DOLAR 34,5467 0.18%
EURO 36,0147 -0.62%
ALTIN 3.005,411,48
BITCOIN 34035030.10913%
İzmir
20°

HAFİF YAĞMUR

06:24

SABAHA KALAN SÜRE

Remzi Doğan

Remzi Doğan

25 Eylül 2019 Çarşamba

    İzmir’i İşgal mi? Talas’ta Türk Kahvesi İçmek mi?

    İzmir’i İşgal mi? Talas’ta Türk Kahvesi İçmek mi?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İZMİR’İ İŞGAL Mİ ? TALAS’TA TÜRK KAHVESİ İÇMEK Mİ ? NASİPMİŞ !!! 

    Yıl 15 Mayıs 1919 Yunan’lılar  İzmir’i işgal etti. 

    Yunan Ordusunun başında kolordu komutanı ( Küçük Asya Komutanı ) Nikolas Trikopis var.

    İzmir’e ilk ayağını bastığında etrafında bulunan Subay ve Askerlerine ilk emri  ‘’ İSTİKAMET TALAS’TA TÜRK KAHVESİ İÇMEK ‘’ için hazır olun..!!!

    Talas Kayseri’nin ilçesi, İzmir ile Talas’ın ne alakası var ? TALAS’tan önce ANKARA var, neden Ankara değil’de Kayseri, TALAS ‘ta TÜRK KAHVESİ içme merakı var Yunan Generalinin ?

    Nikolas Trikopis kendinden çok emin, 

    Yunan’lılar İngiliz, ABD ve Fransa,nın desteği ile ,İzmir’den başlayıp, Batı Anadolu’nun tamamını istila etmeye kararlı.

    İtalyan’lar başta olmak üzere Tüm Anadolu işgal kuvvetleri altında girmiş durumda..

    Yunan Ordusu 26.000 şehit verdiğimiz Sakarya savaşına rağmen Polatlı’ya kadar ilerlemiş, Ankara’ya doğru ilerliyorlardı.

    Polatlı’nın düşmesi, Ankara’nında düşmesi demekti.

    Bu yüzden Atatürk ve arkadaşları tarafından Ankara’da kurulan Meclisin Kayseri’ye taşınması bile düşünülüyordu.

    23 Ağustos’ta başlayan Sakarya Savaşı 22 gün sürdü. Yunan Ordusu Polatlı’dan Afyon’a kadar püskürtüldü. 

    26 Ağustos 1920 Mustafa Kemal Atatürk’ün  ‘’ Hattı Müdafaa yoktur, Sathı Müdafa vardır, O Satıh Bütün Vatandır. Vatanın her karış toprağı bu vatan evladının kanı ile sulanmadıkça terk edilmez.’’ Sözleri ile başlattığı Büyük Taarruz ile Yunanlı’lar hezimete uğratılmış, Yunanistan’ın  ( Küçük Asya Komutanı ) General Nikolas Trikopis Afyonkarahisar’lı Ahmet Çavuş tarafından, beraberindeki Çoğu General ve Subaylar Türk Askeri tarafından esir alınmıştır.

    NİKOLAS TRİKOPİS TÜRK KAHVESİNİ TALAS’TA İÇTİMİ ?

    Elbette içti. Ama bakın nasıl !!!

    General Nikolas Trikopis esir düştükten sonra, yanındaki Yunan General ve Subayları ile Uşak’ta Mustafa Kemal Paşa’nın  huzuruna çıkarıldı.

    Atatürk esirleri ayakta karşıladı. Trikopis’in elini iki elinin arasına alarak uzun süre tuttu. Üzülme Trikopis,Savaş bu,  Napolyon bile esir düşmüştür, dedikten sonra ; Hatırlarmısın General İzmir’e çıktığınızda ‘’ TALAS’A TÜRK KAHVESİ İÇMEYE GİDİYORUZ ‘’ demiştin. Arzunu yerine getireceğim seni ve beraberindekileri TALAS’a göndereceğim. Türk Milletinin ruhunda  affetme vardır,sana TALAS’ta iyi bakacaklar diyerek, Yunan Başkomutanı ve beraberindeki Yunan Genaralleri ve Askerlerini esir olarak TALAS’a göndermiştir.

    Trikopis yaklaşık bir yıla yakın, özel Türk Doktorları eşliğinde TALAS’ta Misafir muamelesi görmüş, TÜRK’lerin büyüklüğüne bizzat şahit olmuş, Lozan Antlaşması ile de Yunanistan’a gönderilmiştir.

    Kısa bir not daha düşmekte fayda var. 27 Aralık 1921’de TALAS’a gelen Dr. Roerich hatıralarında ’’ Türk’ler TALAS’ta  Trikopis ile birlikte 3 General, 12 Miralay, Subay, Yzb, gibi çok sayıda üst rütbeliler ile birlikte  25.299 Yunanlı Askerlere esir muamelesi yapmayıp, yorucu iş bile vermedikleri için, onları çalıştırmalarını’’ söyledim demiştir.

    BAKIN TÜRK OLMANIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ,  ESİR DÜŞEN YUNAN GENERAL TRİKOPİS’TEN DİNLEYELİM.

    1952 Yılında Ord.Prof.Fahrettin Kerim Gökay Atina’ya gider, resepsiyonda 84 yaşına gelen General Trikopis ile karşılaşır. Trikopis Dönemin Valisi Hıfsı Topuza  ‘’ .Bir seneye yakın Kayseri TALAS’ta Türk’lerin elinde esir yaşadım, bir gün Türk Kamp Komutanı Miralay Arif Bey’e, Beni bıraksanızda bir yere kaçmam ve gitmem, Yunanistan nereee , Kayseri nere !!!  ‘’ dediğinde Miralay Arif Bey ‘’ Oğlum General’e bir TÜRK KAHVESİ SÖYLE  ‘’ dediğini anlatır.

