Bakan Güler: Kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve uğraşıyla Zap’ta da kilit kapatılmıştır

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

AA

ANKARA (AA) – Bakan Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komitesinde Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin sunumunu yaptı.

Bakan Güler, bir asır evvel, asil millete esaret zinciri vurmak isteyenlere geçit vermeyen kahraman ordunun, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına başlanan bu tarihi periyotta de bölgesinde ve dünyada seçkin ve saygın bir pozisyonda olduğunu belirtti.

Güvenlik ortamının, hiç olmadığı kadar karmaşık ve belgisiz olduğuna vurgu yapan Güler, memleketler arası güç istikrarlarının sarsıldığı, nüfuz çabalarının ve jeopolitik gerginliklerin arttığı hassas bir devirden geçildiğini söyledi.

Güler, Türkiye’nin etrafının adeta ateşten çember olduğu bir süreç yaşandığına dikkati çekerek, “Tüm tehditlerle faal bir biçimde başa çıkabilmek için güçlü bir savunma yapısına muhtaçlık vardır. Bu doğrultuda bakanlığımız, devletimizin bekası, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliği için çalışmalarını artan bir tempoyla, yüksek bir azim ve kararlılıkla sürdürmektedir.” biçiminde konuştu.

“Kaçak geçişlere asla imkan tanınmamaktadır”

Bakan Güler, ülke sonlarını korumak, yasa dışı geçişleri engellemek ve terörist faaliyetleri önlemek gayesiyle hudutlarda en tesirli ve kademeli önlemlerin uygulandığına dikkati çekerek, “Ortaya çıkan tehdit durumu ve gelişmelere nazaran sınırlarımızdaki önlemler, gerek birlik desteği gerekse teknolojik olarak daima güncellenip geliştirilmekte ve böylece hudutlarımızdan kaçak geçişlere asla imkan tanınmamaktadır.” diye konuştu.

Terör belasının, 40 yılı aşkın bir vakittir Türkiye’yi uğraştıran en değerli sıkıntılardan biri olduğunu belirten Güler, şunları kaydetti:

“Bu sorunu büsbütün yok etmek, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için terörle uğraşımızda tarihi adımlar attık, atıyoruz. Geçmişte yürütülen sonlu amaçlı ve vadeli operasyonların yerine, bugün terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisi ile daima ve kapsamlı operasyonlar gerçekleştirerek başta PKK/KCK, PYD/YPG ve DEAŞ olmak üzere tüm terör örgütlerine büyük darbeler vuruyoruz. Azim ve kararlılıkla yürütülen operasyonlar kapsamında bu yılın başından itibaren 2 bin 564 terörist etkisiz hale getirilmiştir.”

“Zap’ta da kilit kapatılmıştır”

Bakan Güler, Suriye ve Irak harekat alanlarında vazifeli birliklere yönelik taciz ve taarruz teşebbüslerine de misliyle karşılık verildiğine ve gerekli önlemlerin alındığına vurgu yaparak, “En son, kahraman Mehmetçiğin büyük özverisi ve çabasıyla artık Zap’ta da kilit kapatılmıştır. Bölgedeki faaliyetlerimiz tıpkı tempo ve kararlılıkla devam ediyor, edecektir.” tabirlerini kullandı.

Tüm operasyonların planlanması ve icrasında, saf sivillerin, dost ögelerin, tarihi ve kültürel
varlıklar ile etrafın ziyan görmemesi için her türlü tedbirin alındığına dikkati çeken Güler, şöyle devam etti:

“Terörle gayretimizin daha faal yürütülmesi kapsamında komşumuz Irak ile son periyotta büyük bir gelişim kaydeden bağlarımızı epeyce değerli görüyoruz. Bu çerçevede terör örgütünün bölgedeki varlığının sonlandırılması için Irak ile imzaladığımız ‘Güvenlik İşbirliği ve Terörle Çaba’ya Dair Mutabakat Zaptı’ ile somut adımları da atmaya başladık. Birebir biçimde Irak’ın kuzeyinde, bölgesel idare ile de bölgenin huzura kavuşmasına yönelik yakın bir işbirliği içerisindeyiz. Sonuç olarak bir sefer daha vurgulamak isterim ki terörle gayretimiz, eli kanlı teröristler, bu coğrafyadan yok olup gidinceye kadar odunsuz bir formda devam edecektir.”

