10 Ocak 2016 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Biliyorsunuz son bir kaç aya damgasını vuran ve Türkiye açısından en önemli dış politik olaylardan biri Rusya Uçağı’nın düşürülmesiydi. En az Sayın Erdoğan’ın Davos çıkışı kadar bir dönüm noktası teşkil eden bu olay Türkiye’ye Ortadoğu ve Kafkaslar’da büyük bir prestij sağladı. Bölgedeki halka, ‘dik durun biz arkanızdayız’ mesajı verildi. Artık hangi ülke olursa olsun Rusya’da dahil kafasına göre sınır ihlalleri yapıp çekip gidemez. Egemenlik haklarımız ve angajman kurallarımız gereği sınırımızı ihlal eden uyarılara rağmen etmekte ısrar eden düşmandır ve gereken cevap verilecektir. Tabi bu uçak düşürme olayı bize prestij sağlasın diye gerçekleştirilmedi bunu da belirtmek de fayda var.
Tamamen hakkımız olanı ve devletimizi savunduk bu kadar basit! Rusya kabahatli olmasına rağmen yıllardır Türkiye’nin ensesine vurmuş olmanın verdiği özgüven ile kuyruğunu hala indirmiyor. Lakin anlamadığı bir şey var Türkiye artık eski Türkiye değil! Türkiye için bir Rusya gider bir başka Rusya gelir hiç bir önemi yok! Kaybedecek olan ise Rusya’dır. Zaten kaybedeceği için de her türlü meziyetsiz hamleyi yapmaktan geri kalmıyor. Boğazdan geçen askeri gemisinden uçak savar silahı ile güç gösterisi yapıyor. Uçağın kara kutusunu show yaparak açmaya kalkıyor.( Hem de çekiç ile… :))
Nükleer silahlı gemilerini denize indiriyor.
PKK VE PYD’YE SİLAH
PKK’ya ve PYD’ye silah sevkediyor. PKK’nın siyasi yapılanması HDP eş başkanını ağırlayarak sanki Türkiye için muhatap oymuş izlenimi vermeye kalkıyor. Lakin Putin hangi showu yaparsa yapsın hepsini eline yüzüne bulaştırıyor. Boğazdan geçen gemisine denizaltımız ile cevap veriliyoruz yerin dibine giriyor. Kara kutuyu açmayı bile beceremeyerek rezil oluyor. Terör örgütleri ile işbirliği yaparak meşruiyetini sarsıyor. Kandil sözcüsü Demirtaş gibi bir medeni ölüyle aynı masaya oturarak Rusya’nın Türkiye’ye göre muhatap mevkisinin nerelere kadar düştüğünün işaretini veriyor. Türkiye’de bile bir hükmü olmayan bir adamın Rusya’da misafir edilmesi gerçekten Rusya’nın içler acısı halini ortaya koyuyor. Gelelim yok hükmünde olan Demirtaş’a…
Doğu’da oy aldığı halk artık Demirtaş’ı takmaz oldu. Katılabildikleri tek yer terörist cenazelerinin olması halkın desteğinin çoktan üzerlerinden çekildiğinin izharıdır. Halkın, ‘askerden operasyonları devam ettirin, bu pislikleri temizleyin’ talebinde bulunması Yüksekdağ’ın bizimkisi halk direnişi sözlerini bozuk para gibi harcıyor. HDP böylelikle buruşturulup çöpe atılıyor. Lakin değinilmesi gereken nokta şurası: Rusya ile Türkiye’nin ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesi olan milletvekili nasıl oluyor da düşman ülkeyi ziyaret ederek ‘özür dilerim, bu uçak düşürme olayının Türkiye’ye faydası yoktur diyebilecek’ alçaklığa bürünebiliyor? Bir başka CHP milletvekili ise ‘Türkiye DAEŞ’e destek verdi’ diyerek Rusya ile aynı safta yer alabiliyor. Hiç Rusya’nın herhangi bir milletvekilinden böyle bir şey gördük mü?
İşte bu hainlik değil! Bu resmen düşmanlıktır! Bu sözleri söyleyen düşman olduğu gibi söyleyenlere de sahip çıkan aynı konumdadır. Ayrıca Demirtaş kimdir ki Türkiye adına söz söyleyebilecek meşruiyete sahip olduğunu zannediyor! Bir konuyu açıkça belirtelim… Geçmişten beri devletimize en büyük zararı veren dışarıdaki düşmanlar değildir. Devletlerimizi yıkıma götürecek kadar çökerten içimizdeki paralı satılmış omurgasız, karaktersiz tasmalı tapınakçılardır. Batı, Rusya, İsrail bize cürmü kadar zarar bile veremez içimizde bu tapınakçı kuçu kuçular olmasa… Öyle ise temizliğe önce içimizde başlamalıyız. Soruyorum savcılar, ne diye hala bekliyorsunuz? Meclisteki tapınakçılar hakkında fezleke hazırlamak bu kadar mı zor? Korktuğunuz ne var?
Mecliste, yargıda, emniyette, bürokraside, sermaye grubunda, medyada, STK’larda, üniversitelerde pineklemiş düşmanları temizlemek için ne bekliyorsunuz? Biz içimizi temizlemedikçe dirilemeyeceğiz. Biz temizlemedikçe mazluma umut olamayız. Biz umut olmadıkça daha çok kan dökülecek. Dökülen her kan alnımıza çalınan bir lekedir bu biline. Biz ki İslamiyet’i korumak ve layıkıyla yaşanmasını sağlamak için şereflendirilmiş ve vazifelendirilmiş bir milletiz. Ya özümüzü bulacağız ya da kardeşlerimizin akan her kanında biz de boğulacağız. Uyanık olalım ve temizlenmeye bir an önce başlayalım artık! Yoksa bu vebali ne yapsak ödeyemeyeceğiz…