    9 EYLÜL 1922 İZMİR’İN KURTULUŞU VE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANLAMAK 

    9 Eylül İzmir’in kurtuluş yolunu açan Gazi Mustafa Kemal’in kısa bir Biyografisini anlatmadan geçmek, onun nasıl ATATÜRK olduğunun, eksikliği olacağı kanaatindeyim..

    Mustafa Kemal Atatürk  ‘’ Arkadaşlar gidip Toros dağlarına bakınız; eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki, bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla Türk’ü yenemez.’’ diyen bir Yörük’tür Gazi Mustafa Kemal .

    ATATÜRK;9 Eylül 1922’den önce ; 

    İlk olarak Şubat 1905 yılında Yüzbaşı Rütbesinde, İstanbul’dan Beyrut’a giderken Ali Fuat Cebesoy ile İzmir’e gelmiş, Kordon’da gezerken, ‘’ İzmir hakiki, Asil ve Necip TÜRK İzmirli’lerden gitmiş’’ ifadesini kullanmıştır.

    İzmir’e İkinci gelişi 1907 yılında Selanik’e geçerken gelmiştir.

    Üçüncü gelişi 17 Ekim 1911 Trablus’a giderken Urla’da Rus gemisinde yazdığı mektuptan anlaşılmaktadır.

    Dördüncü gelişi 9 Eylül 1922 İzmir’i Yunan İşgalinden kurtarışıdır.

    30 Ağustos 1922’de Başkomutan Meydan Muharebesini kazanan Mustafa Kemal Atatürk, 1 Eylül 1922’ de ‘’ Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz ‘’ emri ile Türk Ordusu İzmir’in kurtuluşu için taarruza geçer.

    İZMİR’E GELMEDEN ÖNCE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN KOMUTANLIK YÖNÜNÜ  KISACA ÖZETLEYELİM(Kİ) MAKALEMİZİN ÖZÜ DAHA İYİ ANLAŞILSIN. 

    *** 11 Ocak 1905 Yüzbaşı rütbesi ile Akademiyi tamamladı, 1905-1907 yılları arasında Şam’da Ordu emrinde görev yaptı.

    *** 22 Aralık 1911’de İtalyan’lara karşı Tobruk Savaşını kazandı.

    *** 1914 Yılında başlayan I.Dünya Savaş’ında ‘’ ÇANAKKALE GEÇİLMEZ ‘’ Destanını yazdı. 

    *** 17 Ağustos 1914’te Kireçtepe, 21 Ağustos’ta II.Anafartalar zaferini kazanarak ‘’ Ben size taarruzu emretmiyorum, Ölmeyi emrediyorum ‘’ sözü ile Dünya Tarihi’ne Türk Milletinin adını Altın harflerle yazdırdı.

    *** 1 Nisan 1916’da Tümgeneral’liğe yekseldi. Muş ve Bitlis’te Rus’larla savaşarak bu illerin geri alınmasını sağladı.

    *** Ağustos 1918’de Halep’e 7.Ordu Komutanı olarak döndü. İngiliz Kuvvetlerine karşı başarılı Savunma savaşları yaptı.

    *** 31 Ekim 1918’de Mondoros Mütarekesi’nden sonra Yıldırım Orduları Grubu komutanı oldu.

    *** 19 Mayıs 1919’da İtilaf Devletlerinin Osmanlı Ordularını işgale başlaması üzerine 9.uncu Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıktı.

    *** 23 Temmuz, 7 Ağustos Erzurum, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas Kongrelerini düzenledi, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi.

    *** 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’İ işgali ile Türk Kurtuluş Savaş’ını başlattı.

    *** 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz, Başkomutanlık Meydan Muharebesini zaferle sonuçlandırdı.

    *** 9 EYLÜL 1922 İZMİR’İ YUNANLILARDAN KURTARDI. 

    ‘’ EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR ‘’ diyerek 23 Nisan 1923’te TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU OLAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü RAHMETLE ANARKEN,

    İZMİR’İMİZİN DÜŞMAN İŞGALİNDEN KURTULUŞUNUN 97’NCİ YILINI KUTLUYORUM.

    İyi haftalar dileğiyle.

    remzidogan1956@hotmail.com

    #EZBERBOZAN

    Devamını Oku

    İki Fetih, Tarih Alınacak Dersler

    İki Fetih, Tarih Alınacak Dersler
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İKİ FETİH, TARİHTEN ALINACAK DERSLER

    1. Birinci Sultan Alparslan’ın Anadolu’yu Fethi ( 1071. Malazgirt )
    2. İkinci Fetih Çakabey’in Fethi ( 1081 İzmir. )

    Birincisin de Alparslan’la ilk defa Anadolu TÜRK’lerin Egemenliği altına girdi, devam ediyor, edecekte,
    İkincisin de Çakabey’le ilk defa İzmir TÜRK’lerin Egemenliği altına girdi, devam ediyor edecekte.

