DOLAR 34,5427 0.17%
EURO 36,0005 -0.65%
ALTIN 3.009,101,60
BITCOIN 34190180.74625%
İzmir
18°

PARÇALI BULUTLU

06:23

SABAHA KALAN SÜRE

Ramazan Kurşunlu

Ramazan Kurşunlu

07 Mayıs 2022 Cumartesi

    Futbolu Hangi Ülke Yarattı?

    Futbolu Hangi Ülke Yarattı?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Tarihçesi futbol doğumu ve gelişimi hakkında raporlar futbol, XIX’in ortasında doğan bir takım sporu e yüzyılda İngiltere’de ve sonraki yüzyılda dünyanın en popüleri oldu. Bu sporun diğer oyunlarla paylaştığı kökler ” futbol Orta Çağ’a tarihlenir.

    İkinci Futbolun yaratıcısının adı nedir?

    Le futbol 19’da İngilizler tarafından icat edildie yüzyıl.
    Kuralları, sahanın boyutlarını ve hedefleri, oyuncu sayısını belirlediler. Dünya Kupası’nın ilk futbol 1930’da düzenlendi ve Uruguay kazandı.
    Ancak, futbol ne zaman yaratıldı?
    ilk kuralları futbol 1848’de Cambridge Üniversitesi’nde (İngiltere) oluşturuldu. İki ülke arasındaki ilk maç 30 Kasım 1872’de Glasgow’da gerçekleşti. İskoçya ile İngiltere’yi karşı karşıya getirdi (0-0). kulübünün ilk futbol oldu oluşturulan 1857 içinde.
    Bu arada futbol nerede kuruldu?
    1848’de İngiltere’de, farklı Cambridge kurumlarından gelen öğrenciler, İngiltere’nin kurallarının ilk taslaklarını hazırladılar. futbol.
    Futbol nasıl ortaya çıktı? beşiği Futbol İngiltere. Onlar’mekanik olarak Zamanla Orta Doğu’ya doğru, İpek Yolu boyunca ve eski imparatorluklarda yavaş yavaş hareket ederek gelişti. Onlar’mekanik olarak nihayet yaklaşık bin yıl sonra, Orta Çağ’da Avrupa’da (ilk olarak Fransa’da) konuşlandırıldı.

    Futbol nerede doğdu?

    Beşiği Futbol İngiltere. Onlar mekanik olarak Zamanla Orta Doğu’ya doğru, İpek Yolu boyunca ve eski imparatorluklarda yavaş yavaş hareket ederek gelişti. Onlar’mekanik olarak nihayet yaklaşık bin yıl sonra, Orta Çağ’da Avrupa’da (ilk olarak Fransa’da) konuşlandırıldı.

    Futbol nasıl icat edildi?

    Antik çağda zaten Yunanlılar, Romalılar ve onlardan önce Çinliler top oynuyordu. atası ayak “ruh” olabilir: Orta Çağ’da La Mancha’nın her iki tarafında da oynanan bir top oyunu.

    Futbol nasıl icat edildi?

    Kökeni, “la choule” adlı bir oyunun çok popüler olduğu Orta Çağ’a kadar uzanır. Ayaklar ve ellerle oynanan ve amacı, topu kaleye sokarak puan kazanmak olan bir top oyunudur.

    Futbol dünyanın açık ara en yaygın sporu. Tüm dünyada en az 265 milyon insan tarafından sevilen ve popülerliğiyle bağlantılı olarak herhangi bir açık alanda veya tarlada kolaylıkla oynanabilen bu spor şu an Rusya’da yapılan Dünya Kupası’nda da görülebileceği gibi yüzlerce oyuncuyu ve binlerce taraftarı bir araya getirme gücüne sahip.
    Futbol tam olarak ne TV’de görebildiğiniz haline geldi? Doğal olarak, futboldaki her yıl bir şeyler değişir – küçük kurallardan oyuncu biçimine, ancak genel olarak oyunun özü ve ilkesi değişmeden kalır. Ve İngiltere Futbol Federasyonu’nun kurulduğu 1863’te başladı – kendi türünün ilk örneği. Bu spor tarihinin ilk resmi kuralları o idi. Daha sonra futbolun spesifik bir spor haline geldiğini bile güvenle söyleyebilirsiniz.

