04 Temmuz 2020 Cumartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Sancak, benim de çok önem verdiğim ve yakından takip ettiğim bir bölgedir.
Çünkü Sancak’ın tarihi, kültürel, siyasi ve nüfus yoğunluğu bakımından önem arz etmektedir.
Osmanlı döneminin ardından Sancak’tan ayrı kalsak da bizim Sancaklılarla akraba bağlarımız var ve Türkiye’de çok sayıda Sancaklı vatandaşlarımız bulunmaktadır.
Sancak bölgesi günümüzde kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrılır.
‘Kuzey Sancak’ bugünkü Sırbistan’ın güneybatısındaki araziyi teşkil eder ve tamamen Sırbistan’ın idaresindedir.
Bunun dışındaki kısım ise ‘Güney Sancak’ bölgesi olup, (2006’da) bağımsız olan Karadağ Cumhuriyeti sınırları içinde bulunmaktadır.
Sancak Eyaleti bir bütün halinde düşünüldüğünde yüzölçümü 8687 km2’dir ve günümüzde toplam nüfusu 450.000’i aşmaktadır.
Müslüman nüfus 365.000 civarında olup toplam nüfusun % 81,1’ini oluşturur.
Sırpların azınlıkta olduğu Sancak, tarihten bugüne Müslüman Boşnak ve az da olsa Arnavut ve diğer Müslüman kardeşlerimizden oluşan; Müslüman çoğunluğun yaşadığı Balkanlar’ın önemli merkezlerinden birisidir.
Sancak Eyaleti denmesinin sebebi de Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki son sancağının burada kalmış olmasıdır.
Sırbistan’ın ihanet derecesindeki ihmalleri
Son günlerde Sancak Eyaleti bu sefer Covid-19 salgını ile yaşanan olumsuzluklar nedeniyle yeniden gündeme geldi.
Sırbistan’ın ihanet derecesindeki ihmalleri ve tüm uyarı ve yardım çağrılarına rağmen ilgisizliğinden kaynaklanan toplu ölümler söz konusudur.
Sancak Eyaleti’nin başkenti Yeni Pazar’dan farklı kanallardan bana ulaştırılan bilgi notları bu gerçeği doğruluyor.
Dile getirilen şikâyetlerin özeti ise şöyle:
“21 Haziran seçimlerinden sonra koronavirüs vakalarının patladığı Sancak’ta hastane ve sağlık personeli çaresiz kaldı. Doktorların tamamına yakını virüs kaptı, insanlar koridorlarda sedye üzerinde tedavi bekledi ve pek çok Sancaklı sağlık hizmeti alamadığı için yaşamını yitirdi.”
Toplamda 450 binden fazla nüfusa sahip olan Sancak’ta sadece bir hastane bulunuyor. Tıbbi malzeme ve doktor sayısı sınırlı olan bu hastaneye bölgeden gelen hasta sayısı ve salgının güçlü bir şekilde yayılışı karşısında çaresiz kalan bölge halkı isyan eder duruma geldi.
Sırbistan Sağlık Bakanlığı’nın hiçbir şikâyeti ciddiye almaması halk arasında infiale sebep oldu.
Herkesin “körleri sağırları” oynadığı o sıkıntılı süreçte feryatların verdiği ıstırap karşısında çaresiz kalan Sancak Boşnakları Milli Meclisi Başkanı Jasmina Curiç, son çare olarak güven duydukları dost ve kardeş gördükleri Türkiye Cumhurbaşkanı Sn R.Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazarak yardım talep etti.
Ayrıca, Sancak diasporası sorunu kamuoyuna duyurur mahiyette girişimlerde bulundu.
İşte her şey o mektup ve o girişimler sonrasında değişmeye başladı ve Sancak bir anda Sırbistan ve Avrupa başkentlerinde gündem oldu.
“Günlerce kaderine terk edilen Sancaklı Boşnaklar için bir anda harekete geçildi. Önce Kragujevac şehrinden 18 doktor gönderildi. Bu da yetmedi Başbakan Ana Brnabiç, Sağlık Bakanı Zlatibor Lonçar ve kabinenin Boşnak Bakanı Rasim Ljajiç skandal hastanede incelemelerde bulundu. Basın toplantısı için kameralar karşısına geçti ve “her şey yolunda, devlet burada” mesajını verdi.
Ancak öncesinde yaşananlar kelimenin tam anlamıyla bir rezaletti.
Asıl soru şu: Şimdiye kadar bir vurdumduymazlık içinde ilgisiz kalan Sırbistan ne oldu da harekete geçti? Veya Sırbistan böyle bir şehri olduğunu ve burada insanların çaresizlik içinde ölüme terk edildiğini nasıl hatırladı?
*Gündemi belirleyen mektup
Jasmina Curiç o mektubu ülkesindeki yetkililer yerine, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’a göndermesinin sebebi ise tamamen bir zorunluluktan kaynaklanmıştır.
Çünkü Sancak Boşnak Milli Meclisi Başkanı Jasmina Curiç, çare için başvurduğu Belgrad’daki tüm kapılar yüzüne kapanmış ve istekleri cevapsız bırakılmış olduğundan dolayı Türkiye Cumhurbaşkanına başvurmak mecburiyetinde kalmıştır.
Aslen Sancaklı olan kısa adı TİKA olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı başkanlığı Saraybosna eski Koordinatörü olan Davut Nuriler aracılığıyla ulaştığım Sancak Boşnakları Milli Meclisi Başkanı Jasmina Curiç, Sancak’ta o mektup ve diasporanın girişimleri sonrası yaşananlar hakkında şu bilgileri verdi.
“Belgrad yönetimi de nihayet bizi duymaya başladı ve harekete geçti.
İhmal ve ilgisizlik büyük kayıplar vermemize sebep oldu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan beni arattı. Sırbistan ile diyalog içinde olduklarını ve tıbbı malzeme yardımlarının yola çıktığını, yakın zamanda Belgrad ile iş birliği içinde bir grup doktorun da bölgeye ulaşması için gerekli temasların kurulduğunu ifade ettiler. Sancak halkı adına Sn. Erdoğan’a teşekkürlerimizi bildirdim.”
Kısa bir not: Sancak, Sırbistan’ın sınırları içinde ve Sancaklılar, Sırbistan vatandaşı olsalar da onlar bizim de öz be öz kardeşlerimizdirler. Onların acıları bizim de acılarımızdır. Onların bizden yardım istemeleri doğaldır ve bizim de onları sahiplenmemiz kardeşlik hukukunun bir gereğidir.
Yeni Akit