10 Mart 2024 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Dairesi Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, 2019 yılında e-Devlet‘e başvuru sayısının 1,1 milyar olduğunu belirterek, “Geçen yıl sayıları 2,3 milyar, bu yıl Kasım ayına kadar 2,7 milyar, yıl sonuna kadar da 3 milyar olabilir. Yurttaşlarımız evlerinden 3 milyar kez kamu hizmeti alabilirler” dedi.
TBMM Dijital Medya Komisyonu, AK Parti Hatay milletvekili Hüseyin Yayman’ın başkanlığında toplandı.
Komisyon, eğitmen ve Sosyal Ağlar ve Dijital Güvenlik Alanında Eğitim Araştırmaları Merkezi başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan’ın “Dijital dönüşüm ve Dijital gelecek” başlıklı sunumunu dinledi.
Komisyon, en çalışkan komisyonlardan biri olduklarını belirterek, dijital dünyadaki değişikliklerin onları yoğun bir şekilde çalıştırdığını belirtti.
Covıd-19 salgınının dijital dönüşümü hızlandırdığına dikkat çeken Ayman, “Küreselleşme olgusunun hızlanması devlet ile vatandaş arasındaki ilişkiyi kökten değiştirdi” dedi. Ona göre, sosyal platformlar Berlin, Londra ve Türkiye’de olduğu gibi aynı standartları karşılamalı.
Koç, sunumunda Türkiye’de günlük internet kullanımının 7 saat 57 dakika olduğunu kaydetti. Vatandaşların her gün uyudukları kadar internet ortamında da vakit geçirdiklerini kaydeden Öztürk, Türk halkının internet üzerinde ‘dünya ortalamasından 1 saat daha fazla’ vakit geçirdiğini söyledi.
E-devlet uygulamaları hakkında da konuşan eğitmen, “E-devlet 2008 yılında açıldı, 22 hizmetle başladık. Bugün geldiğimizde 836 kurumda 6 bin 116 hizmetin elektronik ortamda olduğunu söyleyebiliriz. Amacımız tüm hizmetlerimizi dijital hale getirmek, hizmet sektörünü genişletmek ve entegre hizmet dediğimiz bir konsepte doğru ilerlemekteyiz” dedi.
e-Devlet uygulamalarının kullanım göstergelerini de veren eğitmen, şunları kaydetti:
“16 yaş üzeri vatandaşlarımızın yüzde 88’i e-Devlet kapısını kullanıyor. Yaş aralıklarına göre da bakıyoruz 16-29 yaş arasında nüfusun yüzde 80’i, 30-44 yaş aralığında yüzde 97 oranında kullanıyor. 45-64 arası nüfusumuzun yüzde 92’i kullanıyor. Biz farkına vardık ki 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın e-Devlet kapısını çok kullanmadığını fark ettik. Yeni bir proje başlattık. 65 yaş üzeri ve e-Devlet’i hiç kullanmamışsa biz evlerine gidiyoruz ve şifreyi veriyoruz. Vatandaşlarımızın hem evlerinden çıkmamalarını sağlıyoruz yarım saatlik gibi bir sürede dijital teknolojileri kullanma eğitimi veriyoruz. Şu ana kadar başvuran vatandaşlarımızdan 42 bin kişiye e-Devlet hizmeti vermiş olduk. Amacımız 65 yaş üzeri vatandaşlarımızın bu hizmeti kullanmasını sağlamak.”
Koç, e-Devlet için yapılan memnuniyet anketinden yüzde 95 olumlu yanıt aldıklarını vurguladı.
Koç, “2008 yılında e-Devlet’in tıklanma rakamlarının 5 binken, 2019 yılında 1,1 milyar, geçen yıl 2,3 milyar oldu. Bu yıl şu ana kadar 2,7 milyar rakamlarına ulaştık. Yıl sonuna kadar bu rakamın 3 milyar olmasını bekliyoruz. Yurttaşlarımız evlerinden 3 milyar kez kamu hizmeti alabilirler” şeklinde konuştu. Koç ayrıca bunun büyük bir ekonomik katkı olduğunu vurguladı.
Teknik Direktöre göre Türkiye, 2020 yılında kararname e-Devlet Endeksi’nde BM sıralamasında 193 ülke arasında 22. sırada yer alıyor. Vatandaşların elektronik katılım endeksine göre yapılan sıralamada ise 23. sırada yer aldığını vurguladı.
Yapay zekanın değerlendirilmesi hakkında yorum yapan Koç, “Yapay zekanın 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 15 trilyon dolarlık ek bir büyüme getireceği öngörülüyor. Önümüzdeki 5 yıl boyunca kullanılan tüm kurumsal yazılımlar mutlaka yapay zekayı içerecektir” dedi.
Koç, yapay zekanın bir seçim olmaktan çıkacağını belirterek, “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi”nin hazırlandığını hatırlattı.
2025 yılında Türkiye’nin hedefinin yapay zekanın GSMH’ye katkısını yüzde 5’e çıkarmak ve 50 bin yapay zeka uzmanını yetiştirmek olduğunu vurgulayan Koç, hedefin bu alanda ilk 20 ülke arasına girmek olduğunu kaydetti.
