DOLAR 34,5438 0.17%
EURO 36,0189 -0.63%
ALTIN 2.993,391,07
BITCOIN 33783241.38506%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

19:12

YATSIYA KALAN SÜRE

Eyüp Hankaya

Eyüp Hankaya

04 Eylül 2019 Çarşamba

    İslam’ın Özü 10 Emir’de Saklıdır

    İslam’ın Özü 10 Emir’de Saklıdır
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yüce Allah’ın ifadesiyle, Allah’ın üzerimizdeki nimetlerini saymaya kalkışırsak sayamayız. Bu nimetlerin en başında insanlık alemine gönderdiği Kur’an-ı Kerim gelir.Çünkü Kur’an insanlık için hayat kılavuzudur.
    Ku’ran: 
    İnsanı düşündürüyor, 
    Yönlendiriyor, 
    Cesaretlendiriyor, 
    Hayata bağlıyor, 
    Mutluluğa zemin oluşturuyor. 
    Her ayetinde ayrı bir hikmet bir marifet vardır. Ancak kimi ayetler var ki, günlük hayatta daima dikkate almakla yükümlüyüz. Ena’m suresinin 151. ve 152. ayetleri bu mühim ayetlerden ikisidir. Bu ayetlerde on emir saklı olup, paylaşmakta yarar görüyorum. 
     1- Allah’ın size haram kıldığına dokunmayın, 
    Evet dostlar evet, helâl ve haram daima akılda olması gereken iki terim. Bakış, söz ve davranışlarımızda devamlı dikkat etmemiz gereken iki önemli kavram. Çünkü bir mümin helâl-haram kavramına dikkat etmekle yükümlüdür. Özellikle kazanç kavramının helâl-haramla yakından ilişkisi var. Kazancımızda haksız bir durum varsa yediğimiz, giydiğimiz haram olur. Yaptığımız ibadete dahi halel gelir. 
     2- Allah’a ortak koşmayın, 
    Yeryüzünde yaşarken sadece rıza-i HYPERLINK “http://www.dindiyanat.net/haberleri/ilahi” \t “_blank” \o “ilahi”ilahiyi gözetmeliyiz. Akşam başımızı yastığa koyduğumuzda hesabımızı ona göre değerlendirmeliyiz. Sabah Besmele ile hayata başladığımızda yine Yüce Allah’ın emirlerine amade olmalıyız. Hayatımızı dizayn ederken tek etken rıza-i ilahi olmalıdır. Falan lider, filan kahraman bize model olmamalı, Yüce Allah’ın kulluğunu kabul etmedikçe… 
    3- Anne-Babaya iyilik edin, 
    Malumunuz büyük günahlar yedidir. Ancak ekberi kebair (büyüklerin en büyüğü) ikidir, Allah’a şirk koşmak ve anne-baba hukukunu zedelemek, onlara zulüm etmek, sahiplenmemek. Hani başka bir ayette Yüce Allah şöyle buyuruyor:  “Anne Babalarınızdan biri ya da ikisi yanınızda yaşlanmış durumda ise onlara karşı tevazu kanatlarını indirin ve kendilerine “öf” bile demeyin. Ve deyin ki ya Rabbim onlara merhamet et, biz küçükken onların bizi sahiplendiği gibi.”  Daha nasıl ifade edilsin anne-baba hakkı değil mi? 
     4- Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin, 
    Yüce Allah buyuruyor:  ‘Her canlının rızkı ancak bana aittir’.  Dolayısıyla çocuklarım çoğalırsa kazancım onlara yetmez şeklinde bir korkuya kapılıp, cahiliye döneminde olduğu gibi kız ya da erkek çocuklarını öldürmek günahların en büyüğüdür. Hayatta bazen bakıyoruz ki, iki HYPERLINK “http://www.dindiyanat.net/haberleri/maa%C5%9F” \t “_blank” \o “maaş”maaşla çalışıp bir evladı, iki evladı yetiştirmekte zorlanan olduğu gibi 5-6 çocuğu daha rahat büyüten tek maaşlı kimseler de vardır. Biz yeryüzünde hoplayıp zıplamaya gelmedik ki yaşantımızın hesap hanesine ille de yatı-katı, yazlığı-kışlığı, disco-bar giderini katalım. Dünya fakr-u zaruret içinde yaşarken biz de mütevazi bir hayat yaşamak durumundayız. Bakın bakayım batı alemi nasıl da yaşlılar topluluğu haline gelmiş bulunuyor. Ancak insani gerekçe, iyi niyetle aile planlaması bu mevzunun dışında olduğuna inanıyorum. Çünkü burada hanımın yıpranması, çocuğun terbiye edilişi, sevgi ve ilgi eksikliği vb. birçok gerekçe olabilir. Yani niyet hayır ise akıbet de hayır olur inşallah. 
    5- Fahiş sayılan kötü davranışların açığına ve gizlisine yaklaşmayın. 
    Evet dostlar, yüz kızartıcı suç, çalıp çırpmak, rüşvet yemek, çok af buyurun zina etmek ve benzeri davranışlarda bulunmaya hakkı yok bir müminin. Ne diyor Üstat Bediüzzaman “Helal daire keyfe kâfidir.” Dolayısıyla bir mümin, gizli olsun açıkta olsun kötü işleri yapmaya tenezzül etmez, etmemeli. 
     6- Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın, 
    Cana kıymak, adam öldürmek insanlığın baş edemediği bir musibet. Aslında korkak insan adam öldürür, öldürülen kişiden çekindiği için. Ancak iletişim kurup; haklı, haksız kavramı çerçevesinde anlaşarak mutlu ve barışık bir hayat sürdürmek varken, Allah’ın yarattığı cana kıymaya ne hacet. Ama adam Allah’ı tanımıyorsa işte “küçe çıkmaz” yol burasıdır. 
     7- Yetim malına kötü niyetle yaklaşmayın, 
    Yetim, yetişkin olmayan babasız evlattır. Dolayısıyla malını korumayı beceremez. Ondan dolayı yetim malını Yüce Allah korumaya almıştır ve ona kötü niyetle yaklaşmayı yasaklamıştır. Malına zarar vereni de cezalandıracağını beyan etmiştir. Bizim bu konuda uyanık olmamız lazım. 
     
