25 Ocak 2021 Pazartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
10 Ağustos 1389 Salı günü (hicrî 16 Şaban 791) şehit edilen Sultan Murad Hüdâvendigâr’ın naaşı tahnid edilerek, Yıldırım Bayezıd tarafından Bursa Çekirge’de inşa ettirilen türbesine defnedilmiştir. İç organları ise, vefat ettiği yerde, oğlu Yıldırım Bayezıd tarafından inşa ettirilen ilk türbeye gömülmüştür.
Kosova, tamamen Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra, türbenin etrafına Müslüman halk yerleştirilir ve bunlar vergiden muaf tutulur. Türbe, ilk olarak Sadrazam Melek Ahmed Paşa’nın Rumeli Beylerbeyliği döneminde, 17.yüzyılın ikinci yarısında geniş çaplı bir onarımdan geçmiştir. 1660 yılına doğru Evliya Çelebi, Sadrazam Melek Ahmed Paşa’nın yanında olarak türbeyi ziyaret ettiklerinde, türbenin bakımsız ve harabe durumunu görürler. Evliya Çelebi’nin tavsiyesi üzerine Melek Ahmed Paşa civardaki Müslüman halkına iki kese kuruş (1000 akçe) vermiş, bir hafta içinde, yüksek bir duvarla büyük bir kapı yaptırtmış ve yüzlerce çeşit meyve fidanı diktirtmiştir. Ayrıca bir kuyu açılmış, türbeye bakmak için ailesiyle burada oturacak olan bir türbedar ve yeni kurulan vakfı denetlemek için civardaki yerlerde bulunan ileri gelen kişilerde nâzır olarak atanmışlardır.
1848 yılında türbe esaslı bir şekilde onarılmış ve Sultan Abdülmecid (1839-1861)’in bir beratı ile aslen Buharalı olan Hacı Ali 300 kuruş maaşla türbedar olarak atanmıştır. 1859 yılında, türbenin haziresinin güneybatı köşesine, vefat eden Silistre Ordu kumandanı Rifat Paşa defnedilmiştir.
Meşhed-i Hüdâvendigâr Türbesi’ni ziyaret edenlerin dinlenme ve barınmalarını sağlamak amacıyla Sultan II.Abdülhamid’in vermiş olduğu emir üzerine ‘Selamlık Binası’, 1896 yılında tamamlanmıştır. Ayrıca türbenin bitişiğinde bir camii yapılması için Priştine sancağı mutasarrıfı Mustafa Rükneddin Bey’in, II.Abdülhamid’in iradesini elde etmek için yetkili mercilere başvurmuşsa da müsaade alamadığı anlaşılmaktadır.
Yakovalı Ali Hacı tarafından 1898’de Türbenin arkasında, Selamlık binası avlusunda yer alan çeşme, inşa ettirilmiştir. 1903 yılında da Kosova Valisi Hafız Mehmed Paşa türbenin giriş kapısı yanına defnedilmiştir. 1906 yılında ise I.Murad türbesiyle bitişiğinde bulunan ‘Selamlık Binası’nın 28.065 kuruş sarfiyle onarımı yapılmış ve II.Abdülhamid’in tahta çıktığı 1 Eylül tarihinde törenle açılmıştır.
Türbe daha sonra, 1909 tarihli tamir kitabesinden de anlaşıldığı üzere, Sultan Reşad’ın 16 Haziran 1911’deki Kosova’yı ziyareti sırasında onarımdan geçmiştir. Türbede top atışları ile karşılanan Sultan, Balkanların Kâbe’si sayılan Meşhed-i Hüdâvendigâr’ı ziyaret eder.
Ziyaretten önce Kosova Ovası’nda 20 bin veya 100bin kişi olarak tahmin edilen kalabalık bir toplulukla namaz kılınmış, özel olarak yapılan minberde Manastırlı İsmail Hakkı Efendi vaaz vermiş ve padişah beyannamesi okunmuştur. Ziyaret dolayısıyla türbe onarılmış, avlusu kesme taşla döşenmiş, türbe avlu girişinin hemen arkasında, duvara bitişik olarak yeni bir çeşme yaptırılmış, ve avluya Reşadiye Medresesi’nin temeli atılmıştır.
Türbenin onarımına başlanıldığı 1911 yılında Kosova bölgesinin ileri gelenleri, Sultan Murad’ın şehid edildiği günün, millî gün olarak ilan edilmesi ve her yıl bütün Osmanlılar tarafından bu tarihte türbenin ziyaret edilmesini sağlamak için girişimde bulunmuşlardı. Ancak, bir yıl sonra çıkan Balkan Savaşı, bu girişimin gerçekleşmesini engellemiştir.
1912 yılında meydana gelen Balkan Savaşı’ndan sonra türbenin bakımını Sırbistan Hükümeti üzerine alır. 14 Mart 1914 tarihinde İstanbul’da Türkiye ve Sırbistan arasında imzalanan barış antlaşmasının 10.maddesi gereğince, türbenin bakımı ve onunla ilgili masraflar, Türk Hükümeti tarafından karşılanacaktır. Ancak, 1.Dünya Savaşı patlak verince, İstanbul Antlaşması da yürürlükten kaldırılır. 1.Dünya Savaşı sırasında olduğu gibi, 2.Dünya Savaşı sırasında da işgal kuvvetleri tarafından türbede bulunan bütün eşyalar yağmalanır. Türbe, 2.Dünya Savaşı’ndan sonra Yugoslavya Devleti tarafından himaye altına alınmış ve 1960-1961 yıllarında esaslı bir şekilde onarılmıştır. 1992 yılında da T.C. Kültür Bakanlığı tarafından kısmî bir onarım yapılmış; 2005 yılında benim de dahil olduğum kapsamlı bir restorasyon çalışması gerçekleştirilmiştir.
