18 Ocak 2016 Pazartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Kıymetli babacığım…
Bugün, torunun Tuna dizimin ucuna oturdu ve sordu. Anneciğim dedem nereden geldi diye J Bize okulda öğretmenimiz bir ödev verdi. Herkes dedelerinin geldiği yöreleri, neden geldiklerini ve nasıl geldiklerini araştırıp arkadaşlarınızla paylaşın dedi. Oğlumun ödevine yardımcı olması için bende girdim kütüphaneye. Ecdadımız konusunda çok kitap ve kaynak buldum ama Balkan Türkleri konusunda yazılmış olan, yapılmış olan araştırmaların olmadığına ya da yeteri önem verilmediğine şahit oldum. Sizlerin ve büyük dedemin anlattıkları dışında, orada bire bir ve uzun süreler yaşamış olduğunuz sıkıntıları yazan kitapları bulamadım. Bulamadığımı görünce de, oğlum; anne büyüklerimizin yazdığı kitapları birileri mi çalmış diye sordu çocuk aklıyla. Bende girdim internete ve bu konuda yazılmış olacağına inandığım kaynakları araştırmak istedim. Karşıma seninde tanıdığın kıymetli bir şairimizin şiiri çıktı. Şöyle başlıyordu;
Adımız adına terk etmedik mi dedelerimizin yadigârını,
Ata vatan topraklarını?
Adımız adına akıtmadı mı?
Analarımız, babalarımız gözyaşını, bedenlerindeki al kanını!
Adımız adına kıymadı mı şehitlerimiz canına, yaşatmak için Türk şanını?
Adımız adına atılmadılar mı Belene ölüm kamplarına,
Cesetler verildi domuzlarına.
Adımız adına silâh çekilmedi mi Ahmet’ine,
Mehmet’ ine Hasan’ına Ayşe’sine, Fatma’sına, Türkân’ına!
Adımız adına ödemedik mi Harçlığımız olan paraları, 5, 10, 20 levaları.
Adımız adına yıkmadılar mı, dedelerimizin mezar taşlarını, açtırdılar ninelerimizin başlarını.
Adımız adına, sığınmadık mı Şanlı Türk bayrağının altına, kardeş yüce Türk halkına?
Adımız adına soruyorum?
“Evet” diyor kafa sallıyorsun.
Ama hala Bulgar adı taşıyorsun, bu karalanmış adınla yaşıyorsun!
Ne demek İvan Dragan Petkan?
Taşıyorsun bu adı utanmadan, silip atmıyorsun pasaportundan.
Son kıtama kızma, onu bir kalem yazdı.
O kalemi tutan bir el, o ele hükmeden acı çekmiş bir beden.
Anladıysan bu kalemin feryadını.
Adımız adına al yine Türk adını. [1]
MEHMET AMCA’NIN ŞİİRİ
Güzel yazmış Mehmet amcam, ben çok küçüktüm onunla tanıştığımda. Oğluma kısmet değilmiş onunla tanışıp istişare etmek. Keşke daha çok büyüğümüzle muhatap olabilseydim tarihimizi oğluma anlatmak adına. Oğluma mirasımı birinci ağızdan anlatarak bırakabilseydim milliyetini. ‘’Büyük yazarlarımızın’’ hayatta olmasalar da kitaplarıyla tanıştırabilseydim oğlumu. Kızmasın bana büyüklerim, bana bilim ve edebiyat yapabileceğim kaynaklar bırakmamışlar. Sende bunlardan birisin, üstüne düşen görevi sadece facebook’a yazmış ve unutulmuşsunuz. Oysa insanoğlunun bir görevi de nesillerine mirasların en güzelini bırakmak değil midir? Neden? Sevgili babacım. Bize en çok sahip çıkmamız gereken milliyetimizi, özümüzü, örfümüzü, adet ve annemizi öğretmediniz. Neden sadece şikâyet eden tarafta bulundunuz. Neden uğruna kan döktüğünüz memleketimizi terk ettiniz. Bakın Türkiye ve Rodoplar’ın şimdiki sahiplerine. Dökülen kanların hakkı olanı sanki sadece seçimlerde gidip oy kullanmakmış gibi yetindiniz. Feryadınızı cihana duyurmak yerine vatanım dediğiniz yerde sadece ev yapıp, araba alıp gezdiniz. Neden ödediğimiz haraçların hesaplarını sormak, sizlere yaşatılan ikinci sınıf muamele için birlik olup, siyasette ve sivil toplumda söz sahibi olmadınız. Mezarları bile olmayıp domuz midelerinde olmayı hak etmeyen şehitlerimize borç ödemeyi sadece facebookta paylaş, yorum yap ya da beğen tuşuna basmak mı bildiniz. Yazık! Çok yazık. Bana sen söylemiştin ‘’Söz uçar yazı kalır kızım.’’ diye Bana kızma sevgili babacığım, son kıtama kızma, onu bir kalem yazdı. O kalemi tutan bir el, o ele hükmeden oğlunun sorusunu cevaplayamayıp, arayıp da bulamadığı geçmiş hasretiyle yanan bir beden. Bu kalemin isyanı, sadece oğluma bir miras bırakamayacak olan bir ananın feryadı.
Seni çok seven ve çok özleyen kızın Türkan………..
Evet sevgili dostlar!!! Böyle mektuplar bir bir gelmeye başlayacak ve Türkan’ın babası gibi içimiz sızlayacak. Belki de sızlamayacak ama böyle giderse gelecek nesillerimiz ‘’Kimsiniz?’’ sorusuna cevap bulamayacak…
[1] Mehmet SERBEST, BULGARİSTAN TÜRKLERİ EDEBİYATI grubundan alıntı.