    Her ikisinden önce Anadolu ve İzmir’de Roma İmparatorluğu, Doğu Roma ( BİZANS ) İmparatorluğu hüküm sürüyordu. Ta-ki Fatih Sultan Mehmet Han’ın 1453’te İstanbul’u Fethedip, Doğu Roma ( Bizans ) başkenti Konstantinopolis’i düşürmesine kadar. Yıl 1453 Anadolu dahil, ne Roma’dan ne de Bizans’tan eser kalmadı bu KADİM topraklarda. 26 Ağustos’ta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Malazgirt Kutlamalarına gideceğini basın kanalı öğrendim. İstanbul’un Fetih tarihlerinde mutlaka gidiyor, Memnuniyet verici bir durum. Topla Muhalefet’in Büyüğünü, Küçüğünü, Çağır Pati
    Kurmak isteyenleride yanına bak bakalım S-400’mü, bizi daha iyi koruyacak, yoksa BİZ’im birliğimiz mi ?

    Cumhurbaşkanımızın eksik bıraktığı önemli bir konuyu köşemde Kamuoyu ve Okurlarımla paylaşmak istiyorum. 25 Mart 1081‘de ÇAKABEY’de İzmir’imizi Bizans’tan kurtararak Anadolu toprağındaki TÜRK hakimiyetine önemli bir yenisini eklemiştir.mNeden İzmir’de bu tarihi günü Milli’leştirmiyoruz ? Çakabey gibi, Umur Bey’ide göz ardı etmeyelim, zira son yıllarda Sayın Cumhurbaşkanımızın bir söyleminden dolayı, aslında var olan ‘’ GAVUR İZMİR’’ i St. Jean Rodos Şövalye’lerinin elinden almak için Gavur İzmir Sur’larında şehit olmuş bir Türk’tür.Bereket TİMUR geldi o Sur’ları, Tar-ı, Mar edip, Müslüman İzmir’e dönüştürerek Umur Bey’in intikamını alıp, Aydınoğulları’namİzmir’i emanet edip döndü.

    Yazımın başlığı iki Fetih’ti ama Maşallahı var bu toprakları bize emanet edenlerin Fetih içerisinde Fetih’ler oldu. Türk’lerin Anadolu ve İzmir olmak üzere, iki Fethi kaleme alırken, Makalem’ in, virgül sonuna ‘’ TARİHTEN ALINACAK DERSLER ‘’ Ek’ini bilerek koydum, yazımın başlangıcındaki kahramanlıkların, sonunda nasıl bir acı ile karşılaştığımızı vurgulamak için. Tam-ı tamına da bu günler için dikkate alınması gereken bir sonuç var çünkü zaferlerin bitiminde.
    Sürcü – Lisan edersem bizi yöneten veya yönetmek için harekete geçen büyüklerimiz beni yanlış anlamasın, çünkü anlatacağım tarihi özet, bunca yaşanmış zaferlerden sonra, karşı karşıya kalınan gerçeğin ta kendisi. ABD, RUSYA, AB’nin gücü Türk Milletinin Manevi gücüne yetmez, yetseydi yüzbinlerce toplama Haçlı Orduları ile üzerimize gelen Roma ( Bizans ) ‘lıların yeterdi yetmedi.

    Korkum anlatacağım hakikatlerin ışığında ancak bir birimize yetiyoruz, birileri de bunu fırsata çeviriyor…!!!

    Yıl 6 Ağustos 1071, Malazgirt Meydan Muharebesi,

    Bizans İmparatoru IV. Romen Diojen’in bizzat katıldığı, Slav, Got, Alman, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek ve Kıpçak’lardan oluşan 70.000’in üzerinde tam bir Haçlı Ordu’su kurarak, Selçuklu’ların üzerine yürüdü, Erzurum’a kadar gelen Diojen, o sırada Halep’te Bulunan Selçuklu Hanı’na bir elçi göndererek durumu haberdar edip, teslim olmaları için haber yolladı. Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan 20.000 – 30.000 civarında bir Askeri ile Halep’ten yola çıktı. Ordu sayısı çok düşük, çoğu da yaşlı idi. Şimdiki Muş Malazgirt’te iki ordu karşı karşıya geldi, Diojen’in askeri üstünlüğü, Alparslan’dan dört kat daha fazla ve donanımlı olmasına rağmen, Alparslan’nın dehası, mantığı ve cesareti ile ‘’ HİLAL ‘’ şeklindeki Savaş vaziyeti Diojen’i Malup ederek, TÜRK’lerin de Anadolu’ya adım atmasının yolunu açtı. Savaşın Blançosu ; Bizans’lılar 8000 Ölü, 4.000 Esir, Ordu’nun yarısından fazlası kaçtı, Alpaslan’ın verdiği şehit sayısı; 2.000. Akşam olduğunda, Generalleri de Savaş alanını terk edip kaçmaya başlayan Bizans İmparatoru Diojen, Kolundan aldığı yara ile
    Alparslan’a esir düştü.

    Alparslan’ın Diojen’i esir ettiğindeki hitaben şu konuşması, tarihin sayfalarında yerini aldı.

    Devamını Oku

    Mesele Vatan ve Bayrak İse

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     ‘’ MESELE VATAN VE BAYRAK İSE, GERİSİ TEFERRUATTIR’’

    ‘’ Anlamak İstemeyenlere Anlatalım ‘’

     

    Aylardır Dünya’yı Meşgul eden S-400’lerimiz nihayet geldi,Vatana Millete hayırlı olsun.

    Bu vesile ile Atatürk’ün vasiyeti de yerine gelmiş oldu ‘’ İstikbal Göklerdedir ‘’NOKTA !!!

