Aydın’daki Tepecik Höyüğü’nde 3 bin 500 yıllık midye kabukları bulundu

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

AYDIN (AA) – İlçe merkezine 5 kilometre aralıktaki verimli ovada yer alan höyükte 2004 yılında başlatılan hafriyat çalışmaları sürdürülüyor.

Zeytin ağaçları ve mısır tarlalarının ortasında bulunan höyükteki çalışmalarda, bugüne kadar saray gibisi yapı ve tahıl küpleri, 3 kule, devrin yöneticilerinin resmi ziyarette armağan maksatlı kullandığı eşyaların bulunduğu oda ve fırın gün yüzüne çıkarıldı.

Çalışmalarda ayrıyeten o devirde alet imalinde kullanılan obsidiyenlerin de ortalarında bulunduğu birçok kalıntıya ulaşıldı.

Geç Tunç Çağı’na ilişkin kültür katmanları açığa çıkarıldı

Alandaki kazılara birinci günden beri başkanlık eden Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Kısmı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Günel, AA muhabirine, bölgenin geçmişinin Kalkolitik Devir’e uzandığını, burada 5 bin yıl kesintisiz yerleşimin sürdüğünü söyledi.

Bu yılki çalışmalarda 3 bin 500 yıl öncesi, Geç Tunç Çağı’na ilişkin kültür katmanlarını açığa çıkardıklarını belirten Günel, periyodun yöneticilerinden birine ilişkin kamusal alan yapısına da rastladıklarını bildirdi.

Prof. Dr. Günel, yapının çok kalın ve iri taş duvar örgüsüne sahip olduğunu kaydederek, “Bu, aslında o yapının özel bir statüde olduğunu bize kanıtlamaktadır. Bu yıl ve geçen yıldan itibaren bu çalışmalarımızı destekleyen sonuçlar elde ettik. Şu anda kamusal bir yapı içerisinde, bu kentin yöneticisine ilişkin yapının depo ünitesini çalışıyoruz.” diye konuştu.

İğneyle kuyu kazar gibi

Alanda küpler içinde çok sayıda midye kabuğu bulduklarını aktaran Günel, şöyle devam etti:

“Kısmen açığa çıkardığımız noktada şimdilik küp içinde ağır olarak bir ortada, kimileri kapalı olmak üzere midye kabukları tespit edildi. Tunç çağları ve öncesindeki tarih öncesi periyotlarda de midye tüketildiğini biliyorduk. Tüketim materyali yani besin, beslenme geleneğinde yerini alıyor. O açıdan da toplu halde bulmamız hem bu bilgilerimizi destekledi hem de daha net bilgi datalarına ulaşmamıza neden oldu.”

Günel, höyüğün o dönemki pozisyonunun Ege kıyı şeridi olduğunu, bölgede midye tüketiminin beslenme geleneğinde farklı yeri bulunduğunu anlattı.

Adeta iğneyle kuyu kazar üzere çalıştıklarına dikkati çeken Günel, “Antik kentlerin hafriyat tekniğinden çok farklı. Dişçi aletleriyle, fırçayla çalışıyoruz ve genelde daima indiğimiz düzeyler 10 santim. En ağır iş aletimiz çapa. Hasebiyle çok küçük buluntularımız oluyor.” dedi.

Yerleşim yerinin ismi araştırılıyor

Tarım ve ticaretin bölge için değerli olduğunu aktaran Günel, çalışmaları sürdürdükleri yerleşim yerinin o dönemki ismini şimdi bulamadıklarını, bu vakte kadar ortaya çıkarılan yerler ve buluntuların ışığında süren kazılarla birlikte gerçek ismini bulmayı hedeflediklerini söyledi.

Günel, devrin siyasi yapısı üzerinde de çalışma yaptıklarını, Hitit periyoduna ilişkin kaynakların araştırıldığını lisana getirdi.

Muhabir: Ferdi Uzun