22 Aralık 2024 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
1465 yılında kaleme alınan Düsturname-i Enveri’de “Gavur İzmir” deyiminin kökeni açıklanıyor.
İzmir’in Türk kenti haline gelmesinin bir mesnevi tarzında anlatıldığı “en orijinal yazılı eser” olan Düsturname-i Enveri günümüz türkçesine kazandırılıyor. Fatih’in vak’anüvistlerinden olan Enveri’nin kaleme aldığı bu eserde halk arasında sıkça kullanılan “gavur İzmir” deyiminin tarihi kökenleri de var. Umur Bey döneminde kullanılmaya başlayan bu deyim, bugün de halk arasında canlılığını koruyor.
Aydınoğulları Beyliği dönemi ile Ege Denizi’ndeki Bizans ve Latin egemenlikleri gibi konularda da birinci dereceden önemli bir kaynak durumunda. Doç. Oktay Gökdemir ve ekibi tarafından günümüz Türkçesine kazandırılma çalışmaları yapılan kitap ayrıca, İzmir’in Osmanlı öncesi Türk egemenliği dönemini içeren “tek” kaynak olma özelliğini taşıyor. Bu kaynak eserin orijinali, iki nüsha halinde günümüze ulaşmış durumda. Bu nüshalardan birincisi İzmir Milli Kütüphane’de, ikincisi ise Paris’teki Bibliotheque Nationale’de bulunuyor.
Eserde, ilk Türk denizcilerden olan, kazandığı deniz seferleri ile hatırlanan Umur Bey’in hayatı ve o dönemdeki İzmir anlatılıyor. 1465’te Fatih dönemi vakanüvislerinden olan Enveri tarafından kaleme alınan Düsturname-i Enveri 3730 beyitten oluşuyor. Mesnevi tarzındaki eserinin ikinci kısmında, Gazi Umur Bey’in başarılarına ve O’nun döneminde gerçekleştirilen 26 sefere ayrıntılarına yer veriliyor. Enveri, Düsturname’de Umur Bey’in hayat hikayesini, yaptığı fetihleri, akınları, deniz seferlerini ayrıntılarıyla ortaya koyarken; Anadolu Beylikleri Bizans ve Latinlerle olan temaslarını da şiirsel bir üslupla dile getiriyor…
UMUR BEY KİMDİR?
1308’de Birgi’de Aydınoğulları Beyliği’ni kuran ve 1317’de İzmir’i fetheden Mehmet Bey’in ardından kentin yönetimi alan Umur Bey, özellikle Kadifekale ve çevresini kısa süre içerisinde bir Türk kenti haline getirmekle kalmamış, O’nun zamanında İzmir bir deniz ve donanma üssü halini almıştı.
Umur Bey’in İzmir’de inşa ettiği donanma, kısa süre içerisinde Ege Denizi’nde Sakız, Midilli ve Sisam adalarının Türk egemenliğine geçmesini sağlamıştı. Bütün bunlarla birlikte hakimiyet alanını daha fazla genişletmek isteyen Umur Bey, bu amaçla Ege adalarında Latin ve Bizans güçlerine karşı seferler düzenlemişti. Gerçekleştirdiği fetihlerle önemli bir güç ve prestij elde eden Umur Bey’in yönetimi altında İzmir, Aydınoğulları Beyliği’nin sadece bir limanı ve deniz üssü değil, aynı zamanda beylik merkezi de olmuştu.
“GAVUR İZMİR – MÜSLÜMAN İZMİR”
Umur Bey’in, denizlerdeki başarısı Venedikliler ve Cenevizliler arasında panik doğurarak 1345 yılında Fransız Humbert komutasında bir Haçlı donanması oluşturulmuş ve bu donanma, İzmir’e baskın yaparak sahilde bulunan Liman Kale’yi zapt etmişti. Bundan sonra Kadifekale ve çevresi için “Müslüman İzmir”, Hisarönü Camii civarında bulunan Liman Kale’deki sahil kesim ise Gavur İzmir” olarak anılmaya başladı. Umur Bey, Liman Kale’yi Latinlerden geri almak için 1348’de Kale’yi kuşattı. Ancak kaleden atılan bir okla şehid oldu. Cenazesi Birgi’deki türbeye babasının yanına defnolundu.