DOLAR 35,2068 0.3%
EURO 36,7672 0.92%
ALTIN 2.968,331,32
BITCOIN 34546755.12609%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

SABAHA KALAN SÜRE

Yusuf Kaplan

Yusuf Kaplan

27 Kasım 2017 Pazartesi

    Balkanlar’ın umudu

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Balkanlar’ın umudu: Köklü bir gelecek tasavvuru

    1648’de kanlı 30 Yıl Savaşları’nın sonunda Westfalya’da kurulan Batılı Dünya Düzeni çöktü.

    Batılılar, 350 yıla, insanlık tarihinin en kanlı savaşlarını, en ürpertici katliamlarını, bütün medeniyetlerin kökünü kazıyan, başkasına hayat hakkı tanımayan orman kanunlarının hâkim olduğu haksız, hukuksuz, sömürgeci ve emperyalist yıkımı sığdırdılar.

    Batı’da gerçekleştirilen büyük siyasî, entelektüel, bilimsel ve iktisadî devrimler, gelinen noktada, insanlığı tam bir ontolojik felâketin, kaosun ve çıkmaz sokağın eşiğine sürükledi!

    TÜRKİYE’SİZ YENİ BİR DÜNYA KURULAMAZ!

    Artık bildiğimiz dünyanın sonuna geldi insanlık: Yeni bir dünya kurulacak ama yeni dünyanın kuruluşu çok sancılı olacak…

    Yeni dünyanın kuruluşunda Türkiye kilit rol oynayacak: Türkiye’siz, yani bin küsur yıl boyunca onca fikir ve oluş çilesiyle geliştirdiğimiz medeniyet birikimimiz gözardı edilerek yeni bir dünyanın kurulması mümkün olmayacak.

    Bunu, bütün Batılı güçler anladı fakat bizim entelijansiyamız anlayamadı hâlâ!

    Ama onlar da anlayacak bir süre sonra…

    ÜSKÜP’ÜN ŞİİRİ, ŞUURU VE UYANIŞI…

    Balkanlar seferimiz sürüyor…

    Geçtiğimiz hafta üç gün boyunca Makedonya’nın başkenti, İstanbul’un kardeşi, ruh ikizi Üsküp’teydim. 

    Yahya Kemal’in rüyalarını yeşerten, hayallerini büyüten, sanatını kanatlandıran, dünyasını inşa eden Üsküp’te…

    Üsküp, bir rüyanın hâlâ bize göz kırpan, yokoluşa direnen delişmen şehri… 

    Şiiri ve şuuru…

    Şu ân uzun bir kış uykusundan uyanıyor yavaş yavaş… Üsküp’ün dirilişi, uyanışı, yeniden hakikat medeniyeti şuuruyla donanarak şiire duruşu hızlanacak…

    Üsküp’te kaldığım süre boyunca Üsküp’ün hakikat medeniyeti şuurunun mayasını karan, ruhunu ayağa kaldırmaya çalışan güzel insanlarla, öncü dervişlerle, yılmadan, yıkılmadan önalan ve önaçan akıncılarla ve alperenlerle birlikte oldum…

    Bir günde 4-5 program, bir o kadar da ziyaret gerçekleştirdik sevgili kardeşim Osman Atalay’la… İHH’nın stratejik beyni, Balkanlar’ın uç beyi Osman Atalay, Balkanlar’ı en iyi bilen, Balkanlar’ın yeniden toparlanması, kendine gelmesi ve ayağa kalkması için gecesini gündüz yapan, Balkanları yurt edinen bir diriliş eri…

    Uluslararası Balkan Üniversitesi’nde dikkatle dinlenen bir konferans verdim.

    Üniversitenin rektörü İsmail Kocayusufoğlu Hoca’nın, Şanghay Eğitim Kriterleri’ne göre Makedonya’nın en iyi üniversitesi olduğunu söylediği, hızla büyüyen, Balkanlar’ın medeniyet ufkunu büyüten, umudunu yeşerten bir üniversite burası. Önceki rektör Şinasi Gündüz Hoca’dan sonra İsmail Hoca’da da bu ufkun ve umudun canlı, coşkulu yansımalarını gördüm.

    Aynı dinamizmi Tetovo / Kalkendelen Devlet Üniversitesi Felsefe Bölümü, Şarkiyat öğrencileriyle yaptığım, pür dikkat dinlenen 2 saatlik derste de müşahede ettim. Süleyman Baki Hoca’yla üniversiteyi gezdik… Umutlandım. Gözlerim yaşardı… duygulandım.

    Ensar Kültür ve Dayanışma Derneği’nde samimi bir sohbetin ortasında buldum kendimi.

