– “(Babam Şehzade Ertuğrul) Ne yazık ki hiç Türkiye’yi göremedi, kardeşini de göremedi. Bu aslında çok üzücü çünkü bunlar onun en büyük arzusuydu” – “(Babam) Vatandaşlık teklifini kabul etmediğini ve ülkesiz olarak kalmayı tercih ettiğini bana anlatmıştı. Bu haliyle seyahat edemiyordu belki ama bir gün Türk vatandaşlığını alıp Türkiye’ye geri dönebilmeyi umut ediyordu” – “Erdoğan, her birimizle ayrı ayrı görüştü, el sıkıştık hatta onunla birkaç fotoğrafım da var. Bu, benim için çok güzel bir olaydı”
Sultan İkinci Abdülhamid’in 3. kuşak torunu Roland Selim Kadir Osmanoğlu, “(Babam Şehzade Ertuğrul) Ne yazık ki hiç Türkiye’yi göremedi, kardeşini de göremedi. Bu aslında çok üzücü çünkü bunlar onun en büyük arzusuydu.” dedi.
Osmanoğlu, hakkında çok az bilginin bulunduğu babası Necip Ertuğrul Osmanoğlu başta olmak üzere, uzun yıllar hiç görmediği akrabalarıyla ilk görüşmesi, Türkiye’ye gelişi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmasına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
İlk defa bir basın kuruluşuna röportaj veren 72 yaşındaki Şehzade Selim Efendi, dedesi Şehzade Mehmed Abdülkadir Efendi’nin 1924’te Türkiye’den ayrıldıktan sonra Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye gittiğini, babası Necip Ertuğrul (Ali Abdulkadir) Osmanoğlu ve amcası Alaedin Kadir Efendi’nin burada büyüdüklerini, dedesinin daha sonra Türkiye’ye yakın olmak istediği için Bulgaristan’ın başkenti Sofya’ya taşındığını ve 1944’te 2. Dünya Savaşı’nın etkili olduğu yıllarda bu şehirde hayatını kaybettiğini anlattı.
Osmanoğlu, bu olayın ardından babasının tıp eğitimi almak üzere Viyana’ya geldiğini, o dönemde pasaportu olmayan ve vatandaşlığı bulunmayan kişilerin kullandığı “Nansen Pasaportu” adı verilen belgeyle Avusturya’da ikamet ettiğini söyledi.
Osmanoğlu, annesinin ikinci evliliği sonrasında 1964’te Viyana’dan Almanya sınırındaki Salzburg kentine taşındıklarını belirterek üvey babası izin vermediği için babası Ertuğrul’la 18 yaşına kadar görüşemediğini söyledi.
Liseyi bitirdikten sonra ailesinin yanından ayrıldığını, eşi Gerlinde ile farklı bir eve taşındıklarını anlatan Osmanoğlu, aynı yıl eşiyle Viyana’ya giderek uzun uğraşlar sonucunda babasını bulduğunu, Şehzade Ertuğrul’un bu duruma çok sevindiğini, daha sonra ablası Leyla ile babalarını ziyaret ettiklerini, böylelikle yeniden ilişkilerinin güçlendiğini söyledi.
Osmanoğlu, babasının bazen çocukluk ve gençlik yıllarına ait anılarından bahsettiğini ifade ederek “Örneğin dedesi (Sultan İkinci) Abdülhamid’in kucağında oturduğunu, dedesinin onu sevdiğini ve güzel sözler söylediğini hep hatırlardı. Ayrıca çocukken doğum gününde kedisine gelen hediyeleri hatırladığını, odasının oyuncaklarla dolup taştığını bize anlatırdı.” diye konuştu
Avusturya’da yetkililerin, babasına vatandaş olması için sıklıkla teklifte bulunduğunu ancak babasının bunu vefatına kısa bir süre kalana kadar reddettiğini belirten Osmanoğlu, “Vatandaşlık teklifini kabul etmediğini ve ülkesiz olarak kalmayı tercih ettiğini bana anlatmıştı. Bu haliyle seyahat edemiyordu belki ama bir gün Türk vatandaşlığını alıp Türkiye’ye geri dönebilmeyi umut ediyordu. Arzusu buydu.” ifadelerini kullandı.
Osmanoğlu, babası Ertuğrul Efendi’nin 1994’te vefat ettiğini belirterek “Ne yazık ki hiç Türkiye’yi göremedi, kardeşini de göremedi. Bu aslında çok üzücü çünkü bunlar onun en büyük arzusuydu.” dedi.
Avusturya’nın 1955’te yeniden bağımsızlığını kazanmasıyla babasının filim sektöründe tercümanlık yaptığını, ilk evliliğinden sonra hiç evlenmediğini anlatan Osmanoğlu, Avusturya sınırları içinde geçerli olan kimliği ve oturum izninde “Prens Ertuğrul” ön isminin yanı sıra Necip, soyadı olarak da babasının ismini yani “Ali Abdulkadir’i” kullandığını söyledi.
Osmanoğlu, babasının Viyana’nın 14’üncü bölgesindeki bir mezarlıkta metfun olduğunu belirterek babası Ertuğrul Efendi hayattayken akrabalarıyla herhangi bir irtibatlarının olmadığını, 2000’li yılların başında hanedanın diğer mensuplarıyla irtibat kurduklarını söyledi.