    8- Ölçü ve tartıda adil olun, 
    Hayatın hemen her alanında karşılaşılan iki olay. Alırken verirken ki hayatın bir çok karesinde alıp verme var. Bilmeyenimiz yoktur, basit bir örnek vereyim bir manavın arada bir tezgâhındaki meyveye, sebzeye su dökmesinin bile bu mevzuuyla alakası vardır. 
     9- Bir söz söylerken adil olun, 
    Yorum ve değerlendirmelerimizde, yaptığımız şahitlikte adil olmakla yükümlüyüz. Velev ki yakınımızın ya da nefsimizin aleyhine bile olsa. Yoksa hak tecelli etmez, adalet yerini bulmaz, bunun da müsebbibi biz oluruz ki maazallah. Ne diyor Resul-i Ekrem (A.S.V.): “Nefsinizin aleyhine de olsa doğruyu söyleyin.” 
     10- Allah’a verdiğiniz sözü, tutun. 
    Aman Allah’ım öyle bir emirle evamiri tamamladı ki, aslında diğer emirler bunun alt kümesi mahiyetindedir. Taaa Kelimeyi Tevhide sanki işaret etti Lailaheillelah Muhammedün Resulullah (Allah’tan başta ilah yoktur Muhammed O’nun Resulüdür.). Zaten burada Allah’tan başka tüm ilahlar reddediliyor ve artık hayat yüce Allah’ın kontrolüne giriyor. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in tüm emir ve yasaklarından mümin sorumludur, gücü nispetinde riayet etmekle yükümlüdür. 5. ve 10. emirden sonra da, bir daha dikkat çekmek maksadıyla olsa gerek “Allah iyi düşünesiniz diye bunları size emrediyor” şeklinde bir vurguda da bulunuyor Hak Te’ala. ‘Ben insanım’ diyen herkes bu emirlerin yerinde ve olmazsa olmazlardan olduğuna inanmakla yükümlüdür, Dini düşüncesi, ideolojisi ne olursa olsun. İtirazı olan varsa kendine başka bir gezegen bulsa daha iyi olur kanaatindeyim. Haksız mıyım?  İşte güzel kardeşim yeryüzünde bir mümin olarak yaşamak istiyorsak, bu sese kulak vermeliyiz.  Başta nefsim olmak üzere, tüm müminleri bu hak ve hakikate uymaya davet ediyorum. Belki de çağrıların en güzeli budur. Ne dersiniz? 

