25 Ocak 2016 Pazartesi
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
Avrupa Birliği iki aydır mültecilerle çalkalanıyor. İlk önce İç İşleri Bakanlığı toplantısı bir sonuca varamadı. Daha sonra liderler toplantısı bu konuyu ele alıyor fakat 200 binlik bir mülteci kitlesinin 28’lerin Avrupa Birliği’nde 507 milyonluk nüfusa göre dağıtılması gerçekleşmiyor. Türkiye’nin 2 milyon 276 bin Suriyeli mülteciyi hazmettiği bir dönemde Avrupa Birliği’nin, kişi başına ortalama gelirinin 48 bin Dolar olduğu bir konumda bu işi çözememesi hakikaten çok ciddi bir ayıp. İş yine Türkiye’ye, biraz da Lübnan ve Ürdün’e kalıyor. Arap ve İslam dünyası Suriyeli mültecilere karşı tam bir duyarsız kitle konumunda. İslam adına bunları kınamak bile az.
İSLAM İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ’NÜN AYIBI
İslam İşbirliği Örgütü bırakın ses çıkarmayı bir kuruş yardım bile etmeyi düşünmüyor. Bu açıdan Avrupa Birliğine girecek 200 bin mülteci Avrupa birliği ülkelerinde İslamofobi’yi tavan yaptırıyor. Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda, Belçika gibi ülkelerde İslamofobi artarken Çek, Slovak ve Macaristan’da halk “Biz kesinlikle Müslüman mülteci istemiyoruz” diye faşist bir durum ortaya çıkıyor. AB ülkelerindeki tüm sağcı politikacılar kendi seçmenlerinden puan kazanmak için mülteci konusunu devamlı gündemde tutuyorlar. Bundan 2 hafta evvel bir TV’ye verdiğim mülakatta mülteciler konusunda en iyi yolun Yunanistan ve Türkiye arasında bir anlaşma yapılarak İpsala sınırından geçen mültecilerin Hırvatistan ve Avusturya üzerinden Almanya’ya gitmesine yönelikti. Ege kıyılarında insan kaçakçılarının eline düşen mülteciler Ege Denizi’nde boğularak bu ayıba Yunanistan ve Türkiye’yi de dâhil ediyorlar. Hâlbuki mülteciler sınırlara yürüseler İpsala üzerinden Yunanistan’a geçmek veya Kapıkule üzerinden Bulgaristan’a geçmek bu ülkelerin imajını da bu kadar yıpratmaz. Bakın artık Avusturya, Hırvatistan sınırlarında mültecilere yolu açmak zorunda kalıyor. Türkiye için de Yunanistan için de bu en önemli nokta olabilirdi. Türk Dış İşleri Bakanlığı bu konuda Yunanistan Dış İşleri’yle bir uzlaşma protokolü imzalayabilir. Yunanistan’a İpsala sınırından gelecek olan hiçbir mülteci Yunanistan’da kalmayı düşünmeyecektir. Bulgaristan için de aynı şeyi söylememiz mümkün. İstanbul Alman Başkonsolosluğu’na günde 5 bin mülteci vize için başvuruyor. Bunlar Suriye’den herhangi bir şekilde Almanya’ya gitme şansı olan mülteciler. Mülteciler çocuklarını, ailelerini Almanya’ya getirmek için her türlü çalışmayı sürdürüyorlar. Bu açıdan Almanya artık mültecilere vize vermemek konusunda büyük çaba veriyor. Suriyeli mülteciler son zamanlarda kendilerini Türkiye’de mutsuz olarak görüyorlar
TÜRKİYE MÜLTECİLER YARANAMIYOR
Türkiye bugüne kadar 7 milyar dolar para harcamasına rağmen mültecilere yaranamıyor. Bu konuda hem mültecilerin hem Türkiye’nin sorunları büyüyor. Türk halkı da son zamanlarda mültecilere harcanan paralardan rahatsız olamaya başladı. Buna çözüm bulunmasını istiyor. Avrupa Birliği’nin diğer bir ayıbını da geçenlerde İngiltere Başbakanı Cameron gerçekleştirdi. Cameron mülteci konusunu konuşmak için öncelikle Lübnan ve Ürdün’e gitti. Cameron bu ülkelerin liderleriyle, ülkelerinin ne kadar mülteci alabileceği konusunda konuştu. Cameron zahmet edip yolu üzerindeki Türkiye’ye gelip bu konuda bir görüşme gereğini duymadı. Bu da İngilizlerin tarihsel bir ayıbı. Mülteci sorunu kısa zamanda çözülecek bir sorun değil. Bunun en iyi çözümü Türkiye’nin önerdiği gibi Suriye sınırında bir tampon bölge oluşturmak ve bu tampon bölgenin Suriye kısmında kalan bölgesine Suriyeliler için kamplar kurmak. Suriyelilerin kendi ülkelerinden ayrılmadan insan gibi yaşamalarını sağlamaları olacak. Yoksa Lübnan, Ürdün ve Türkiye bu mülteci sorununun içinden çıkamayacak ve Avrupa Birliği ülkeleri de riyakar bir tavırla sorunu Türkiye’nin üzerine yıkmaya çalışacak.