18 Haziran 2023 Pazar
15 Temmuz
AB’de Anlaşmazlıklar Devri
Vefa Tiyatrosu Yeni Sezonun İlk Oyunu ile Perdelerini Açtı
İsviçre’de silah talepleri arttı
Beyaz Eşyalarda Artık Sararma Olmayacak!
Yunanistan' ın Su Krizi ve Yangınlarla Mücadelesi: Turizm ve İklim Krizinin Çifte Darbesi
1984-1989 arasında Bulgaristan’daki Türkler, isimlerinden
vazgeçmedikleri için özgürlüklerinden alıkonuldular. Evlerinden,
ülkelerinden sürgüne gönderilerek endişe dolu yeni bir hayata
zorlandılar.
O dönemde yaşanan mağduriyetleri ve hafızalarda hâlâ taze olan anıların
acısını kısmen hafifletebilmeye yönelik çalışmalar yapmak üzere Temmuz
2004’te Bursa’da faaliyetlerine başlayan Balkanlarda Adalet, Haklar,
Kültür ve Dayanışma Derneği (BAHAD), bu konuda önemli adımlar atıyor.
BAHAD üyeleri, 1999’da Sofya Askeri Mahkemesi’nde başlattıkları hukuki mücadelelerinde bugüne kadar bir sonuç elde edemediler.
Konuyu AB kurumları nezdinde gündeme getirmeye yönelik çalışmalara
yönelen BAHAD yöneticileri, bu kapsamda Avrupa Komisyonu (AK)
yetkilileriyle çeşitli temaslarda bulunarak, Belene’de yaşadıklarından
ve taleplerinden bahsettiler. Sonuçta da önemi bir başarıya imza
attılar.
AB üyesi olduğu dönemden bu yana adli sistemdeki eksiklikleri
dolayısıyla AK raporlarında sert bir şekilde eleştirilen Bulgaristan,
“AK’na Üye Ülkelerin Taahhütleri ve Sorumluluklarını Yerine
Getirmesi’ne İlişkin İzleme Komitesi” tarafından hazırlanan 07 Nisan
2009 tarihli “İzleme Sonrası Bulgaristan İle Diyalog” başlıklı raporda
bir kez daha açıkça eleştirildi.
Bu raporu bizler açısından önemli kılan ise Belene mağdurları ve BAHAD’ın çalışmaları konusuna da değinmesi.
Söz konusu raporun “Belene Eski Tutuklularının Talepleri” başlığı altındaki 80. ve 81. maddelerinde;
“Belene toplama kampında yatan 517 mağdur ve Bulgaristan’dan 1984-89
yılları arasında zorla göç ettirilenleri temsil eden BAHAD ile birçok
görüşme yapıldığı, zorla göç olayları esnasında yaklaşık bir milyon
Türk’ün asimilasyona zorlandığı, 850-900 Türk’ün de haksız yere ve
keyfi olarak hapse ya da toplama kamplarına gönderildiği,
Mayıs-Eylül 1989 döneminde, Bulgaristan’ı tek bir etnik yapıdan oluşan
devlet yapmak amacıyla, 350.000 Türk’ün zorla Türkiye’ye gönderildiği,
AKPM Bulgaristan Heyeti Başkanı Ünal Lütfi’nin Ocak 2006 ayındaki
totaliter komünist rejim suçlarının uluslararası alanda kınanmasına
ilişkin AKPM toplantısında bu olayları, ‘bir azınlığın dini, siyasi ve
etnik kimliğini yıkma amaçlı etnik soykırım’ olarak nitelendirdiği,
Belene Toplama Kamp’ında yatanların, ‘1984-89 yılları arasında işlenen
suçların incelenmesi ve suçluların mahkemeye çıkarılması, Bulgaristan
devletinin mağdurların maddi ve manevi zararlarını karşılaması,
cezaevinde kalınan yılların hesaplanarak, emeklilik yaşı ve emeklilik
maaşına sayılması’ taleplerinde bulundukları,
Belene mağdurlarının temsilcilerinin, iç hukuk yollarının tüketilmemesi
nedeniyle, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’ne
taşıyamadıklarını ileri sürdükleri, bu şahısların siyasi olarak temsil
edilmemeleri nedeniyle, yetkililerden taleplerinin göz önüne
alınmasının istendiği”
hususlarına yer veriliyor.
Ayrıca raporun “Ulusal Azınlıklara Mensup Şahısların Hakları” başlığı altındaki 36.-45. maddelerinde ise;
“Bulgaristan’daki en büyük iki azınlığı oluşturan Türklerin ve
Romanların ayrımcılığa zorlandıkları, 1984-1989 arasında Türklerin eşi
benzeri görülmemiş ölçekte insan hakları ihlallerine maruz
bırakıldıkları, 1990’lardan bu yana Türklerin durumunun oldukça
geliştiği, Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin Bulgaristan’daki
belediyelerin %12,5’ini, belediye meclis üyeliklerinin ise %15,2’sini
kazandığı, Romanların durumunun ise aksine endişe verici olmaya devam
ettiği, Bulgaristan’ın ‘Avrupa Bölgesel ve Etnik Diller Sözleşmesi’ni
imzalamadığı”
vurgulanıyor.
AK İzleme Komisyonu Başkanı Serhiy Holovaty tarafından hazırlanan
rapor, Bulgaristan için oldukça ağır eleştiriler içeriyor. Dileyenler,
raporun İngilizce orijinal metnini
http://assembly.coe.int/CommitteeDocs/2009/20090407_amandoc35rev-2008.pdf
adresinden okuyabilirler.
Bulgaristan, BAHAD üyelerinin takip ettiği hukuki süreci ısrarla
sürüncemede bırakarak zaman aşımına uğratmayı planlıyor. Ama şunu
gözden kaçırıyorlar: Davaya konu taleplerin zaman aşımına uğratılması
durumunda (ya da öncesinde) BAHAD konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
(AİHM)’ne taşıyacaktır. Bu durumda ise kaybeden kesinlikle Bulgaristan
olacaktır. Zira dava açılması ya da daha önce açılmış davaların
sonuçlandırılması yönünde BAHAD’ın talepleri var ve bunlar kayıtlarda
yer alıyor. Diğer taraftan, AK’nun hazırladığı bu gibi raporlar da
AİHM’de açılacak bir davada önemli kanıtlar olacaklardır.
Bulgaristan, Belene’yi hatırlamamakta ısrar etse de birgün buna mecbur kalacak. Bunu da BAHAD başaracak.
Tebrikler BAHAD…