DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Doç. Dr. Emin Serin

Doç. Dr. Emin Serin

30 Ocak 2021 Cumartesi

    Balkan Araştırmaları Ne Durumda?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Bildiğiniz gibi, Avrupa kıtasının güneydoğu kesiminde, İtalya’nın doğusu, Anadolu’nun batısında yer alan coğrafi ve kültürel bölgeyi Balkanlar veya Balkan Yarımadası diye tanımlıyoruz. Aynı bölgenin Güneydoğu Avrupa olarak ta adlandırıldığı mecralar mevcut. Türkiye’ye fiziksel yakınlığından, ortak geçmişlerimizle harmanlanmış kültürel değerlerimizin olmasından, dil ve din benzerliğinden ve özellikle çeşitli dönemlerde yapılan karşılıklı göçlerden dolayı Balkanlar, yüreğimizin en derin yerinde sakladığımız özlemimiz, hasretimiz, merakımız oldu. Bir başka deyişle, Balkanlar, onca acı, gözyaşı ve karmaşıklığa rağmen hala çok renkliliğin, çok kültürlülüğün ve doğu ile batı arasındaki sentezin sembolü konumunda.

    Bu özelliklerinden dolayı Balkanlar coğrafyası, üzerinde en fazla araştırma yapılan bölgelerden birisi. Ülkemizdeki devlet kurumları, kamu ve özel sektör kuruluşları, üniversiteler, dernekler, vakıflar, enstitüler, Balkanlar bölgesi ile ilgili araştırmalar yapıyor olmayı çok sevdi. Özellikle Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetinde 1990’lı yıllarda yaşananların anlatıldığı hikâyelerin ve sonrasında bağımsızlığını ilan eden devletlerin akıbetlerinin araştırmacılara ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

    Bölgesel araştırmalar, tek bir kalemde incelenemeyecek kadar geniş konuları kapsar. Yaşanan olayların tarihsel süreçleri, coğrafya, kültür, sanat, sosyoloji, ekonomik gelişim, insan hakları, uluslararası ilişkiler ve bunlar gibi yüzlerce, belki de binlerce konuda araştırmalar yapmak mümkün. Bütün araştırma konularının birleşerek hizmet ettiği en geniş, en verimli alan ise, bana göre; kamu diplomasisi çalışmaları. Dünyada yaşanan gelişmelerin seyrine göre prensipleri ve kapsamı değişmekle birlikte, kamu diplomasisi, diğer çalışma konularını besleyen, yönlendiren, motive eden bir araştırma alanıdır.

    Uluslararası çalışmalarındaki performanslarını yakından izlediğimiz Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü Başkanlığı, Balkanlarda faaliyetler yürüten temel kamu kurumlarımızdan bazıları. Bunların dışında yurtdışında bir “koordinatör kamu otoritesi” olarak Dışişleri Bakanlığına bağlı Büyükelçiliklerimizin eğitim, kültür, ekonomi gibi alanlarda yürüttükleri çalışmalar mevcut. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlarımız ise Balkanlardaki çalışmalarını fiilen atanan personel vasıtasıyla yürütüyor. Bu noktada, kurumlarımızın başarısını etkileyen iki önemli unsurdan bahsedebiliriz. Birincisi, çalıştırdıkları personelin kalitesi, motivasyonu ve performansı. İkinci ve belki de en önemli unsur ise kendilerine sunulan verilerin doğruluğu yani araştırmaların güncelliği.

    Ülkemizde 131 devlet üniversitesi, 78 vakıf üniversitesi olmak üzere 209 adet üniversite bulunmaktadır. Bildiğiniz üzere, üniversiteler eğitim faaliyetlerini yüksekokullar, fakülteler ve enstitüler ile yürütmekle birlikte araştırma faaliyetlerini genel olarak araştırma ve uygulama merkezi adını verdikleri birimler ile sürdürürler. İşte bu 209 üniversitenin hemen hemen tamamında çeşitli araştırma faaliyetlerinin yapıldığı araştırma ve uygulama merkezleri mevcuttur. Araştırma merkezlerinin bir bütçesi, yönetim kurulu ve bunlara bağlı olarak da ciddi çalışma prensipleri bulunmaktadır.