    Devamını Oku

    FGD’DE Devrim

    FGD’DE Devrim
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Tabi ki eğitim dairesi olarak, gelişim pirinç tanesi kadar ilerlemeyen bir düşünce ile maalesef balkan ülkeleri ile aynı puanda olmamız kaçınılmaz oldu. Eğitim dairesinin antrenör yetiştirmesi için hiçbir gayret amaç ve hedef belirlemedi ve yurt dışına antrenör vermeyi bırakın sadece kendi ülkemizde bile iyi antrenör yetiştirmeyi beceremediler. Eğitimlerin sadece 2 eğitimci ile yapılması, denetlenmemesi müfredatların yaklaşık 15-20 sene hiç değişim olmaması ve geliştirilmemesi ile ülke futbolunda antrenörlerin durumu maalesef ortada.

    Ben geçtiğimiz hafta UEFA’a antrenör eğitim programını tamamladım. Yani UEFA’a belgeli teknik sorumlu olarak artık teknik direktörlük yapacağım.
    2 aşamalı bu eğitimde günümüz futbolunda gerçek temelli, oyuncu odaklı, akıcı oyunla yani dünya futbolunun oyun kurguları, sistemleri, geçiş oyunu ve pas oyunu en detaylı şekilde aday antrenörlere yoğun bir şekilde eğitimlerde verildi.

    Türk futbolunun imparatoru Oğuz Çetin

    Evet söylediğim isim büyük devrimci oğuz çetin, kendisini adeta futbol gelişim direktörlüğü başında devrim yaratmış ve yaratmaya devam ediyor. Başta eğitimcilerin değişimi, hepsi genç dinamik günümüz futbolun içinde ve teknolojiyi çok iyi kullanan , Takımdaşlığı, bilgi ve donanımlığı ile inanın buna harikalar yaratıyorlar. Eğitim dairesinde yaklaşık 20 yıldır bulunan isimlere veda eden bence de çok doğru karar,  bambaşka bir yapı ile yeni antrenörler yetiştiriyorlar, oğuz hoca kursların hep başında olup her ay 4-5 kurs oluyor her grupla bire bir ilgileniyor gecesini gündüzüne katıp çalışıyor. Ülke futbola elit ve örnek antrenör modelini oluşturmak, başta eğitimci hocalarla yapıyor hepsi her sabah antrenör eşliğinde sabah 7 de antrenmana başlıyor yağ ve kilolara hepsine özen gösteriyor, artık göbekli yürüyemeyen hocalara teşekkür ediliyor.

    Derslerde ise teknik, taktik, rakipli, rakipsiz oyun modeli sistemleri, teknolojiyi içine alan antrenör modeli ve metodunu yaratıyor.

    Genç Antrenörler

    Evet şimdi gelelim bizim sevgi ve saygı değer hocalarımıza, ülke futbolu için yıllarca emek vermeye çalıştınız hepinize sonsuz teşekkür. Bence bir kardeşiniz olarak sizlerin artık devri bitmiştir… sizlerin yerinizde olsam oğuz hocayı arayıp kurslara gidip en kötü bir hafta kalıp, federasyonumuz ve oğuz hocamız sizleri misafir eder yeter ki isteyin. Gidin eğitim programını inceleyin güncel futbola bir bakın ve ondan sonra kendiniz antrenörlüğü bırakma kararı alacaksınız bundan yüzde yüz eminim. Genç antrenörler geliyor lütfen önleri açın, bırakın sağ solu aratıp iş bozmayı gençlerin önünü açın kenara çekilin. Bu büyüklüğü ülke futboluna gösterin ve böyle faydanız olsun.

    O yüzden, bundan sonra bizlere de çok büyük görevler düşüyor,” kendimizi yenileyeceğiz, geliştireceğiz, araştıracağız ve ülke futboluna büyük hizmetler vereceğiz” bizde bu potansiyel var.