    Fatih Sultan Mehmet’in , Yavuz Sultan Selim’in ve Sokullu Mehmet Paşa’nın hayallerinin gerçekleşmesinin de en önemli adımı atıldı. ( Makalemin ilerleyen bölümlerindekitespitlerimde ayrıntılarıokuyacaksınız)

    Rahmetli Bülent Ecevit ve Necmeddin Erbakan yaşasalardı Türkiye’nin geldiği duruma en çok sevinenler olacaklardı.( 1974’de Kıbrıs Barış Harekatının ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz).

    Vatan savunmasında Başta CHP olmak üzere,muhalefetin yarımağız konuşmalarına karşı S-400’ler gelmiştir.

    Yılmaz Özdil ve benzerlerinin de kulakları çınlasın.!

    ‘’Atatürkün Askerleyiz ‘’ diye hamasi nutukları ata dursunlar,.

     Bakın Atatürk’ün askerleri Suriye’de, Irak’ta, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Somali’de, Bosna’da  kol gezerken ‘’ TIK ‘’ yoksizden .!!

    S-400’ler Türkiye’ye inmiş CHPsözcüsü kameralar karşısında;ABD yaptırımlarının Ekonomik yaptırımlarından dem vurup, EKONOMİK zararın DENGELENMESİNDEN bahsediyor. Yarım ağızla konuşmayı bırakın artık. 1974’te Kıbrıs’a çıkarma yapanECEVİT’in kemiklerini bari sızlatmayın.

    ABD yaptırım uygulayacakmış, bedel ödeyecekmişiz, vs. vs. ? Bedel derken Atatürk üzerinden kazanılan Napolyon’lardan mı bahsediyorsunuz? geçin orayı. Hazırız o bedelleri ödemeye, Kurtuluş Savaşında, Çanakkale’de, Kıbrıs’ta, 15 Temmuz’da bedeller ödendi.

    Yetmezmiş gibi İç Muhalefetin Dünya Blok’u iledahil olduğuOrkestra bas bas bağırıyor,Türkiye Doğu Blok’una kayıyormuş, Blok mu kaldı kardeşim,

    SSCB’nin 26 Aralık 1991’de Mikail Gorbaçov’unProsterika’sının dağılmasının üzerinden 20 yıl geçti , bakın dağılmadan sonra Asya’da oluşan Türk Devletleri Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan  Avrupa’da ( Balkanlarda ) Bosna Hersek, Kosova , Makedonya  Maşallah Özgürlük ve Bağımsızlığına kavuşmuşlar yollarına devam ederken hangi Blok’talar şimdi.  Yanlarında onurla duran TÜRKİYE’den başka kim var ?

     Bundan sonra bir Blok olacak’sa ancak Türkiye’nin başı çektiği bir blok olur unutmayın!

    Önceleri klasik bir söylem vardı dört bir yanı düşmanlarla sarılı Türkiye, Şimdi tam tersitopraklarının dört bir yanında ve Dünya’da bir TÜRKİYE.

    ABD Dünya’nın tek sahibi imiş gibi, Bumerang atışlarına devam ede dursun, her attığı Bumerang kendisine dönerken, Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.

    Türkiye üçlü saç ayağını kurmuştur, HAVA’da S-400’ler,SİHA’lar , Atak’lar, DENİZ’de   Fatihve Yavuz’lar,KARA’da  Altaylar,SAHA’da MEHMETÇİK’ler veTÜRK ORDUSU( Fırat Kalkanı,Pençe harekatı, İblid, ) Üstelik hepsi Milli ve Yerli.

    TARİH BU GÜNLERİ ALTIN HARFLERLE YAZACAKTIR.

    Neden mi? 

    Geçmiş tarihlere bir göz atıp, Geleceğe ışık tutalım .

    Neden Blok halinde saldırıyor ?

    Çok daha eski tarihlerde İpek Yolu başta olmak üzere BaharatYolu’nun oluşumundaki  ( İpek ve Baharat’lar )  büyük savaşlar günümüzde yaşadıklarımıza ışık tutacaktır. Geçmişin İpek ve Baharat yolları günümüzde Enerji ve Enerji yolları olarak evrimleşmiştir.

    Geçmişten vereceğim örnek , son günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız RTE’nin ‘’ ÜMMET ‘’söylemine de referans olacaktır sanırım.

    Bugünün Emperyal Devleti ABD’nin,700.’ünci yıllardaki Emperyal’i ÇİN’di.

    Çin Egemen Devlet olarak Batı yayılmacılığını sürdürmeye devam ederken, en büyük zulmü Türk’lere yapıyordu o tarihlerde.

    Türkler Araplarla birlikte olup, 751’deki Talas savaşınıbaşlattılar. Karluk Türklerininyalnız olarak gücü yetmediği ÇİN’i Horasan Valisi Ebu Müslim’den yardım alarak oluşturdukları Türk Arap Ordusu ile ÇİN’i tar-u mar edip, yenilgiye uğratmışlar, en büyük dersi vermişlerdir.

    Savaşın sonucunda Türkler arasında İslamiyet ilk o yıllarda benimsendi. Karkuk Türkleri Türk&İslam tarihini de başlatmış oldular.( Ümmetçiliğimizin Nirengi noktasıdır bu tarih.)

    Bu savaştan sonra Türkler Kağıt, Pusula, Barut ve Matbaa’nın yapılış ve çalışmasını Çin’lilerden öğrenip İslam Alemine yaymaya başlamışlardır. İlk kağıt Fabrikası’da Türkler tarafından 756 yılında Semerkant’ta kurulmuş oldu.

