan olay üzerinde hiçbir kontrolünüz yok. Sonradan gelişecek olaylar ise sizin davranışınıza göre belirlenecek: Lanet ediyorsunuz. Çayı üzerinize döktüğü için kaba bir şekilde kızınızı azarlıyorsunuz. Kızınız üzülüyor ve ağlamaya başlıyor. Kızınızı azarladıktan sonra eşinize dönüyor ve çay fincanını masanın kenarına çok yakın koyduğu için eleştiriyorsunuz. Bunu kısa bir sözlü tartışma takip ediyor. Öfkeyle odaya giriyorsunuz ve üzerinizi değiştiriyorsunuz. Odadan çıktığınızda kızınızı ağlamaktan dolayı kahvaltısını bitirememiş ve okula hazırlanamamış buluyorsunuz. Kızınız servisi kaçırıyor. Eşinizin işe gitmek için hemen çıkması gerekiyor. Hemen aceleyle arabanıza koşuyorsunuz ve kızınızı okula bırakmak için hareket ediyorsunuz. Geç kaldığınız için saate 80km hızla gittiğinizden trafik cezası yiyiyor ve okula 15 dk geç kalıyorsunuz. Kızınız size “Hoşça kal” demeden binaya koşuyor. İşyerinize 20 dk gecikmeyle ulaşıyorsunuz ve evrak çantanızı evde unuttuğunuzu hatırlıyorsunuz. Gününüz korkunç bir şekilde başladı! Devam ettikçe kötüleşiyor, daha da kötüleşiyor sanıyorsunuz. Eve gitmeyi dört gözle bekliyorsunuz. Eve ulaştığınızda eşiniz ve kızınızla olan ilişkilerinizde araya sıkıştığınızı sanıyorsunuz.
Neden? Sabahleyin nasıl tepki verdiğinize bağlı olarak!
Öğretmen olmamızdan hareketle soralım. Neden kötü bir gün geçirdiniz?
Çay mı sebep oldu?, Kızınız mı sebep oldu?, Polis mi sebep oldu?, Siz mi sebep oldunuz?
Çayın dökülmesinde sizin bir kontrolünüz yoktu.sizin gününüzün kötü geçmesine o anlık sn içerisindeki davranışlarınız sebep oldu.
90/10 sırrını keşfedin!
Olabilecek ve olması gereken şöyleydi: Üzerinize çay döküldü. Kızınız ağlamak üzere. Siz nazikçe “Tamam tatlım bir dahaki sefere biraz daha dikkatli olman gerek!.”diyorsunuz.
Havluyu kaptığınız gibi odaya gidiyorsunuz. Gömleğinizi değiştirip, evrak çantasını aldıktan sonra odadan çıkıyorsunuz ve aynı anda pencereden kızınızın otobüse bindiğini görüyorsunuz. Kızınız geri dönüp el sallıyor. Siz ve eşiniz işe gitmek için birlikte çıkıyorsunuz. 5dk önce işe geliyorsunuz ve çalışma arkadaşlarınıza neşe ile selam veriyorsunuz. Farka bakın iki farklı senaryo. İkisi de aynı başladı. Ama ikisi de farklı bitti. 90/10 sırrı inanılmazdır! Çok azımız bunun farkındadır.
Hayatın %10 u sizin başınıza gelenlerdir. Hayatın %90 ı ise başınıza gelen bu olaylara nasıl davrandığınıza göre gelişir.
KALIN SAĞLICAKLA