Hanedanın erkek mensuplarının ülkeye girişlerine izin verilmediği 1968’de henüz 19 yaşındayken eşi ve bir erkek arkadaşıyla Türkiye’ye geldiklerini dile getiren Osmanoğlu, kökenlerinin dayandığı ülkeyi ve insanlarını çok merak ettikleri için bu seyahati yaptıklarını anlattı.
Osmanoğlu, Türkiye’ye ilk geldiğinde çok genç ve tecrübesiz olduğunu, İstanbul’da çok kısa süre kaldıklarını daha sona Türkiye üzerinden Suriye ve Irak’a gittiklerini ifade etti.
Türkiye’deki akrabalarıyla iletişime geçme sürecinin çok ilginç bir hikayeyle başladığını belirten Osmanoğlu, 2000’li yılların başında Almanya’da, Türk piyanist Vedat Kosal’ın konserine kız kardeşi Leyla Osmanoğlu’nun da katıldığını, burada kız kardeşinin, görüşme imkanı bulduğu Kosal’a, İkinci Abdülhamid’in soyundan geldiklerini anlattığını aktardı.
2001’de vefat eden piyanist Kosal’ın annesi Renin Kosal’ın, kendilerine İstanbul’daki akrabalarıyla irtibat kurmalarına yardımcı olduğunu anlatan Osmanoğlu, bu süreçte Sofya’da yaşayan amcaları Alaedin ile de ilk defa görüştüklerini söyledi.
Osmanoğlu, 2006’da dünyanın birçok ülkesinden gelen hanedan mensuplarının katılımıyla Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen büyük buluşmada da ilk kez yakın akrabalarıyla tanıştıklarını aktardı.
“İstanbul’da yaşayan akrabalarımızın bir kısmı benim çok yakın kuzenlerimdi. O zaman yakın kuzenlerimle tanıştım; bu, bizim için gayet heyecan verici bir olaydı.” diyen Osmanoğlu, birçok akrabası gibi kendisinin de Türkçe bilmediğini, bu süreçte Türkçe öğrenmeye karar verdiğini ancak bu arzusunu gerçekleştiremediğini ifade etti.
Osmanoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetiyle İkinci Abdülhamid’in soyundan gelen hanedan mensuplarıyla Konya’da bir araya geldiklerini belirterek 3 gün süren buluşmada kendilerine hem Erdoğan’ın hem Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun hem de Konyalıların yakın ilgi gösterdiklerini, bundan dolayı çok memnun olduklarını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la şahsen tanışmasının kendisi için çok önemli bir olay olduğunu vurgulayan Osmanoğlu, “Erdoğan, her birimizle ayrı ayrı görüştü, el sıkıştık, hatta onunla birkaç fotoğrafım da var. Bu, benim için çok güzel bir olaydı.” dedi.
Osmanoğlu, gençliğinden bu yana güreşe çok ilgi duyduğunu, amatör olarak uzun yıllar bu sporu yaptığını belirterek “Birlikte spor yaptığım Gürcü asıllı ve Avrupa’da madalyalar da kazanan arkadaşıma babamın Türk olduğunu söyleyince bana, ‘Güreş senin kanında var, bu sporu neden sevdiğin şimdi daha iyi anlaşılıyor.’ dedi.” ifadelerini kullandı.
Eşi Gerlinde Kadir de 2005’te Osman Osmanoğlu’nun Salzburg’a gelerek kendilerini ziyaret ettiğini, bu ziyaret öncesinde hanedanın diğer üyelerinin kendilerinin varlığından haberdar olmadığını söyledi.
TRT’nin 2006’da Dolmabahçe Sarayı’nda dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan 160’a yakın hanedan mensubunun bir araya gelmesini sağlayan bir etkinlik düzenlediğini hatırlatan Kadir, kendilerinin de buraya davet edildiğini aktardı.
Kadir, bu davetle akrabalarıyla tanışma imkanı bulduklarını, böylelikle ziyaretlerin arttığını, çeşitli etkinliklere davet edilmeye başlandıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’la 2017’de Konya’da tanıştıklarını belirten Kadir, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kaldığı otelde bizler de kaldık. Emine Hanım, sanırım Sultan İkinci Abdülhamid’in soyundan gelen hanedan üyeleriyle tanışmayı istiyormuş. Burada erkekler Cumhurbaşkanı Erdoğan, biz kadınlar da Emine Hanım tarafından kabul edildik. Sanırım 6-7 kadındık, ilk defa orada onunla tanışma imkanı buldum.
Emine Hanım çok sevgi dolu, samimi bir kadın. Bizi ilk defa gördüğü için çok mutlu oldu. Politik olmak istemiyorum ama Avusturya’da Cumhurbaşkanı’nın eşi bizi davet edecek ve bu şekilde sevinecek, böyle bir şey pek mümkün değil. Türkler gerçekten çok sevgi dolu ve samimi bir halk. Bir saat boyunca sohbet ettik. Bu ölümsüz bir hatıra olarak kaldı çünkü insan olarak benim için çok kıymetli biri.”
Avusturya’da yaşamlarını sürdüren Osmanoğlu çiftinin, Osman Abdulkadir Osmanoğlu ve Hamid Kadir Osmanoğlu isminde iki çocuğu bulunuyor.
AA
HABERLER
16 saat önceHABERLER
16 saat önceKÖŞE YAZARLARI
4 gün önceKÖŞE YAZARLARI
9 gün önceKÖŞE YAZARLARI
15 gün önce