    S-400’lein alınışında heyecanlanışım da bu yüzdendir. Anadolu’nun savunmasından çok, Teknolojinin Kağıt ve Barut’ta olduğu gibi ileri seviyelere referans olmasındandır.

     

    Dünya’nın en büyük İpek yolu ; Çin’den başlayarak ANADOLU ve AKDENİZ aracılığıyla Avrupa’ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur. İpek Yolusadece tüccarların değil, aynı zamanda, doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yoluolmuştur.

    Yine Dünya’nın ikinci Büyük Baharat yolu ;  Hindistan’dan başlayarak İskenderiye’ye kadar devam  eden yoldur. Hindistan’dan başlayarak İran Körfezi ve Irak üzerinden Suriye limanlarına veya Kızıldeniz yoluyla SÜVEYŞ, Akabe’ye, AKDENİZüzerinden, kara yoluyla İskenderiye’ye ulaşan yoldur.

    Her iki önemli yolun Merkezi AKDENİZ’dir.

    DOĞU AKDENİZ NEDEN ÖNEMLİ ?

    Akdeniz’i Büyük Okyanus ile Uzak Doğuyu, Hint Okyanusu ile Asya’yı, Süveyş kanalından, Cebelitarık Boğazı üzerinden Atlas Okyanus’una Avrupa ve Amerika’ya bağlayan en önemli Ticaret ve Enerji yoludur.

    Akdeniz ile Kızıldeniz’i bir kanalla Okyanus’larla birleştirme fikri Firavunlar zamanından beri birçok devlet adamının hayaliydi. Süveyş kanalının yapılması Hz. Ömer dönemine kadar uzar ama bir türlü gerçekleşmez.

    1798’de Napolyon Mısırı işgal edip Suveyş’i açmak ister başaramaz.

    En büyük Projeyi ise 1568 yılında Suveyş kanalı II. Selim ve III. Muratdöneminde Sokullu Mehmet Paşa Kanal Projeleri adı altında gündeme tekrar gelmiş ve açılmasında büyük yol kat etmişlerdir. Mısır Valisinin olumsuz davranışları ile açılışı 1869’larda Fransız’lara kalmıştır.

     

    Neden son yıllarda bu kadar savaş gemisi Akdeniz’de, Neden İsrail, ABD,AB ve diğer Dünya Ülkeleri AKDENİZ’ in üzerinde yoğunlaşıyor.?

     

    Geçmişin İpek ve Baharat Yollarındaki önemine şimdi Enerji dahil olmuştur.

    Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin 572 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak 3 Trilyon Dolar’lık Doğalgaz rezervi bulundu.

    Suriye’de ABD’nin Binlerce TIR Dolusu silah yığması, Uydu bir Devlet oluşturarak Akdeniz’e açılması, İsrail’in iştahının açılması, Tüm Dünya Devletlerininneden bu bölgeye Çadır açıp hücum etmesianlaşıldı sanırım.

     

    Binlerce kilometreden gelen ülkeler Akdenizi abluka altına alırken biz seyirci mi kalacağız. Elbette hayır.

     

    Türkiye’nin S-400’lerin alınış sebeplerinin en büyük sebebi AKDENİZ ve Ortadoğu’daki sıcak gelişmelerden kendini koruyacak Hava Savunma Kalkanını oluşturmaktır. Bu Kalkan sadece TÜRKİYE değil Bölge ülkelerinin de KALKAN’ı olacaktır.

     

    İşte ‘’ BEKA ‘’ sözcüğünün tam anlamı da burada yatıyor. 

    Her Devletin olduğu gibi, bizim de Milli Egemenlik Haklarımızın korunması.

     

     

    Tüm Dünya bir olsa da, ne yaparlarsa yapsınlar, Hiç birinin gücü TÜRKİYE’ye yetmeyecek, zira M.Kemal Atatürk’e atfen söylenmiş bir sözü dillendirenler ‘’ İran Düşerse, Türkiye’yi 60 Dakikada düşürürler ‘’korkmasınlar, Bir adım öne geçeyim ‘’ TÜRKİYE düşerse, Rusya, Çin, Kafkaslar, Balkanlar düşer.’’

     

    En Büyük korku, korkuyu beklemektir.

    Korkmaya gerek yok. Yeter ki içimizden darbe almayalım.

    *** Efendim F-35’leri vermeyeceklermiş !

    *** Vermesinler, 1.nci Dünya savaşından sonra parasını ödeyip sipariş verdiğimiz Turgut Reis ve Barbaros gemilerimiziİngiltere verdi mi ?   ( ABDİngiltere’nin genlerindendir, Al birini vur ötekine ).

     

     

     

    TÜRKİYE HAYIRLI VE DOĞRU BİR YOLDA.

     

    Yeni Parti kurmaya çalışanların Konjonktüre dikkat etmesini gözden geçirmesine

    Muhalafetin İşgalci ağızlarına şerbet vermesine,

    ÜMMET’i Malzeme yapanların Tarihe ve Dünya’ya dönüp bakmasına,önemle dikkat çekmek istiyorum.

     

    Başımızda bulunan Devlet erkanımızın, Başta Sayın Cumhur Reİsimiz RTE olman üzere, İçişleri, Dışİşleri ve Savunma Bakanlarımızınözellikle Vatan sınırları içerisinde ve dışarısında görev yapan Mehmetçiklerimizebu zor günlerimizde soğukkanlılıklarını korumalarını diler, Yüce Rab-bimden Sağlık ve Kuvvet vermesini Niyaz ederim.

     

    S-400’LER EGEMENLİK GARANTİMİZDİR. HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK.

