“Politikada dürüstlük esas olmalıdır. Kıbrıs meselesi halledilmiyorsa bunun nedeni Rum liderlerin başka düşünüp başka söylemleri ve düşünüp söylediklerinden de başka şeyler yapmalarıdır. Bizans entrikası ancak Bizans’ı çökertmiştir. Bunu bir türlü anlamıyorlar”. 1979
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Dünyamız denizin dalgası gibi çalkalanıyor. Orta Doğu’da bulunan kuyulara taş atılması sonrasında çıkarmak için uğraş veriliyor. ‘Önce Amerika’ diye ortalıklara çıkmış olan Bay Trump’un Golan Tepelerine ilişkin olarak attığı taşı BM Güvenlik Konseyi verdiği kararla bu gidişe şimdilik dur demiştir. Konseye üye 14 üye ülke 28 Mart 2019 günü aldığı kararı işgal altında bulunan bölgenin İsrail toprağı değil Suriye toprağı olduğu kararını verdi. Alınan bu karar Güvenlik Konseyi’nin ara sıra da olsa bu yönlü doğru kararlar verebildiğinin kanıtı oluyor.
İngilizlerin marifeti ortalıklara çıkarılan Kıbrıs uyuşmazlığı, saman alevi gibi belirli zaman aralıklarında parlayan Keşmir konusu ve sürekli çatışmaların yaşanmakta olduğu Filistin İsrail çatışmalarının temelinde güvenlik sorunu vardır. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Filistin İsrail arasındaki yaşananları değerlendirirken sorunun güvenlik konusu olduğunu vurguladıktan sonra, “daha fazla ilerlemenin sağlanmasının olanaklı olmayacağını” söylüyordu. Amerika ve Rusya arasında yaşanan ve bir anlamda güç gösterisine dönüşen olaylar, soğuk savaş günlerini çağrıştırıyor. Sonrasında ise yeni bir dünya düzeni kurulabilir mi? sorusunu düşündürüyor.
Sovyetler Birliğinin dağılması ile kurulan Rusya Federasyonu’nun Amerika ile anlaşmış gibi yeni yapılanmanın zeminini hazırlanmakta olduğunu söylemek erken bile olsa göz ardı edilmemesini çağrıştırıyor. Çin’in de bölge üzerinde hesaplarının olması yeni oluşumu hızlandırabilir. Soğuk Savaş sona erdirildiğinde iki kutuplu yapının kısa sürede olsa sarsıntı yaşanmasına neden olduğunun unutulmaması gerekiyor.
Varşova Paktı’nın dağılması sonrasında NATO dağılmamış olup daha da güçlenerek varlığını sürdürmektedir. AB ülkeleri NATO üyesi olmalarına karşın AB ORDUSU adı altında yeni bir yapılanma için düğmeye basarak çabalarına devam ediyorlar. Almanya ile Fransa’nın yeni oluşumun başını çekiyor olmaları AB üyeliğine kabul edilmeyen Türkiye’nin yeni yapılanmada nasıl yer alacağı ve hangi noktada duracağı sorusunda düğümlenmektedir.
Amerikan Exxon Mobil şirketinin Katar ortaklığı ile en az 20 yıl daha Kıbrıs’ta kalacağı açıklanmasına koşut Yunanistan’dan da garantör ülkelerin konumlarına ilişkin açıklama geldi. Yunanistan, BM’e “Kıbrıs’taki garantör ülkelerin Kıbrıs sorununun çözümünün uygulanması konusunda rollerinin ne olacağının görüşülmesi amacıyla garantörlerin buluşmasını” öneriyor. Fileleferos gazetesinde yer alan bu haberi Yunanistan Dışişleri Bakanı Bay Yorgos Katrugalos’a dayandırıyor.
Önümüzdeki dönemde garantör ülkelerin kendi iç sorunlarından başlarını kaldırarak bu konuyu ciddiye almalarının beklenilmemesi gerekiyor. İngiltere’nin AB’nden boşanma işlemi pinpon topu gibi gidip geliyor. Yunanistan’daki hükümetin konumu çorap ipliğine bağlı durumda ve Mayıs ayında yapılacak AP seçimlerine odaklanmış durumda. Türkiye’nin ise iç sıkıntılarına karşın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin verdiği alanlarda sismik çalışmalara ve Kıbrıs çevresinde sondaj işlemlerine başlayabilmenin hazırlıklarını yapıyor.
Güneydeki yönetimin uluslararası hukuktan kaynaklanan ne ölçüde hakkı var ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarından kaynaklanan hakları vardır. Çünkü bu antlaşmalar halen yürürlüktedir. Tek yanlı olarak alınan kararlar bu antlaşmaların yok sayılmasının nedeni olamaz.
Rum Dışişleri Bakanı Bay Nikos Hristodulidis, “Hiçbir ülke enerji işbirliğinden dışlanmadı” diye konuşurken tek ayağı üzerinde mi duruyordu.
HABERLER
2 gün önceHABERLER
2 gün önceKÖŞE YAZARLARI
5 gün önceKÖŞE YAZARLARI
10 gün önceKÖŞE YAZARLARI
16 gün önce