“Daima minnettarız, ebediyen de minnettar kalacağız”

Güler, ordunun, devletin bekasına, milletin huzur ve güvenliğine yönelen tehdit ve tehlikeleri bertaraf etmek
için ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ düsturu ile her türlü çabası gösterdiğine vurgu yaparak, “Türk ordusunun en büyük ilham kaynağı, aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizin fedakarlıklarıdır. Bu nedenle aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize ebediyen minnettarız, ebediyen de minnettar kalacağız.” biçiminde konuştu.

Terörle gayret ve hudut güvenliğinin yanı sıra mavi ve gök vatandaki hak ve menfaatlerin de en üst seviyede korunduğuna dikkati çeken Güler, şunları kaydetti:

“Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizi aktif bir formda sürdürüyoruz. Bu kapsamda komşumuz Yunanistan ile uzun yıllardır süregelen meselelerimizi çözmek için gayret gösteriyoruz. Türkiye, bu hususta geçmişten bu yana barışçıl bir tavır sergilemekte, Ege Denizi’nin bir barış denizi olarak kalması için uğraşlarını ve yeterli niyetini ortaya koymaktadır. Son devirde Sayın Cumhurbaşkanı’mız ve Yunanistan Başbakanı’nın liderliğinde iki ülke tarafından ortaya konulan karşılıklı uğraşlarla Ege Denizi’nde gerginlik ve tansiyon değerli derecede azaltılmıştır.”

Güler, Yunanistan ile Türkiye ortasında, “Güven Artırıcı Tedbirler Toplantıları”na tekrar başlandığını da hatırlatarak, “Geçtiğimiz yıl kasım ayında Ankara’da gerçekleşen toplantıdan sonra, bu yıl 22 Nisan’da Atina’da, 6 Kasım’da da İstanbul’da iki toplantı daha gerçekleştirdik. Yapılan bu toplantılarda diyalog ortamının sürdürülmesi niyetini karşılıklı teyit ettik.” dedi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının kazanılmış hakları olan hükümran eşitlikleri ve eşit milletlerarası statülerinin teyidinin, kendileri için olmazsa olmaz olduğuna vurgu yapan Güler, “Bu bahiste manalı bir ilerleme, lakin bu gerçeğin kabulü ile mümkündür. Bu doğrultuda tüm milletlerarası camiayı, yalnızca bir tarafın argümanlarını desteklemeyi bırakıp bahse makul, mantıklı ve adil bir halde yaklaşmaya davet ediyoruz.” halinde konuştu.

Güler, Güney Kıbrıs Rum İdaresi’nin, Orta Doğu’da devam eden kriz ortamından istifade etmeye
çalıştığını ve insani yardım ismi altında istikrara ziyan veren faaliyetler gerçekleştirdiğini söyledi.

Kıbrıs adasında yabancı ülkelerin artan hareketliliğinin de yakından takip edildiğine dikkati çeken Güler, “Garanti ve İttifak Antlaşmaları” doğrultusunda, Kıbrıs Türklerinin güvenliğinin sağlanmasına yönelik her türlü askeri ve siyasi önlemi alarak adanın huzuru, adanın güvenliği ve refahı için ellerinden geleni yapmayı sürdüreceklerini aktardı.

Güler, Türk ordusunun, Akdeniz’den Hint Okyanusu’na, Aden Körfezi’nden Basra Körfezi’ne kadar çeşitli coğrafyalarda varlık göstererek, Türkiye’nin gücünü ve tesirini en güzel biçimde temsil ettiğini vurguladı.

Türkiye’nin, Afrika’dan Türkistan’a, Uzak Doğu Asya’dan Güney Amerika’ya kadar sunduğu alternatif işbirliği modelinin, Türkiye’nin dünyadaki aktifliğini her geçen gün daha da artırdığına dikkati çeken Güler, “Bu coğrafyalarda üstlenmiş olduğumuz etkin rolün kıymetini ve bedelini anlayan başta İngiltere, İtalya, Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupalı müttefiklerimiz, Türkiye ile ortak inisiyatifler geliştirmek için teşebbüslerde bulunmaktadır.” diye konuştu.