    Futbol federasyonumuz yeni nesil eğitim programı için adeta oğuz hoca nezaretinde seferberlik ilan edilmiş, buda gelişim ve değişim için bizlere büyük fırsattır. Önceki kurslarda yaşadıklarımızın hepsini bir kenara bırakıp, bambaşka bir dönem vizyon ve bakış açısı ile yolumuza devam edeceğiz.

    Oğuz çetin  “ülke futbolu için genç oyuncular ne kadar önemliyse, genç antrenörlerde o kadar önemlidir” artık antrenörlerimizin gelişimi ve başarışı için sonuna kadar arkasındayız.

    Teşekkürler futbol federasyonumuz, teşekkürler sayın oğuz çetin…

    Hadi koçum hadi aslanım devri bitmiştir…

    Devamını Oku

    KURUMSAL FUTBOL YÖNETİMİ

    KURUMSAL FUTBOL YÖNETİMİ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ramazan Kurşunlu

    Küreselleşmenin de etkisiyle, dünya büyük bir değişim dalgasının içinde bulunmaktadır. Bu dalga içinde bir sektör halne geldiği izlenen spor endüstrisi, 1990′lı yıllardan itibaren teknolojinin gelişmesi ile büyük bir değişimi yaşamaktadır. Ülkemiz olarak, bu değişimi yakalayabilecek dinamikleri hayata geçiremediğimizi ve dolayısıyla ekonomik pastadan
    yeterince pay alamadığımızı üzülerek izliyoruz.

    Küreselleşmenin yanı sıra profesyonelleşme süreci ile kapitalist düzenin değerleri spora egemen olmuş, kazanma kültürü ve başarı elde etme arzusu sportif değerlerin önüne geçmiştir. Özellikle futbol, bir oyun olmanın ötesinde, toplumsal yaşam içerisinde bir “minyatür” model olarak işlev görmekte ve onun üzerinden toplumsal yaşama birtakım rol ve değer transferleri gerçekleştirilmektedir.

    Futbolun endüstriyel bir iş kolu haline gelmesi, ekonomik boyutlarının büyümesi, içinde farklı beklentilere sahip grupları ve kişileri (spor yönetimi, sporcular, teknik ekip, taraftarlar, basın ve spor kamuoyu gibi) barındırması ile dernek yapılarına sahip, birer sportif organizasyon halinde bulunan spor kulüplerinin, sahip olduğu geniş sosyo-kültürel ve ekonomik ortamın gereklerini yerine getirmek ve bu dinamikleri doğru bir şekilde yönetebilmek için, iktisadi, mali, hukuki, yönetim ve organizasyon yapıları bakımından önemli değişimleri yapmak zorunda olduğu, her ulusal ve uluslararası platformda sıkça dile
    getirilmektedir.

    Kulüp ve futbol yönetim kültürü gelişmiş, istikrara önem veren, çalışma sistemini belirlemiş (objektif değerlendirme ve ölçme ve değerlendirme yapabilecek kişi ve düzenlemelere sahip) ve sonuç ne olursa olsun, taviz vermeden çalışmalarını sürdüren bir anlayışın, bir organizasyonda veya bir kulüpte var olmasına çalışılması başarı için gereklidir.

    Sistemini oturtamamış, “sistemin ne olduğunu sadece transfer yapmak ve sportif başarısızlıkta, teknik direktörü değiştirmek olarak anlayan’’ bir yönetim anlayışı ile sportif başarısızlıklara kol kanat gerilemez, başarısızlıkta söylem hemen teknik direktöre kayar. “ Bir zincirin gücünü en zayıf halkası belirler.’’

    Spor Kulüplerinde teknik adamlar hariç, diğer aktörlerin işin içinde olmadığı bir organizasyonda, teknik adamların inisiyatif (futbolcu seçimi ve futbol yönetimi) alarak başarıyı sağlayabileceği parametreleri kontrol etmek istemesinden daha doğal ne olabilir? Çünkü teknik direktörlerin başarılı gibi göründüklerinde görevlerine devam edecekleri; başarısızlıkta ise, ilk sorumlu kişi haline geleceklerini biliyor olmaları, uzun vadeli düşünme ve bulunduğu sisteme katkı sağlama anlayışından ziyade, kısa vadeli düşünme ve kendi bireysel hedeflerine ulaşma çabasını ön plana çıkarmaktadır.

