02 Temmuz 2013 Salı
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 76’sı şehirlerde yaşamakta ve bu oran her geçen gün artmaktadır. 1950’lerden itibaren kentlere göçün hız kazanması ile çarpık kentleşme de hız kazanmıştır. Bunun sonucu olarak kentlerin etrafındaki dere yataklarında, havzalarda, heyelan bölgelerinde neredeyse tamamı ruhsatsız olan yapılar yapılmıştır. 1999 depreminden sonra hız kesen çarpık kentleşme 2004 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun 184. maddesindeki imar kirliliği suçunun yürürlüğe girmesi ile durma noktasına gelmiştir. Son olarak Kentsel Dönüşüm Kanunu, yani resmi adıyla “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” 16.05.2012 tarihinde yürürlüğe girmişti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre İstanbul’da 2 milyon binanın, içlerinde 94.416 vatandaşın yaşadığı 11.932 tanesi yıkılma riski olduğundan derhal yıkılması gerekmektedir. Türkiye genelinde 20 milyon civarında konut bulunduğu tespit edilmiştir. Şu anda yapıların yüzde 40’ı ömrünü tamamlamış durumdadır.
OLASI BİR DEPREM
Bilimsel verilere göre olası bir depremde 70 ila 90 bin vatandaşın ölebileceği, 120 ila 130 bin vatandaşın yaralanabileceği, 50 ila 60 bin konutun yıkılabileceği, 500 bin konutun hasar göreceği öngörülmektedir. Türkiye genelinde ise 6,5 milyon konutun 24.500 kilometrelik faylar hattı üzerinde bulunmakta. Bu veriler “can kaybını önlemek” için yapılması gerekenleri anlatmakta. Bunun dışında kentlerin altyapılarının yetersiz ve eski olması, Türkiye genelinde ise 14 milyon yapının ısı yalıtımı olmaması ve enerji sertifikası alma yeterliliğine sahip bulunmaması, 6,5 milyon konutun faylar üzerinde bulunması nedeniyle 2013’ün sonuna kadar 200 bin, 2014 yılı sonuna kadar da 400 bin yapının dönüşümünün başlatılmasını hedeflenmektedir. Bu kanunun öncelikli amacı, deprem, sel ve su baskını bölgesinde bulunan yapıların devlet eliyle ve “derhal” sağlıklı ve güvenli hale getirilerek mevcut imar planlarına uygun olarak sağlıklı ve güvenli yaşama çevresi oluşturulmasıdır. İkinci öncelik ise bu bölgelerin dışında bulunan riskli yapıların (ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen) mevcut imar planlarına uygun olarak sağlıklı ve güvenli hale getirilerek sağlıklı ve güvenli yaşama çevresi oluşturulmasını sağlamaktır.
DÜNYANIN EN ZOR İŞİ
Kentsel dönüşümün dünyanın en zor işi olduğu aşikârdır. Kanunun amacına ulaşması için çok büyük ekonomik kaynak gerektiren bu dönüşümün özellikle riskli 6,5 milyon konutun bir an önce yenilenmesi ile başlanması gerekmektedir. Bunun dışında bu dönüşümün vatandaşla el ele verilerek ve rızalarıyla yapılması şarttır. Aksi halde rant aracı haline dönüşebilir. Bunun yanında kentlerin kendine özgü tarihi dokularının korunması şartıyla hak sahibi vatandaşlara emsal artışı verilmesi vatandaşları kentsel dönüşüme katılmaya teşvik edecek ve ayrıca avantajlı kredilerden yararlanarak bile olsa yeniden yapım ve inşa bedeli ödemekten kurtulabilecektir. Ancak bu yapılırken modern şehircilik anlayışı bakımından yeni yapılacak bölgeler, yıkılan bölgeleri aratmamalıdır. Çalışmaların başlangıcında Sayın Başbakanımız “Asıl amaçlarının, afetler karşısında can ve mal güvenliğini sağlayacak bir dönüşümü gerçekleştirmek olduğunu vurgulamıştı. Rant odaklı değil, insan odaklı bir projeler yürütüleceğini” belirtmişti. Sayın Bakanımız ise “Bu konuda vatandaşla el ele vererek bu dönüşüme rant gözüyle bakanları saf dışı etmek için ellerinden geleni yapacaklarını” eklemiş ve söz vermişti. Bunun gerçekleşmesi ümidimiz, bu yapılırken kentlerin kendine özgü tarihi dokularının korunması şartıyla, her şeyin en iyisine layık halkımıza sağlıklı ve güvenli yaşam alanları oluşturulması milletçe hedefimiz olsun. Çünkü Türkiye buna layık bir ülke.