İşbirliği ve mutabakat anlaşmaları

Bakan Güler, NATO’daki faaliyetlerin de aktif bir biçimde sürdürüldüğünü, ittifakın önde gelen ülkelerinden biri olarak, NATO misyonlarına değerli katkılar sunulduğunu tabir etti.

Milli Savunma Bakanlığının, çeşitli coğrafyalardaki vazifelerin yanı sıra ülkenin memleketler arası siyaseti, savunma siyasetleri ve ulusal menfaatleri kapsamında kardeş, dost ve müttefik ülkelerle askeri çerçeve, eğitim işbirliği ve yardım mutabakatları da imzaladığını hatırlatan Güler, şunları kaydetti:

“Karadeniz’de Rusya ve Ukrayna ortasındaki savaş nedeniyle hassasiyet devam etmektedir. Ukrayna’daki savaşın sonlandırılması için Türkiye olarak en başından itibaren ortaya koyduğumuz çok istikametli gayretlerimizi, birebir kararlılıkla sürdürüyoruz. Mevcut durumda, barışı sağlamanın kolay olmayacağının farkındayız. Lakin, bu süreçte ülkemizin çıkarlarını korumak ve beklenen tehlikelerden uzak durmak için gerekli önlemleri alıyoruz. Bu doğrultuda Karadeniz’de gerginliği azaltan ve dengeyi tesis eden Montrö Boğazlar Mukavelesi’ni dikkatle, sorumlu, tarafsız ve odunsuz bir biçimde uyguladık, uygulamaya devam ediyoruz.”

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ayrıca NATO müttefiki olan Bulgaristan ve Romanya ile birlikte tesis edilen Karadeniz Mayın Karşı Önlem Vazife Kümesi ile de Karadeniz’deki güvenliğe katkı sağlandığını söyledi.

“İsrail bir yılı aşkın müddettir barbarlık düzeyine varan akınlarını sürdürüyor”

İsrail’in bir yılı aşkın müddettir barbarlık düzeyine varan akınlarını sürdürdüğünü, pak Filistinlilere devlet terörü uyguladığını belirten Güler, İsrail’in bu saldırganlığının ve milletlerarası hukuku hiçe sayan tavrının tüm bölgeyi büyük bir tehlikenin içine sürüklediğini tabir etti.

Bakan Güler, Türkiye’nin birinci andan itibaren İsrail’in akınlarının derhal durdurulması ve bölge geneline yayılmaması için milletlerarası toplumu sorumluluk almaya davet ettiğini anımsatarak, “Yapılan davetlere kulak tıkayan İsrail’in taarruzlarını artık de Lübnan’a yöneltmesi ve İran ile yaşadığı gerginlik, bu krizin tüm bölgeye yayılması tasamızı haklı çıkarmıştır.” diye konuştu.

Türkiye olarak bölgedeki gelişmeler çerçevesinde savunma ve güvenlik siyasetlerini çok istikametli bir formda tespit edip uyguladıklarını, gereken önlemleri aldıklarını vurgulayan Güler, “Bu kaotik ortamdan istifadeyle Suriye harekat alanındaki sistemsiz göç hareketlerine, Suriye’de ve Irak’ta demografiyi değiştirmeye, yapay ve uydu oluşumlar inşa etmeye yönelik hiçbir teşebbüse müsaade vermeyeceğimizin de bilinmesini isterim.” tabirini kullandı.

Gazze ve Lübnan’a insani yardımlar ulaştırmakta olduklarını aktaran Güler, Lübnan’daki Türk vatandaşlarının inançlı bir formda tahliyesini gerçekleştirdiklerini hatırlattı.

“Eğitim faaliyetleri aralıksız sürüyor”

Ordunun, üstlendiği tüm vazifeleri layıkıyla yerine getirmesi ve gücünü hep canlı tutması için eğitim ve tatbikatları da aralıksız icra ettiklerini belirten Güler, geçen yıl ekim ayından bu yana ulusal ve milletlerarası ölçekte 174 tatbikat icra edildiğini, yıl sonuna kadar da 3 tatbikatın gerçekleştirilmesinin planlandığını söyledi.

Güler, bugüne kadar muvaffakiyetle icra edilen NATO ve milletlerarası tatbikatlarda, çalışanın sergilediği yüksek disiplin ile sahip olduğu eğitim düzeyinin en üst seviyede takdir gördüğünü lisana getirdi.