    Yönetim yapılanmasını (yönetim işlevi, tarzı ve yaklaşımı) tamamlamamış bir yönetim kurulunun, öngörülen vizyona ulaşma iddiasında bulunması mantıklı olmadığı gibi, böyle bir yapılanmayı tamamlamış ama sorumluluk almadan yönetmeye çalışması da anlamlı olamaz.

    Geniş sosyo-kültürel ve sportif alana sahip bir yapının, salt sportif sonuçlara indirgenerek, teknik direktörün bilgi ve becerisine terk edilmesine yönelik bir anlayış; sonuçları sadece tesadüflere bağlı olarak kaderine terk edilmiş ve bir süre sonra hem kendini hem de
    taraftarını mutsuz eden ve kendisinden sonraki yönetimleri de risk altına alan, negatif bir döngünün oluşmasına neden olacaktır.

    Devamını Oku

    SPORDA BAŞARI ALGISI ODAĞI

    SPORDA BAŞARI ALGISI ODAĞI
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ramazan Kurşunlu

    Sosyal Psikolojinin önemli bir konusu olan ‘’Denetim Odağı’’ İnsanların Başarı ve Başarısızlıklarını nasıl algılayıp ve ne şekilde açıkladıklarıyla ilişkili bir kuramdır. Kısacası insanların kendi başarı ve başarısızlıkları üzerinde, bir ölçüde kontrollerinin olduğuna inanıyorlarsa bu kişilere “iç denetimliler” kendi kontrollerinin dışında olduğuna inananıyorlarsa da bu kişiler ‘’dış denetimliler’’ diye tanımlanırlar. (Ancak hemen başında belirtmekte yarar görmekteyim; İç denetim ağırlıklı kişiler daha başarılı olur ya da dış denetimliler daha başarısızdırlar diye bir ayrımı kesinlikle yapamayız).

    Sosyal öğrenme kuramında bir kişilik özelliği olarak kullanılan içsel ve dışsal denetim ya da kişinin denetim odağının yönü, kişinin genel beklentilerinin, pekiştiricileri algılayış biçiminin ve problem çözmedeki eğilimlerinin belirleyicisidir. Bazıları kendi yetenek ve becerilerinin davranışlarını belirlediğine inanırken (içsel kontrollüler), bazıları da davranışlarının dış etkenlerce (şans, kader vb.) belirlenmiş olduğuna inanma eğilimindedirler (dışsal kontrollüler). Bu iki eğilim ve inanç kişiler için her durumda mutlak değillerse de genellikle onların davranışı algılayışlarında belirleyici etkiye sahiptirler.

    Örn. Bir sporcu yarışmada alacağı başarı ya da başarısızlığı kendi çabalarıyla bağlantılı olarak algılamıyorsa ve yarışma sonucunun yalnızca değerlendiricilerin ve dış koşulların insiyatifine bağlı olduğuna inanıyorsa, bu onun antrenmanlarda çalışmak ya da çalışmamak seçeneklerinden büyük bir olasılıkla ikincisini (yani çalışmamayı) seçmesine neden olacaktır. Böyle bir sporcu en azından çaba harcamayı gereksiz bulacaktır.

    Yukarıdaki, davranışların sonuçlarına ilişkin beklentiler, kişilerin aynı durum karşısında farklı davranmalarına yol açmaktadır. Yapılan tüm bu araştırmalar, denetim odağına ilişkin inançların, kişilerin davranışları üzerinde oldukça etkili olduğunu göstermektedir.

    Böylece bu inançları oluşturan koşulların anlaşılması özelliklede spor alanlarında da önem kazanmaktadır. Çünkü, davranışta istenen değişikliklerin oluşturulabilmesi bu koşulların (yani kişileri içten ya da dıştan denetime inanır duruma getiren ön koşulların) değiştirilmesiyle daha da kolaylaşabilir.