     

     

    İyi Haftalar dileğiyle.

     

     

     

     

     

     

    Devamını Oku

    İstanbul’a Atılan “Mitil” mi?

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İSTANBUL’DA  ATILAN ‘’ MİTİL ‘’ Mİ ?  İMRALI’DAN ATEŞLENEN ‘’FİTİL’‘   Mİ GALİP GELDİ ?.

    Sayın Bahçeli’nin hararetle İstanbul’a tam da  ‘’ MİTİL ‘’’i atacakken, İmralı’dan ve Osman Öcalan’ın TRT Kürdi’ye çıkarılıp ‘’ FİTİL’’ in ateşlenmesi Ceket’in  ters giyilmesi gibi oldu adeta.

    Hafızamızda sadece Mehter Marşı ile bir günlüğüne geliş ( Kaftancıoğlu’nun sosyal medyada yayınlaması ) kaldı.

    31 Mart ile 23 Haziran arasındaki açılan fark, İmamoğlu’nun zafer konuşmasında Ak Partililere, MHP’lilere teşekkür etmesi, Makalemin başlığını ispatlarcasına sarih ve açıktır.

    İronik bir hikaye ile başlayım değerlendirmelerime,

    Sürekli araç kullanıyorsak, ne kadar dikkatli olursak olalım,  karşı sürücünün davranışları ile kaza yapmamız da mümkün..

    Kaza ile karşı karşıya gelmek için Yolların Otoban, Bölünmüş olması fark etmiyor.

    Yüksek hızın yanında, Aşırı Güvenle  araç kullanmayı adet haline getirdi isek, kazalarda kaçınılmazdır.

    Bu gibi durumlarda ‘’ Aşırı Güvenin’’ en tehlikeli yanı ise, kaza yerine gelen İlk yardım ekibinin ‘’ Kendinizi nasıl hissediyorsunuz, Hastaneye götürelim mi ? ‘’ sorusuna genellikle olumsuz cevap verir, ( Türk Milletine ait genetikseldir ) kendimizin haklılığını ispat için oracıkta ya kavgaya gireriz, ya da tanıdık üst seviyeleri arama histerezisine kapılırız.

    31 Mart İstanbul seçimlerindeki hafife alınan kazanın 23 Haziran’daki  ‘’ EMAR’’  bulgularında  yaralanmanın ‘’ İÇ KANAMA ‘’ ’ya  dönüşümü, İRONİK yaklaşımımla çok benzerlik gösteriyor sanırım.

    Seçim sonucunun 13.000’lerden, 806’000’lere fırlamasının nedeni anlaşıldı ( mı ? ) .

    Anlaşılmadı ise konuyu biraz açalım.

    İstanbul seçimi 23 Haziranda Olimpik bir sahada değil, ‘’ Dar Alanda, kısa paslaşmaların ‘’ yapıldığı bir çim sahada yapılmıştır.

    Çim Saha’da top çevirmek elbette zordur. Hedefler büyük ama saha dar.

    Taraf olan saha takımlarını  ( Cumhuriyet ittifakı ve Millet İttifakını) biliyorduk. 

    Bilmediğimiz (mi) !  ittifakların ‘’ BİLEŞENLERİ’’ nin ‘’ ÜS BÖLGESİNDE ‘’ ‘’ İMECE ‘’ yoluyla  toplanmaları.

    ÜS BÖLGESİ ‘’. İMAMOĞLU’MU / CHP’Mİ ?

    24 Haziran 2018 Başkanlık sistemi seçimlerine göz atmadan doğru tespit yapmak mümkün değil.

    24 Haziran’da Ak Parti’nin oy oranı %42,56 iken CHP’nin oy oranı 22,64 

    Ayni seçimde Recep  Tayyip Erdoğan’nın aldığı oy ( Cumhur İttifakı )  52,59 iken, Muharrem İnce’nin aldığı oy ; 30,64 

    Diğer partiler kendi adayları ile seçime giriyor.

    Muharrem İnce’nin aldığı oy oranı CHP’nin oy oranının %8 puan üzerinde.

    Bu duruma göre İşaret fişeği Muharrem İnce ile başlamış, İmamoğlu’nun alt yapısının basman katı hazırlanmıştı. 

    Devam eden süreçte  31 Mart 2019 yerel seçimleri kapıyı çalıyor.

    İşte bu noktada CHP ‘’ İMECE USULÜ ‘’ taktiğini devreye sokuyor.

    Genel seçimler ve Yerel  seçimler arası ‘’ MAĞDURİYET ‘’ kervanını yola çıkarıyor,

     

    BİLEŞENLERİN OLUŞTURDUĞU MAĞDURLAR İÇİN İSTANBUL FIRSATI 

    *** Ekonominin ve Kur’ların yarattığı Mağdurlar, ( Patates, Soğan )

    *** Ak Parti Mağdurları ; ( Sayın Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Ali Babacan,  Kadir Topbaş, Melih Gökçek, Selçuk Özdağ, Bülent Arınç ( Yarı Mağdur ) Mehmet Şimşek vb.

