DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Pelin Gündeş Bakır

Pelin Gündeş Bakır

26 Ocak 2015 Pazartesi

    Evlad-ı Fatihan

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır

    Kayseri Milletvekili

    gundes@tbmm.gov.tr

    Geçtiğimiz üç ayda hem iç siyaset gündeminde hem de dış siyaset gündeminde hareketli bir dönemi yaşadık. İlçe Kongrelerimiz tamamlandı.  Yoğun çalışma programımız nedeniyle, Brüksel’de geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu Toplantısı ile ilgili Balkan Günlüğü’ndeki köşemde uzun zamandır yazamadım. Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen son toplantısında, AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu, yeni bir AB üyesi eşbaşkan ve yeni Avrupa’lı üyelerle toplandı. Artık AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonunda Yunan’lı ve Kıbrıs Rum Kesimi üyeleri ağır basıyor. Yeni Eş Başkan; Manolis Kefalogiannis, Yunan’lı. Avrupa Parlamento’sunda, EPP, yani Avrupa Halklar Partisi üyesi. Türkiye’de daha çok bilinen adıyla Hristiyan Demokratlar üyesi. Başkan Yardımcılarından biri Yunanlı diğeri Kıbrıs Rum Kesimi’nden. Son toplantıda üç ana gündem maddesi vardı. Bunlardan biri AB-Türkiye ilişkilerindeki son durumdu. Bu oturumda İngilizce olarak yaptığım konuşmanın çevirisini sizlerle de paylaşmak istiyorum:

     

     ‘Değerli Eşbaşkanlar, Kıymetli Meslektaşlarım,

     

    Türkiye; çok partili sisteme sahip, serbest seçimler, güçler ayrılığı ve serbest piyasa ekonomisinin hakim olduğu çoğulcu bir demokrasidir. Biz Türkler, Avrupa’lıyız, batıya aitiz ve Avrupa’nın değerlerini paylaşıyoruz. Eğer, Türkiye’nin son 10 yılı dikkatlice analiz edilirse, çok açık bir biçimde görülecektir ki Türkiye nihai hedefi olan AB’ye tam üyelik doğrultusunda muazzam ilerlemeler kaydetmiştir. Son on senede idam cezası kaldırıldı. Vatandaşlarımıza Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı verildi. Tüm etnik grupların, kültürel hakları tanındı. Kamu Denetçiliği Kurumu ve İnsan Hakları Kurumu kuruldu. Türkiye, yakın zamanda, kanunlarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla uyumlu hale getirecek altı adet yargıda reform paketini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul etti. Son 12 senede çok büyük ekonomik gelişme sağlandı. Kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla üç kattan fazla arttı. Türkiye’de büyüme hızı 2013’de yüzde 4 oldu. Son küresel ekonomik kriz çıktığından beri Türkiye; vatandaşları için 6 milyon yeni istihdam oluşturdu.

     

    STRATEJİK HEDEF AB ÜYELİĞİ

    AB üyeliği bizim stratejik hedefimizdir. Fakat bu başarılı ekonomik veriler de açıkça göstermektedir ki Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihtiyacı yoktur. Tam tersi, Türkiye, AB’nin büyümesini körükleyecektir. Bu noktada, bazı Avrupa ülkelerinde yükselişe geçen yabancı düşmanı ve İslamofobik siyasi partilerden duyduğum endişeyi de ifade etmek isterim. AB, bir barış, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü projesidir. Bu bağlamda 23. Fasıl olan ‘Yargı ve Temel Haklar’ ve 24. Fasıl olan ‘Adalet, Özgürlük ve Güvenlik’ fasılları bir an önce müzakerelere açılmalıdır. Ayrıca, yakın zamanda Kırım’ın işgali, Irak ve Suriye’de ortaya çıkan terör örgütleri ve iç savaşlar göstermiştir ki, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında, güvenlik, savunma ve dış politika konularında daha yakın bir işbirliği elzemdir. Bu bağlamda, 31. fasıl olan Dış Güvenlik ve Savunma Politikası’nın üzerindeki blokajın kaldırılmasının tam zamanıdır ve bu blokajın kaldırılması hakkaniyetli olacaktır. Ayrıca, 19. fasıl olan “Sosyal Politika ve İstihdam’ ile 15. fasıl olan ‘Enerji’ fasıllarının da müzakereye açılması çok yararlı olacaktır. Avrupa Birliği-Türkiye Gümrük Birliği Anlaşması 1995 yılında yürürlüğe girmiştir. Asimetrik Gümrük Birliği içinde tam 20 yıldır üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirmiş olan Türkiye, Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yürütülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na dahil edilmeyi sonuna kadar hak etmektedir. Son olarak, Kıbrıs Rumları’nın hakları ile ilgili olarak şimdiye kadar konuşmalar yapan Avrupa Parlamentosu milletvekillerine ve Avrupa Birliği Konseyi Temsilcisine bir soru sormak isterim. Kıbrıs Adası’nda halihazırda 300 binden fazla Kıbrıs Türk’ü yaşamaktadır. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti milletvekilleri 2004’den beri ülkelerini resmen temsil etmektedir. Sormak istiyorum: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti milletvekilleri niçin Avrupa Parlamentosu’nda temsil edilmiyorlar? Kıbrıs Türkleri’nin insan hakları yok mudur?

     

     

     

    Evlad-ı-Fatihan

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL