22 Aralık 2024 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Güne her başladığınızda insanların sürekli şikayet halinde olduğunu
görüyorsunuzdur. İnsanın yaşama umudunu kırıyor ve inanılmaz
üzülüyorsunuz. Bu yüzden belki de yoğun bir şekilde stresle mücadele
ediyorsunuz. Ama sürekli halimizden şikayet etmek bir davranış şeklimiz
olmuş. Mutsuz olmak için belki onlarca neden vardır. Oysa mutlu olacak
bir çırpıda onlarca şey sayabiliriz.
Can Dündar diyor ya ; Ne güzeldir dört gözle beklediğin bir haberin
gelmesi, ağrının dinmesi. Yağmurdan sonra açan güneş, buz gibi sokaktan
sıcacık eve gitmek. Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak. Tuttuğun
takımın ezeli rakibini yenmesi. Sabahları kızarmış ekmek kokusuyla
uyanmak. Bir doktor muayene kapısından kafanızdaki şüphelerin
dağılması. Sabah uyanıp o günün tatil olduğunu hatırlamak. Fırından
yeni çıkmış ekmeğin köşesi. Sudan bir sebeple küstüğün arkadaşınla
barışmak. Sabahtan beri ayağını vuran ayakkabıyı çıkardığın an.
Nefes almak,
Konuşmak,
Duymak,
Yürümek,
Görmek, anlamak…
Aslında hani diyor ya “Güzel görüp, güzel düşünmek, güzel düşünüp hayattan lezzet almak…”
Prf. Dr. Onur Güntürk’ün Almanya’da yaşayıp, sinir sistemi üzerinde çok
önemli çalışmalarıyla dünyaca tanınan büyük bir bilim adamı. Adını daha
önce duymadınız mı? Gayet normal. Bizim aslan basınımız henüz
objektiflerini magazinden çekip de gerçek haberlere dönme fırsatı
bulamadı da ondan… Hala “Elin gavuru yapıyo abi!” zihniyetinde gezinen
kompleksli düşüncelerle, böyle insanların yetiştiğinden maalesef çok
azımız haberdar…! Prof. Dr. Güntürk, Nobel almaya aday isimler
arasında. Bilim Tutkusu, lateralizasyonla ilgili çalışmalarıyla (beynin
iki yarım küresinin farklı çalıştığını buldu), beyin konusunda çok
önemli buluşlara imzasını atan Türk bilim adamı Prof. Dr. Onur
Güntürkün ün yaşam öyküsü. Henüz dört yaşındayken çocuk felcine
yakalanan Onur Güntürk’ün bu hastalığa karşı verdiği zorlu mücadelenin
ve umutsuzluktan umut meydana getirişinin hikayesi. Geçirdiği hastalık
nedeniyle bağlandığı tekerlekli sandalye, onun bilim yolunda tutkulu
yürüyüşünü engelleyemedi. 15 yıllık geceli gündüzlü yoğun araştırmaları
sonucunda elde ettiği önemli buluşları nedeniyle, Bochum Üniversitesi
Üstün Araştırmalar Ödülü’nü, Alman Araştırma Fonu Bursu’nu ve Gerhard
Hess Bilim Ödülü’nü kazanan Prof. Dr. Güntürkün’e, 1995’te de
Almanya’nın en büyük bilim ödülü olan Krupp Bilim Ödülü verildi. Prof.
Onur Güntürkün’ün yaşamı, bilimin hangi koşullarda, nasıl
yapabileceğinin, bilimsel ilerlemenin ve bilim geleneğinin nasıl
gerçekleşebileceğinin, insana verilen değerin bilime giden yolları
nasıl açtığının canlı bir örneği. Ayrıca 35 yaşında profesör, 39
yaşında da ordinaryüs profesör oldu. Prof. Güntürk’ün bilim
çevrelerindeki adı: Türk Hawking
Bakın bir örnek daha vereyim;
Avustralyalı Nick Vujicic 26 yaşında bir hayat danışmanı!? Dünyanın
dört bir yanını dolaşıp, “moral konferansları” veriyor. Yüzlerce insan
onu dinlemek için bu konferansa akın ediyor. Doğuştan ne kolları ne de
bacakları var. Sadece iki parmağı olan sağ ayağı var. Hayata böyle bir
zorlukla başlamış, ama bunu avantaja çevirmeyi başarmış. Şimdi her şeye
sahip mutsuz insanlar bile onu dinleyerek moral buluyorlar.
“Hayatın Daha Büyük Amacı” adlı DVD’si satış rekorları kırıyor. “Kollar
Yok, Ayaklar Yok. Problem Yok” adlı kitabını yayına hazırladı.
Yayınevi şimdiden bestseller en çok satan kitap olacağını açıkladı.
Tetra-amelia problemi sebebiyle dünyaya böyle gelen Nick çok zorluk
yaşadı. Okulda alay konusu oldu. Öyle ki 8 yaşındayken intiharı denedi.
Ama 12’sinde dünyayı daha iyi tanımaya başladıkça aslında herkesin bir
problemi olduğunu kavradı. Dahası üniversite bitirdi, iyi bir finans
planlama uzmanı oldu. Henüz çocuk yaşta başkaları için umut
olabileceğini anladı. Hayatın her şeye rağmen yaşanmaya değer olduğunu
anlatmaya başladı. O kadar başarılı oldu ki, sayesinde bir çok insan
hayata yeniden bağlanmayı başardı. Bugün Nick’in dünyanın dört bir
yanında binlerce hayranı var.
Yukarıda anlatmaya çalıştığım iki hayat hikayesi sanırım yılmamak,
umutlu olmak, olumlu düşünmekle ilgili öyle büyük dersler veriyor ki;
bazı şeylerden şikayet edeceksek iki defa düşünmek gerektiğini
suratımıza tokat gibi çarpıyor. Ne dersiniz?!!!