    Üniversitelerimizin bazılarında Balkan Ülkeleri, Balkan Toplumları, Balkan Kültürü, Balkan İşbirliği gibi temalarla kurulan araştırma merkezlerinin varlığını biliyoruz. Bunların çok azının, kamu otoritelerine faydalı olabilecek bilgileri ürettiklerini burada üzülerek belirtmeliyiz. Hatta bazılarının internet sayfalarından çok uzun süredir hiçbir araştırma faaliyeti ortaya koymamış olduklarını anlayabiliyoruz. Sormak istiyoruz; Balkan araştırmaları ne durumda?

    Güncelliğini ve motivasyonunu yitirmiş üniversite araştırma merkezlerimize buradan bir öneride bulunabiliriz. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından işletilen “Ulusal Tez Merkezi”, Yüksek Lisans ve Doktora programlarının sonunda hazırlanan tezlerden oluşan ciddi bir hazine olarak önümüzde durmaktadır. Burada, Balkanlar hakkında her bilim dalından yapılmış binlerce tez mevcuttur ve kullanımdadır. Bu tezlerin sonuçlarından üretilecek birçok araştırma konusu üzerinde çalışmalar yapılabilir, öğrencilere araştırma görevleri verilebilir, bu bilgiler, sivil toplum kuruluşlarının istifade edebileceği güncel raporlar haline dönüştürülebilir ve kamuoyunun kullanımına sunulabilir.

    Esasında “güncelliği ve motivasyonu yitirme” meselesi, sivil toplum kuruluşlarımızda da farklı değil. İçişleri Bakanlığına bağlı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünün güncel dernek istatistiklerine göre ülkemizde 121646 adet faal dernek var. Bu derneklerin bazıları bölgesel çalışmalar yapmak, işbirliği faaliyetlerini desteklemek, uluslararası çalışmalara katkıda bulunmak için kurulmuş durumdalar. Özellikle Balkan kökenli aileleri temsil eden ikinci, üçüncü kuşakların birçoğu bu derneklere üyeler. Tüzükleri gereği yeni bilgiler, yeni bakış açıları, yeni araştırmalar mı yapıyorlar yoksa sadece proje dünyasındaki kısır fikirler ile kamu kaynaklarına mı talip oluyorlar. Yani; kamuya ve kamuoyuna güncel katkılar sunuluyor mu? Neticede derneklerimize de sormak istiyoruz, Balkan araştırmaları ne durumda?

    Balkan ülkeleri, Türkiye ile hangi gerekçelerle ilişki içerisinde ise, diğer Avrupa ülkeleriyle de başka gerekçelerle ilişkiler yürütmekteler. Son yıllarda Almanya, İtalya, Fransa Avusturya gibi ülkelerin Balkan ülkelerine yönelik yatırım iştahları, Bosna Hersek, Kosova ve Makedonya’dan diğer Avrupa ülkelerine gerçekleşen ve gençlerin engellenemeyen göç hevesleri, ülkelerin geçmişten gelen önyargıları ve buna bağlı olarak oluşan stratejik ortaklıklar gibi konular, Balkan coğrafyasının dinamikliği ve zorluğu hakkında fikir sahibi olmamıza yeter de artar bile. Sadece burada belirttiğimiz meseleler bile detaylıca araştırılması ve güncel verilerle beslenmesi gereken öncelikli konular arasında. Eminim ki; güncel ve iyi tasarlanmış çalışmaların sonuçları, Balkanlarda ülkemizi temsil eden yetkililerin işine yarayacak, görev yaptıkları konularda daha sağlıklı kararlar vermelerini sağlayacaktır.