    Devamını Oku

    HALA ANLAMADINIZ MI?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Birileri istiyor diye her diyarda at oynatamaz. Cüz-i irade senin ise Külli irade Yüce Rahmanındır unutma! Anadolu’dan elinizi eteğinizi çekin! ne yardım elinize ne de himaye için eteğinize ihtiyacımız var. Ta Sultan Abdülhamit zamanındandır; Jön Türkleri piyan olarak kullanıp, nerden geldiğini bilmediğimiz bu insanlar üzerinde Kürt Türk düşmanlığını sanal olarak üretiyorsunuz. Her türlü hilelerinizi kullandınız, ne kadar kartlarınız varsa hepsini oynadınız tutmuyor arkadaş tutmuyor hala anlamadınız mı? Sizi gidi sizi,  Ben/biz bilmez miyiz ki sizin derdiniz Anadolu insanını Allah’tan uzaklaştırmak, iman edep ve marifet ile yabancılaştırmak, namus anlayışından soyutlayarak domuzlaştırmaktır. Al sana bu sinsi düşüncenize hizmet eden başka bir kavram “tek adam”, “diktatör düzen” bilmem ne? Haydi oradan, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım Diyarbakır’da yaşayan bir Kürd’üm ama Pentagon politikasını da bilirim. Yahudi parmağında oynayan ABD’in buralara bakış açısı PYD’ye olan alakasından fazlasıyla anlaşılıyor zaten. Kürtlere, “Binxet” adını verdiğimiz bölgeyi yaşanmaz hale getiren PYD’ye ABD selam veriyorsa ben de hala bunda iyi niyet arıyorsam vay başıma! O eskidendi eskiden. Dünya artık buna hazırlıklı olmalı ki Irak ve Suriye Kürtleri Konfederatif bir yönetim şemsiyesi ile Türkiye ile birleşecek, haberiniz olsun. İran da Rusya da, AB ve ABD’de buna göre hesabını yapsın.

    Düşman, eğitimimize, kültürümüze zehir zerk ederek 8 milyonumuzu bozdu diye Yüce Mevlam 70 milyonu sahipsiz bırakır mı? Bu hakikati hala anlamadınız mı?

    YALANCI PEYGAMBERLER

    Reisin etrafında bazı Türk İslam sentezcileri var, unutmayın İslam’ın önüne arkasına bir şey bağlayanlar Yüce Allah’a iftira ediyorlar, Müseyleme tül klezzab(yalancı peygamber)lardan farkları yoktur. Müslüman Müslüman’dır, Kürt Müslüman öyle, Türk Müslüman böyle demeye kimin ne hakkı var? Artık bu halkın yakasından elinizi çekin, ta ki halk kükremeye başlamamış ona göre! Kimi Avrupai devlet ve oluşumlar da yok efendim İslamofobi, bilmem ne? Yahu Allah korkusundan olmasaydı, yaptığınız yanlışlardan dolayı şimdiye kadar öyle cezalandırılacaktılar ki yeryüzü kendilerine dar olurdu, artık hangi gezegenleri seçerlerdi onu bilemem! Ayıp ayıp! Peygamberlik müessesesi olmasaydı şimdi inşalar yeryüzünde birbirinin etlerini yemişti, şu mübarek İlahi dinlerin huzurunda iki büklüm olmaları gerekirken, tüm peygamberlere selam duran Müslümanlara sıkıntı çıkarmak için bu gevezelik niye?

    İnternethaber.com’dan alıntıdır.

     

     

     

     

     

     

    Devamını Oku

    Diyarbakır Valisinin Cevapları

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Malumunuz Diyarbakır Valimiz Hüseyin Aksoy göreve başladığından bu yanı bir türlü gün yüzünü göremedi, arka arkaya gelen sorunlarla boğuşmak zorunda kaldı. Hele hele bu hendek ve barikat savaşıyla işi bir hayli zorlaştı. Edindiğimiz bilgilere göre sivillere zarar gelmeme adına bu operasyonların sürdürdüğü esnada çok hassas davrandı. İş alemi ve STÖ ile iş birliği içinde olduğunu dillendirdi. Benim de katılma fırsatı bulduğum toplantılarda iş dünyasının temsilcileri valimizden memnuniyetini dillendirdiğine birçok kere şahit oldum.

    *Deftere tabi vatandaşlarımıza bir sefere mahsus 3000TL ödeme yapılmış,

    *Vergiye tabi esnafa şimdiye kadar bir ödeme yapılmamış ama vergileri/borçları 2017’nin Ocak ayına kadar ertelendiği hasar tespitinden sonra onları da mağdur etmeyecek şekilde kendilerine ödeme yapılacağı,

    *500’den fazla vakıf kıracı durumunda olan esnafımızın kira borçlarının silindiği,

    *Ne deftere tabi ne de vergiye tabi olanlardan da 375 kişiye biner lira ödeme yapıldığı,

    *Yasaklı bölgeden ayrılmak zorunda kalanlara ilk ay 300, ikinci ay 500, Ocak-Şubat-Mart ayları için artık 1000’er lira ödenmekte olduğu,