    Hüsrev Emin kardeşimin ve kabına sığmaz eşi Leyla Hanım’ın özene bezene büyüttükleri, 15 yaşına ulaşan, genç sanatçıların, edebiyatçıların, yazarların okulu hâline gelen Köprü Dergisi’nde doyumsuz bir sohbete daldık gece yarısına kadar genç sanatçı, yazar arkadaşlarla…

    Bushi Hotel’de iki saate yakın süren, Köprü Dergisi’nin organize ettiği, soluk soluğa dinlenen Balkanlar’ın Gelecek Tasavvuru başlıklı bir konferans verdim.

    Kosova’dan gelen güzel insan Fazıl Kardeşim, Hüsrev Kardeşim ve Osman Atalay kardeşimle Makedonya Devlet Televizyonu’na gittik. Orada iyi bir program yaptık. Anadolu Ajansı’nın Balkanlardaki şubesinin merkezi Üsküp üssünde harıl harıl çalışan, geleceği kuran kardeşlerimizle bir röportaj yaptık.

    KÖKLÜ VE UZUN SOLUKLU BALKAN STRATEJİSİ ŞART!

    Köprü Dergisi’ndeki sohbetimize Adnan İsmaili Bey de katılınca sohbetin tadı koyulaştı…

    Adnan İsmaili Arnavut kökenli, Aliya’nın çalışma arkadaşlarından bir öncü. İkinci Aliya.BESA’nın (Ahde Vefa Partisi’nin) başkanı.

    Bir kaç hafta önce yapılan seçimlerde 120 kişilik Makedonya Parlamentosu’nda 5 milletvekili çıkarmayı başardı BESA. Bu, büyük bir başarı olarak kabul ediliyor Makedonya’da.

    Adnan İsmaili sadece partiyle öncülük yapmıyor: “Logos A” başlıklı Makedonya’nın en kaliteli kitaplarını yayımlayan yayınevinin, çeşitli eğitim kurumlarının da öncüsü dertli, yüreği yangın yerine dönen çilekeş bir isim.

    Makedonya’nın yarısı Arnavut ve Boşnak müslümanlardan oluşuyor. 2 milyonluk ülkede 130 bin Türk yaşıyor.

    Türkler, inançlarını koruyabiliyor olmalarını Arnavut müslümanlara, vefakâr, cefakâr ve fedakâr öncü isimlere borçlular.

    Ancak Türkiye, Makedonya’da bir hata yapıyor: Sadece Türkleri eksen alan bir strateji izliyor. Bu, çok yanlış bir strateji.

    Balkanlar’ın bütününde Türk azınlıkları değil Müslüman çoğunluğu eksene alan bir strateji izlerse, Balkanlar’da tarihî bir atılımın gerçekleştirilmesinin yapı taşlarının döşenmesine katkıda bulunabilir Türkiye. Ayrıca Balkanlar’da Balkan kökenli müslümanlar üzerinden strateji geliştiremezsek, Balkanlar’ın bize bağladığı umutlar boşa çıkabilir ve Balkanlar bir kez daha yalnızlığa, Avrupalılarla Amerikalıların insafına terkedilmiş olur; ki, bu Türkiye’nin güvenliği açısından da çok büyük sorunlara yol açar. Unutmayalım: Erdoğan’ın da her zaman dikkat çektiği gibi Türkiye’nin güvenliği Balkanlar’dan başlar…

    BALKAN STRATEJİSİ, BALKAN KÖKENLİ MÜSLÜMANLARLA BELİRLENMELİ

    Son olarak önemli bir meseleye dikkat çekmek istiyorum: Türkiye’de Adnan İsmaili gibi bir öncü isim, FETÖ’cü diye lanse edildi. Gerçi sonradan düzeltildi ama bu olmaz!

    Bu, kendi ayağımıza kurşun sıkmamız anlamına gelir ve böyle bir iftiranın, karalamanın bedeli, bu dünyada da, öte dünyada da çok ağırdır. Türkiye, güçlü ve köklü bir Balkan stratejisini Balkan kökenli öncü isimlerle belirleyemezse, hem  Balkanlardaki kardeşlerimizin umutları söner hem Balkan ülkelerinin -teker teker AB’ye alınmasıyla birlikte- İslâmî kimlikleri ve varlıkları tehlikeye düşer hem de Balkanlar’ı kaybeder. 

    Bunun orta ve uzun vadede nasıl büyük bir felâketle sonuçlanacağını siz düşünün artık.

    Bendeniz müslüman bir yazar olarak vazifemi yapıyor, güçlü, köklü ve kalıcı Balkan stratejisini nasıl geliştirebileceğimiz konusunda yol haritası sunabilecek gözlemlerimi buradan paylaşıyorum. Bu gözlemlerimi ilgili yerlere de ayrıntılı olarak ileteceğimi hatırlatmış olayım.

    Kaynak: Yeni Şafak