Tüm bu faaliyetlerin büyük bir muvaffakiyetle yerine getirilmesinde en değerli etkenin, büyük bir fedakarlık ve özveriyle vazife yapan işçi olduğunu vurgulayan Güler, çalışanın niteliğini artırmak maksadıyla eğitim faaliyetlerinin aralıksız sürdürüldüğünü, öbür yandan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gereksinimleri doğrultusunda işçi temin süreçlerini şeffaflık ve titizlik içerisinde, ilgili mevzuata uygun olarak devam ettirdiklerini aktardı.

Yaşar Güler, bu çerçevede Ulusal Savunma Üniversitesinin de bünyesinde bulunan Harp Enstitüleri, Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokullarının eğitim-öğretim vazifelerini üstün bir çabayla ifa ettiğini belirterek, “Diğer yandan FETÖ ile kararlı uğraşımız kapsamında, 15 Temmuz 2016 hain darbe teşebbüsünden itibaren FETÖ ile iltisaklı 23 bin 879 şahıs Silahlı Kuvvetlerimizden ihraç edilmiştir. Bundan sonra da isimli makamlar ve devletimizin ilgili kurumlarından elde edilen bilgi ve dokümanlar çerçevesinde gerekli süreçler acilen yapılacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Büyük bir şevk ve uğraşla çalışıyoruz”

Güler, Türkiye’nin bilhassa son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın stratejik vizyonu ve liderliğinde, savunma endüstrisinde büyük yatırımlar yaptığını, hayata geçirdiği birbirinden kritik proje ve sistemlerle dünyada gıpta ile takip edilen müstesna bir pozisyona ulaştığını vurguladı.

Tasarımdan üretime Türkiye’nin kendi imkanlarıyla geliştirdiği sistemleri, kardeş, dost ve müttefik ülkelere de ihraç ederek, iktisada de kıymetli katkılar sağlandığına işaret eden Güler, “Yerli, ulusal ve çağdaş bir savunma endüstrisine sahip olmanın ne kadar ehemmiyetli olduğu, bölgemizde ve dünyada yaşanan hassas gelişmelerin ortaya çıkardığı tehdit ve tehlikeler karşısında daha da âlâ anlaşılmaktadır. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin imkan ve kabiliyetlerini, en yeni teknolojilerle geliştirmek için büyük bir şevk ve uğraşla çalışıyoruz.” kelamlarını sarf etti.

Bakan Güler, savunma endüstrisinde ulaşılan bu üstün seviyeyi en üstlere taşımanın yegane amaçları olduğunu, yalnızca son bir yılda kara, hava ve deniz platformlarında hizmete alınan proje ve sistemlerin, bu husustaki kararlılığı açıkça ortaya koyduğunu belirterek, geçen hafta Bayraktar TB3’ün, ulusal gurur ve donanmanın amiral gemisi TCG Anadolu’dan birinci kalkış ve inişini muvaffakiyetle gerçekleştirmesinin, yerli ve ulusal savunma endüstrisindeki adımların en son örneği olduğunu kaydetti.

MSB bağlısı askeri fabrikalar ile tersanelerin de savunma endüstrisindeki ekosistemin ayrılmaz birer modülü olduğuna işaret eden Güler, imkan ve kabiliyetleri daima artırılan bu tesislerde, TSK’nın envanterindeki silah, araç ve gereçlerin üretim, modernizasyon, bakım ve tamiratlarının en yeterli formda yapıldığını anlattı.

Güler, Türkiye’nin savunma endüstrisinde ulaştığı mümtaz seviyeyi ortaya koyan başta ulusal gemi ve ulusal denizaltı olmak üzere pek çok projenin Türk tersanelerinde yürütülmesinin, Fırtına Obüslerinin askeri fabrikalarda üretilmesinin büyük bir gurur vesilesi olduğunun altını çizerek, savunma ve güvenlik muhtaçlıkları doğrultusunda ağustos ayında Aksaz Tersanesi’nin açılışını gerçekleştirdiklerini, Mersin Tersanesi’ni hizmete aldıklarını anımsattı.