    Sosyal öğrenme kuramına göre davranışın tekrarında pekiştiriciler ve kişisel ihtiyaçlar belirleyici rol oynamaktadır. Eğer kişi yaptığı davranış ile arkasından gelen pekiştirici arasında olumlu bir ilişki kuruyor ise, davranışın tekrar edilme olasılığı artar, bu da sosyal öğrenme kuramcılarına göre hem belli davranışların öğrenilmesine, kazanılmasına hem de kişinin ileride benzer durumlara göstereceği davranışın öngörülmesine neden olur.

    Pekiştirici olarak ödül ve cezanın bilinen etkisine ek olarak kişinin onu alglayışının önemli olduğu bilinmektedir. İşte bu algılama durumu her birey için farklı biçimde olmaktadır, bazı kişiler kendi davranışları ile pekiştiriciler arasında olumlu bir bağ kurup davranışlarının nedenini kendi içsel güçlerine, yeteneklerine bağlarken, bazıları da kendilerinin dışlarındaki güçlere (şans, kader, çevresel güçler ve rastlantı gibi nedenlere) inanırlar. Farklı olan bu iki eğilim insanların belli durumlardaki davranışlarının sonucuna ilişkin algı farklılıklarını bilinmez olmaktan çıkarmaktadır. Özellikle Spora yönlendirmelerde Aile çocuk ilişkilerinin doğrudan gözlenmeside yarar vardır.

    Yeni doğan bir bebek çaresiz durumdadır, kendi yaşamı üzerinde bir denetim kuramaz, her şeyi ile bakıcısına bağımlıdır. Diğer bir anlatımla, bebek tamamen dış denetimlidir ve öyle olmak zorundadır. Ne varki yaşı ilerledikçe denetim odağının dış denetimlilikten iç denetimliliğe doğru bir değişim göstermesi beklenir, bunun böyle olması doğal bir olgudur. Ülkemizdeki bu durumla yakından ilgisinin olduğunu düşündüğüm ve bazı bilim adamlarının bu alanda yapmış olduğu çalışma ve araştırmaların bulguları bizi desteklemektedir.

    “Çocuklar yaşla birlikte daha içsel olma eğilimi taşımaktadırlar”; Bunun nedeni, çocuğun giderek kendisi için önemli bir takım kararları alabilme özgürlüğünü kazanması, aile ve çevresine karşı göreli bir bağımsızlığa kavuşması ve kendi başına daha yeterli bir duruma gelmesi olarak belirtilebilir.

    Kısaca belirtecek olursak, denetim odağının içten ya da dıştan algılanması da bir öğrenme sonucudur. Bu görüşü destekleyen pek çok araştırma vardır.Diğer taraftan deneyim ve yaşantıların da denetim odağı üzerinde etkili olduğu görülmektedir. Herhangi bir sportif karşılaşmada elde edilen başarılı ya da başarısız sonuçlar ve ya beden eğitimi dersinden alınan iyi kötü notların nedeni, sporcu, öğrenci, antrenör ve beden eğitimi öğretmenleri tarafından her zaman ilgi çekici olmuştur. Hemen hemen tüm diğer yaşam alanlarında olduğu gibi bu alanda da kaybetmek ya da kazanmak başarı ve başarısızlığın somut göstergesi olarak kabul görmektedir, bu bağlamda sportif performansın başarı motivasyonu ile baglantılı bir davranış olduğu düşünülmektedir.

    Denetim odağı başarı motivasyonunu öngörebilen bir yapıya sahip olduğu için sporcunun başarısını öngörebilecek değişkenlerden birisi olarak düşünüldüğünde, spor alanında başarı ve başarısızlığın spor yapan bireyler tarafından nasıl açıklandığını kendilerinden duyarak, bu alanda daha kısa yoldan bilgiye ulaşmayı sağlıyabiliriz. Daha değişik bir anlatımla kişilerin olayları nasıl algıladıklarını (sporcuların başarılı başarısız sonuçları nasıl algıladıkları) ortaya koymak denetim odağının tüm diğer yaşam alanlarında olduğu gibi sportif alanda da bir başarıyı öngörme gücünün olduğunu göstermektedir.