    *İş Kur istihdamı ilk etapta 3 ayken 9 aylığa çıkarıldığı,

    *Sur’da oturup çalışanı varsa özellikle bu iş kur istihdamına sahip çıkılmasında fayda olduğu

    *Evleri yıkılan vatandaşların ev eşyaları için de mağdur edilmeyecek şekilde ödeme yapılacağı,

    *İhtiyacı olan vatandaşlarımız İş Kur çalışanı olsa bile yine kendilerine katkıda bulunulacağı,

    *Evini son haliyle görmek isteyen varsa Emniyete dilekçe vererek evlerini görebileceği,

    *Kamulaştırma meselesini büyütmemek gerektiğini ve yeni yapılanmanın Sur sakinlerine huzur getireceğini,

    *Alelacele değil, önce yıkılan mahallelerden başlayarak 2012 yılında Büyükşehir Belediyemizin onayını aldığı plana uygun, 1921 mimarisini ihya edecek tarzda bir yapılanmaya gidileceği,

    Sur Platformu adıyla “Sur’uma dokunma” diye bir uyarı var bilbordlarda onun kime ait olduğunun belirlenmesi gerektiği kanaatini dile getirdi …. vb. konularda gerekli açıklamalarda bulundu. Sevgili Diyabekirliler Devletin Valisi dediyse bize de “Tamam” demek düşer. Hani bir siyasi olsa belki anı kurtarma adına yuvarlar cevap verebilir ama Vali demişse demek doğrudur.

    Artık bu bilgilere ters düşen bir bilgi kulağınıza gelse de biliniz ki yalandır. Birileri geldi şehrimizi istila etti, devlet bu alandan onları uzaklaştırınca da böyle akıl almaz bir tahribat oldu. Nice Babayiğitler şehit düştü düşmeye devam ediyor çoğu da patlatılan bombalarla, kalleş tuzaklarla maalesef, trilyonlarla zarar Devletin hazinesinden çıktı, yer değiştirmek zorunda kalan vatandaşlarımız mağdur oldular, yerinde kalanlar ise bin pişman. Allah sonumuzu hayreylesin, ne yiyebilirim ki?

    Devamını Oku

    Parlamenter Sistem mi? Başkanlık Sistemi mi?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Devlet, insan topluluklarının düzen ve intizam içinde, huzur içinde yaşamaları için bir araçtır. İdari sistemi deneme yanılma yoluyla şekillenmiş birkaç isim adı altında bilinmektedir. Aslında Peygamberlerin asli vazifelerinden biri de hayatın içinde adil bir yaşamı hâkim kılmaktır. Bunu tanımayan toplumlarda ise Demokratik düzen, Sosyalist düzen, Parlamenter ya da Başkanlık sistemi gibi sistemler ile devlet yönetilmektedir. Her toplumun kendi özgü birikimleri, tarihi yönetim akışına göre, kültür ve inancına göre bir yönetim tarzını tercih ediyorlar.

    Parlamenter sistemin aksaklı yanları

    *Koalisyon Hükümetleri,

    *Seçim barajları,

    *Yasama erkinin işlevsizliği,

    *Vekillerin Bakanlık hevesleri,

    *Parmak kaldır-İndir seviyesizliği,

    *Yüzde 30-40 ile Başbakan olma imkanı

    *Vekil adayları liste usulü olduğu için, tanınmayan bilinmeyen kimselere oy veriliyor.

    *Başbakan çok güçlüdür.

    *Bütçeyi de, yasaları da hükümet yapıyor, Meclis ise bir anlamda noter görevini görüyor.

    Başkanlık sisteminde ise,

    *Meclis daha özgür çalışır,

    *Vekiller Bakan olamaz, dolayısıyla yürütmede gözü yoktur,

    *Dar bölge sistemiyle daha layık vekiller seçilir(550 bölge sistemi)

    *Meclis de başkanı düşürebilir, Başkan da Meclisi fes edebilir, ama birlikte seçime giderler,

    *Yasaları da Bütçeyi de Meclis yapıyor,

    *Meclis denetim görevini daha etkili yapabiliyor,

    *%51 ile güçlü bir Başkan ve daha ehil bir Yürütme oluşur,

    KİMLER BAŞKANLIK SİSTEMİNİ İSTEMEZ?