“Çevre kirliliğinin önlenmesinde gerekli hassasiyet gösteriliyor”

Makine ve Kimya Sanayisi (MKE) Anonim Şirketi’nin de faaliyetlerini üstün bir muvaffakiyetle sürdürerek yerli ve ulusal savunma endüstrisine güzide katkılar sunduğunu belirten Güler, şirketin mühimmat üretimini geliştirmek üzere Kırıkkale’de yeni fabrikaların yatırım sürecine başladığını, ayrıyeten mevcut fabrikaların modernizasyonu ve kapasite artışına yönelik yatırımlarına da sürat verdiğini kaydetti.

Güler, bilhassa dost ve müttefik ülkelerle savunma endüstrisi alanında yapılan işbirliği mutabakatlarında Askeri Fabrika ve Tersane İşletme (ASFAT) AŞ’nin vazgeçilmez bir paydaş pozisyonunda olduğunu söz ederek, “Burada şu konunun çok uygun anlaşılmasını isterim ki savunma endüstrisi eserlerinin en büyük tedarikçisi olan Bakanlığımız, savunma ekosistemimize bütüncül bir anlayışla yaklaşmaktadır. Bu kapsamda alt inisiyatiflerimiz MKE ve ASFAT’ın gelişimi için uğraş gösterirken, bu alanda faaliyet gösteren öteki firma ve kurumlarımızın da önlerini açmak için onlara her türlü takviyesi veriyoruz.” dedi.

Bakanlığın tüm bu faaliyetlerinin yanı sıra, yaşanan afet ve acil durumlarda, öbür kamu kurum ve kuruluşlarından gelen talepler çerçevesinde arama, kurtarma, ulaştırma, güvenlik, barınma ve iaşe dayanağı sağladığını aktaran Güler, afet ve acil durum faaliyetlerinin tek elden ve daha aktif bir biçimde yürütülmesini sağlamak niyetiyle 27 Ocak 2024’te bakanlık bünyesinde ‘Afet ve Acil Durum İdaresi Daire Başkanlığının teşkil edildiğini hatırlattı.

Bakan Güler, tüm faaliyetlerinde olduğu üzere etrafın korunmasında ve etraf kirliliğinin önlenmesinde de gerekli hassasiyeti gösterdiklerini lisana getirerek, “Türkiye Yüzyılı Hatıra Ormanı oluşturulması kapsamında 37 vilayet ve 43 lokasyonda Mehmetçik Hatıra Ormanı kurulmuş olup bu faaliyetin önümüzdeki devirde 15 vilayetimizde daha yapılması planlanmıştır. Tıpkı formda uyguladığımız atık idaresi çerçevesinde bu yılın birinci 8 aylık devrinde, 16 bin ton ekonomik kıymeti olan atıktan, Bakanlığımıza yaklaşık 114 milyon lira kaynak aktarılmıştır.” tabirini kullandı.

“Sağlık hizmeti faal ve kesintisiz yürütülüyor”

Bakanlığa bağlı Harita Genel Müdürlüğünün de esaslı mazisi, imkan, kabiliyetleri ve çağdaş altyapısı ile milletlerarası alanda seçkin bir pozisyonda olduğunu vurgulayan Güler, “Bu kapsamda ulu ordumuzun başta terörle uğraş harekatı olmak üzere, vazife aldığı bütün bölgelerdeki faaliyetlerinde gereksinim duyduğu her türlü haritayla coğrafik datayı aktif ve süratli bir formda karşılamakta, pek çok kamu kurum ve kuruluşuna da dayanak sağlamaktadır.” bilgisini paylaştı.

Güler, “Muhaberesiz muharebe olmaz” düsturuyla elektronik harp, siber güvenlik ve haberleşme teknolojilerini her geçen gün daha da geliştirdiklerini aktararak, kelam konusu teknolojilere yerli ve ulusal sahip olmanın Türkiye’nin dışa bağımlılığını ortadan kaldırırken, inançlı bir savunma altyapısı için de vazgeçilmez değerde olduğunun altını çizdi.

Yaşar Güler, bu nedenle her türlü tehdit ve tehlikeye karşı “siber vatanı” korumak ve bu alanda üstünlüğü tesis etmek için proaktif bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.

Asker alma süreçlerinin de aktif ve verimli formda yürütüldüğünü kaydeden Güler, bu süreçlerin artık çok rahat bir biçimde e-Devlet üzerinden de gerçekleştirilebildiğini anımsattı.