Manastır Vilâyeti’nin, Serfice Sancağı’na bağlı bir kazaydı. Cuma, Cumapazarı, Serfice Cuması, Kayılar isimleriyle de anılırdı. Kayalar, Yukarı ve Aşağı Kayalar olmak üzere iki mahalleye ayrılmaktaydı. Bu iki mahalleyi Sulu Dere olarak anılan bir dere ayırıyordu. Günümüzde dere kurutulmuş ve eski yatağı bir caddeye dönüştürülmüştür. Cuma kasabasını gezen Evliya Çelebi şu bilgileri vermektedir: “Tırhala toprağıdır. Voyvadalıktır. Yenişehir mollasının nâibi yönetimindedir. Yeniçeri serdarı, Kethüdâ yeri ve birkaç ayanı vardır. Geniş bir ovada kurulmuştur. Bağlı, bahçeli yedi mahalleli, yedi mihrablı küçük bir kasabadır. Serbest zeâmettir. Ömer Bey Camii ile Ali Çavuş Camilerinde cuma namazı kılınır. Ali Çavuş Camii kurşun örtülü, nûrlu bir camidir. Beş aded mahalle tekkesi, bir aded medrese, bir hamam, iki sıbyan mektebi, üç aded hanikâh, iki aded tüccar hanı ve yirmi aded dükkânı vardır. Havası ve suyu lâtif, zengin ve verimli bir gelişmiş kasabadır. Hanedan sahibi Hadım Ağa ve biraderi Musa Ağa, sofraları meydanda, ikram sever kimselerdir”.
Osmanlının bölgeyi kaybetmesinin ardından, 1914’te Makedonya Genel Valiliği idarî mercilere gönderdiği genelgede Müslüman cemaat temsilcilerinden köy adlarını, okulların, camilerin, tekkelerin, medreselerin ve başka dinî Müslüman vakıflarının kayıtlarını içerecek kapsamlı listeler hazırlamalarını istemiştir. Makedonya Tarih Arşivi’nde, 16 Mayıs 1914 tarihli ve arşiv kaydındaki dosya numarası 56 olan belgede Kayalar İlköğretim Okulları müfettişinin Genel Valiliğe gönderdiği bir belge bulunmaktadır. Belgede 3 ayrı ekli listede Türk okullarında görev yapan öğretmenler, okullarla ilgili ve öğrenci sayılarına ilişkin istatistikler bulunmaktadır. Müfettiş halkın büyük bir çoğunluğunun Müslüman olup Türkçe konuştuğunu belirtmektedir. “Kayalar Bölgesinin Yabancı Okullarına Ait İstatistik” başlığını taşıyan listede köylerin adları, okul türü, öğrenci ve öğretmen sayıları, okul harcamaları ve kimi gözlemler yer almaktadır. Belge tarihi 15 Mayıs 1914’tür ve müfettişin imzasını taşımaktadır. Müfettişin belgesinde ekli olan listelerden üçüncüsünde Türk okullarındaki öğretmenlerle ilgili bilgiler yer almaktadır ve burada 51 öğretmenle ilgili kayıt bulunmaktadır. Tablodan öğretmenlerin adlarını, nereli olduklarını, yaşlarını, medenî durumlarını, hizmet yıllarını, maaşlarını, eğitim durumlarını ve görev yaptıkları yerleşim birimini öğrenmekteyiz.
Kayalar bölgesindeki öğretmenlerin pek çoğu yaş itibarıyla gençti. Eğitim durumlarına bakılacak olursa bunların Manastır İdâdîsi, Manastır Öğretmen Okulu, Manastır Rüştiyesi, İstanbul Medresesi, Serfice Rüştiyesi, Kayalar Rüştiyesi, Vodina Rüştiyelerinden mezun olduklarını görmekteyiz. Okullarda öğretmenler dışında hocalar da ders vermekteydi. Anlaşıldığına göre öğretmenlerin büyük bir kısmı doğup büyüdükleri yerlerin okullarında görev yapmaktaydılar. Türk okulları faaliyetlerini 1923 yılındaki nüfus mübadelesine kadar sürdürmüştür.
20. Yüzyıl başlarında kazanın nüfusu 23575 kişi düzeyindeydi, Yunan nüfus ise 7190’dı. Kayalar Kaymakamı’nın Selânik Genel Valiliğine yazdığı 1 Şubat 1923 tarihli telgrafta bölgede 29121 Türk, 6270 Yunanlı ve 4800 Bulgar ve Slavca konuşanların yanı sıra 450 Vlah’ın bulunduğundan söz etmektedir. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Türkler, mübadeleyle Kayalar’dan ayrıldılar. 17 Temmuz 1923 tarihli İcrâ Vekilleri Heyeti Kararnamesi’ne göre, bir kısmı Amasya, Tokat ve Sivas’a nakledildiler. 7000 Kayalar mübadili de Samsun’a sevk edildi .
Aşağı Kayalar Mahallesi’ne, Gelibolu, Trakya ve Karadeniz bölgesinden; Yukarı Kayalar Mahallesi’ne Ege ve Marmara bölgesinden gelen Rumlar yerleştirildiler. Günümüzde Ptolemedia adı taşıyan Kayalar’da, ayakta kalan tek Osmanlı eseri, Hükümet Konağı’dır.
Dr.Neval KONUK