    *Küçük partiler,

    *Uç siyaset yapanlar,

    *Irkçılık yapan partiler,

    Çünkü bu sistemde koalisyon hayalleri kurulamaz, ama meclise girmeleri daha kolay, baraj sistemi olmadığı için. Nitelikli vekilin seçilme hatırı için dahi olsa Başkanlık sisteminin gelmesi için çalışmaya değer diye düşünüyorum. Düşünün ki bir ilçede dört partiden birer vekil adayı var, bir kere hemen hemen herkesin o vekili tanıma fırsatı vardır. Dolayısıyla bu dört aday arasında en layık olanı Meclise göndermek daha kolay olur. Bu şekilde seçilen vekil seçmenine karşı kendini daha da sorumlu hisseder. Bu usulle seçilen vekili takip etmek, ona ulaşmak daha kolaydır. Her ne kadar yasama yürütme yargı erki olarak devletin bağımsız organları olsa da aslında Meclis yasama organı olarak bir adım öndedir, eğer özgürce çalışabilirse tabi, Anlattığım gibi Başkanlık sisteminde parlamento daha da özgür çalışır. Bu işin duayen hocalarından olan Prof. Dr. Burhan Kuzu’yu dinledikten sonra özet olarak okuyucularımla paylaşmak istedim, tercih sizindir.

     

     

     

    Devamını Oku

    Üç Aylar’ın Ruhunu Taşımak

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Üç Aylar; Recep, Şaban, Ramazan

    Bu aylarda tutulan oruçların, yapılan hayırların fazileti daha fazladır; Regaip, Berat ve leyleyi kadir olarak bilinen kandil geceleri bu aylardadır. İslam’ın 5 şartından biri olan 11 ayın sultanı Ramazan’da ibadetin kabul katsayısı hit yapmakta ve Bayram günahların mağfiretiyle insana neşe vermektedir.

    Peki toplum olarak üç ayların ruhunu taşıyor muyuz diye kendi kendimize sorsak acaba cevabımız “evet” olabilir mi? Gelişi güzel bir anketle üç ayların ismini ya da bu aylardaki kandil gecelerini sorsak acaba başarı oranımız yüzde kaç olur? Üç ayların ruhunda, adalet var, sadakat var, merhamet var, aile hukuku var, komşuluk hakkı var. Eğer bu vasıfları taşıyabilseydik, bu toplumsal muhalefet zuhur edebilir mirdi? Sağ-Sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk sorunu gibi sorunlarımız olur muydu acaba? Eski devlet anlayışı üç aylar ruhu ile mesafeliydi, bu soğukluğun ürünü terör ve kargaşa olarak, geri kalmışlık olarak karşınıza çıktı, bir türlü iflah olamıyoruz. Sevgili dostlar, üç ayları bu halka tanıtmadılar ki maneviyatından beklenen feyzi alabilsin, son birkaç yıl hariç üç aylar ruhunu neslimize tanıtmadığımız gibi bu ruhu taşıyanlara farklı bir gözle bakıldı ve  bu ruhu toplumsal meselelerle bağdaştıramadık, kişinin kendi ruhunda hasr edilmesini istediler. Din, kul ile Allah arasında bir mevzudur dediler.

     

    KADİR GECESİ

     

    Üç ayların ruhunda, iftira yok, yalan yok, hırsızlık arsızlık yok, zulüm yok, kimi vatandaşlar bu olmaması gereken vasıfları yaşarken kandillerle paçayı kurtaracağına inanıyor maalesef, vah ki ne vah! Tıpkı namaz öncesi sünnetler gibi Recep ve Şaban’ın değeri Ramazan’ın arifesi oluşundan, Ramazan’ın yüceliği Leyleyi kadri barındırdığı için, Kadir gecesi ise Kur’an’ın bu gecede Beytül izzeye bir bütün olarak inip, oradan 23 yıl zarfında indiğinden dolayı olduğu kanaati analizt ilim erbabı nezdinde ağır basmaktadır.

    Ayrıca yüce Allah bazı avantajlı an, gün ve aylarla mümin kullarına bir fırsat verdiği için de kulları olarak ekstradan müteşekkir olduğumuzu itiraf ediyor, bundan dolayı bir daha Yaratanımıza şükranlarımızı sunuyoruz/sunmamız lazımdır diye düşünüyorum. Sevgili okurlarım, “Cennet ucuz, Cehennem de lüzumsuz değil”. Fırsat elimizdeyken 24 saatimizi iyi değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. İnanın günlük hayatımız her geçen gün az daha bizi Cennete yaklaştıramıyorsa yaşamın hiçbir anlamı yoktur. “İki günü bir olan hüsrandadır” diyen Peygamberin (as) ümmeti olarak her geçen gün bir adım daha Allah’a yaklaşmak dileğiyle…

    Devamını Oku