Bakan Güler, 2019’da yürürlüğe giren Askeralma Kanunu’ndan bugüne kadar 3 milyon 288 bin 512 yükümlünün faydalandığını aktararak, “Ayrıca 22 Mayıs 2024’te, ‘8510 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Yönetmeliği’ yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelikle topyekün savunma konsepti kapsamında, seferberlik planlamalarının aktif, çağdaş, süratli ve tüm kurumlarla işbirliği içerisinde yapılmasına devam edilecektir.” diye konuştu.

Sağlık hizmetlerinin askeri sağlık personeliyle Sağlık Bakanlığı personeli tarafından etkin ve kesintisiz bir biçimde yürütüldüğünü lisana getiren Güler, MSB ile ve Sıhhat Bilimleri Üniversitesi ortasında yapılan askeri öğrenci yetiştirme protokolü kapsamında, Bakanlık nam ve hesabına Tıp, Diş Hekimliği ve Eczacılık Fakültelerinde 846, Meslek Yüksekokulunda 150 olmak üzere toplamda 996 askeri öğrencinin tahsil gördüğünü kaydetti.

Güler, Askeri Sıhhat Hizmetleri Genel Müdürlüğünce, Türkiye’nin kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer (KBRN) tehditlere karşı kollayıcı kıyafet ve teçhizatın yerli ve ulusal olarak geliştirilmesi için ağır bir çaba gösterildiğini anlattı.

“Ordumuzun da aktif ve güçlü olması elzemdir”

Sayıştay Başkanlığının, TBMM’ye sunduğu “Milli Savunma Bakanlığı 2023 Yılı Sayıştay Kontrol Raporu”nda iki bulguya yer verdiğini hatırlatan Güler, kelam konusu bulgulara yönelik gerekli önlemlerin alındığını, Sayıştay Başkanlığı ile koordineli bir halde çalışıldığını lisana getirdi.

Yaşar Güler, başta Türkiye’nin yakın coğrafyası olmak üzere risk ve tehditlerin her zamankinden daha fazla hissedildiği bir süreçten geçildiğine dikkati çekti.

Türkiye’nin, tarih boyunca karşılaştığı türlü sınamaları aşmanın ötesinde, zorlukları fırsatlara dönüştürebilmiş bir ülke olduğunu belirten Güler, şöyle devam etti:

“Elbette ki bu kritik süreci de sahip olduğumuz imkan ve kabiliyetler, esaslı devlet geleneğimiz ve emsalsiz bir özveriyle misyon yapan donanımlı işçimizin üstün uğraşlarıyla en güçlü halde atlatacağız. Ulusal birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla gereksinim duyduğumuz bu kritik periyotta, ülkemizin ve asil milletimizin güvenliğini sağlamak için ordumuzun da faal ve güçlü olması elzemdir. Bu çerçevede bakanlığımıza tahsis edilecek bütçe hayati değerdedir. Münasebetiyle 2025 yılı bütçe teklifimiz ile bakanlığımıza ayrılacak kaynakların her türlü tasarruf önlemleri gözetilerek en uygun biçimde kullanılması hedeflenmiştir. Bu anlayışla hazırlanan bakanlığımızın 623 milyar 899 milyon 190 bin liralık 2025 Yılı Bütçe Teklifi ile 2023 Yılı Kesin Hesabı takdirlerinize sunulmuştur.”

Güler, MSB ve TSK olarak “Türkiye Yüzyılı” maksatları doğrultusunda, Türkiye’nin savunması, vatandaşların güvenlik ve huzuru için büyük bir şevk ve çabayla çalışmalara devam edeceklerini bildirdi.

Mete Han’dan Sultan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadarki tüm devlet büyüklerini ve kumandanları hürmetle anan Güler, şehitleri ve ebediyete irtihal eden kahraman gazileri rahmet yad etti.

Gazilere, şehit ve gazi ailelerine hürmet ve şükranlarını sunan Güler, “Şu anda dahi, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde destansı bir gayret ortaya koyarak teröristlere göz açtırmayan kahramanlarımıza, birebir biçimde denizde, havada vazife yapan ve pek çok coğrafyada ulu bayrağımızı gururla temsil eden tüm çalışanımıza üstün muvaffakiyetler diliyorum.” dedi.

Muhabir: Utku Şimşek,Oğuzhan Sarı