    *** Balyoz’un Mağduru ve Failleri

    *** Ergenekon’un Mağduru ve Failleri,

    *** FETO’nun Mağduru ve Failleri

    *** İzmir’in ( Gavur İzmir ) Mağdurları ( İzmir’de her taraf İmamoğlu afişleri ile donatılırken, Binali Yıldırım’ın bir tane olmaması ? )

    *** İstanbulun Pontus Mağdurları,

    *** Bebek katili APO’nun terfi etme Mağduriyeti,

    *** TRT’nin Osman Öcalan Mağduriyeti ( GAF’ı).

    *** Aşırı uç söylemlere muhatap kalan Mağdurdurlar.

    *** Uluslar arası Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen Gafil Mağdurlar,

    *** Kılıçtaroğlu’nun Kızılcahamam Mağduriyeti,

    *** Bremen Mızıkacılarının kendilerini Kamufle ederek  ‘’ LİDERLERİNİ ‘’ yanıltan Mağdurlar.

    *** Başkanlık Sistemi ile ( Ben Sahada ter dökerken, Atanmışlar göreve getiriliyor  ) memnuniyetsizlik Mağdurları.

    *** En sonuncu mağdur Binali Yıldırım oluveriyor.

    Sayın Binali Yıldırım zor günlerin JOKER’i iken  ( İzmir Belediye Başkan adaylığı, Başbakanlık, ve Meclis Başkanlığından sonra İstanbul’da bıyığı yeni terleyen birinin karşısına çıkarılması ) Mağdurlar hanesine dahil oluveriyor.

    Listeyi Uzatmak mümkün.

    Makaleme ve incelemelerime kızanlar olacak, ama kızmayın, daha vahimini paylaşacağım.

    *** İZMİR Demokrattı şimdi elden çıktı.

    *** AYDIN Menderesin Doğduğu yerdi elden çıktı.

    *** ÇANAKKALE geçilmezdi ( Mevcut İktidarın en fazla yatırım yaptığı kutsal şehir) elden çıktı.

    *** ANKARA Cumhuriyetin Başkenti idi, elden çıktı.

    *** HZ. Peygamber efendimizin övgüsüne mazhar olan, Fatih Sultan Mehmed’in fethettiği İSTANBUL elden çıktı.

    Liste uzayıp gidiyor. 

    Fatih Sultan Mehmed’in güzel bir sözü ile bir virgül koyarak devam edeyim,

    ‘’ Gerçek fatih, ülkeler kazanan değil, gönüller kazanandır.’’ Fatih Sultan Mehmed

     

    CHP’nin  %22,5 luk oyu ile mi ? ‘’İMECE’’ usulünü harekete geçirerek ‘’ ÜS BÖLGESİNİ ‘’ genişletici bir taktik geliştirmesinden mi ?  İmamoğlu’nun Projelerinden mi ? yoksa ‘’ ALTIN TEPSİ ‘’ ile sunulmasından mı,  İstanbul hezimeti yaşandı ?

    Geçen haftaki köşe yazımda, olacakları önceden görmüşcesine ‘’ OĞUL’LARIN BÜYÜSÜNÜ ‘’ yazmıştım, İronik bir değerlendirme gibi gözükse de Gazetemizin PİAR bildirimlerine göre kısa sürede 6571 gibi önemli okur sayısına ulaşmış.

    O köşe yazıma atıfta bulunarak bir değerlendirme daha yapayım.

    İster gale alınsın, isterse hayal gördüğüm söylensin.

    Kemal KILIÇTAROĞLU  ; Seçim sathında hiç gözükmemesine rağmen ( İlk Defa bu kadar mutlu )

    Canan KAFTANCIOĞLU; ( Seçim sathında az gözükmesine rağmen, Mehter Marşını tersten okuyacak kadar keyifli )

    Özlem ÇERÇİOĞLU  ; ( Menderesin Memleketinde birilerine nazari yaparcasına tüm yolları Asfaltlamalara başlamış ).

    Temel KARAOSMANOĞLU ; Üs Bölgesinde Bileşenlere intikalinden ‘’ İYİ İŞ ÇIKARDIK ‘’ havasında.

    Sırada kim var ?

    Ahmet DAVUTOĞLU’na dikkat !

    Soyadıma OĞLU’nu eklesem mi acaba !

    Neyse bağlayalım,

    KONUŞMA ÖZGÜRLÜĞÜ KADAR GÜZEL BİR ŞEY VAR MI? 

    VAR TABİ. ÖN YARGISIZ OLARAK DİNLEME ÖZGÜRLÜĞÜ. ( Bu sözün Patendi bana ait ).

    Galiba sıkıntının özü bu cümlede saklı.

    SON SÖZ ;

    Bu yazım, Güzel Vatan’ımızın dört bir yanı ateş çemberine alınmışken tez çareler üretilmesi içindir.

    Devlet büyüklerimden ricam, Makalemi düz değil, tersten okursa faydalı olacaktır sanırım.

    Bizleri yönetenleri Yüce Rab-bim korusun. Korusun ki, Bayrağımız ilelebet dalgalansın, Gelecek nesillerimiz ‘’ HUŞU ‘’ içerisinde yetişsinler.

    Milletlerin yurt tutup özgürce yaşamlarını sürdürmek için uğrunda nice mücadeleler verdiği toprak parçasına VATAN denilmiştir. 

    ”Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır“ veciz sözüyle, anlatılmak istenen; budur. Korunması, Hadisi Şerifle teşvik edilmiştir. “Bir kimse kendini, dinini, namusunu ve malını korurken öldürülürse şehittir” ( Tirmizi, Diyat / 22)

     Bu sebepledir ki “VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR” Hz.Peygamber Efendimiz  buyruğunda; vatan sevgisiyle iman, birlikte zikredilmiştir.

    İyi Haftalar dileğiyle.

     

    Devamını Oku

    Expo’ya Ulaşamayan İzmir için İDEF

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    EXPO’YA ULAŞAMAYAN İZMİR. NEDEN İDEF’İ GÖRMEMEZLİKTEN GELİYOR ?

    Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığının onay, destek ve katılımlarıyla, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve İzmir Kalkınma Ajansı’nın destekleri ve işbirliğiyle 13-14 Haziran 2019 tarihlerinde İzmir’de Hotel Kaya İzmir Thermal & Convention Center’da ikincisi yapılan Ege Bölgesi Savunma Sanayi&Tedarikçi Zirvesine İmalatçı firma olarak bizde katılım sağladık.
    Aselsan, Roketsan, MKE, Nurol, TEI, FNSS,Türk Havacılık ve Uzay Sanayi gibi Türkiye’nin Milli ve Yerli Savunma Sanayide Üretim ve AR-GE yapan devleri ile bir arada bulunmanın onurunu yaşadık.
    Türk Tech Markamızla, AR-GE ve üretimini yaptığımız yaklaşık 300 adet ürünün tanıtımı ile devlerin arasında hak ettiğimiz yeri aldık.


    Ağırlıklı olarak İç Güvenlik, Üs Bölgelerinin, Karakolların, saldırı ve sızmalara karşı korunması, Meskun Mahallerin Emniyeti ve Güvenliğinin sağlanması , TSK ‘nın Temel Eğitimlerde Proteknik ve Airsoft EYP’lerin uygulanmasındaki İmalat ve AR-GE çalışmalarımızın konsept ve içerik olarak Türkiye ve NATO’da ilk olması tüm dikkatleri üzerimizde topladı.

    Henüz ikincisi düzenlenen Savunma Sanayi Tedarikçi zirvesinin yeni olmasına rağmen büyük ilgi görmesi, Ankara Ostim’de oluşturulan Savunma Sanayi kümelenmesine alternatif tercih olarak İzmir’in seçilmesi elbette Ege Bölgesinin artı değeri olacaktır.
    İzmir ve Ege TSK’nın Türkiye Coğrafyasında en yoğun kümelendiği yerdir.
    Savunma Sanayi İmalatçılar Derneği SASAD’ın İzmir ve Ege’de ciddi üretici üye firmaları mevcut.
    Kişisel gözlemim, Zirvenin faydalarının yanında, olması gerekenler üzerinde yoğunlaşması oldu.
    Bu zirvede TSK Mensupları başta olmak üzere, EBSO ve İTO’nun bulunmasının yanında SASAD üyelerinin de katılım sağlaması bambaşka bir anlam kazanırdı sanırım.

    EXPO OLMUYORSA, İZMİR NEDEN İDEF’E KAPILARINI AÇMIYOR ?

    Türkiye, Milli ve Yerli üretimde son yıllarda ciddi anlamda yol kat ederken, İzmir yol haritasının neresinde ?
    EXPO Dünyanın en eski ve en büyük uluslar arası etkinliklerinden biri olan, 160 yıldır Dünya’nın değişik Ülke ve Şehirlerinde düzenlenen, bugüne kadar 65 kez gerçekleştirilmiş olup, yapıldığı kentleri marka haline getirmiş ve daha yaşanır kılmıştır. Günümüzde Expo, FIFA Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunlarından sonra dünyada ekonomik ve kültürel etki yaratan üçüncü en büyük organizasyondur.

    İzmir Yıllardır Expo fuarını ağırlamak için yoğun uğraşı vermiş ama muvaffak olamamıştır.
    Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının yönetim ve sorumluluğunda 1993 yılından itibaren iki yılda bir icra edilmekte olan IDEF (Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı); savunma, güvenlik, denizcilik, havacılık ve uzay sanayii alanlarında üretilen en modern araç, malzeme ve sistemler sergilenmektedir. Bu sayede söz konusu sektörlerdeki teknolojik gelişmeler; heyetler, firmalar ve ziyaretçiler tarafından takip edilebilmektedir. Bu işlevleri dolayısıyla IDEF, dünyanın en önemli uluslararası savunma sanayii iş birliği ve tanıtım platformlarından biridir.
    30 Nisan – 03 Mayıs 2019 tarihleri arasında İstanbul TÜYAP’ta T.C. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde IDEF 2019, Fuarında 50 Ülkeden 820 katılımcıya kapılarını açtı. Savunma Sanayi adına Muazzam bir organizasyondu.
    Türkiye Yerli ve Milli Ürünlerinin tanıtımını tüm Dünya’ya tanıtma fırsatı yakaladığı gibi, Savunma Sanayiinde İhracat kapılarını da bu fuarda aralayarak Dünya pazarında bende ben de varım dedi.

    Expo ve Olimpiyat Oyunları gibi Dünya Markalarının bir diğeride Uluslar arası İDEF fuarıdır.

    Başta İZKA ( İzmir Kalkınma Ajansı ), EBSO, İTO, İBB , SASAD gibi kurumların iki yılda bir tekrarlanan, yani 2021’de ki İDEF Fuarının İzmir’de icra edilmesi için ciddi manada çalışması zaruridir.
    Zaruridir çünkü ; Türkiye’nin jeopolitik yapısı ve TSK’nın nüfus ve varlığının en yoğun kümelenmesi İzmir ve Ege’dedir.
    İzmir ve hemen yanı başındaki Manisa’nın Organize Sanayi Bölgelerinin alt yapılarının uygunluğu, İDEF Fuarının İzmir’de yapılması ile ciddi bir sinerji yaratarak, Savunma Sanayinin yanında Ekonomik yönden artı katma değerlerin sağlayacağı da muhakkaktır.

    Devamını Oku