Koç, Gazi Üniversitesi ile yapay zeka ile ilgili “Türk Beyni Projesi”ni hayata geçirdiklerini belirterek sözlerine devam etti:
“Bu projede MR verilerini toplayarak, yapay zeka ile destekleyerek karar destek sistemi oluşturduk. OECD ülkelerinde her yıl bin kişiye 52 MR çekiliyor. Türkiye’de her bin kişi için 119 MR çekiliyor. Gazi Üniversitesi ile proje gerçekleştirdik, amacı sağlık personelimizin yerini almak değil, onların işlerini kolaylaştırmak. Çekilen MR’lardan oluşan verilerle bir yapay zeka ile anomalileri çok hızlı şekilde belirleyen bir sistem kurabilmekti. Bu sistemimiz aktif olarak çalışıyor. Sistem şöyle çalışıyor, geçen gece saat 02.00’de bir vatandaşımızın beyin MR’ı çekildi, taksiye biner binmez sistem alarm verdiği için doktorumuz aradı, acile aldık. Evinde olsaydı sağlık problemleri yaşayacağı söylendi”.
Koç, sağlık alanında yapay zekanın sadece bir “karar destek sistemi” olduğunu söyledi.”
Siber saldırının savaştan daha önemli bir risk olduğunu vurgulayan Koç, “Bu, dünya, hava, deniz ve uzaydan sonraki beşinci askeri ortamın siber uzay olduğu anlamına geliyor. Ek olarak, bu yeni savaş ortamında, kilometrelerce daha az riskle daha kısa sürede daha fazla saldırı yapmak mümkündür” diye konuştu.
Koç ayrıca milletvekillerinin siber saldırıların nasıl yapıldığına dair sorusunu da yanıtladı:
“Siber saldırıların yüzde 85’i insanlarla ilgili. Öncelikle, bir kurumu devralmak istiyorsanız, o kurumun çalışanlarından birinin kullanıcı adı ve şifresine sahipsiniz. Önce bilgi topluyorsunuz, sonra bu bilgileri topluyorsunuz, bir hedef belirliyorsunuz. İlk olarak giriş yapmanız gerekiyor. Bu kullanıcının sosyal ağlarına yazarsanız, buna “olta” diyeceğiz. Bu kullanıcı size elle bir kullanıcı adı ve şifre verir. Ardından, oturum açtığınızda, “şerbetçiotu” olarak adlandırdığımız sunucular arasında kimlik bilgilerinizi bozmaya başlayacaksınız. Tanıdığınız bir arkadaşınıza bilgi kararnamesi atarsınız, ancak bilgi notları arasına yazılım eklersiniz, arkadaşınızın bana bir “bilgi notu” gönderdiğini söylersiniz, evi açarsınız, hesabınız tehlikeye girer ve böylece yetkili kişinin hesabına eriştikten sonra uykuya dalmak için sunuculara kötü amaçlı yazılımlar yerleştirilir. Akıllı kötü amaçlı yazılımlar kendilerini sıradan trafik gibi hissettirir. Onu takip etmek çok zor.”
Vatandaşların çoğunun hayatının internete bağlı bir ortamda olduğunu hatırlatan Koç, Türkiye’de en çok hacklenenlerin çocuk ve çocuk kameraları olduğunu söyledi.
Koç, Türkiye’nin siber güvenliğini sağlamak için “siber kahramanlar” yaratmak istediklerini kaydetti. “81 ilde 81 siber kahraman” projesini başlattıklarından bahseden Koç, “Onlar bizim için sınırlarımızı korudukları gibi siber vatanımızı da koruyan bir kahraman. Siber güvenlik konusunda farkındalık yaratmak istiyoruz. İlkokul, ortaokul ve liseler de dahil olmak üzere ayrı ayrı siber istihbarat yarışmaları düzenliyoruz, geçen yıl katılım 1,5 milyon kişiydi. Azerbaycan projemizi çok beğendi ve adını değiştirerek orada da yapacağız” dedi.
Koç, profesyonel bir siber güvenlik okulu açtıklarını, okulun İstanbul’daki Teknofest’te bulunduğunu ve yüzde 1’lik dilime girebilen yani fen lisesi kazanabilen öğrencilerin bu lisede eğitim görebileceğini söyledi.
Dijital dönüşümün tüm alanları kapsadığına dikkat çeken Koç, programcıları yapay zekaya yönlendirmek istediğini kaydetti.
e-Devlet girişini siber saldırılardan korumak için algoritmalar geliştireceklerini söyledi. İkinci bir doğrulama getirmek için çalıştıklarını vurgulayan Koç, “T.C. kimlik numaranızın bilgisini artık herkes biliyor. Yeni kimlik kartlarımızda biyometrik verilerimizi koyabiliyoruz. Parmak doğrulaması, göz retina doğrulaması gibi doğrulamalarla kötü niyetli hackerlerin işini zorlaştıracak algoritmalar gelecek” diye konuştu.
Instagram, Facebook, WhatsApp ve Youtube en çok kullanılan sosyal medya platformları, Eraslan sunumunda açıkladı. Türkiye’deki Facebook kullanıcı sayısı 38 milyon kişi olan Eraslan’a göre ülke dünya sıralamasında 10. sırada yer alıyor.
Instagram kullanıcı sayısının 46 milyon, Twitter kullanıcılarının ise 13 milyon olduğunu belirten Eraslan, sosyal ağların çocuklar ve gençler için zararlarından bahsetti.
Reuters Dijital Haber Enstitüsü’nün 2018 tarihli raporuna göre Eraslan, Türkiye’nin 37 ülkeden sahte haber ve içeriğe maruz kalan ilk ülke olduğunu belirtti. “Sosyal ağların ve internetin kullanıcılarından biri haftada en az bir kez kurgusal haberlerle buluşuyor. 2018 Kitle İletişim Okuryazarlığı araştırmasına göre Türkiye, Makedonya’dan sonra 35 ülke arasında sahte haberlere karşı en az direnişe sahip ülke” diyerek konuşmalarını noktaladı.