    Devamını Oku

    Sporda Tesislerin Planlanması ve İşletmeciliği

    Sporda Tesislerin Planlanması ve İşletmeciliği
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

     

    Günümüzde spor tesisi kavramı spor hizmeti üreten, bu amaç için belirlenmiş ve gereğince donatılmış her türlü spor alanını tanımlamak için kullanılmaktadır. Spor hizmetleri, spor endüstrisini oluşturan önemli parçalardan biri olarak kabul edilir ve spor etkinliklerinin yapıldığı spor tesisleri de spor hizmetleri içerisinde önemli bir unsur olarak yer alır.

    Özellikle 20. Yüzyılın sonlarında gelişen teknoloji ile beraber kitle iletişim araçlarındaki yenileşme, sadece dünyada oluşan yenilikleri ve gelişmeleri insanlara ulaştırmamış, aynı zamanda yaşamın birçok alanını da etkilemiştir. Spor kavramı da bu değişimden etkilenmiş ve spor yönetimi içerisinde yeni alt alanlar  oluşmaya başlamıştır. Bu alanlardan biri de Spor tesislerinin inşasından yönetimine kadar birçok farklı konuyu içeriğinde barındıran spor tesis işletmeciliğidir. Günümüzde özellikle büyük spor kompleksleri gerek maliyetleri, gerek mimarileri ve gerekse de yönetim biçimleri ile eşsiz özellikler sunmaktadır. Spor tesisi kavramı sadece Pekin Ulusal Olimpiyat Stadı gibi büyük yapıları tanımlamaz. Günümüzde birçok yapı, sportif etkinliklerin çeşitliliği ve bu çeşitliliğe bağlı olarak uygulama alanlarının nitelik değiştirmesi gibi nedenlerden dolayı spor tesisi olarak tanımlanabilmektedir.Spor tesisi kavramı içerisinde sportif faaliyetlerin yapıldığı her türlü yapıyı (salon, stadyum, pist vs.) tanımlamak için kullanılır.

    Ayrıca çeşitli sportif etkinliklerin yapılmasına imkân veren koru, orman, ırmak, kanyon gibi arazileri de bu kavramın içerisinde düşünmek mümkündür ve Spor tesisleri, kamu ve özel kuruluşlar tarafından aktif veya da pasif katılım fırsatı sunan spor alanlarıdır. Kullanım alanı 15 m2’den az olmamak üzere en az bir dinlenme salonu bulunması, dinlenme salonu zeminin halıfleks, parke ve benzeri maddelerle kaplanması, salonun ısısının, aydınlatılmasının ve havalandırılmasının yeterli seviyede olması, Bayan ve erkek sporcuların birlikte spor yaptığı tesislerde en az iki dış ve iki tuvaletin soyunma odalarının içinde bulunmasıdır. Tesiste spor çalışmasının yapıldığı yerin ısısının 18 °C altına düşmemesi, çalışma alanının sporcu sayısına göre yeterli seviyede olması,  Tesis zemininin yapılan spor dallarının özelliğine göre tahta parke, sunta, halıfleks ve benzeri malzemelerle kaplanmış olması, açık tesislerde yapılan spor dallarının özelliğine göre zeminin; ilgili federasyonlarca öngörülen çim, asfalt, beton ve buna benzer malzemelerle kaplanmış olmasıdır. Geniş bir yaklaşım içerisinde işletme, “Kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla üretim faktörlerini uyumlu bir biçimde bir araya getirerek, ekonomik mal ve hizmet üretmek ve/ya da pazarlamak için faaliyette bulunan kuruluştur” şeklinde tanımlanabilir. Dar anlamda ise işletme, “Başkalarının  ihtiyaçlarını karşılamak üzere mal ya da hizmet üretmek ve sahibine kâr sağlamak amacıyla faaliyet gösteren iktisadi birimdir”.

    İyi bir personel seçimi için önce çalışanların yapacağı, işlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla ilk olarak çalışanlar tarafından tek tek ya da toplu olarak yerine getirilen işler ayrıntılı olarak incelenmelidir. İş analizi olarak adlandırılan bu süreç, bir işin özelliklerini, inceliklerini, gerekliliklerini ve çalışma koşullarını çeşitli yöntemlerle araştıran bilimsel bir çalışmadır.

    Devamını Oku